marisolino

Profil Resmi
7 takip ettiği ve 24 takip edeni var. 61 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
marisolino kütüphanesine ekledi.
Etin Cinsel Politikası / Feminist - Vejetaryen Eleştirel Kuram

Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor. ''Dayak yiyen kadınlar'' gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar ''marketteki et''e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor. Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor.

İşte Carol J. Adams bu kitapta, yukarıda sayılan olguları ve genel olarak ataerki ile et tüketimi arasındaki diyalektiği çözümlüyor. Ona göre, erkeklik inşasının önemli bir parçası başka bedenleri denetim altında tutmaktır; et yemek de bunun önemli bir aşamasını oluşturur. ''Et yemek, erkek iktidarının her öğünde yeniden ilan edilmesidir.'' Onun kuramıyla, pornoda veya sof-rada (aslında erkeğin yazdığı tüm ''metinlerde'') parça parça tüketilen tüm adsızlar, ''kayıp gönderge'' olarak yeniden bedene kavuşuyor.
Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnız-ca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi ''erkek'' tanımının dışına ata-rak alt edilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor. Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor.

''Bu kitapta ışık tutulan erkek şiddeti, kadın düşmanlığı, et yeme kültürü ve militarizm arasındaki bağlantılar, bugün de Carol J. Adams’ın yirmi yıl önce teşhis ettiği zamanki geçerliliğini koruyor.''
J. M. Coetzee

Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor. ''Dayak yiyen kadınlar'' gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahal... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 1 ay
Profil Resmi
marisolino okumuş.
Elbet Sabah Olacaktır

Özgürlük şairi Tevfik Fikret’in romanı...

Tevfik Fikret aklın ve bilimin egemenliğine, aydınlanmaya ve aydınlık günlerin geleceğine inanan bir şairdir ve kendinden sonra gelen kuşaklar için dürüstlük, özveri ve sessiz direnişin simgesi olmuştur. Dağılma sürecindeki Osmanlı İmparatorluğu’nun can çekiştiği bir dönemde yaşayan şair, önce Abdülhamit’in baskıcı yönetiminin, sonra da özgürlük vaadiyle gelip aynı baskıyı devam ettiren İttihatçıların yarattığı korkunun içinde yükselen gür bir ses olur.

Aşiyan’a inzivaya çekildiği yıllarda ve hastalıktan günden güne eridiği sön dönemlerinde bile hiçbir güç onu susturamaz; her fırsatta gençliğe özgürlüğü haykırır. Onun gür sesi, gelecek kuşakların yarınlara daha umutla bakmasını ve karanlığı dağıtmak için savaşması gerektiğini anlatmıştır!

Özgürlük şairi Tevfik Fikret’in romanı...

Tevfik Fikret aklın ve bilimin egemenliğine, aydınlanmaya ve aydınlık günlerin geleceğine inanan bir şairdir ve kendinden sonra gelen kuşaklar için dürüstlük, özveri ve sessiz direnişin simgesi olmuştur. D... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 1 ay
Profil Resmi
marisolino kütüphanesine ekledi.
Elbet Sabah Olacaktır

Özgürlük şairi Tevfik Fikret’in romanı...

Tevfik Fikret aklın ve bilimin egemenliğine, aydınlanmaya ve aydınlık günlerin geleceğine inanan bir şairdir ve kendinden sonra gelen kuşaklar için dürüstlük, özveri ve sessiz direnişin simgesi olmuştur. Dağılma sürecindeki Osmanlı İmparatorluğu’nun can çekiştiği bir dönemde yaşayan şair, önce Abdülhamit’in baskıcı yönetiminin, sonra da özgürlük vaadiyle gelip aynı baskıyı devam ettiren İttihatçıların yarattığı korkunun içinde yükselen gür bir ses olur.

Aşiyan’a inzivaya çekildiği yıllarda ve hastalıktan günden güne eridiği sön dönemlerinde bile hiçbir güç onu susturamaz; her fırsatta gençliğe özgürlüğü haykırır. Onun gür sesi, gelecek kuşakların yarınlara daha umutla bakmasını ve karanlığı dağıtmak için savaşması gerektiğini anlatmıştır!

Özgürlük şairi Tevfik Fikret’in romanı...

Tevfik Fikret aklın ve bilimin egemenliğine, aydınlanmaya ve aydınlık günlerin geleceğine inanan bir şairdir ve kendinden sonra gelen kuşaklar için dürüstlük, özveri ve sessiz direnişin simgesi olmuştur. D... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 1 ay
Profil Resmi
marisolino okumuş.
Hayattan Sahneler

Osmanlı toplumunda kadın sorunu, 1839dan sonra, yani Tanzimat Fermanı ile başlayan yeni dönemde gündeme gelir. Tanzimata gelinceye kadar kadın, toplum hayatında yerini alamamış, eğitimden yoksun bırakılmış toplumsal, ekonomik ve siyasi haklarını elde edememiş durumdadır. Kadın, yalnızca kocasına vazifelerini yapan, çocuk doğuran, onları büyütüp yetiştiren bir varlık olarak ele alınmıştır. Ülkenin içinde bulunduğu kötü şartlar kadının yavaş yavaş toplum hayatında yer alması, eğitilmesi gerektiği düşüncesini gündeme getirmiştir. Osmanlı toplumunda kadın ve ailenin tartışmaya açılması, ...Yazının devamı...

Osmanlı toplumunda kadın sorunu, 1839dan sonra, yani Tanzimat Fermanı ile başlayan yeni dönemde gündeme gelir. Tanzimata gelinceye kadar kadın, toplum hayatında yerini alamamış, eğitimden yoksun bırakılmış toplumsal, ekonomik ve siyasi haklarını elde... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
Profil Resmi
marisolino kütüphanesine ekledi.
Hayattan Sahneler

Osmanlı toplumunda kadın sorunu, 1839dan sonra, yani Tanzimat Fermanı ile başlayan yeni dönemde gündeme gelir. Tanzimata gelinceye kadar kadın, toplum hayatında yerini alamamış, eğitimden yoksun bırakılmış toplumsal, ekonomik ve siyasi haklarını elde edememiş durumdadır. Kadın, yalnızca kocasına vazifelerini yapan, çocuk doğuran, onları büyütüp yetiştiren bir varlık olarak ele alınmıştır. Ülkenin içinde bulunduğu kötü şartlar kadının yavaş yavaş toplum hayatında yer alması, eğitilmesi gerektiği düşüncesini gündeme getirmiştir. Osmanlı toplumunda kadın ve ailenin tartışmaya açılması, ...Yazının devamı...

Osmanlı toplumunda kadın sorunu, 1839dan sonra, yani Tanzimat Fermanı ile başlayan yeni dönemde gündeme gelir. Tanzimata gelinceye kadar kadın, toplum hayatında yerini alamamış, eğitimden yoksun bırakılmış toplumsal, ekonomik ve siyasi haklarını elde... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
Profil Resmi
marisolino okuma durumunu güncelledi.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 3 ay
Daha Fazla Göster

marisolino şu an ne okuyor?

Hayvan Özgürleşmesi

%28
Sayfa 104.

Varoluşçu Psikoterapi

%67
Sayfa 519.

Favori Yazarları (4 yazar)

Favori yazarı yok.