mustafabalci

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

mustafabalci bir yazarı favorilerine ekledi.

1960 yılında, Trabzon’un Beşikdüzü ilçesine bağlı Takazlı Köyü’nde doğdu. İlk, orta, lise öğrenimini, öğretmen olan babasının görev yaptığı değişik kentlerde tamamladı. Üniversite öğreniminin ardından devlet memuru olarak Türkiye’nin pek çok kentinde görevlerde bulundu ve 2006 yılında kendi isteği ile emekliye ayrılarak kendisini tamamen yazmaya adadı.

Yazarlığa makaleler ve mesleki yazılarla başlamıştır. Siyasi çalışmaları, sloganları, afiş düzenlemeleri ve projeleri ile kişi, kamu-özel kurum ve kuruluşlara katkılarda bulunmuştur. Bir dönem mesleki bir derginin yayın kurulunda görev almış, köşesinde sürekli makaleler yazmıştır. Kuruluşlara yönelik özel çalışmalar yapmış; yazıları, fikirleri ve projeleri ilgililerce değerlendirilmiştir. Pek çok dergi ve kitabın düzenlemesine ve çıkarılmasına katkı sağlamıştır. Tanıtıcı film senaryoları yazmış, bunların hazırlanmasında görev almıştır. İlgi alanını Türk tarihi ve mitolojisi üzerine yoğunlaştıran yazarın kitapları 2004 yılından itibaren yayınlanmaya başlamıştır.

2007 Yılı Mustafa Necati Sepetçioğlu Tarihi Roman Yarışması’nda, “Alp Er Tunga” isimli tarihi romanı ile "Birincilik ödülü" kazanan yazarın ayrıca tiyatro, hikaye ve makale yarışmalarında çok sayıda ödülleri bulunmaktadır. Yarışmalara gönderdiği ödüllü eserleri değişik kitaplarda yer almıştır.

Mersin'de yaşayan yazar, eserler vermeye devam etmektedir.

1960 yılında, Trabzon’un Beşikdüzü ilçesine bağlı Takazlı Köyü’nde doğdu. İlk, orta, lise öğrenimini, öğretmen olan babasının görev yaptığı değişik kentlerde tamamladı. Üniversite öğreniminin ardından devlet memuru olarak Türkiye’nin pek çok kentinde... tümünü göster

8 yıl, 1 ay
mustafabalci bir yazarı favorilerine ekledi.

Türk yazardır.Lisans, master ve doktora eğitimini Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde yaptı. Halen aynı okulda öğretim üyeliği yapmaktadır.

Türk edebiyatının son yıllarda yetiştirdiği en büyük isimlerdendir.Her bir kitabının çok uzun araştırmalardan sonra yazıldığı içerdikleri ağır tarihi bilgi ile göze çarpar.Eserleri pek çok küçük hikâye etrafında örülmüş büyük bir roman biçimindedir.

Yazın biçim göndermeler içerir. Kabaca birkaç örnek vermek gerekirse Amat'taki İsrafil adlı çocuğun gemi borazancısı olup diriliş düdüğünü çalışı islamiyette kıyamet haberi olan borazanı çalacak meleğe, alt ambar toprak altına ve mezara göndermeler ya da modellemelerdir. Bu üslup okuyucuyu hem yetiştirir, hem geliştirir.

Umberto Eco bu biçimde gelişen okuru ampirik okurdan ayırmaktadır. Her gerçek yazar aslında bu tip incelikli ve becerikli okurlar isteyecektir. Anar ise kendi okurunu kendi yaratmaktadır.

Puslu Kıtalar Atlası 20'den fazla dile çevirilmiş ve Kültür Bakanlığı tarafından tanıtılmıştır. Anar, 2009 yılında Erdal Öz Edebiyat Ödülü'nün sahibi oldu.

Türk yazardır.Lisans, master ve doktora eğitimini Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde yaptı. Halen aynı okulda öğretim üyeliği yapmaktadır.

Türk edebiyatının son yıllarda yetiştirdiği en büyük isimlerdendir.Her bir kitabının çok uzun araştırmalard... tümünü göster

8 yıl, 3 ay
mustafabalci okumuş bitirmiş.
Rüzgarın Adı (Kralkatili Güncesi: 1. Gün)

BENİM ADIM KVOTHE
Uyuyan höyük krallarından prensesler kaçırdım. Trebon kasabasını yakıp kül ettim. Felurian'la bir gece geçirdim ve hem canıma hem de aklıma mukayyet olabildim. Çoğu insanın kabul edildiğinden daha küçük bir yaşta Üniversite'den atıldım. Başkalarının gündüz gözüyle ağızlarına almaktan bile korktukları yollardan ay ışığı altında geçtim. Tanrılarla konuştum, kadınlar sevdim ve ozanları ağlatan şarkılar yazdım. Belki beni duymuşsunuzdur.

Fantastik kurgu edebiyatının eşsiz bir masalı, bir kahramanın kendi ağzıyla anlattığı öyküsü işte böyle başlıyor. Bir keder öyküsü bu... bir kurtuluş öyküsü... bir adamın evrenin anlamını arayışının ve gerek o arayışın gerekse de onu sürdürmesini sağlayan gem vurulamaz iradenin bir efsaneye dönüşmesinin öyküsü...

"Rothfuss, Rüzgarın Adı ile başlayan bu muazzam hikâyede nereye giderse gitsin iyi bir şarkıcının bir şarkıyı taşıması gibi bizi de yanında götürecek."
Ursula K. Le Guin

"Rüzgarın Adı son on yılın en iyi hikayelerinden biri. Patrick Rothfuss'un ilk romanı Binbir Gece Masalları'nın öykü-içinde-öykü yapısı ile Harry Potter serisinin akademik arka planını birleştiriyor ve hepsini kahramanlığın nasıl ters gittiğini anlatan düşündürücü, tamamıyla yetişkinlere hitap eden bir esere dönüştürüyor. Rüzgarın Adı'nın kütüphanenizde Yüzüklerin Efendisi'nin yanına koyun... ve onun benzerleri içerisinde en başta anılacağı günü bekleyin."
-The Onion A.V. Club

"Rüzgarın Adı, kesinlikle izlememiz gereken bir yazarın çıkış romanı... Patrick Rothfuss gerçek bir yetenek ve bize sunduğu hikaye hem güçlü hem de harikulade."
-Terry Brooks

"Rüzgarın Adı fantastik kurgu okuyucularının sevdiği her şeye sahip: sihre, gizemlere ve kadim bir kötülüğe. Fakat aynı zamanda eğlenceli, korkutucu ve tamamıyla inanılır. Alanımızdaki en iyi kitapların hepsinde olduğu gibi bu romanı bu kadar güzel kılan, (her ne kadar harika olmalarına rağmen) sadece içindeki fantastik öğeler değil, aynı zamanda yazarın hırs, başarısızlık, sanat, aşk ve yitim konularında kaleme aldığı doğru, alelade şeyler."
-Tad Williams

BENİM ADIM KVOTHE
Uyuyan höyük krallarından prensesler kaçırdım. Trebon kasabasını yakıp kül ettim. Felurian'la bir gece geçirdim ve hem canıma hem de aklıma mukayyet olabildim. Çoğu insanın kabul edildiğinden daha küçük bir yaşta Üniversite&#... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
mustafabalci bir yazarı favorilerine ekledi.

Hüseyin Nihal Atsız (Atsız), 12 Ocak 1905’te İstanbul’da Kadıköy’de doğdu. Babası bahriye (deniz) subayı Nail Bey, annesi Fatma Zehra Hanımdır. İlköğrenimini Kadıköy’deki çeşitli okullarda, orta öğrenimini Kadıköy ve İstanbul sultanilerinde yaptı. Buradan mezun olunca Askeri Terbiye’ye yazıldı. Bu okulun 3.sınıfında iken, Arap asıllı bir subaya selam vermeyi reddettiği için okuldan çıkarıldı. Daha sonra İstanbul Darülfünunu (Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi’ne yazıldı. Bu fakülteden 1930 yılında mezun olunca, Türkiyat Enstitüsü’nde, hocası Köprülüzade M.Fuat Beyin asistanı oldu. Ancak diğer hocası Zeki Velidi (Togan) Beyin Türk Dil Kurultayı’nda maruz kaldığı hücumlara tepki olarak çektiği telgraf sebebiyle asistanlıktan çıkarıldı (1933).

Atsız, önce Malatya Ortaokulu’nda Türkçe, daha sonra Edirne Lisesi’nde Edebiyat hocalığına tayin edildi. Edirne’de iken Orhun dergisini yayımladı (1933-1934). Bu dergi, daha önce yine kendisinin yayımladığı Atsız Mecmua’nın (1931-1932) devamı niteliğindeydi. Her iki dergi de Türkçülük ülküsünü güçlendirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla çıkarılmıştı. Ancak dil, edebiyat, tarih, halkbilim, yazım konularındaki yazılar ve şiirler de bu dergilerde yer alıyordu. Orhun’un 9.sayısındaki, resmi tarih tezini eleştiren bir yazı sebebiyle dergi kapatıldı. Atsız da bakanlık emrine alındı.

Nihal Atsız, bundan sonra dört yıl kadar Deniz Gedikli Hazırlama Okulu’nda Türkçe öğretmenliği yaptı. 1938’de bu işinden de uzaklaştırıldı. Kendisine resmi hizmet kapısı kapanınca Özel Yuca Ülke ve Boğaziçi liseleri gibi okullarda öğretmenlik yaptı. “Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar” ve “Türk Edebiyatı Tarihi” adlı ilmi kitapların yanı sıra birçok broşür yayımladı. O dönemin sol düşüncesine karşı şiddetli bir fikir mücadelesine girişti. Tanrıdağ, Çınaraltı gibi milliyetçi dergilerde yazılar yazdı. 1943’te Orhun’u yeniden yayımladı. Bu derginin 15-16. sayılarında dönemin başbakanı Şükrü Saracoğlu’na hitaben yayımladığı açık mektuplarda, Milli Eğitim Bakanı Hasah-Ali Yücel’in istifasını istedi.

Atsız’ın Yücel’i eleştirisinin sebebi ise “Milli Eğitim Bakanlığı’nda tek taraflı bir kadrolaşma”dır. Bu yazıların bazılarında muarızlarına sert eleştirilerde bulunan Atsız, sonunda Sabahattin Ali’nin açtığı hakaret davasıyla yargılanmaya başlar. Ve yine bu davayla birlikte Orhun dergisi kapatılır. Atsız-Sabahattin Ali davası büyük yankılar uyandırır. Öğrenci olayları ve gösteriler başgösterir bunun hemen akabinde de Atsız ve 22 arkadaşı hakkında “hükümet darbesine teşebbüs” suçlaması ile yargılandı. Askeri mahkeme, Türkçülerin birçoğunu çeşitli cezalara çarptırdı. Atsız da 6 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak, Askeri Yargıtay bu kararları bozdu. Yeniden görülen dava sonucunda bütün Türkçüler ve bu arada Atsız da beraat ettiler. Ancak, Atsız, uzun süre öğretmenlik mesleğine dönemedi. Türkiye Yayınevi’nde çalıştı ve önemli Osmanlı tarihlerinin neşirlerini hazırladı.

Tek parti iktidarının son yıllarında, fakülteden sınıf arkadaşı Prof Dr.Tahsin Banguoğlu’nun Milli Eğitim Bakanlığı zamanında yeniden öğretmenliğe tayin edildi. Fakat, kendisine öğretmenlik hakkı tanınmadı ve Süleymaniye Kütüphanesi’nde uzman olarak görevlendirildi.

1950-1951 öğretim yılının başında Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirilen Atsız, burada iki yıl görev yaptı. Bu defa da, 3 Mayıs’ın kutlanması için Ankara’da verdiği bir konferans nedeniyle öğretmenlikten alındı ve Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki görevine iade edildi (1952). Burada 17 yıl çalıştıktan sonra 1969’da emekliye ayrıldı. Atsız, 11 Aralık 1975’te vefat etti.

Hüseyin Nihal Atsız (Atsız), 12 Ocak 1905’te İstanbul’da Kadıköy’de doğdu. Babası bahriye (deniz) subayı Nail Bey, annesi Fatma Zehra Hanımdır. İlköğrenimini Kadıköy’deki çeşitli okullarda, orta öğrenimini Kadıköy ve İstanbul sultanilerinde yaptı. Bu... tümünü göster

8 yıl, 10 ay
mustafabalci okumak istiyor.
Yavuz

Kuşatma 1453ün yazarı Okay Tiryakioğlundan eşsiz hir tarihî şahsiyetin sarsıcı romanı: Yavuz.
Sefer güzergâhını soran vezire, Sır tutmayı bilir misin? diye soran; Evet! cevabını ahnca Ben de bilirim. karşılığını verecek denli temkinli, dünyayı kafasında taşıyan bir gaye adamı.
Hedefleri uğruna kardeş kavgasını hatta baba-oğul çekişmesini bile göze almak zorunda kalan küçük şehzade.

Kuşatma 1453ün yazarı Okay Tiryakioğlundan eşsiz hir tarihî şahsiyetin sarsıcı romanı: Yavuz.
Sefer güzergâhını soran vezire, Sır tutmayı bilir misin? diye soran; Evet! cevabını ahnca Ben de bilirim. karşılığını verecek denli temkinli, dünyayı kafası... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
mustafabalci okumuş.
Son Sefarad: Sultan Bayezid'in Savaşı (İmparatorluk, 2)

1492.
Endülüs medeniyeti katlediliyor.
Tüm dünya seyirci kalıyor.
Bir Osmanlı sultanı hariç..
Endülüs'teki Osmanlı ajanı Kara Davud, karısı Elif'in hasretiyle yanıp, kendi topraklarına dönmeyi beklerken hayatının en zorlu göreviyle karşı karşıya kalır...
Granada İslam İmparatorluğu'nun çökmesiyle birlikte Katolik Avrupa'nın önündeki tek engel artık Sefaradlar, yani Endülüs Yahudileri'dir.
Engizisyon her gün binlerce kitap yakmakta ve tarihin en büyük barbarlık suçunu işlemek üzeredir. İnancını saklamak zorunda kalan yüz binlerce Yahudiden biri olan David Marrano, Endülüs'ün eski kültürünü devam ettirmeye çalışırak gizlice İbranice ve Arapça kitaplar çoğaltır. Ne var ki, Engizisyon, David'in ve aşkı Esther'in de izini bulmuştur.
İspanyol denizci Kristof Kolombus ise kütüphane yağmalarından ele geçirdiği haritalar ve zindanlara atılan Müslüman ve Yahudilerden kurduğu mürettebatla dünya tarihini değiştirecek bir keşfin eşiğindedir.
Kara Davud İspanya'daki tüm bu gelişmeleri yıllarca payitahta rapor etmiştir. Sultan Bayezid, böylelikle tarihin en büyük kurtarma operasyonlarından birini başlatacaktır. Ancak Akdeniz'deki Haçlı korsanları ve İspanya'daki Katolik şövalyeler bu görevi imkânsız hale getirecektir...
Davud'un sır dolu geçmişi, kitap avcısı Santiago'nun iç çatışması ve hattat genç Bayezid'in kendi nefsi ile olan savaşı romanın ana izleklerini oluştururken Türk denizcileri Kemal ve Burak Reisler ile genç Piri Reis de bu epiğin diğer renkli karakterleri.
Beyazıt Akman'ın Fatih'i anlatan ilk romanı Dünyanın İlk Günü büyük beğeni toplamış, tarihi yapımlara ilham kaynağı olmuştu. Amerika'da Dünya Edebiyatı alanında öğretim üyesi olan genç yazarın ikinci romanı Son Sefarad hem Endülüs'e yakılan bir ağıt, hem de 21. yüzyılda bile eksikliği hissedilen bir insanlık dersi sunuyor.
Ezberleri yeniden bozmaya ve Atlas Okyanusu'ndan Akdeniz'e uzanan film tadında soluk soluğa bir maceraya daha hazır olun

1492.
Endülüs medeniyeti katlediliyor.
Tüm dünya seyirci kalıyor.
Bir Osmanlı sultanı hariç..
Endülüs'teki Osmanlı ajanı Kara Davud, karısı Elif'in hasretiyle yanıp, kendi topraklarına dönmeyi beklerken hayatının en zorlu göreviyle karş... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
Daha Fazla Göster

mustafabalci şu an ne okuyor?

mustafabalci şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (18 yazar)

Favori yazarı yok.