Babası Sultan II. Mehmedin ölümünün ardından,, hayatının o zamana dek geçen bölümünü şiirler yazıp, avlanarak geçiren şehzade Cem, İstanbuldaki tahtı elde etmek için kardeşinin ordusuyla savaşmak durumunda kalır. II.Bayezidin orduları karşısında yenilgiye uğradıktan sonra, tahtı yeniden ele geçirmek ve umutlarını gerçeğe çevirmek üzere Rodos şövalyelerinin yardımını ister. Cemi Türklere karşı bir tehdit olarak gösterip, karşılığında Osmanlıdan para sızdırabileceklerini planlayan Rodoslu Saint-Jean şövalyeleri onu kabul ederler.0 andan sonra Cem, Rodostan Nicee, Chamberyden Romaya kadar uzanan uzun bir sürgün hayatı yaşamaya başlar. Kimi zaman yabancı bir prens, kimi zaman da bir mahkum muamelesi gören Cem, etrafındaki muhafızlarla, kimi zaman umutlu, bazen de umutsuz anlar yaşar. Ancak en sonunda Hıristiyan dünyasının rehinesi olduğunu fark eder.Doğunun görkeminden, sürgündeki ihanetlere uzanan, gerçek, şanssız, ve altüst olmuş bir kaderin hikayesi; krallığı olmayan bir prensin trajik destanı.
Babası Sultan II. Mehmedin ölümünün ardından,, hayatının o zamana dek geçen bölümünü şiirler yazıp, avlanarak geçiren şehzade Cem, İstanbuldaki tahtı elde etmek için kardeşinin ordusuyla savaşmak durumunda kalır. II.Bayezidin orduları karşısında yeni... tümünü göster
Babası Sultan II. Mehmedin ölümünün ardından,, hayatının o zamana dek geçen bölümünü şiirler yazıp, avlanarak geçiren şehzade Cem, İstanbuldaki tahtı elde etmek için kardeşinin ordusuyla savaşmak durumunda kalır. II.Bayezidin orduları karşısında yenilgiye uğradıktan sonra, tahtı yeniden ele geçirmek ve umutlarını gerçeğe çevirmek üzere Rodos şövalyelerinin yardımını ister. Cemi Türklere karşı bir tehdit olarak gösterip, karşılığında Osmanlıdan para sızdırabileceklerini planlayan Rodoslu Saint-Jean şövalyeleri onu kabul ederler.0 andan sonra Cem, Rodostan Nicee, Chamberyden Romaya kadar uzanan uzun bir sürgün hayatı yaşamaya başlar. Kimi zaman yabancı bir prens, kimi zaman da bir mahkum muamelesi gören Cem, etrafındaki muhafızlarla, kimi zaman umutlu, bazen de umutsuz anlar yaşar. Ancak en sonunda Hıristiyan dünyasının rehinesi olduğunu fark eder.Doğunun görkeminden, sürgündeki ihanetlere uzanan, gerçek, şanssız, ve altüst olmuş bir kaderin hikayesi; krallığı olmayan bir prensin trajik destanı.
Babası Sultan II. Mehmedin ölümünün ardından,, hayatının o zamana dek geçen bölümünü şiirler yazıp, avlanarak geçiren şehzade Cem, İstanbuldaki tahtı elde etmek için kardeşinin ordusuyla savaşmak durumunda kalır. II.Bayezidin orduları karşısında yeni... tümünü göster
Biliyorum, imkansız aşk bu! Ama hükmedemiyorum kendime... demişti Murat. Çünkü, yüreğim seni çok sevdi!.. Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını. Yüreğim seni çok sevdi O yürek talan O yürek yangın yeri O yürek sen istiyor Bir tek seni... Aslı ile Muratın İstanbul-Bursa-Amerika üçgeninde yaşadıkları destansı aşkın öyküsü... Herkesin kendinden bir şey bulabileceği kadar gerçek...
Biliyorum, imkansız aşk bu! Ama hükmedemiyorum kendime... demişti Murat. Çünkü, yüreğim seni çok sevdi!.. Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını. Yüreğim seni çok sevdi O yürek talan O yürek yangın yeri O yürek sen istiyor Bir tek seni... Aslı ile M... tümünü göster
Biliyorum, imkansız aşk bu! Ama hükmedemiyorum kendime... demişti Murat. Çünkü, yüreğim seni çok sevdi!.. Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını. Yüreğim seni çok sevdi O yürek talan O yürek yangın yeri O yürek sen istiyor Bir tek seni... Aslı ile Muratın İstanbul-Bursa-Amerika üçgeninde yaşadıkları destansı aşkın öyküsü... Herkesin kendinden bir şey bulabileceği kadar gerçek...
Biliyorum, imkansız aşk bu! Ama hükmedemiyorum kendime... demişti Murat. Çünkü, yüreğim seni çok sevdi!.. Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını. Yüreğim seni çok sevdi O yürek talan O yürek yangın yeri O yürek sen istiyor Bir tek seni... Aslı ile M... tümünü göster
Bir çağı kapayıp başka bir çağ açan İstanbulun fethi, imparatorlukların ve insanların kaderinde farklı yankılar buldu. Zafer ve yenilgi kutuplarında birbirine zıt öyküler tarihin o unutulmaz anında buluştu. Kuşatma ve fetih, sadece siyasi manevralar, mezhep çatışmaları, askerî hazırlıklar ve çarpışma değil, aynı zamanda sultanların, imparatorların, paşaların ve askerlerin şahsî öyküsü anlamına geliyordu. Stratejik bir deha ve olağanüstü bir komutan olan, aynı zamanda yedi dil konuşup dönemin âlimlerinin terbiyesinden geçen, Avnî mahlasıyla şiirler yazan II. Mehmed, sultan ve fatih olmanın ötesinde iç hesaplaşmaları, tereddütleri, duygusallıkları olan yirmi bir yaşında bir gençti. Kuşatma 1453 romanı, dünya tarihini değiştiren İstanbulun fethinin ve fatihinin öyküsünü sürükleyici bir kurgu ve zengin tarihsel verilerle anlatıyor. ***Konstantiniyye şehri ile sınırlı hale gelen Doğu Roma İmparatorluğunun çaresizliği, Latin istilasının Bizans halkında bıraktığı nefret ve bezginlik, gökten inecek Meryemin şehri koruyacağı efsaneleriyle kendilerini avutan insanlar ve düşmanın hayal bile edemeyeceği donanmalara sahip genç sultan...Okay Tiryakioğlunun kaleminden, tarihin orta yerine saplanmış bir kılıç gibi duran muhteşem kuşatmayı soluk soluğa okuyacaksınız.Bu kuşatma başarısız olursa eğer, muhaliflerinin babana gösterdikleri hoşgörüyü sana göstermeyeceklerini seziyorsun. Kaybedeceğin itibar kaybıyla tahtında uzun süre oturamayacağının hesabını yapmaya başlıyorsun. Böyle umutsuzluğa kapıldığın zamanlarda Peygamberin, Kostantiniyye, bir gün feth olunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır hadisini hatırlıyor, o komutanın sen olabileceğine dair muhteşem hayallere kapılıyorsun. Yüreğinde müthiş bir güç buluyorsun o anlarda. İşte şimdi yine durmuş, terli bedenin soğuk odanın içinde süratle soğurken, üzerini giyinmen için seni uyaran hizmetkârlarını duymuyorsun bile. Sonra savaş planları ve yeni baştan çizdirip durduğun haritaların üzerinde tekrar ince hesaplara gömülüyorsun...
Bir çağı kapayıp başka bir çağ açan İstanbulun fethi, imparatorlukların ve insanların kaderinde farklı yankılar buldu. Zafer ve yenilgi kutuplarında birbirine zıt öyküler tarihin o unutulmaz anında buluştu. Kuşatma ve fetih, sadece siyasi manevralar,... tümünü göster
Heidelberg Kadınlar Kliniğinde yatmakta olan Hella Moormann, oda arkadaşı Rosemarieye yaşamının en gizemli serüvenlerini anlatmaya başlar. Hellanın hastaneye yattığı güne değin süren sıradan yaşamının ayrıntılarında saklı kalmış tuhaf cinayetlerin, karmaşık aşkların öyküsüdür anlattığı. Yaralı yürekleri, hasta ruhları benimseyen, onların kurtarıcısı olmayı görev bilen bir kadındır Hella. Kendinden genç olan erkek arkadaşı Levin, Hellayı bir sığınak ve paraca kendisine destek olacak bir kaynak olarak görmektedir. Levinin oldukça varlıklı olan büyükbabası, evlenmeleri koşuluyla mirasını Hellaya bırakacağını açıklayınca işler değişir. Levin ile Hella, bu inanılmaz gelişme karşısında korkunç bir plan hazırlarlar. Polisiye roman türünde Almanyanın en usta yazarlarından biri olarak tanınan, her kitabı aylarca çok satanlar listesinden düşmeyen Ingrid Noll, sıradan gündelik yaşama farklı bir pencere açarken küçük ayrıntıların ardında saklı kötücüllüğü ve çılgınlığı da anlatımına ustaca katıyor.
Heidelberg Kadınlar Kliniğinde yatmakta olan Hella Moormann, oda arkadaşı Rosemarieye yaşamının en gizemli serüvenlerini anlatmaya başlar. Hellanın hastaneye yattığı güne değin süren sıradan yaşamının ayrıntılarında saklı kalmış tuhaf cinayetlerin, k... tümünü göster
mervekosun şu anda kitap okumuyor.