Sıcacık bir kahveden yükselen güzel kokular eşliğinde keyifli bir okuma vaat ediyor Soğuk Kahve.
İronik ve mizahi olduğu kadar keskin bir dil. Belki de çoğumuzun gündelik hayatında olan konuları anlatırken sizi ters köşeden bir bakış açısına yatırıp golü ustalıkla atıyor. Hınzır bir zekânın ürünü olan cümleleri sizi gülerken duygulandıracak, çoğu zamansa hayretler içinde bırakacak.
Kahraman Tazeoğlu
Batman kendi deyimiyle numune bir adam. En azından yazdıkları öyle. Kolay kolay kimseden duyamayacağınız, cesaret isteyen şeyleri açıkyüreklilikle söylüyor okura. Özellikle kadın erkek ilişkilerinin üzerindeki pembe tozu üfleyip altında yatan siyahları ve beyazları soğukkanlılıkla gösteriyor. Ne her erkek bir Romeo, ne de her kadın bir Juliet.
Ertürk Akşun
Topuklu ayakkabı mı yoksa ben mi?
Bir kadını zorlayan bir soru olabilir.
'Çikolata mı ben mi?' sorusu kadar olmasa da zorlar.
Sizler topuklu ayakkabısı ayaklarını vuran kadınlarsınız.
Topuklarınızın altında kâğıt mendiller var.
Bazılarınızın gözyaşlarını silen mendiller işte, yabancı değiller.
O mendiller hep canınızın yandığı yerlerde...
Çok adisiniz pembe rujlar, çekici kılıyorsunuz dudakları.
Sıcacık bir kahveden yükselen güzel kokular eşliğinde keyifli bir okuma vaat ediyor Soğuk Kahve.
İronik ve mizahi olduğu kadar keskin bir dil. Belki de çoğumuzun gündelik hayatında olan konuları anlatırken sizi ters köşeden bir bakış açısına yatır... tümünü göster
Sıcacık bir kahveden yükselen güzel kokular eşliğinde keyifli bir okuma vaat ediyor Soğuk Kahve.
İronik ve mizahi olduğu kadar keskin bir dil. Belki de çoğumuzun gündelik hayatında olan konuları anlatırken sizi ters köşeden bir bakış açısına yatırıp golü ustalıkla atıyor. Hınzır bir zekânın ürünü olan cümleleri sizi gülerken duygulandıracak, çoğu zamansa hayretler içinde bırakacak.
Kahraman Tazeoğlu
Batman kendi deyimiyle numune bir adam. En azından yazdıkları öyle. Kolay kolay kimseden duyamayacağınız, cesaret isteyen şeyleri açıkyüreklilikle söylüyor okura. Özellikle kadın erkek ilişkilerinin üzerindeki pembe tozu üfleyip altında yatan siyahları ve beyazları soğukkanlılıkla gösteriyor. Ne her erkek bir Romeo, ne de her kadın bir Juliet.
Ertürk Akşun
Topuklu ayakkabı mı yoksa ben mi?
Bir kadını zorlayan bir soru olabilir.
'Çikolata mı ben mi?' sorusu kadar olmasa da zorlar.
Sizler topuklu ayakkabısı ayaklarını vuran kadınlarsınız.
Topuklarınızın altında kâğıt mendiller var.
Bazılarınızın gözyaşlarını silen mendiller işte, yabancı değiller.
O mendiller hep canınızın yandığı yerlerde...
Çok adisiniz pembe rujlar, çekici kılıyorsunuz dudakları.
Sıcacık bir kahveden yükselen güzel kokular eşliğinde keyifli bir okuma vaat ediyor Soğuk Kahve.
İronik ve mizahi olduğu kadar keskin bir dil. Belki de çoğumuzun gündelik hayatında olan konuları anlatırken sizi ters köşeden bir bakış açısına yatır... tümünü göster
Özgürlüğün Elli Tonu (Fifty Shades Freed)
Özgürlüğün Elli Tonu (Fifty Shades Freed)
Özgürlüğün Elli Tonu Bitti…
Evet, çok sevdiğim bir serinin daha sonuna geldim. Böyle yoğun duygu hissettiğim kitaplarda bitirmek benim için zor oluyor. Ben kitaplara veda konusunda takıntılıyım sanırım. Bu yüzden ufak ufak okuyorum ve son sayfayı kapattığım da üzülüyorum sonu mutlu olsa da…
Son kitap…
Büyük final dedikleri bu olsa gerek. Beklentimi bir sınırda tutmadım çünkü fazlasıyla karşılanacağını biliyordum. Giriş kısmı çok etkileyiciydi. Christian’ın çocukluğu yeniden karşımızdaydı. Onun deyimiyle en kötü kâbusları. Artık evlilerdi. Evli hallerini, balayı zamanlarını okumak çok zevkliydi. Christian düşünceli ve romantik sevgiliden, tutkulu ve sahiplenici koca ya geçiş yapmıştı. Bu harikaydı. Ve bu adam sizi yine çok şaşırtacak buna hazır olun. Birbirlerine karım ve kocam demeleri çok güzeldi. Bu kitabın beni en çok mutlu eden ve gülümseten yanı vardı bir de. Sonunda aşklarının bir ödülü olacaktı Anastasia hamileydi. Ama Christian’ın bunu beklemediği için verdiği tepki ilişkilerini kopma noktasına getirdi. Bu beni çok üzdü ve Christian’a çok kızdım. İkinci kitap bittiğinde beni dehşet içinde bırakan Jack intikamını almak için tekrar karşımızdaydı. Ama asıl intikam sebebi Anastasia’dan çok Christian’a geçmişten dolayı duyduğu öfkeydi nedenini okuyunca çok şaşıracaksınız. Jack, ona zarar vermek için Christian’ın en sevdiklerini kullandı ve Christian’ın en büyük kâbusları bir anda gerçeğe dönüştü. Ama Anastasia yine cesaretiyle onu bu kâbuslardan kurtardı ve aşkları bekledikleri minik misafirle daha da kuvvetlendi. Anastasia o masum, kırılgan yapısını geride bırakmıştı. Aşık ve güçlü bir kadındı. Christian inanılmaz tatlı ve sevgi dolu ve duyarlı bir baba oldu. Elli Ton’un bu halini gerçekten çok sevdim, çok yakışmıştı.
Zor bir adamdı Christian, kesinlikle bu zaman kadar okuduğum en zor ama beni en çok etkileyen erkek karakter oldu. Nasıl bir değişim geçirebilir ve geçmişini, onu karanlık bir dünyaya hapis eden ihtiyaçlarını nasıl bırakabilir diye düşündüm. Ve karşısına bana göre onun mucizesi Anastasia çıktı. Ona kafa tuttu. Kabul etmedi. Ve onun kendisini fark etmesini, sevmesini, kalbi olan bir adam olduğunu anlamasını sağladı. Anastasia çok cesurdu. Christian gibi beni de çok şaşırttı. Aşkları, bunu ilk satırlardan beri hissettim. Büyük bir aşk olacağını biliyorum. Ve ikisinin de bunun için verdikleri mücadele çok etkiledi beni. Ayrı kaldıkları zamanlarda çektikleri acı çok üzücüydü, bu yüzden tekrar birlikte olduklarında çok mutlu oldum. İkinci kitapta o zor adam kabuğundan sıyrılan, inanılmaz aşık ve bunu belli etmek için her dakikasını değerlendiren bir adam vardı karşımda. Ve yine ona sırılsıklam aşık bir kadın. Diğer karakterlere gelince. Anastasia’nın annesi ve babası çok renkli ve çok tatlıydı. Her zaman her şekilde kızlarının yanında olmaları çok güzeldi. Christian’ın anne ve babası da çok etkileyici ve sıcacık aile duygusunu hissettiren, çocuklarını çok sevip, değer veren insanlardı. Kardeşleri Elliot ve Mia kesinlikle süperdi. Elliot, Christian’ın aksine ailenin daha yaramaz ve hareketliydi. Mia ise ailenin gri renginin aksine çok renkliydi. Ve Kate, olayların başlangıcının sahibi, çok iyi bir dosttu Anastasia için. Onun hep yanındaydı. Mailler. Sanırım kitabın en eğlenceli yanıydı. Laters Baby, Charlie Tango, Audi, Escala, Gri Kravat bunlar serinin unutulmaz öğeleri kesinlikle : )
Ve teşekkürlerim var.
-E. L. JAMES ‘e bu harika seri için, mutlu sonla bitirdiği için ve kitabı tamamlayan adeta filme dönüştüren müzik seçimleri için teşekkürler.
- Her ne kadar sadece kitap karakterleri de olsa beni inanılmaz etkileyip çok mutlu ettiği için Christian ve Anastasia ya teşekkürler.
-Ve fırsat verip bu uzun yorumumu okuduğunuz için teşekkürler.
Ben bu seriyi çok sevdim. Şimdiden keyifli okumalar.
Özgürlüğün Elli Tonu Bitti…
Evet, çok sevdiğim bir serinin daha sonuna geldim. Böyle yoğun duygu hissettiğim kitaplarda bitirmek benim için zor oluyor. Ben kitaplara veda konusunda takıntılıyım sanırım. Bu yüzden ufak ufak okuyorum ve son sayfayı ... tümünü göster
'Yüzüklerin Efendisi' son yüzyılın en çok okunan yüz kitabı arasında en başta geliyor; bilimkurgu, fantezi, polisiye, best-seller ya da ana akım demeden, tüm edebiyat türleri arasında tartışmasız bir önderliğe sahip. Bir açıdan bakarsanız bir fantezi romanı, başka bir açıdan baktığınızda, insanlık durumu, sorumluluk, iktidar ve savaş üzerine bir roman. Bir yolculuk, bir büyüme öyküsü; fedakârlık ve dostluk üzerine, hırs ve ihanet üzerine bir roman.
'Yüzüklerin Efendisi' son yüzyılın en çok okunan yüz kitabı arasında en başta geliyor; bilimkurgu, fantezi, polisiye, best-seller ya da ana akım demeden, tüm edebiyat türleri arasında tartışmasız bir önderliğe sahip. Bir açıdan bakarsanız b... tümünü göster
Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı…
Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.
Anastasia Steele’in ne istediğini bilen, göz alıcı iş adamı Christian Grey’le tanışması, her ikisinin de hayatlarını geri dönülmez biçimde değiştiren şehvetli bir ilişkinin kıvılcımını çakmıştır. Christian’ın sıra dışı zevkleri karşısında şoka uğrayan, ondan hem hoşlanan hem de korkan Ana, daha derin bir bağlılık istiyordur. Onu yanında tutmaya kararlı olan Christian, bunu kabul eder.
Şimdi her şeye sahiptirler; aşk, tutku, yakınlık, servet ve sonsuz olasılıklarla dolu bir dünya. Ana, Grey’i sevmenin kolay olmayacağını ve beraberliklerinin her ikisinin de tahmin edemeyeceği zorluklar getireceğinin her zaman farkında olmuştur.
Anastasia’nın kendi benliğinden ve bağımsızlığından ödün vermeden Grey’in yaşam stiline uyum sağlamayı öğrenmesi, Grey’inse kontrol dürtüsünü aşması ve kendisini altüst eden fırtınaları arkasında bırakması gerekmiştir.
Ama geçmişle hesapları henüz kapanmamıştır. Tam her şeye sahip gibi göründükleri bir anda, talihsizlik ve kader bir araya gelip Ana’nın en korkunç kâbuslarını gerçeğe dönüştürür…
"Ö
Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı…
Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.
Anastasia Steele’in ne istediğini bilen, göz alıcı iş adamı Christian Grey’le tanışması, her ikisinin de ha... tümünü göster