1916'da, İrlanda'nın batı kıyısında bir kulübede, sıradışı kaçaklar biraraya gelmiştir. Ludwig Wittgenstein, İngiliz dargörüşlülüğünden yorgun, felsefeden ise tamamen bitap düşmüş bir halde Cambridge'den kaçmıştır. Yol arkadaşı Mihail Bahtin, Rus devrimci hiziplerinin tartışmalarından gına getirip, kendini oburluğa adamıştır. Onlar yüksek meseleler hakkında komik gevezelikler ederlerken, kulübeleri İrlanda Cumhuriyet Ordusunun lideri James Connolly ile Joyce'un Ulysess romanından kaçıp gelen Leopold Bloom tarafından basılır. Ve aralarında, devrimden felsefeye, hayattan boşvermişliğe, itişli kakışlı, bol küfürlü ve ortalığa harika fikirlerin saçıldığı bir muhabbettir başlar...
Terry Eagleton'ın yazdığı tek roman olan Azizler ve Âlimler, anekdotlar, idealler, kavramlar, kültürler ve St. Petersburg, Viyana ve (hiçbir şeyin başkenti) Dublin gibi çalkantılı şehirler arasında gezinen keyifli ve oyuncul bir fikir romanıdır.
1916'da, İrlanda'nın batı kıyısında bir kulübede, sıradışı kaçaklar biraraya gelmiştir. Ludwig Wittgenstein, İngiliz dargörüşlülüğünden yorgun, felsefeden ise tamamen bitap düşmüş bir halde Cambridge'den kaçmıştır. Yol arkadaşı Mihail ... tümünü göster
20. yüzyılın ilk yarısının en tartışmalı yazınsal kişiliklerinden biri olan Giovanni Papini (1881-1956), Gogda yarattığı saf, cahil ama bir yandan da dünyada olup bitenin nedenini arayan Amerikalı milyarder tipi aracılığıyla olağandışı bir portreler galerisi çiziyor. Elinin altında imparatorlara yaraşır bir servet bulunan bu yarı vahşi kahraman, kitapta Bernard Shawdan Gahndiye, Freuddan Einsteina kadar pek çok ünlü kişiyle tanışıyor ve içgüdüsel zekâsını en akla gelmez istekleri yerine getirmek için kullanıyor. İnsanlar sağır kalpleri yüzünden yüzyıldan yüzyıla daha çok azap çekilen bir cehennemde hâlâ inleyip duruyorlar diyen Papini, taklidi imkânsız üslubu ve hicviyle düzyazının Dantesi olarak adlandırılan bir yazar.
20. yüzyılın ilk yarısının en tartışmalı yazınsal kişiliklerinden biri olan Giovanni Papini (1881-1956), Gogda yarattığı saf, cahil ama bir yandan da dünyada olup bitenin nedenini arayan Amerikalı milyarder tipi aracılığıyla olağandışı bir portreler ... tümünü göster
Türk siyasi hayatında kendisine özel sayfa açılacak insanlardan biridir Besim Tibuk. İş hayatında elde ettiği büyük başarılardan sonra aynı ivmeyi siyasette de elde etmeye çalıştı. Öne sürdüğü sıra dışı fikirler, ekonomiye getirdiği tanımlar, hiç kimseye benzemeyen bakış açısı Tibuku halk arasında çok meşhur hale getirdi. Herkes emperyalizm kötüdür derken, o çok iyi bir şey olduğunu söyledi. Spekülatörler tu kaka edilirken, o ekonominin onlar sayesinde döndüğünü ileri sürdü. İnsanoğlunun gelişimine en büyük katkıyı müteşebbislerin yaptığını savundu. Sonuna kadar liberalizm ve özgürlüklerden yana oldu. Elinizdeki kitap Besim Tibukla Cem Küçük 2008 ve 2009 yılları arasında yaptığı bir dizi röportajdan oluşuyor. Tibuk, Osmanlıdan Cumhuriyete, 1929 Büyük Buhranından hala yaşamakta olduğumuz ekonomik krize kadar hemen her konuya net cevaplar veriyor.Besim Tibuk ayrıca şu anda yaşadığımız dünya üzerindeki hemen her ülkenin hissettiği finans ve mali krizin neden ve sonuçlarını kendine has üslubuyla değerlendiriyor.
Türk siyasi hayatında kendisine özel sayfa açılacak insanlardan biridir Besim Tibuk. İş hayatında elde ettiği büyük başarılardan sonra aynı ivmeyi siyasette de elde etmeye çalıştı. Öne sürdüğü sıra dışı fikirler, ekonomiye getirdiği tanımlar, hiç kim... tümünü göster
60 yıllık mesaisini günde 16 saat Bilimler Tarihine ayıran, Müslümanların 800 yıllık gizli kalmış çalışmalarını ortaya çıkaran, 27 dil bilen ve tüm bunlara rağmen 1960 darbesinde 147likler arasında üniversitesinden uzaklaştırılan, İslam Bilim ve Teknoloji Müzesinin kurucusu Prof. Dr. Fuat Sezgin, hayatını, çalışmalarını, eserlerini ve Bilimler Tarihine ilişkin önemli tespitlerini anlatıyor.
Müslüman bilim adamlarının dünya bilim tarihine katkıları nelerdir?
Amerikayı Kristof Kolombtan önce kimler keşfetti?
60 yıllık mesaisini günde 16 saat Bilimler Tarihine ayıran, Müslümanların 800 yıllık gizli kalmış çalışmalarını ortaya çıkaran, 27 dil bilen ve tüm bunlara rağmen 1960 darbesinde 147likler arasında üniversitesinden uzaklaştırılan, İslam Bilim ve Tekn... tümünü göster
Biz yani; idrak edenler, kendimizi tanımıyoruz, kendimiz kendimizi: Bunun da bir sebebi var: Hiçbir zaman kendimizi aramadık ki- bir gün kendimizi bulabilmemiz nasıl mümkün olsun? Haklı olarak denmişti; 'Kalbiniz hazinenizin olduğu yerdedir' diye; bizim hazinemiz, anlayışımızın arı kovanlarının bulunduğu yerdedir. Biz, aklın doğuştan kanatlı hayvanları ve bal toplayıcıları olarak hep oraya doğru gidiyoruz, aslında biz tüm kalbimizle sadece bir tek şeyle ilgileniyoruz- 'eve bir şeyler götürmekle'. Bunun dışında hayatla, yaşananlarla ilgili olanlar- hangimiz bunlar için yeterince ciddiyete sahibiz? Ya da zamana? Bu tür şeylerle korkarım ki hiçbir zaman tam olarak 'ilgilenmedik': Yüreğimiz orada değil işte- hatta kulağımız bile!' Sils- Maria (Önsözden)
'Kendini görmezden gelmek, iyi görmek için gereklidir,' diyen ve 'Bütün yargılayanların gözlerinden bir cellatın baktığını' dile getiren modern çağın önemli düşünürü Friedrich Nietzsche, 'Böyle Buyurdu Zerdüşt' ile aynı yıllarda kaleme aldığı bu kitabında felsefenin temel sorunsalı olan 'ahlak' kavramına farklı ve çarpıcı yorumlar getirerek, derinlikli irdelemelerde bulunuyor.
Biz yani; idrak edenler, kendimizi tanımıyoruz, kendimiz kendimizi: Bunun da bir sebebi var: Hiçbir zaman kendimizi aramadık ki- bir gün kendimizi bulabilmemiz nasıl mümkün olsun? Haklı olarak denmişti; 'Kalbiniz hazinenizin olduğu yerdedir'... tümünü göster
Orwell, ''1984'' adlı eserinde despotizmin (zorbalık) egemen olduğu bir dünyayı tasvir eder. Bu ütopyaya göre, dünya eşit güce sahip üç bloka ayrılmıştır. Yönetenler tek egemen güçtür. İnsanlar yöneticilerin korkusu ile sinmiş, özgürlükler kaldırılmış, ahlâki ve insani duygular yok edilmiş, düşünme ve düşündüğünü söyleme yasaklanmış, yaşam tüm güzelliklerini yitirmiştir. Hiç kimse birbirine güvenememektedir. Çoğu kişiler casustur. En yakınlarını yönetime gammazlama bir ödev haline getirilmiştir. Bireylerin kişilikleri tamamen silinmiştir.
Orwell bu eserinde, gelecek üzerine korkularını dile getirmiştir. İnsanları, modern dünyayı etkileyebilecek sorunlar üzerinde düşünmeye yöneltmek istemiştir.
Orwell, ''1984'' adlı eserinde despotizmin (zorbalık) egemen olduğu bir dünyayı tasvir eder. Bu ütopyaya göre, dünya eşit güce sahip üç bloka ayrılmıştır. Yönetenler tek egemen güçtür. İnsanlar yöneticilerin korkusu ile sinmiş, öz... tümünü göster