Yazarın ağzından;
-''Tol'' ne demek?
-Kürtçe intikam. İki nedeni var bu kelimeyi kullanmamın. Kelimeyi çok sevdim, çünkü intikam biraz daha alışılmış, biraz daha gevşek bir kelime gibi. Tol biraz çekiç gibi. Bir de Kürtçe olması. Bu ülkedeki en büyük “kenardakiler”in dili. Ülkenin yüzde 90’ı yoksul, onlar zaten kenarda, kadınlar, eşcinseller... Ben Kürt değilim ama bir misafir olarak bu ismi koydum.
-Şairlerin, delilerin ve devrimcilerin gözünden alternatif bir son 50 yılı yazmak istemiştim. Niyetim oydu, becerdim, beceremedim bilmiyorum. Okurun ağzında tat bıraksın yeter yani.
KİTAPTAN ALINTILAR
''Çok düşünüyor, düşünürken dalıp gidiyordum. Durmadan ne düşündüğümü soruyorlardı bana. Birilerini, birşeyleri, biryerleri diyordum,ama yetinmiyorlardı.
Aç köpekler gibi soruyorlardı: Kimi, neyi, nereyi?
Borçlarımı desem inanmazlardı. Borçlu olmamı yadırgarlardı. Yıllardır aynı ayakkabıyı, aynı gömlekle ceketi giyiyordum. Çaycıya bir kez çay ısmarlamamıştım, öğlen kazıntılarını simit kemirerek bastırmış, her mesafenin yayası olmuş, yaşgünü partilerinin bir tekine bulaşmamıştım.
Aynur’un memelerini, desem hiç olmazdı. Aynur patronun yüksek lisanslı metresiydi. Ulaşılamayacak kadar pahalı memeleri vardı.
Ben de "O'nu" diyordum. O’nu, O olanı. O kimdir diye soracak olduklarında sizin ve benim tanımadığımız O, bir başka O, herkesin O’su diyordum. Gülüyorlardı tabii. Onların gözünde zararsız bir deliydim.
Dünyada varoluşumun bu kadar sorunlu olacağını hiç tahmin etmezdim.''
(syf:11-12)
''Her yaşın kendine göre bir güzelliği yoktu. emin olduğun, farkında olduğun hiçbir yaşın güzelliği yoktu. yaş öyle bir şey olacaktı ki, sen bilmeyecektin. sana yaşını sorduklarında şaşıracaktın, şöyle bir durup hesaplamak zorunda kalacaktın. yaş günü hediyesi verenlere ajan provokatör gözüyle bakacaktın. "benim yıllarımı paketlemeyin ulaan, bırakın dağınık kalsın!" diye bağıracaktın.''
(syf:13)
''Uzun yıllar yalnızlığımla teselli buldum.çünkü yalnızlık kolay bulunur bir olanak değildi.en azından herkes yalnız kalamamaktan şikayet ettiğine,şikayet ettikçe çözülüp çoğalıp düzüştüğüne göre öyle olması gerekirdi.bense bundan şikayet etmek bir yana,aşırı dozda yalnızlıkla iştigal halindeydim.''
(syf:13)
''Kaçmalı mı...
Kaçmamalı...
çünkü sıkıntı öldürür. ve ama sıkıntı öldürüyor. acı ve öfke değil, ama sıkıntı öldürüyor. çok geçici, anlık, masum, makul olabiliyor sıkıntı, ama öldürüyor. sıkıntı eğlence istiyor, tatil istiyor çünkü. tatil çoğulluğa, çoğulluk gövdelere, yeni kelimelere, yeni yüzlere yol açarak öldürüyor. sıkıntı davet ediyor, açıyor. acı ortak olmayanı defediyor, kapatıyor. sıkıntı çözüyor, öfke bağlıyor. sıkıntı plan program demek çünkü. program yazlıklara savuruyor, sayfiyelere, yumuşak içkilere, pahalı yemeklere yol açarak çözüyor. acı kendi yasasını durmadan fısıldıyor, öfke hatırlatıyor oysa : dağılmayın, unutmayın, yetinin, oturun oturduğunuz yerde. ama sıkıntı savuruyor, parçalıyor, gebertiyor. sıkıntı kutlamalar, şenlikler istiyor çünkü. sıkıntı ille de dans diyor, kahkaha diyor, acının da öfkenin de içini boşaltıyor. acı ve öfke korkuyu yeniyor, sıkıntı okşuyor. sıkıntı arzuyu kaşıyor, acı ve öfke terbiye ediyor. acı değil, öfke değil, sıkıntı öldürüyor.''
(syf:90)
Yazarın ağzından;
-''Tol'' ne demek?
-Kürtçe intikam. İki nedeni var bu kelimeyi kullanmamın. Kelimeyi çok sevdim, çünkü intikam biraz daha alışılmış, biraz daha gevşek bir kelime gibi. Tol biraz çekiç gibi. Bir de Kürtçe ol... tümünü göster
Yazarın ağzından;
-''Tol'' ne demek?
-Kürtçe intikam. İki nedeni var bu kelimeyi kullanmamın. Kelimeyi çok sevdim, çünkü intikam biraz daha alışılmış, biraz daha gevşek bir kelime gibi. Tol biraz çekiç gibi. Bir de Kürtçe olması. Bu ülkedeki en büyük “kenardakiler”in dili. Ülkenin yüzde 90’ı yoksul, onlar zaten kenarda, kadınlar, eşcinseller... Ben Kürt değilim ama bir misafir olarak bu ismi koydum.
-Şairlerin, delilerin ve devrimcilerin gözünden alternatif bir son 50 yılı yazmak istemiştim. Niyetim oydu, becerdim, beceremedim bilmiyorum. Okurun ağzında tat bıraksın yeter yani.
KİTAPTAN ALINTILAR
''Çok düşünüyor, düşünürken dalıp gidiyordum. Durmadan ne düşündüğümü soruyorlardı bana. Birilerini, birşeyleri, biryerleri diyordum,ama yetinmiyorlardı.
Aç köpekler gibi soruyorlardı: Kimi, neyi, nereyi?
Borçlarımı desem inanmazlardı. Borçlu olmamı yadırgarlardı. Yıllardır aynı ayakkabıyı, aynı gömlekle ceketi giyiyordum. Çaycıya bir kez çay ısmarlamamıştım, öğlen kazıntılarını simit kemirerek bastırmış, her mesafenin yayası olmuş, yaşgünü partilerinin bir tekine bulaşmamıştım.
Aynur’un memelerini, desem hiç olmazdı. Aynur patronun yüksek lisanslı metresiydi. Ulaşılamayacak kadar pahalı memeleri vardı.
Ben de "O'nu" diyordum. O’nu, O olanı. O kimdir diye soracak olduklarında sizin ve benim tanımadığımız O, bir başka O, herkesin O’su diyordum. Gülüyorlardı tabii. Onların gözünde zararsız bir deliydim.
Dünyada varoluşumun bu kadar sorunlu olacağını hiç tahmin etmezdim.''
(syf:11-12)
''Her yaşın kendine göre bir güzelliği yoktu. emin olduğun, farkında olduğun hiçbir yaşın güzelliği yoktu. yaş öyle bir şey olacaktı ki, sen bilmeyecektin. sana yaşını sorduklarında şaşıracaktın, şöyle bir durup hesaplamak zorunda kalacaktın. yaş günü hediyesi verenlere ajan provokatör gözüyle bakacaktın. "benim yıllarımı paketlemeyin ulaan, bırakın dağınık kalsın!" diye bağıracaktın.''
(syf:13)
''Uzun yıllar yalnızlığımla teselli buldum.çünkü yalnızlık kolay bulunur bir olanak değildi.en azından herkes yalnız kalamamaktan şikayet ettiğine,şikayet ettikçe çözülüp çoğalıp düzüştüğüne göre öyle olması gerekirdi.bense bundan şikayet etmek bir yana,aşırı dozda yalnızlıkla iştigal halindeydim.''
(syf:13)
''Kaçmalı mı...
Kaçmamalı...
çünkü sıkıntı öldürür. ve ama sıkıntı öldürüyor. acı ve öfke değil, ama sıkıntı öldürüyor. çok geçici, anlık, masum, makul olabiliyor sıkıntı, ama öldürüyor. sıkıntı eğlence istiyor, tatil istiyor çünkü. tatil çoğulluğa, çoğulluk gövdelere, yeni kelimelere, yeni yüzlere yol açarak öldürüyor. sıkıntı davet ediyor, açıyor. acı ortak olmayanı defediyor, kapatıyor. sıkıntı çözüyor, öfke bağlıyor. sıkıntı plan program demek çünkü. program yazlıklara savuruyor, sayfiyelere, yumuşak içkilere, pahalı yemeklere yol açarak çözüyor. acı kendi yasasını durmadan fısıldıyor, öfke hatırlatıyor oysa : dağılmayın, unutmayın, yetinin, oturun oturduğunuz yerde. ama sıkıntı savuruyor, parçalıyor, gebertiyor. sıkıntı kutlamalar, şenlikler istiyor çünkü. sıkıntı ille de dans diyor, kahkaha diyor, acının da öfkenin de içini boşaltıyor. acı ve öfke korkuyu yeniyor, sıkıntı okşuyor. sıkıntı arzuyu kaşıyor, acı ve öfke terbiye ediyor. acı değil, öfke değil, sıkıntı öldürüyor.''
(syf:90)
Yazarın ağzından;
-''Tol'' ne demek?
-Kürtçe intikam. İki nedeni var bu kelimeyi kullanmamın. Kelimeyi çok sevdim, çünkü intikam biraz daha alışılmış, biraz daha gevşek bir kelime gibi. Tol biraz çekiç gibi. Bir de Kürtçe ol... tümünü göster
kitapcin şu anda kitap okumuyor.