Beş gündür, hep uzak ve karmaşık bir Aşka, daha da uzak düştüm. Uzaklık çaresizliktir. Bazen hangisinin daha trajik olduğunu bilemezsiniz: Mesafelerin koyduğu uzaklık mı? Sözlerin, duyguların içinde saklı olan mı? Şimdi mesafenin koyduğu uzaklığın çaresizliğini yaşıyorum. İstemeden söylediğim bir yalanın kurbanı oldum. İlk kez kendi isteğimle ondan uzağa düştüm. Ama yine çaresizim. Yapabileceğim tek şey var, bildiğim üç telefon numarasını da aralıksız olarak çeviriyorum. O buğulu sesi duyuncaya dek daha kim bilir kaç kez elim telefonun soğuk tuşlarına gidecek. Bu bir yakınma değil; tam tersi, bu eylem, düşünmenin, sevmenin, hissetmenin hazzını ve hüznünü bir arada yaşatıyor bana...Şair kimliğiyle tanıdığımız Hasan Öztoprakın ilk romanı, İmkânsız Aşk. Yaşanmışla yaşanmamışın, kurmacayla gerçeğin, hüzünle öfkenin iç içe geçtiği, sisli ve bulanık bir düşler dünyasının derinlerinde kaybolduğu kırık bir aşk hikayesi... Çoğu ilk romanda olduğu gibi İmkânsız Aşka da yazarın kimliği damgasını vuruyor. Hasan Öztoprak, imkânsız, hatta hastalıklı bir aşkın peşinde koşan S.nin öyküsünü son derece duygusal, şiirsel bir dille yansıtıyor.
Beş gündür, hep uzak ve karmaşık bir Aşka, daha da uzak düştüm. Uzaklık çaresizliktir. Bazen hangisinin daha trajik olduğunu bilemezsiniz: Mesafelerin koyduğu uzaklık mı? Sözlerin, duyguların içinde saklı olan mı? Şimdi mesafenin koyduğu uzaklığın ça... tümünü göster
Beş gündür, hep uzak ve karmaşık bir Aşka, daha da uzak düştüm. Uzaklık çaresizliktir. Bazen hangisinin daha trajik olduğunu bilemezsiniz: Mesafelerin koyduğu uzaklık mı? Sözlerin, duyguların içinde saklı olan mı? Şimdi mesafenin koyduğu uzaklığın çaresizliğini yaşıyorum. İstemeden söylediğim bir yalanın kurbanı oldum. İlk kez kendi isteğimle ondan uzağa düştüm. Ama yine çaresizim. Yapabileceğim tek şey var, bildiğim üç telefon numarasını da aralıksız olarak çeviriyorum. O buğulu sesi duyuncaya dek daha kim bilir kaç kez elim telefonun soğuk tuşlarına gidecek. Bu bir yakınma değil; tam tersi, bu eylem, düşünmenin, sevmenin, hissetmenin hazzını ve hüznünü bir arada yaşatıyor bana...Şair kimliğiyle tanıdığımız Hasan Öztoprakın ilk romanı, İmkânsız Aşk. Yaşanmışla yaşanmamışın, kurmacayla gerçeğin, hüzünle öfkenin iç içe geçtiği, sisli ve bulanık bir düşler dünyasının derinlerinde kaybolduğu kırık bir aşk hikayesi... Çoğu ilk romanda olduğu gibi İmkânsız Aşka da yazarın kimliği damgasını vuruyor. Hasan Öztoprak, imkânsız, hatta hastalıklı bir aşkın peşinde koşan S.nin öyküsünü son derece duygusal, şiirsel bir dille yansıtıyor.
Beş gündür, hep uzak ve karmaşık bir Aşka, daha da uzak düştüm. Uzaklık çaresizliktir. Bazen hangisinin daha trajik olduğunu bilemezsiniz: Mesafelerin koyduğu uzaklık mı? Sözlerin, duyguların içinde saklı olan mı? Şimdi mesafenin koyduğu uzaklığın ça... tümünü göster
...Amy Tan Çinden ABDye göç eden bir ailenin kızı. Kaliforniyanın Oakland kentinde doğmuş; 1940li yılarda Çinden ABDye göçen dört Çinli ailenin öyküsünü anlattığı bu romanında, can alıcı bir konuya el atıyor; Analar ve kızları, kızlar ve anaları ekseninde kuşaklar ve kültürler arasındaki değişim sancıları. Amy Tanın şaşırtıcı gözlem gücü, içten ve şiirsel anlatımı, Amerikan orta sınıfının gündelik yaşamından canlı tablolar çizerken, verili değer yargılarının inceden inceye eleştirisini de yapıyor.
...Amy Tan Çinden ABDye göç eden bir ailenin kızı. Kaliforniyanın Oakland kentinde doğmuş; 1940li yılarda Çinden ABDye göçen dört Çinli ailenin öyküsünü anlattığı bu romanında, can alıcı bir konuya el atıyor; Analar ve kızları, kızlar ve anaları ekse... tümünü göster
Yanıtla Benide yaşamın acıları ve gerçekleri üzerine kurulmuş üç uzun öyküsü var Susanna Tamaronun. Bir fahişe olan annesinin ölümünden sonra kimsesiz ve sevgisiz kalan, hiçbir şeye inanmasa da bu ihtiyacı duyan, kendi içinde büyüttüğü yalnızlıkta boğulan Rosanın öyküsü. Psikopat kocasının baskısı altında var olmaya ve çocuklarını yetiştirmeye çalışan, nefretin, inançsızlığın, sevgisizliğin dünyasında yolunu bulmaya çabalayan, cehennem içinde yaşarken cehennem yoktur düşüncesiyle savaşmak zorunda kalan bir kadının öyküsü. Bir yandan hasta karısına büyük bir özveriyle bakan, bir yandan hastalıkla bir ormanı kurtarmaya çalışan, karısı iyileşip inanca ve ışığa kavuşurken hastalıklı ormanı kurtaramayacağını anlayıp umutsuzluğa kapılan bir çevrecinin öyküsü. Bu üç öykü de aslında karanlık bir arka planın önünde umudun ve iyimserliğin, sevginin ve bağışlamanın öyküleri. Umudun nerede aranacağının, nasıl bulunacağının yolunu işaret eden öyküler. Susanna Tamaro, son kitabı Yanıtla Benide yine aşkın ve inancın insanı iç huzuruna, kişisel mutluluğa ve tatmin duygusuna götüren yolunu çiziyor. Aşk, sevgi ve inanç ilişkisini sorgulayarak inancın insanı aşka, aşkın inanca, her ikisinin de sevgiye ve anlamlı, tatmin edici bir varoluşa götürüşünün yolunu gösteriyor. Okurlarımızın Yüreğinin Götürdüğü Yere Git adlı romanıyla tanıyıp çok sevdiği Susanna Tamaro, bir kez daha umudun, iyinin ve güzelin, yani sevginin şarkısını söylüyor.
Yanıtla Benide yaşamın acıları ve gerçekleri üzerine kurulmuş üç uzun öyküsü var Susanna Tamaronun. Bir fahişe olan annesinin ölümünden sonra kimsesiz ve sevgisiz kalan, hiçbir şeye inanmasa da bu ihtiyacı duyan, kendi içinde büyüttüğü yalnızlıkta bo... tümünü göster
Yanıtla Benide yaşamın acıları ve gerçekleri üzerine kurulmuş üç uzun öyküsü var Susanna Tamaronun. Bir fahişe olan annesinin ölümünden sonra kimsesiz ve sevgisiz kalan, hiçbir şeye inanmasa da bu ihtiyacı duyan, kendi içinde büyüttüğü yalnızlıkta boğulan Rosanın öyküsü. Psikopat kocasının baskısı altında var olmaya ve çocuklarını yetiştirmeye çalışan, nefretin, inançsızlığın, sevgisizliğin dünyasında yolunu bulmaya çabalayan, cehennem içinde yaşarken cehennem yoktur düşüncesiyle savaşmak zorunda kalan bir kadının öyküsü. Bir yandan hasta karısına büyük bir özveriyle bakan, bir yandan hastalıkla bir ormanı kurtarmaya çalışan, karısı iyileşip inanca ve ışığa kavuşurken hastalıklı ormanı kurtaramayacağını anlayıp umutsuzluğa kapılan bir çevrecinin öyküsü. Bu üç öykü de aslında karanlık bir arka planın önünde umudun ve iyimserliğin, sevginin ve bağışlamanın öyküleri. Umudun nerede aranacağının, nasıl bulunacağının yolunu işaret eden öyküler. Susanna Tamaro, son kitabı Yanıtla Benide yine aşkın ve inancın insanı iç huzuruna, kişisel mutluluğa ve tatmin duygusuna götüren yolunu çiziyor. Aşk, sevgi ve inanç ilişkisini sorgulayarak inancın insanı aşka, aşkın inanca, her ikisinin de sevgiye ve anlamlı, tatmin edici bir varoluşa götürüşünün yolunu gösteriyor. Okurlarımızın Yüreğinin Götürdüğü Yere Git adlı romanıyla tanıyıp çok sevdiği Susanna Tamaro, bir kez daha umudun, iyinin ve güzelin, yani sevginin şarkısını söylüyor.
Yanıtla Benide yaşamın acıları ve gerçekleri üzerine kurulmuş üç uzun öyküsü var Susanna Tamaronun. Bir fahişe olan annesinin ölümünden sonra kimsesiz ve sevgisiz kalan, hiçbir şeye inanmasa da bu ihtiyacı duyan, kendi içinde büyüttüğü yalnızlıkta bo... tümünü göster
İtalyanın güneyinde, bir adam yıllar önce ayrıldığı köyüne döner. Onu köyde ölüm ve şehvet beklemektedir. Şehvet kısa sürecek, ölüm hemen gelecektir. Ve Scorta Güneşi bir ailenin, ki güneşin vurduğu adı taşımaktadırlar, beş kuşağını birden terletecek, o beş kuşağın beşini de yakıp kavuracaktır. Doğan Kitap okurlarının Kral Tsongorun Ölümüyle tanıdığı Laurent Gaudénin etkili romanı böyle başlar işte.Scortalar eşkıya dedelerinin attığı tohumla var olurlar. Her kuşakta bu kan kendini öyle ya da böyle gösterecektir. Ana hikâye, Carmela ve üç erkek kardeşinin dayanışmayla kurduğu yeni bir hayat üzerinde gelişir. Cani bir baba ve dilsiz bir anneden dünyaya gelen üç kardeşe, en yakın arkadaşlarının eklenmesiyle oluşan bu hayat, sırlarla ve sonsuz bir aşkla örülmüştür. Montepuccionun yakıcı güneşini sırtınızda hissedeceğiniz, daha ilk sayfasından itibaren kendinizi kaptıracağınız bir edebiyat şöleni Scorta Güneşi. Dramlar, hüzünler, mücadeleler birbirini izler ve Gaudé olağanüstü kişilikler yaratır bu şölende. Aynı zamanda tiyatro oyunları yazan Gaudé bu yeni romanıyla 2004 yılında Goncourt Ödülünün de sahibi oldu.
İtalyanın güneyinde, bir adam yıllar önce ayrıldığı köyüne döner. Onu köyde ölüm ve şehvet beklemektedir. Şehvet kısa sürecek, ölüm hemen gelecektir. Ve Scorta Güneşi bir ailenin, ki güneşin vurduğu adı taşımaktadırlar, beş kuşağını birden terletecek... tümünü göster
muallim8181 şu anda kitap okumuyor.