Osmanoğullarının doğduğu topraklardan, Söğüt’ten de öncesine, Süleyman Şah’ın kutlu göçüne gidiyoruz. Atasından devraldığı şanlı mirası, dünyaya meydan okuyacak bir medeniyet olması duasıyla Anadolu topraklarına eken Ertuğrul Gazi’nin hikâyesi bu. Kıtlıktan ve Moğol istilalarından kurtulmak için yola çıkılıyor önce. Fırat Nehri’nden, Karacahisar Kalesi’nden geçiliyor. Yunus Emre’den Hacı Bektaş Veli’ye, Ahmet Yesevi’den Şeyh Edebali’ye kadar devrin tüm âlimleri ziyaret ediliyor. Şehitler de veriliyor yolda, zaferler de kazanılıyor. Nihayet Söğüt’te bir devir kapanıp bir yenisi açılıyor.
Kalemiyle bu topraklar uğruna mücadele vermiş atalarımızın hislerine tercüman olan İsmail Bilgin, okuyucularını bu defa Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna misafir ediyor. Osmanlılar Geliyor, asırlar boyu yaşayan bir medeniyet ağacının filizlendiği yılları, yolları, yerleri anlatan; her şeyin başladığı Kayı Boyu’nun hikâyesini dile getiren destansı bir tarihin romanı.
“İstedim ki, Kayı’nın göçünü bir tamam anlatayım. Ben söyledim yazdılar. Nasıl yazdılar bilmem. Amma sözlerim yazıya geçti. Okuyasınız, bilesiniz. Bilesiniz, öğrenesiniz. Öğrenip unutmayasınız. Ne ki asla unutturmayasınız. İmdi Allah diyerek söze başlayalım.”
Osmanoğullarının doğduğu topraklardan, Söğüt’ten de öncesine, Süleyman Şah’ın kutlu göçüne gidiyoruz. Atasından devraldığı şanlı mirası, dünyaya meydan okuyacak bir medeniyet olması duasıyla Anadolu topraklarına eken Ertuğrul Gazi’nin hikâyesi bu. Kı... tümünü göster
Kadın'ı okudunuz.
Bu da Adam. Diyebilirsiniz ki...
Kadının karşılığı erkek değil mi? Bence değil.
Çünkü, her kadın kadın ama... Her erkek adam değil.
Herifleri yazmamayı tercih ettim! Elbette memleketin tüm adamlarını sıralayıp, bir kitaba sığdırabilmek imkansızdır...
Peki nedir? Farklı zamanlarda, farklı ortamlarda yaşayan, hatta birbirleriyle hiç tanışmamalarına rağmen,ortak zihniyetin, ortak karakterin, ortak paydasıdır Adam.
Yıkılsın diye karşı devrim kazmalarıyla kolonlarına kolonlarına vurulan Türkiye, bugün hala ayakta duruyorsa... İşte bu adamların ortak karakteri, ortak zihniyetinin sırtında duruyor.
Kadın'ı okudunuz.
Bu da Adam. Diyebilirsiniz ki...
Kadının karşılığı erkek değil mi? Bence değil.
Çünkü, her kadın kadın ama... Her erkek adam değil.
Herifleri yazmamayı tercih ettim! Elbette memleketin tüm adamlarını sıralayıp, bir kitaba ... tümünü göster
Evlatlarım!Bir söz verdik. Kutsal şehri isyancılara vermeyeceğiz diyerek. Elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Ta ki son mermi, son er ve son kana dek... Bu azim, bu kararlılık bize dayanma gücü verecektir. Bunu hiç unutmayın! Ümitsiz olmayınız. Bakın, bayrağımıza iyi bakın. Herhangi bir bayrak değildir o. Şu an devletimizin düşen birçok kalesi var. Ele geçirilen birçok şehri var. Ama burası son kaledir. Devletimizin son direnme noktasıdır. Belki bizim bu gayretimiz diğerlerine de örnek olursa, her yerde ittifak etmiş düşmanlara, yedi düvele karşı koyarız!Fahrettin Paşa* * *Birinci Dünya Savaşında askerimiz birçok cephede çarpıştı. Bu çarpışanlardan bazıları da Medinedeydi. Etrafları kuşatılmıştı. Yokluk içindeydiler. Ancak onlar ellerinden geleni sonuna dek yapmak için kararlı ve azimliydiler... Çamurlu su içtiler, hurma çekirdeklerinden ekmek yaptılar. En önemlisi çekirge yediler... Sadece düşmanla değil, açlıkla, susuzlukla ve sıcakla da çarpıştılar.MEDİNE MÜDAFAASI / Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa, işte bu kahraman askerleri ve bin bir zorluk içinde görevini hakkıyla yapmaya çalışan Fahrettin Paşayı anlatmak için kaleme alınmıştır.Bu kitap; okurları tarihimizin acılarla dolu bir sayfasına, cesur, inançlı, şerefine düşkün, görevine sadık, bayrağına, vatanına, milletine bağlı askerlerin verdiği mücadeleye tanıklığa davet eden bir fedakârlık öyküsü.....
Evlatlarım!Bir söz verdik. Kutsal şehri isyancılara vermeyeceğiz diyerek. Elimizden ne geliyorsa yapmalıyız. Ta ki son mermi, son er ve son kana dek... Bu azim, bu kararlılık bize dayanma gücü verecektir. Bunu hiç unutmayın! Ümitsiz olmayınız. Bakın,... tümünü göster
Osmanoğullarının doğduğu topraklardan, Söğüt’ten de öncesine, Süleyman Şah’ın kutlu göçüne gidiyoruz. Atasından devraldığı şanlı mirası, dünyaya meydan okuyacak bir medeniyet olması duasıyla Anadolu topraklarına eken Ertuğrul Gazi’nin hikâyesi bu. Kıtlıktan ve Moğol istilalarından kurtulmak için yola çıkılıyor önce. Fırat Nehri’nden, Karacahisar Kalesi’nden geçiliyor. Yunus Emre’den Hacı Bektaş Veli’ye, Ahmet Yesevi’den Şeyh Edebali’ye kadar devrin tüm âlimleri ziyaret ediliyor. Şehitler de veriliyor yolda, zaferler de kazanılıyor. Nihayet Söğüt’te bir devir kapanıp bir yenisi açılıyor.
Kalemiyle bu topraklar uğruna mücadele vermiş atalarımızın hislerine tercüman olan İsmail Bilgin, okuyucularını bu defa Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna misafir ediyor. Osmanlılar Geliyor, asırlar boyu yaşayan bir medeniyet ağacının filizlendiği yılları, yolları, yerleri anlatan; her şeyin başladığı Kayı Boyu’nun hikâyesini dile getiren destansı bir tarihin romanı.
“İstedim ki, Kayı’nın göçünü bir tamam anlatayım. Ben söyledim yazdılar. Nasıl yazdılar bilmem. Amma sözlerim yazıya geçti. Okuyasınız, bilesiniz. Bilesiniz, öğrenesiniz. Öğrenip unutmayasınız. Ne ki asla unutturmayasınız. İmdi Allah diyerek söze başlayalım.”
Osmanoğullarının doğduğu topraklardan, Söğüt’ten de öncesine, Süleyman Şah’ın kutlu göçüne gidiyoruz. Atasından devraldığı şanlı mirası, dünyaya meydan okuyacak bir medeniyet olması duasıyla Anadolu topraklarına eken Ertuğrul Gazi’nin hikâyesi bu. Kı... tümünü göster
Hakikat o ki, aşk her devirde ve her zeminde vardı. Biz insanlar; onu yüreğimize koyan kudrete imanı ne kadar güçlü tuttuysak, aşktan da o nispette lezzet aldık. Zira Allah âlemleri büyük bir aşk ile yaratmıştı. Aşkın kaynağı O'ydu. Ve elbette asılda olan lezzetler, suretlerde aynıyla bulunmazdı.
Elinizdeki eserde, aşkı kaynağından içenlerin, aşk ve muhabbet uğruna çektikleri çilelere tanık olacaksınız. Hz. Peygamberin ocağında yetişen, ''kızlarımın en hayırlısı'' dediği Hz. Zeyneb'e duyulan aşkı ve bu aşktan vazgeçme pahasına Ebu'l As'ın gurur ve nefis mücadelesini okurken, tefekkür tohumları yüreğinizde yeşerecek. Ve kendi nefsinizi hesaba çekme fırsatını bulacaksınız.
Bugünkü hayatlarımız, onların çile ve ıstırap dolu ömürlerinin aynasında yıkanmadıkça, arınma ve temizlenme imkânına sahip değil. Belki bu nedenle asr-ı saadetin güzide insanlarının hayatlarını tekrar tekrar okumak, ruhumuzu arındırmak için bulunmaz bir fırsattır.
Hakikat o ki, aşk her devirde ve her zeminde vardı. Biz insanlar; onu yüreğimize koyan kudrete imanı ne kadar güçlü tuttuysak, aşktan da o nispette lezzet aldık. Zira Allah âlemleri büyük bir aşk ile yaratmıştı. Aşkın kaynağı O'ydu. Ve elbette a... tümünü göster
marcoloji şu anda kitap okumuyor.