Şu an tüm ağırlığı, tüm acıları, tüm coşkusu, renk ahengiyle ve tüm paradoksuyla sürüyor hayat... Umut yüklü hayaller bile kuramaz haldeyiz. Hani atalarımız demiş ya Ölü toprağı serpilmiş üzerimize. diye, bir türlü atılmıyor, atamıyoruz bu toprağı üzerimizden ama atılması da gerekiyor.Neden mi? Gözümüzün alabildiği her şey bir neden, bir mesele haline gelmiş. Belki de artık elden ele bugüne kadar getirdiğimiz gelenek halini alan yapı, iki bini geçtiğimiz ve artık uzay çağına attığımız adımımızı alıştırmaya çalışırken, sinek pisliği olup mide bulandırmaya başlamış.Çeteler devletleşirken kocaman devlet bölünmeye çalışılıyor. Sanat kavramı, ağzı bir cümleyi biraz doğruca sarf eden, adeta bitpazarı kıvamında. Ya devletimizin vekilleri? Şatolarında gününü gün ederken ara sıra Meclise hır çıkarmaya gidip, dışarıya çıkmışken de sokaktaki insanların gönüllerini alıyor ve bolca cumhur cemaat hükümet boz yap oyunu oynuyorlar.Ya sevgili basın mensupları, işte buraya fazla dokunmayalım çünkü ortaya çıkan birçok gerçeklerde imza sahibi, hem de çekilen tüm çilelerle birlikte.Halk sabırlı, yüreği o kadar geniş ki gık demeden herkesin doğruyu öğrenmesini bekliyor inatla. Ama gören göz kılavuza ihtiyaç duymaksızın bu inadın tükenmek üzere olduğuna da hemen takılıyor.
Şu an tüm ağırlığı, tüm acıları, tüm coşkusu, renk ahengiyle ve tüm paradoksuyla sürüyor hayat... Umut yüklü hayaller bile kuramaz haldeyiz. Hani atalarımız demiş ya Ölü toprağı serpilmiş üzerimize. diye, bir türlü atılmıyor, atamıyoruz bu toprağı ü... tümünü göster
İyi bir yöntemdir çocuğu uyutmak için masal anlatmak, ya da o an aklımıza gelen melodiyi çiğ ve çıplak sesle mırıldanmak.Bu yöntem onun hayal dünyasını hoş tutup, beyinin yorulmasını sağlayarak uyumasını gerçekleştirir. İşte masal, hikaye...Galiba toplum olarak bazı anlık küçük şeyler bizde çok uzun alışkanlıklar yapıyor. Bu masal ve hikayelerle yaşamaya devam ediyoruz biz kocaman insanlar. Biraz büyüdükçe masalların içerikleri de bize endeksli olarak derinleşiyor, daha bir kalitesi artıyor.Peki ya hep unuttuğumuz, hiç kaçamadığımız, kandırılmak için masal tadında olmayan, şu gerçek dediğimiz kavram!Gerçekler; yemek, içmek, görmek, duymak, nefes alıp koklamak, yaşamak, bunların tek merkezi de o değil mi sizce. Gerçek.Yani konumuzla daha fazla ilişki kurduğumuzda Osmanlıdan Cumhuriyete, Cumhuriyetten de günümüze uzanan tarihi gerçekler. Mesela kaçakçılık, terör, çeteler ve mafya. Bu olgular tabii ki sadece Susurluk kazasıyla su yüzüne çıkan gerçekler değil, aslında uzun bir geçmişi kapsayan, hep üzerini örtmeye çalıştığımız gerçeklerdi bunlar. Susurluk kazası ise beklenmedik bir anda gözümüzde patlayan bir sol kroşeydi.
İyi bir yöntemdir çocuğu uyutmak için masal anlatmak, ya da o an aklımıza gelen melodiyi çiğ ve çıplak sesle mırıldanmak.Bu yöntem onun hayal dünyasını hoş tutup, beyinin yorulmasını sağlayarak uyumasını gerçekleştirir. İşte masal, hikaye...Galiba to... tümünü göster
mustafa4444 şu anda kitap okumuyor.