''Göç, Göç, Göç!''
''Artık, konuşmanın anlamı kalmadı. Toplanalım, gidelim. Ordu hazırlansın. Oymaklar toplansın. Canlı cansız neyimiz varsa gidelim artık. Kendimize yeni bir yurt bulalım.''
Atalarının öğütlerini unutup düşmanın oyununa gelen bir kavmin hikâyesidir Göç destanı. Bağımsızlık için verilen mücadeleleri unutup, bilge kişilerin öğütlerini hiçe sayan bir topluluğun karşılaşabileceği en büyük tehlikeydi onların karşılaştığı: Esaret.
Düşmanın oyununa geldikten sonra artık yapacak bir şey yoktu. Ya boyun eğip esarete razı olunacaktı ya da ataların yolu hatırlanacak, bilgelerin sözüne uyulacaktı.
Onlar da öyle yaptılar; törelerini hatırladılar, birbirlerini terk etmediler ve kendilerine yol gösteren sesi dinlediler:
''Göç, Göç, Göç!''
Yeni bir yurt bulana kadar durmadan göç ettiler... Sonunda bir yere gelip durdular ve burada yeniden çoğalıp dünyaya yayılacakları bir yurt kurdular.
Göç destanında, geçmiş hatalardan ders alıp birliklerini korumak için yaşadıklarını nesilden nesile aktaran atalarımızın öğütlerini okuyacaksınız.
''Göç, Göç, Göç!''
''Artık, konuşmanın anlamı kalmadı. Toplanalım, gidelim. Ordu hazırlansın. Oymaklar toplansın. Canlı cansız neyimiz varsa gidelim artık. Kendimize yeni bir yurt bulalım.''
Atalarının öğütle... tümünü göster
lesrum şu anda kitap okumuyor.