2015'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
2015'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
Amerika, yapıtlarında 20. yüzyıl insanının korkularını, yalnızlığını, kaygı ve saplantılarını, kendi kendine yabancılaşmasını dile getiren Franz Kafkanın ilk romanı. Kafkanın 1912de yazmaya başladığı ve Kayıp adını verdiği bu yapıt, yazarın ölümünden sonra arkadaşı Max Brod tarafından Amerika adıyla ilk kez 1927de yayınlandı. Ailesinden 16 yaşında ayrılarak Amerikaya, zengin amcasının yanına giden Praglı delikanlının yaşantısını kendi ağzından anlatan bu roman, iyimser tutumuyla, Kafkanın öbür iki romanı Dava ve Şatodan belirgin ölçüde ayrılır. Amerikadaki labirent görünümlü merdiven ve koridorlar, yazarın sonraki romanlarının temel atmosferinin ipuçları sayılır. Yapıtlarıyla bütün bir çağdaş edebiyatı etkileyen Kafkanın bu romanını Ayça Sabuncuoğlunun yeni çevirisiyle sunuyoruz.
Amerika, yapıtlarında 20. yüzyıl insanının korkularını, yalnızlığını, kaygı ve saplantılarını, kendi kendine yabancılaşmasını dile getiren Franz Kafkanın ilk romanı. Kafkanın 1912de yazmaya başladığı ve Kayıp adını verdiği bu yapıt, yazarın ölümünden... tümünü göster
''Biri, sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?''
Ahmet Ümit'in Sultanı Öldürmek romanı bu satırlarla başlıyor. Yıllardır aynı kadını bekleyen bir tarihçinin hikâyesi bu. Şahane bir aşk için harcanmış bir ömrün hikâyesi... Serhazinlerin son temsilcisi Müştak Serhazin'in başından geçen dört günlük tuhaf bir serüven. Sapında Fatih Sultan Mehmed'in tuğrası bulunan mektup açacağıyla öldürülmüş bir tarih profesörü... Bir aşk cinayeti mi? Yoksa kökleri 'Ulu Hakan'ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı? Osmanlı devletinin bir imparatorluğa dönüştüğü o zaferler ve ihanetlerle dolu günlere yapılan sıradışı bir yolculuk. Ve bu heyecan verici yolculuk boyunca kulaklardan eksik olmayan o kadim soru: Tarih, geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı?
''...Ve Sultan Mehmed Han. Mehmed Han oğlu Murad Han oğlu Fatih Sultan Mehmed Han. İki karanın ve iki denizin hâkimi. Allah'ın yeryüzündeki gölgesi. Kostantiniyye'yi zapt eden padişah. Roma İmparatorluğu'nun doğal varisi, farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı ırklardan yepyeni bir millet yaratma aşkıyla yanıp tutuşan kudretli hükümdar. Uçsuz bucaksız ovalarda at koşturan ordular. Kılıç sesleri, savaş naraları, korku çığlıkları. Ardı ardına düşen şehirler, ardı ardına yıkılan devletler, ardı ardına el değiştiren kaleler. Kırk dokuz yaşında dünyaya nam salmış bir hükümdar. Ve değişmez kader. Akşama kavuşan gün. Ecel şerbetini içen insan. Ve Fatih Sultan Mehmed'in şüpheli ölümü. Ve onun iki şehzadesi. İkiye bölünen saray, ikiye bölünen devlet, hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk. Ve iki şehzadenin kanlı boğazlaşması sürerken saray odasında unutulan Fatih Sultan Mehmed Han'ın cansız bedeni...''
Ahmet Ümit, kusursuz bir kurguyla ele aldığı bu cinayet-aşk-tarih örgüsünde edebiyat okurlarının gözündeki ayrıcalıklı yerini bir kez daha sağlamlaştırıyor.
''Biri, sizi cinayet işlemekle suçladığında deliller bulur, tanıklar gösterir, bunun bir iftira olduğunu kanıtlamaya çalışırsınız, ama sizi itham eden kişi bizzat kendinizseniz, ne yaparsınız?''
Ahmet Ümit'in Sultanı Öldür... tümünü göster