Osmanlının gözdesi Bosna bir imza ile elden çıkarken,Kulin ailesi Bosnadan İstanbula göç ediyor, çöken imparatorluğun son maliye nazırı Ahmet Reşat sürgüne gidiyordu.Sabahat ile Aramın aşkı ise tehcir olaylarının acısına yenik düşmeyecekti. Yeni bir cumhuriyet, yeni bir şehir ve yeni bir yuva kurulurken hayat hep akan bir suydu Sitare, Muhittin ve herkes için...Savaşlar, yıkımlar, sürgünlerin ardından Umut geliyor. Umut Hayat Akan Bir Sudurda Kulin, Veda ile başladığı Osmanlı ailelerinin yaşamına, bu kez de Cumhuriyetin yeni kurulmakta olduğu sancılı yıllarda tanıklık ediyor. Akıp gitmekte olan günlük hayat derinden değişmekte, bu değişim aşklara, dostluklara, aile ilişkilerine, her şeye yansımaktadır.Ayşe Kulin, bir kez daha okurlarına ellerinden bırakamayacakları, okuyup bitirdikten sonra anılarına katacakları bir armağan sunuyor.
Osmanlının gözdesi Bosna bir imza ile elden çıkarken,Kulin ailesi Bosnadan İstanbula göç ediyor, çöken imparatorluğun son maliye nazırı Ahmet Reşat sürgüne gidiyordu.Sabahat ile Aramın aşkı ise tehcir olaylarının acısına yenik düşmeyecekti. Yeni bir ... tümünü göster
Beyaz önlükleriyle sardılar masanın çevresini. Ben varım masada. Boylu boyunca varım. Bir otopsi masası bu. Hayır ölmedim. Vücudumun içini kurcalamayacaklar. Ne kalbimle işleri var ne ciğerlerimle. Gözlerimin peşindeler. Evet gözlerimin. Uyumamı bekliyorlar. Gözlerimi oyup kör bir zengine satmayacaklar, korkmayın. Rüyalarımı yakalayacaklar kıskıvrak. Balina avcıları gibi suyun yüzüne çıkmasını bekleyecekler zıpkınlarını savurmak için.
Beyaz önlükleriyle sardılar masanın çevresini. Ben varım masada. Boylu boyunca varım. Bir otopsi masası bu. Hayır ölmedim. Vücudumun içini kurcalamayacaklar. Ne kalbimle işleri var ne ciğerlerimle. Gözlerimin peşindeler. Evet gözlerimin. Uyumamı bekl... tümünü göster
Hep gazeteler dergiler yapar bu listeyi. İlk defa okuyucu oluştursun bakalım
Hep gazeteler dergiler yapar bu listeyi. İlk defa okuyucu oluştursun bakalım
Cem Yayınevi Bütün Denemeleri Hüsen Portakalın Türkçesiyle, ülkemizde ilk defa yayımlamıştı. Dört cilt olarak sunduğumuz Bütün Denemelerden seçtiğimiz parçaları Denemeler-Seçmeler adıyla sunuyoruz.Denemeler-Seçmeleri hazırlarken daha önce yapılan seçme çalışmaları dışında bir yöntem izleyerek, seçmeleri olabildiğince konu öbekleri biçiminde sıraladık. Böylece, okuyucularımızın Montaignein belli konulardaki düşüncelerini daha derli toplu görmesini sağladık. Derlediğimiz parçaları da zamandizinsel bir sıralamayla sunarak, Montaignein o konudaki düşünsel gelişimini vermeyi amaçlıyoruz.
Cem Yayınevi Bütün Denemeleri Hüsen Portakalın Türkçesiyle, ülkemizde ilk defa yayımlamıştı. Dört cilt olarak sunduğumuz Bütün Denemelerden seçtiğimiz parçaları Denemeler-Seçmeler adıyla sunuyoruz.Denemeler-Seçmeleri hazırlarken daha önce yapılan seç... tümünü göster
Eser Türk toplumunun medeniyet değişimi süreci içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan bir teknikle anlatıyor. Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde zengin hayat hikâyeleriyle Türkiye'nin meselelerini, kendine has yorumlarıyla medeniyet değiştirme girişimlerinin insanımızı soktuğu çıkmazları araştırmakta, yaptığı tahlillerle de insanımız ve toplum yapımız üzerine dikkate değer hükümlere varmaktadır.
Eser Türk toplumunun medeniyet değişimi süreci içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan bir teknikle anlatıyor. Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde zengin hayat hikâyeleriyle Türkiye'nin meselelerini, kendine has yorumlar... tümünü göster
Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli, kocaman bir evde, toprak yiyen bir kızkardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha az bir sürede yazdım. Ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı... Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlıkı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım... Bu romanı büyük bir dikkatle ve keyifle okuyan ve hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan hiçbir şey anlatmamıştım. Kitaplarımda gerçekliğe dayanmayan tek satır bulamazsınız. Gabriel García Márquez
Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli, kocaman bir evde, toprak yiyen bir kızkardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mu... tümünü göster