ev Tolstoy 1851de Rus ordusuna yazıldı ve Çeçenlerle savaşmak için Kafkasyaya gönderildi. Bu savaş sırasında, büyük Avar komutanı Hacı Murat Çeçen lider Şamille anlaşmazlığa düşmüş, güvenliği için de Rusların tarafına geçmişti. Aylar sonra, ailesini Şamilin hapishanelerinden kurtarmaya çalışırken, Hacı Murat ihanet ettikleri tarafından takip edilmiş ve hayatının en kahramanca mücadelesini verdikten sonra, öldürülmüştü. Hacı Muratın ölümüne kadarki pek çok olaya şahit olan Tolstoy, uzun yıllar sonra asalet, gurur ve dehşetle dolu bu hikâyeyi kaleme aldı. 1912de, Tolstoyun ölümünden bir sene sonra basılan bu son romanı, hem savaş ve siyasetin doğası, hem de iki farklı kültür ve dünya arasına sıkışıp kalmak hakkında bize derin
******
Çarlık Rusyasının Kafkaslar üzerinde tam bir hakimiyet kurabilmek için verdiği yaklaşık 50 yıllık (1817 - 1864) mücadele karşısında direnişin efsaneleştirdiği, Şeyh Şamilden sonraki en ünlü kahramandır Hacı Murat. Fakat Hacı Muratın adını tarih sayfalarına yazdırmasındaki asıl faktör, şüphesiz direnişinden çok Tolstoyun olgunluk dönemi romanları arasında yer alan dev eseridir.1896-1904 yılları arasında yazılıp 1912 lında basılan ∓mp;mp;mp;8220;Hacı Murat, Şeyh Şamille ters düşüp yollarını ayırmış olan efsanevi Kafkas kahramanı Hacı Muratın gerçek ve ibret dolu yaşam öyküsüdür.
************
Bir toprak ağasının oğlu olan Tolstoy (1828-1920), rahat bir hayat sürmesine yetecek bütün olanaklara sahip olduğu halde, tedirgin kişiliği onu her türlü yaşantıya, çelişmeye sürüklemiştir.
Üniversite eğitimini yarım bırakıp, Kafkas Kazaklarına asker olarak katılmış, hayatın, ölümün anlamına ilişkin derin kaygılar yaşamıştır.
Savaş ve Barış, Anna Karenina gibi eserlere de imza atan Tolstoy, bir Kafkas öyküsü olan Hacı Murat adlı eserinde, yazınsal ustalığın, doğalcılığın zirvelerine taşır okurunu.
************
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910) Hacı Murat adlı eserinde, Rus Çarlığının Kafkasya halklarına karşı yürüttüğü, etkileri bugün bile hissedilen XIX. yüzyıl savaşlanndan bir öykü anlatır. Tolstoya göre Rus Çan I. Nikolay ile dağlı halkların önderi Şeyh Şamil arasında bir fark yoktur. Önemli olan savaşa karar verenler değil, savaşanlardır. Her iki cephede savaşan, hayatın ve ölümün gereklerini ellerinden geldiğince, çoğunlukla sorgusuz-sualsiz, çocukça, acemice yerine getiren insanları önemser büyük yazar. Bu insanlardan biri olan, dağların namlı, gözü pek savaşçısı Hacı Muratı ele alır bu romanında. Kafkasya halkları için Hacı Murat; bir umut, yerinden sökülemeyen, sökülürse solup gidecek inatçı bir dulavratotu olagelmiştir... Ne var ki o da her insan gibi kendi talihinin peşine düşecek, yine de kederli hayat hikâyesinin son ânına kadar dürüst, çocuk ve özgür kalacaktır.
Tarihî bir şeyler yazıyorsam gerçeğe en ince ayrıntısına kadar sadık kalmayı severim, diyen Lev Nikolayeviç Tolstoy, kendisine derin sanatsal sancılar yaşatan Hacı Murat üzerinde aralıklarla altı yıl çalışmış, yaklaşık 5 000 sayfayı bulan tarihî belge incelemiştir. Aslında yabancısı olduğu dağlı kültürünü, geleneklerini, düşün-1 ce ve davranış şekillerini böylesine ustalıkla aktarabilmiş, hayranlık uyandıran bir yapıt ortaya koymuştur.
************
1896-1904 yılları arasında yazılan Hacı Murat, büyük Rus yazarı Tolstoyun olgunluk dönemi romanları arasında yer alıyor. Hacı Murat, on dokuzuncu yüzyıl Kafkas halkları arasında efsaneleşen, Şeyh Şamille davalıdır. Yurt edinme, hayata tutunma, bağımsızlık, tutsaklık, ihanet ve iktidar sarmalında biçimlenen bir davanın kahramanıdır. Zayıflıklarının ve gücünün farkında bir kahraman. Acımasız bir coğrafyanın geniş yürekli insanları arasındaki iktidar mücadelesinde taraf olmak zorunda kalmıştır; Rusları da sevmez, Şeyh Şamili de. Seçeneksiz kalmak, bütün duygulardan arınmanın başlangıcı ve sonucu belki de. Savaş bazı insanların kaderidir. Tıpkı inanmasa da taraf olmak zorunda kalmak gibi. Aslolansa direnmek. Her koşulda direnmek ve ayakta kalmak. Tolstoy, ölümüne direnen bir kahramanı yazarak sonsuza taşıyor.
************
1854de Kırım Savaşına subay olarak katılan Tolstoy, bu döneme dair izlenimlerini Hacı Muratda bütün canlılığıyla romana aktardı. Savaşan taraflar kadar, egemenler ve uyrukları arasındaki ilişkilerin sergilenişi, kişilerin ve coğrafyanın kusursuz tasviri bu esere güçlü bir gerçeklik duygusu kazandırmaktadır. Tolstoyun 1896-1904 yılları arasında yazdığı Hacı Murat, ölümünden sonra 1912de yayımlandı.
************
Hacı Murat, gökyüzünde artık yarıya kadar yükselmiş yıldızlara ve Samanyoluna bakınca, gece yarınının çoktan geçtiğini, sabah namazını kılma vaktinin geldiğini düşündü.Hanefiden heybesinden eksik etmediği ibriğini istedi ve kepeneğini alarak suya gitti.Ayakkabılarını çıkartıp abdestini aldı, kepeneğinin üstünde yalın ayak namaza durdu.Doğuya döndü; önce ellerini kulaklarına götürdü, sonra gözlerini kapadı ve bir dua okudu.Diz üstü oturdu ve ibadetine başladı.Namazı bitince eski yerine dönerek kepeneğinin üstüne oturdu.Ellerini dizlerine koydu, başını öne eğerek düşünmeye başladı.Hacı Murat her zmaan şansına inanırdı.Bir şey planlarken onu kesinlikle başaracağını düşünürdü.Bugüne kadar sürekli başarmıştı.Bazı ufak terslikler dışında, bütün fırtınalı çetecilik hayatı boyunca bu böyle olmuştur.
************
Dönemin Kafkasyasının ve yöresel kahramanlarının, Tolstoyun geniş hayal gücü ve şiirsel diliyle anlatıldığı Hacı Murat adlı yapıt, Rusça aslından ve tam olarak Nedim Önal tarafından Türkçeleştirilmiştir.
******
ev Tolstoy 1851de Rus ordusuna yazıldı ve Çeçenlerle savaşmak için Kafkasyaya gönderildi. Bu savaş sırasında, büyük Avar komutanı Hacı Murat Çeçen lider Şamille anlaşmazlığa düşmüş, güvenliği için de Rusların tarafına geçmişti. Aylar sonra, ailesini ... tümünü göster
ev Tolstoy 1851de Rus ordusuna yazıldı ve Çeçenlerle savaşmak için Kafkasyaya gönderildi. Bu savaş sırasında, büyük Avar komutanı Hacı Murat Çeçen lider Şamille anlaşmazlığa düşmüş, güvenliği için de Rusların tarafına geçmişti. Aylar sonra, ailesini Şamilin hapishanelerinden kurtarmaya çalışırken, Hacı Murat ihanet ettikleri tarafından takip edilmiş ve hayatının en kahramanca mücadelesini verdikten sonra, öldürülmüştü. Hacı Muratın ölümüne kadarki pek çok olaya şahit olan Tolstoy, uzun yıllar sonra asalet, gurur ve dehşetle dolu bu hikâyeyi kaleme aldı. 1912de, Tolstoyun ölümünden bir sene sonra basılan bu son romanı, hem savaş ve siyasetin doğası, hem de iki farklı kültür ve dünya arasına sıkışıp kalmak hakkında bize derin
******
Çarlık Rusyasının Kafkaslar üzerinde tam bir hakimiyet kurabilmek için verdiği yaklaşık 50 yıllık (1817 - 1864) mücadele karşısında direnişin efsaneleştirdiği, Şeyh Şamilden sonraki en ünlü kahramandır Hacı Murat. Fakat Hacı Muratın adını tarih sayfalarına yazdırmasındaki asıl faktör, şüphesiz direnişinden çok Tolstoyun olgunluk dönemi romanları arasında yer alan dev eseridir.1896-1904 yılları arasında yazılıp 1912 lında basılan ∓mp;mp;mp;8220;Hacı Murat, Şeyh Şamille ters düşüp yollarını ayırmış olan efsanevi Kafkas kahramanı Hacı Muratın gerçek ve ibret dolu yaşam öyküsüdür.
************
Bir toprak ağasının oğlu olan Tolstoy (1828-1920), rahat bir hayat sürmesine yetecek bütün olanaklara sahip olduğu halde, tedirgin kişiliği onu her türlü yaşantıya, çelişmeye sürüklemiştir.
Üniversite eğitimini yarım bırakıp, Kafkas Kazaklarına asker olarak katılmış, hayatın, ölümün anlamına ilişkin derin kaygılar yaşamıştır.
Savaş ve Barış, Anna Karenina gibi eserlere de imza atan Tolstoy, bir Kafkas öyküsü olan Hacı Murat adlı eserinde, yazınsal ustalığın, doğalcılığın zirvelerine taşır okurunu.
************
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910) Hacı Murat adlı eserinde, Rus Çarlığının Kafkasya halklarına karşı yürüttüğü, etkileri bugün bile hissedilen XIX. yüzyıl savaşlanndan bir öykü anlatır. Tolstoya göre Rus Çan I. Nikolay ile dağlı halkların önderi Şeyh Şamil arasında bir fark yoktur. Önemli olan savaşa karar verenler değil, savaşanlardır. Her iki cephede savaşan, hayatın ve ölümün gereklerini ellerinden geldiğince, çoğunlukla sorgusuz-sualsiz, çocukça, acemice yerine getiren insanları önemser büyük yazar. Bu insanlardan biri olan, dağların namlı, gözü pek savaşçısı Hacı Muratı ele alır bu romanında. Kafkasya halkları için Hacı Murat; bir umut, yerinden sökülemeyen, sökülürse solup gidecek inatçı bir dulavratotu olagelmiştir... Ne var ki o da her insan gibi kendi talihinin peşine düşecek, yine de kederli hayat hikâyesinin son ânına kadar dürüst, çocuk ve özgür kalacaktır.
Tarihî bir şeyler yazıyorsam gerçeğe en ince ayrıntısına kadar sadık kalmayı severim, diyen Lev Nikolayeviç Tolstoy, kendisine derin sanatsal sancılar yaşatan Hacı Murat üzerinde aralıklarla altı yıl çalışmış, yaklaşık 5 000 sayfayı bulan tarihî belge incelemiştir. Aslında yabancısı olduğu dağlı kültürünü, geleneklerini, düşün-1 ce ve davranış şekillerini böylesine ustalıkla aktarabilmiş, hayranlık uyandıran bir yapıt ortaya koymuştur.
************
1896-1904 yılları arasında yazılan Hacı Murat, büyük Rus yazarı Tolstoyun olgunluk dönemi romanları arasında yer alıyor. Hacı Murat, on dokuzuncu yüzyıl Kafkas halkları arasında efsaneleşen, Şeyh Şamille davalıdır. Yurt edinme, hayata tutunma, bağımsızlık, tutsaklık, ihanet ve iktidar sarmalında biçimlenen bir davanın kahramanıdır. Zayıflıklarının ve gücünün farkında bir kahraman. Acımasız bir coğrafyanın geniş yürekli insanları arasındaki iktidar mücadelesinde taraf olmak zorunda kalmıştır; Rusları da sevmez, Şeyh Şamili de. Seçeneksiz kalmak, bütün duygulardan arınmanın başlangıcı ve sonucu belki de. Savaş bazı insanların kaderidir. Tıpkı inanmasa da taraf olmak zorunda kalmak gibi. Aslolansa direnmek. Her koşulda direnmek ve ayakta kalmak. Tolstoy, ölümüne direnen bir kahramanı yazarak sonsuza taşıyor.
************
1854de Kırım Savaşına subay olarak katılan Tolstoy, bu döneme dair izlenimlerini Hacı Muratda bütün canlılığıyla romana aktardı. Savaşan taraflar kadar, egemenler ve uyrukları arasındaki ilişkilerin sergilenişi, kişilerin ve coğrafyanın kusursuz tasviri bu esere güçlü bir gerçeklik duygusu kazandırmaktadır. Tolstoyun 1896-1904 yılları arasında yazdığı Hacı Murat, ölümünden sonra 1912de yayımlandı.
************
Hacı Murat, gökyüzünde artık yarıya kadar yükselmiş yıldızlara ve Samanyoluna bakınca, gece yarınının çoktan geçtiğini, sabah namazını kılma vaktinin geldiğini düşündü.Hanefiden heybesinden eksik etmediği ibriğini istedi ve kepeneğini alarak suya gitti.Ayakkabılarını çıkartıp abdestini aldı, kepeneğinin üstünde yalın ayak namaza durdu.Doğuya döndü; önce ellerini kulaklarına götürdü, sonra gözlerini kapadı ve bir dua okudu.Diz üstü oturdu ve ibadetine başladı.Namazı bitince eski yerine dönerek kepeneğinin üstüne oturdu.Ellerini dizlerine koydu, başını öne eğerek düşünmeye başladı.Hacı Murat her zmaan şansına inanırdı.Bir şey planlarken onu kesinlikle başaracağını düşünürdü.Bugüne kadar sürekli başarmıştı.Bazı ufak terslikler dışında, bütün fırtınalı çetecilik hayatı boyunca bu böyle olmuştur.
************
Dönemin Kafkasyasının ve yöresel kahramanlarının, Tolstoyun geniş hayal gücü ve şiirsel diliyle anlatıldığı Hacı Murat adlı yapıt, Rusça aslından ve tam olarak Nedim Önal tarafından Türkçeleştirilmiştir.
******
ev Tolstoy 1851de Rus ordusuna yazıldı ve Çeçenlerle savaşmak için Kafkasyaya gönderildi. Bu savaş sırasında, büyük Avar komutanı Hacı Murat Çeçen lider Şamille anlaşmazlığa düşmüş, güvenliği için de Rusların tarafına geçmişti. Aylar sonra, ailesini ... tümünü göster
İhtiyaçları çok fazlalaşan insanlar kendi öz kaynaklarını sınırlarını zorlamaya itilir ve yollarına çıkan herhangi bir savunmasız kişiden bile irkilir. İş ve ücretler, yiyecek ve ısı, cesaret ve iyi niyet hepsi sahip olamadıkları şeylerdir. Bu karanlık içerisinde erkek, kadın ve çocuğun zayıflığını ele geçirir ve onları utanç verici işlere zorlar. Artık hiçbir dehşet veya korku dışlanmaz. Ümitsizlik, sadece dört duvarın adiliği ve basitliği ile sınırlanmıştır; hepsi kötülük ve suça yönelir... Hepsi sefilleşmiş, bozulmuş birer kötü ve pislik gibi gözükür. Fakat o denli alçalmış kişilerin de daha fazla alçalamayacağı bir çizgi vardır ve bu dönüm noktasında, dış dünya adeta yutar bu zavallı, tahilsiz, kimliksiz insanları... Onlar Sefillerdir; toplumdan dışlananlar, yeraltı köpekleri..
Victor Hugonun Sefiller romanı yetişkinlerin okuması gereken klâsiklerin başında geliyor. Sefiller'in Kozet isimli küçük kız kahramanını okuyarak sefaletin insanlığı ne gibi korkunç durumlara düşürdüğünü göreceksiniz. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2243 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
Bir kürek mahkumunun bir din adamı sayesinde doğru yolu buluşunun hikayesi.
Victor Hugonun unutulmaz klasiği sefilleri artık gençler de okuyabilecek. Fakir bir genç olan Jan Valjanın etrafındaki tüm sefalete rağmen iyi bir insan olma mücadelesi anlatılıyor bu kitapta. Mutluluk, aşk, acı, gözyaşı, umut ve hayal kırıkları mükemmel bir uyum içinde verilmiş.
Hugo, Sefiller adlı dev romanının önsözünü şöyle bitirir: Yeryüzünde yoksulluk ve bilgisizliğin egemenliği sürdükçe, böylesi kitaplar gereksiz sayılmayabilir. Yurdunun çıkarları adına siyasal kavgalardan hiç çekinmedi. Bu yüzden de tam yirmi yıl sürgünde kaldı. Sefiller de bu yılların ürünüdür (1862). Bu dev romanı, genç okurlara yalınlaştırılmış, kısaltılmış biçimiyle sunuyoruz. Sefiller, kürek mahkumu Jan Valjean ve polis müfettişi Javert arasında sürüp giden bir kovalamacanın hikayesi üzerine kuruludur. Jan Valjean, yoksul bir köylüdür, ailesini doyurmak amacıyla çaldığı yalnızca bir somun ekmekten dolayı kürek cezasına çarptırılmış, defalarca kaçma teşebbüsünde bulunduğundan cezası katlanmış ve on dokuz seneye cıkmıştır. Fransız edebiyatının en önemli romanlarından biri olan Sefiller, romantik akımın etkilerini taşıyan bir eserdir.
\n\nJan Valjanın tüyler ürperten öyküsü. Yoksulluk sonucu içine düşülen yanlış davranışlar sonunda kürek cezasına mahkum ediliş. Bu mahkumiyetin Jan Valjan üzerindeki olumsuz etkileri, cezaevinden çıktıktan sonra Jan Valjanın piskopos Myrel ile tanışması vearalarındaki ilişkiler. Jan Valjanın isim değiştirerek yeni bir hayata atılma çabası karşısında önüne çıkan engeller.
İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü?İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak, herkese yararlı olacak niteliktedir.
Sınır tanımayan ve çocuk düşlerine misafir olan kitaplar ve kahramanlar vardır. Beyaz Düşler Dizisindeki kitaplar işte onlardan bazıları.
İhtiyaçları çok fazlalaşan insanlar kendi öz kaynaklarını sınırlarını zorlamaya itilir ve yollarına çıkan herhangi bir savunmasız kişiden bile irkilir. İş ve ücretler, yiyecek ve ısı, cesaret ve iyi niyet hepsi sahip olamadıkları şeylerdir. Bu karanl... tümünü göster
İhtiyaçları çok fazlalaşan insanlar kendi öz kaynaklarını sınırlarını zorlamaya itilir ve yollarına çıkan herhangi bir savunmasız kişiden bile irkilir. İş ve ücretler, yiyecek ve ısı, cesaret ve iyi niyet hepsi sahip olamadıkları şeylerdir. Bu karanlık içerisinde erkek, kadın ve çocuğun zayıflığını ele geçirir ve onları utanç verici işlere zorlar. Artık hiçbir dehşet veya korku dışlanmaz. Ümitsizlik, sadece dört duvarın adiliği ve basitliği ile sınırlanmıştır; hepsi kötülük ve suça yönelir... Hepsi sefilleşmiş, bozulmuş birer kötü ve pislik gibi gözükür. Fakat o denli alçalmış kişilerin de daha fazla alçalamayacağı bir çizgi vardır ve bu dönüm noktasında, dış dünya adeta yutar bu zavallı, tahilsiz, kimliksiz insanları... Onlar Sefillerdir; toplumdan dışlananlar, yeraltı köpekleri..
Victor Hugonun Sefiller romanı yetişkinlerin okuması gereken klâsiklerin başında geliyor. Sefiller'in Kozet isimli küçük kız kahramanını okuyarak sefaletin insanlığı ne gibi korkunç durumlara düşürdüğünü göreceksiniz. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2243 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
Bir kürek mahkumunun bir din adamı sayesinde doğru yolu buluşunun hikayesi.
Victor Hugonun unutulmaz klasiği sefilleri artık gençler de okuyabilecek. Fakir bir genç olan Jan Valjanın etrafındaki tüm sefalete rağmen iyi bir insan olma mücadelesi anlatılıyor bu kitapta. Mutluluk, aşk, acı, gözyaşı, umut ve hayal kırıkları mükemmel bir uyum içinde verilmiş.
Hugo, Sefiller adlı dev romanının önsözünü şöyle bitirir: Yeryüzünde yoksulluk ve bilgisizliğin egemenliği sürdükçe, böylesi kitaplar gereksiz sayılmayabilir. Yurdunun çıkarları adına siyasal kavgalardan hiç çekinmedi. Bu yüzden de tam yirmi yıl sürgünde kaldı. Sefiller de bu yılların ürünüdür (1862). Bu dev romanı, genç okurlara yalınlaştırılmış, kısaltılmış biçimiyle sunuyoruz. Sefiller, kürek mahkumu Jan Valjean ve polis müfettişi Javert arasında sürüp giden bir kovalamacanın hikayesi üzerine kuruludur. Jan Valjean, yoksul bir köylüdür, ailesini doyurmak amacıyla çaldığı yalnızca bir somun ekmekten dolayı kürek cezasına çarptırılmış, defalarca kaçma teşebbüsünde bulunduğundan cezası katlanmış ve on dokuz seneye cıkmıştır. Fransız edebiyatının en önemli romanlarından biri olan Sefiller, romantik akımın etkilerini taşıyan bir eserdir.
\n\nJan Valjanın tüyler ürperten öyküsü. Yoksulluk sonucu içine düşülen yanlış davranışlar sonunda kürek cezasına mahkum ediliş. Bu mahkumiyetin Jan Valjan üzerindeki olumsuz etkileri, cezaevinden çıktıktan sonra Jan Valjanın piskopos Myrel ile tanışması vearalarındaki ilişkiler. Jan Valjanın isim değiştirerek yeni bir hayata atılma çabası karşısında önüne çıkan engeller.
İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü?İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak, herkese yararlı olacak niteliktedir.
Sınır tanımayan ve çocuk düşlerine misafir olan kitaplar ve kahramanlar vardır. Beyaz Düşler Dizisindeki kitaplar işte onlardan bazıları.
İhtiyaçları çok fazlalaşan insanlar kendi öz kaynaklarını sınırlarını zorlamaya itilir ve yollarına çıkan herhangi bir savunmasız kişiden bile irkilir. İş ve ücretler, yiyecek ve ısı, cesaret ve iyi niyet hepsi sahip olamadıkları şeylerdir. Bu karanl... tümünü göster