mbozel

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

mbozel okumuş.
Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz

Aziz Nesin Yaşar Ne Yaşamazı önce radyo oyunu olarak yazdı. Kazandığı büyük başarı üstüne sahne oyunu haline getirdi. Israrlar üzerine senaryosunu yazdı; çoğu tiyatrocudan olduğu gibi, bu kez de filmciden telif hakkını alamadı. Bir haftalık gazetede çizgi romanı yayımlandı. Ardından televizyon senaryosunu yazdı. okurların isteği, çevrenin baskısı artınca sonunda Yaşar Yaşamaz, şu anda bu roman oldu. Kitabın giriş yazısını kaleme alan Meral Çelen bu büyük ilgiyi Yaşar Yaşamazın ağzından şöyle açıklıyor: ...Ünümün bu kadar yaygınlaşmasına, beni bu kadar sevmenize ilk zamanlar akıl erdiremiyordum ama, şimdi biliyorum artık... Nasıl hepimizde biraz Don Kişotluk varsa, demek biraz da Yaşar Yaşamazlık varmış... Başıma gelenler yabancınız olsaydı, sever miydiniz beni, arar mıydınız?

Aziz Nesin Yaşar Ne Yaşamazı önce radyo oyunu olarak yazdı. Kazandığı büyük başarı üstüne sahne oyunu haline getirdi. Israrlar üzerine senaryosunu yazdı; çoğu tiyatrocudan olduğu gibi, bu kez de filmciden telif hakkını alamadı. Bir haftalık gazetede ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 8 ay
mbozel okumuş.
Günlerin Getirdiği - Sözden Söze

Nurullah Ataçın zevkle okuyacağınız bu denemeleri kırk yılı aşkın bir süre önce yazılmış, ama yine de tazeliklerini, diriliklerini yitirmemişler. Ataçın coşkuyla ve inançla kaleme aldığı, sorgulamayı hiç bırakmadığı konular, eleştiri oklarını sakınmadan yönelttiği edebiyatçılar var Günlerin Getirdiği ile Sözden Sözede. Tiryakileri için.Hani aile içinde, yaşlı bekar amcalar vardır. Bir günleri bir günlerine pek uymaz. Neden hoşlanır, kimi sevmezler, kimi sever, neden hoşlanmazlar, belli olmaz. Ama yine de patavatsızlıklarına rağmen dürüsttürler, hırçınlıklarına rağmen candan. Hatta yolları beklenir. Yine çıkagelse de didişse, kavga etse, veriştirse diye varlıkları aranır. İşte Ataç usta da edebiyatımızın böyle eserekli bir amcası idi.Haldun Taner TADIMLIKBir edebiyat âlemi var mı bizde? Edebiyatçılarımız yok demiyorum, olmaz olur mu? İşte şairler, hikâyeciler, denemeciler. Arasıra eleştirmeye özenenler de görülüyor. Edebiyatçılarımız var, edebiyat âlemimiz yok. Edebiyatçılarımız biribirlerini bilmiyor, bilmek istemiyor, bilmeği gerekli bulmuyor da onun için. Hepsi de kendi içlerine büzülmüş, bir kendilerini düşünüyorlar, gözleri bir kendilerine dikili. Her biri kendi yazdıklarının okunmasını, önemlenmesini, adının boyuna anılmasını istiyor. Okuyacaksınız yazılarını, hem de beğeneceksiniz, öveceksiniz. Beğenmezseniz, ufacık da olsa bir kusur bulursanız, yandınız, yargıyı giyiyorsunuz: anlamıyorsunuz edebiyattan, gerçek güzel, gerçek yeni nedir seçemiyorsunuz. Yahut kıskanıyorsunuz, sanat dışı kaygılarınız var... Buna bir diyeceğim yok. Her yazar, kendi elinden çıkanın güzel, kendi düşündüklerinin doğru olduğuna inanır, güzelliği, o doğruluğu sezmiyenlerin de anlamadıkları, anlamıyacakları kanısındadır. Ama kendileri için beklediklerini başkaları için neden yapmıyorlar? Ben sizin yazdığınızı okuyayım, ilgileneyim size, peki, siz benim yazdıklarımı neden okumuyorsunuz, siz bana neden ilgilenmiyorsunuz? Kendimi öne sürmüyorum, benim yazdıklarımı okusunlar demiyorum, biribirlerinin yazılarını neden okumuyorlar?

Nurullah Ataçın zevkle okuyacağınız bu denemeleri kırk yılı aşkın bir süre önce yazılmış, ama yine de tazeliklerini, diriliklerini yitirmemişler. Ataçın coşkuyla ve inançla kaleme aldığı, sorgulamayı hiç bırakmadığı konular, eleştiri oklarını sakınma... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 8 ay
mbozel okumuş.
Küçük Prens

Hiç kimsenin kitabımı özensizce okumasını istemem doğrusu. Bu anılarımı yazarken çok üzüntülü anlar yaşadım. Arkadaşım koyunu ile birlikte beni bırakıp gideli tam altı yıl oldu. Onu burada anlatmaya çabalıyorsam, bu biraz da onu unutmamak için. Arkadaşı unutmak çok üzücü bir şey. Herkesin arkadaşı olmamıştır. Arkadaşımı unutursam, kendimi o, sayılardan başka bir şeye değer vermeyen büyükler gibi hissederim sonra.
Çölde uçağı düşen pilotun başına dikilip "Bana bir kuzu resmi çiz." diye tutturan, gezegeninde tek başına bıraktığı gül için de acı çeken, büyük insanları anlamakta zorlanan Küçük Prens... Buğday saçlı, gizemli küçük çocuk... Yaratıcı pilot-yazar Antoine de Saint Exupery ile arasındaki benzerlikler çarpıcı. Küçük Prens'in gün batımlarında hüzünlenip düşündüğü dört dikenli gülü varsa, Saint-Exupery'nin de Arjantin Postaları için çalışırken tanıştığı, Salvadorlu Consuelo adında bir sevgilisi var. Ve onunla evlenmiş. 1944 yılı Temmuz ayında Korsika'dan havalanan uçağı, Akdeniz'de kayıplara karışmadan dört gün önce Consuelo'ya: Sizi seviyorum, sizi hep koruyacağım. diye yazmış. Ama Küçük Prens'in gülünü fanus ile kapatıp korurken, o deli dolu, başına buyruk Consuelo'ya esasında pek söz geçirememiş, onu kanatları altına alamamış. Uçağın kalıntıları, 60 yıl sonra Nisan 2004'ün başlarında Marsilya açıklarında bulundu. Kaza mı, intihar mı bilinmiyor. "Gerçeği sadece yüreğinle görebilirsin." diyen yazar, bu dünyaya veda edip giden Küçük Prens gibi yok olup gitmiş. Sırlarını bilen yok. Cevdet Yalçın
Küçük Prens'i tanıyan-tanımayan, yeniden keşfetmek isteyen, ya da çizgi roman meraklısı olan her yaştaki çocuklar için, Joann Sfar'ın muhteşem çizgileriyle.

Hiç kimsenin kitabımı özensizce okumasını istemem doğrusu. Bu anılarımı yazarken çok üzüntülü anlar yaşadım. Arkadaşım koyunu ile birlikte beni bırakıp gideli tam altı yıl oldu. Onu burada anlatmaya çabalıyorsam, bu biraz da onu unutmamak için. Arkad... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 9 ay
mbozel okumuş.
Zaman Zaman İçinde Günlükler

"Son zamanlarda bana bir şey oluyor. Hayatımın en önemli filmini yapmaya hazır olduğum gün geldi sanki. Bunun kanıtı, her şeyden önce, benim kendime duyduğum güven ama bu tabii bir yanılsama olup tamamıyla felaketle sonuçlanabilir, ikinci olarak da kullanacağım malzemenin insanların dikkatini dağıtmayacak ve onları gerçekte önemli olan şeyden uzaklaştırmayacak olması. Buna ideal malzeme bile diyebilirim çünkü onu çok iyi hissediyor, biliyorum, onu farkındayım. Tek sorun, bunu başarabilecek miyim? Mükemmel bir şekilde oluşturulmuş bedene ruh katabilecek miyim?"

"Son zamanlarda bana bir şey oluyor. Hayatımın en önemli filmini yapmaya hazır olduğum gün geldi sanki. Bunun kanıtı, her şeyden önce, benim kendime duyduğum güven ama bu tabii bir yanılsama olup tamamıyla felaketle sonuçlanabilir, ikinci olarak... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 9 ay
mbozel okumuş.
Benim Adım Kırmızı

Orhan Pamuk'un 'en renkli ve en iyimser romanım' dediği Benim Adım Kırmızı, 1591 yılında İstanbulda karlı dokuz kış gününde geçiyor. İki küçük oğlu birbirleriyle sürekli çatışan güzel Şeküre, dört yıldır savaştan dönmeyen kocasının yerine kendine yeni bir koca, sevgili aramaya başlayınca, o sırada babasının tek tek eve çağırdığı saray nakkaşlarını saklandığı yerden seyreder. Eve gelen usta nakkaşlar, babasının denetimi altında Osmanlı Padişahı'nın gizlice yaptırttığı bir kitap için Frenk etkisi taşıyan tehlikeli resimler yapmaktadırlar. Aralarından biri öldürülünce... Herkesin kendi sesiyle konuştuğu, ölülerin, eşyaların dillendiği, ölüm, sanat, aşk, evlilik ve mutluluk üzerine bu kitap, aynı zamanda eski resim sanatının unutulmuş güzelliklerine bir ağıt.

Orhan Pamuk'un 'en renkli ve en iyimser romanım' dediği Benim Adım Kırmızı, 1591 yılında İstanbulda karlı dokuz kış gününde geçiyor. İki küçük oğlu birbirleriyle sürekli çatışan güzel Şeküre, dört yıldır savaştan dönmeyen kocasının yer... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 9 ay
mbozel yarım bırakmış.
Beyaz Zakkum

Annelerle kızlar arasındaki ortak yönler ve uyuşmazlıkların, onların sevgi ve kimlik arayışlarının öyküsü olan BEYAZ ZAKKUM; genç bir kadının yaşadığı zorlu çocukluk ve ilk gençlik dönemini kusursuz bir dil, zengin bir ifadeyle anlatıyor. Astridin, güzel, dikkafalı bir şair olan annesiyle ilişkisinde hem sevgi hem de tuhaf bir yalnızlık vardır. Ingrid, eski sevgilisini öldürüp ömür boyu hapse mahkûm olana kadar ikisi birbirlerinden hiç ayrılmazlar. Annesinin işlediği bu cinayetten sonra, Astrid, Los Angelesta koruyucu ailelerin yanına verilmiş binlerce çocuktan biridir artık. Bu yeni gerçeğe alışmak hiç kolay olmaz. Gittiği her ev kendi sınırları, kendi tehlikeleri olan başlı başına bir dünyadır. Yaşadığı her deneyim Astridin kendi değerini, kendi gücünü keşfetmesini, hayata karşı kendine özgü bir bakış açısı geliştirmesini kolaylaştıracaktır. Astridin kimlik ve dünyada kendi ayaklarının üzerinde durabileceği bir yer arayışı, onu belleklerden silinmeyecek bir kitabın unutulmaz kahramanı kılıyor.

Annelerle kızlar arasındaki ortak yönler ve uyuşmazlıkların, onların sevgi ve kimlik arayışlarının öyküsü olan BEYAZ ZAKKUM; genç bir kadının yaşadığı zorlu çocukluk ve ilk gençlik dönemini kusursuz bir dil, zengin bir ifadeyle anlatıyor. Astridin, g... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 10 ay
Daha Fazla Göster

mbozel şu an ne okuyor?

mbozel şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.