naime

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 1 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

naime okumak istiyor.
Kasabanın Delisi

Brunod Heitz, 1957'de Nancy'de doğar. Her zaman Fransa'nın göbeği sayılan Arles ve Saint Remy'de yaşamayı tercih eder. Bu nedenle de, hep bir Fransız gibi düşünüp, hep bir Fransız gibi yaşar. Yaşam süreci içerisinde gözlerini dört açarak, bütün Fransa'yı ve Fransızları gözlemlemeyi sürdürür ve sürdürmekte... Yeteneklerini kısa sürede keşfedebilen bir sanatçı Bruno Heitz. İlk önceleri resme karşı yeteneğiyle dikkat çeker, ardından desinatörlük yapar. Sonra, yerel gazetelerde çizmeye ve çocuklar için kitap yazmaya başlar. Yol göstericisi ise yine kendisinden bir parçadır; oğludur. On yaşındaki oğlu, onun gözlemci yanının gelişmesini sağlar. Veliler, öğretmenler ve süpermerketlerde karşılaştığı "tip"ler, Bruno Heitz'e sosyolojik bir bakış açısı kazandırır. Bu şemsiye altında yazdığı "fabl"ları ise Hachette Yayınevi'nce basılır; kısa sürede okurların ilgi ve beğenisini kazanır. "Kasabanın Delisi", günümüz dünyasının bildiğimiz yaşam, ün, ihtişam, çılgınlık ve deliliklerinden uzaktır. Kitaptaki yaşam olabildiğine sade ve "basit"tir. "Kasabanın Delisi", gözlerinizi kapattığınızda çizgilerin yarattığı sade ve gösterişten uzak dünyaya girmenize olanak tanır... Olayın geçtiği kasaba tutucudur, yeniliklere kapalıdır. Ama dünyanın her yerinde olduğu gibi "cinayet, hırsızlık ve kaçıp kovalamak" gibi olaylar da ortak durumlarıdır... "Kasabanın delisi" bir anlamda şunu sorgular: "Delilik, gerçekten delilik midir?" İneklerin henüz delirmediği gerçek Fransa'nın kalbine eğlenceli bir yolculuğa ne dersiniz? Aksoy Yayıncılık'ın Show Kitap "Egoist Dizisi" içinde yer alan "Kasabanın Delisi"nde, insanların "delicesine" duygularına tanık olacaksınız.

Brunod Heitz, 1957'de Nancy'de doğar. Her zaman Fransa'nın göbeği sayılan Arles ve Saint Remy'de yaşamayı tercih eder. Bu nedenle de, hep bir Fransız gibi düşünüp, hep bir Fransız gibi yaşar. Yaşam süreci içerisinde gözlerini dört... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 1 ay
naime bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 1 ay
naime okumuş.
Başkası Olduğun Yer

Leylâ İpekçi, Başkası Olduğun Yerde, büyük bir iç dönüşümün serüvenini anlatıyor bize:Camiye ilk girişimdi. Yıllardır pencereden görünen avludaki ihtiyar çınarların camiden bakılınca neye benzediğini, öte taraftan bakışlarımı nasıl aşındıracağını merak ediyordum. Çocukluğumdan beri, doğduğu köylerden, kasabalardan büyük şehre gelerek yaşama pençelerini geçirme gayretinde olanların anılarındaki o kalabalık evi, o top koşturdukları mahalleyi, ilk adım atmaya başladıklarında elma çaldıkları o komşu bahçeleri, o tel örgülerden atlayarak düşmeyi öğrenmelerini biraz haylazlıkla, bolca coşkuyla ve hepsinden önemlisi sağlıklı bir olağanlıkla anlatışlarını izlerken, ilk yıllarını uzun uzun belki de hayatlarının en güzel devresi olarak gururla ve büyük bir özgüvenle anlatışlarına imrenirken, çocukluğumun özlemle ve tutkuyla anılacak ne bir mekânı ne de bir dönemi olduğunu bir kez daha idrak eder, başından beri büyükler dünyasına ait masumiyetten uzak çocukluk anılarımı kendime saklardım her defasında.Alışageldiğimiz öyküleme biçimlerinden, kronolojik anlatımdan alabildiğine uzak, yer yer denemeye, kimi zaman da şiire yaklaşan bir üslup...Billur kâselerde yapacaksın yalnızlığını. Zıpkın ile mızrak arasında yufkayı bilen ellerin beyaz yalanlar öğütüyor. Avludan göğe yükselen sözlerde binlerce melek anıyor seni. Durmadan kesip yapıştırdıkların, yıllarca üzerinde oynadıkların, silip yeniden yazdıkların... Babaannenin yokluğunu fısıldayacaklar durmadan. Ya da sendeki yokluğunda devam edişini onun... Pencerende. Ellerin hamarat ve aşina bütün harflere...Özetlenmesi, hikâye edilmesi imkânsız bir metin Başkası Olduğun Yer. Romanın her şeyden önce ruhsal bir gelişimin panoraması olduğunu hatırlatan bir anlatı:Dön bir kez daha, bak istersen babaannenin son yüzüne. Hep Marmara denizine bakan balkonunda gördüğün, gelmiş geçmiş bütün insan yüzlerini kendininkine dahil etmiş son yüzüne. İstiklâl harbinde şekillenen elmacık kemiklerini, harf devriminde belirginleşen çene hatlarını, çocuklarını göme göme ikinci cihan harbinden beri tenine yapışmış acısını gör. Peşinden gittiği şeyin karşılığını bulacağı o güne dek sırlarını toprağa emanet ediyor babaannen.İpekçinin kahramanı bir yandan dünyaya yeni bir gözle bakmaya çalışırken, bir yandan da bitip tükenmek bilmeyen bir iç hesaplaşmaya girişir:Sağırdı evet dünya, dilsizdi, aklı tutulmuş, kör olmuştu. Dev ırk Anokları, Refaları, Amonileri görmüştü dünya, belki görmemişti. Günahkâr torunların, kovulmuş meleklerin... Belki yalnızca hayalini kurmuştu. Nuh, tufandan sonra kendi bağının üzümleriyle sarhoş olmuş, Yecüc ile Mecücün önüne set çeken peygamber unutulmuş, Kâbilin Hâbili gömdüğü mağaranın kanı henüz turizme açılmamıştı.Başkası Olduğun Yer, ruhsal bir dönüşümün sarsıcı öyküsü...

Leylâ İpekçi, Başkası Olduğun Yerde, büyük bir iç dönüşümün serüvenini anlatıyor bize:Camiye ilk girişimdi. Yıllardır pencereden görünen avludaki ihtiyar çınarların camiden bakılınca neye benzediğini, öte taraftan bakışlarımı nasıl aşındıracağını mer... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 1 ay
naime şu an okuyor.
Başkası Olduğun Yer

Leylâ İpekçi, Başkası Olduğun Yerde, büyük bir iç dönüşümün serüvenini anlatıyor bize:Camiye ilk girişimdi. Yıllardır pencereden görünen avludaki ihtiyar çınarların camiden bakılınca neye benzediğini, öte taraftan bakışlarımı nasıl aşındıracağını merak ediyordum. Çocukluğumdan beri, doğduğu köylerden, kasabalardan büyük şehre gelerek yaşama pençelerini geçirme gayretinde olanların anılarındaki o kalabalık evi, o top koşturdukları mahalleyi, ilk adım atmaya başladıklarında elma çaldıkları o komşu bahçeleri, o tel örgülerden atlayarak düşmeyi öğrenmelerini biraz haylazlıkla, bolca coşkuyla ve hepsinden önemlisi sağlıklı bir olağanlıkla anlatışlarını izlerken, ilk yıllarını uzun uzun belki de hayatlarının en güzel devresi olarak gururla ve büyük bir özgüvenle anlatışlarına imrenirken, çocukluğumun özlemle ve tutkuyla anılacak ne bir mekânı ne de bir dönemi olduğunu bir kez daha idrak eder, başından beri büyükler dünyasına ait masumiyetten uzak çocukluk anılarımı kendime saklardım her defasında.Alışageldiğimiz öyküleme biçimlerinden, kronolojik anlatımdan alabildiğine uzak, yer yer denemeye, kimi zaman da şiire yaklaşan bir üslup...Billur kâselerde yapacaksın yalnızlığını. Zıpkın ile mızrak arasında yufkayı bilen ellerin beyaz yalanlar öğütüyor. Avludan göğe yükselen sözlerde binlerce melek anıyor seni. Durmadan kesip yapıştırdıkların, yıllarca üzerinde oynadıkların, silip yeniden yazdıkların... Babaannenin yokluğunu fısıldayacaklar durmadan. Ya da sendeki yokluğunda devam edişini onun... Pencerende. Ellerin hamarat ve aşina bütün harflere...Özetlenmesi, hikâye edilmesi imkânsız bir metin Başkası Olduğun Yer. Romanın her şeyden önce ruhsal bir gelişimin panoraması olduğunu hatırlatan bir anlatı:Dön bir kez daha, bak istersen babaannenin son yüzüne. Hep Marmara denizine bakan balkonunda gördüğün, gelmiş geçmiş bütün insan yüzlerini kendininkine dahil etmiş son yüzüne. İstiklâl harbinde şekillenen elmacık kemiklerini, harf devriminde belirginleşen çene hatlarını, çocuklarını göme göme ikinci cihan harbinden beri tenine yapışmış acısını gör. Peşinden gittiği şeyin karşılığını bulacağı o güne dek sırlarını toprağa emanet ediyor babaannen.İpekçinin kahramanı bir yandan dünyaya yeni bir gözle bakmaya çalışırken, bir yandan da bitip tükenmek bilmeyen bir iç hesaplaşmaya girişir:Sağırdı evet dünya, dilsizdi, aklı tutulmuş, kör olmuştu. Dev ırk Anokları, Refaları, Amonileri görmüştü dünya, belki görmemişti. Günahkâr torunların, kovulmuş meleklerin... Belki yalnızca hayalini kurmuştu. Nuh, tufandan sonra kendi bağının üzümleriyle sarhoş olmuş, Yecüc ile Mecücün önüne set çeken peygamber unutulmuş, Kâbilin Hâbili gömdüğü mağaranın kanı henüz turizme açılmamıştı.Başkası Olduğun Yer, ruhsal bir dönüşümün sarsıcı öyküsü...

Leylâ İpekçi, Başkası Olduğun Yerde, büyük bir iç dönüşümün serüvenini anlatıyor bize:Camiye ilk girişimdi. Yıllardır pencereden görünen avludaki ihtiyar çınarların camiden bakılınca neye benzediğini, öte taraftan bakışlarımı nasıl aşındıracağını mer... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 1 ay
naime kütüphanesine ekledi.
Başkası Olduğun Yer

Leylâ İpekçi, Başkası Olduğun Yerde, büyük bir iç dönüşümün serüvenini anlatıyor bize:Camiye ilk girişimdi. Yıllardır pencereden görünen avludaki ihtiyar çınarların camiden bakılınca neye benzediğini, öte taraftan bakışlarımı nasıl aşındıracağını merak ediyordum. Çocukluğumdan beri, doğduğu köylerden, kasabalardan büyük şehre gelerek yaşama pençelerini geçirme gayretinde olanların anılarındaki o kalabalık evi, o top koşturdukları mahalleyi, ilk adım atmaya başladıklarında elma çaldıkları o komşu bahçeleri, o tel örgülerden atlayarak düşmeyi öğrenmelerini biraz haylazlıkla, bolca coşkuyla ve hepsinden önemlisi sağlıklı bir olağanlıkla anlatışlarını izlerken, ilk yıllarını uzun uzun belki de hayatlarının en güzel devresi olarak gururla ve büyük bir özgüvenle anlatışlarına imrenirken, çocukluğumun özlemle ve tutkuyla anılacak ne bir mekânı ne de bir dönemi olduğunu bir kez daha idrak eder, başından beri büyükler dünyasına ait masumiyetten uzak çocukluk anılarımı kendime saklardım her defasında.Alışageldiğimiz öyküleme biçimlerinden, kronolojik anlatımdan alabildiğine uzak, yer yer denemeye, kimi zaman da şiire yaklaşan bir üslup...Billur kâselerde yapacaksın yalnızlığını. Zıpkın ile mızrak arasında yufkayı bilen ellerin beyaz yalanlar öğütüyor. Avludan göğe yükselen sözlerde binlerce melek anıyor seni. Durmadan kesip yapıştırdıkların, yıllarca üzerinde oynadıkların, silip yeniden yazdıkların... Babaannenin yokluğunu fısıldayacaklar durmadan. Ya da sendeki yokluğunda devam edişini onun... Pencerende. Ellerin hamarat ve aşina bütün harflere...Özetlenmesi, hikâye edilmesi imkânsız bir metin Başkası Olduğun Yer. Romanın her şeyden önce ruhsal bir gelişimin panoraması olduğunu hatırlatan bir anlatı:Dön bir kez daha, bak istersen babaannenin son yüzüne. Hep Marmara denizine bakan balkonunda gördüğün, gelmiş geçmiş bütün insan yüzlerini kendininkine dahil etmiş son yüzüne. İstiklâl harbinde şekillenen elmacık kemiklerini, harf devriminde belirginleşen çene hatlarını, çocuklarını göme göme ikinci cihan harbinden beri tenine yapışmış acısını gör. Peşinden gittiği şeyin karşılığını bulacağı o güne dek sırlarını toprağa emanet ediyor babaannen.İpekçinin kahramanı bir yandan dünyaya yeni bir gözle bakmaya çalışırken, bir yandan da bitip tükenmek bilmeyen bir iç hesaplaşmaya girişir:Sağırdı evet dünya, dilsizdi, aklı tutulmuş, kör olmuştu. Dev ırk Anokları, Refaları, Amonileri görmüştü dünya, belki görmemişti. Günahkâr torunların, kovulmuş meleklerin... Belki yalnızca hayalini kurmuştu. Nuh, tufandan sonra kendi bağının üzümleriyle sarhoş olmuş, Yecüc ile Mecücün önüne set çeken peygamber unutulmuş, Kâbilin Hâbili gömdüğü mağaranın kanı henüz turizme açılmamıştı.Başkası Olduğun Yer, ruhsal bir dönüşümün sarsıcı öyküsü...

Leylâ İpekçi, Başkası Olduğun Yerde, büyük bir iç dönüşümün serüvenini anlatıyor bize:Camiye ilk girişimdi. Yıllardır pencereden görünen avludaki ihtiyar çınarların camiden bakılınca neye benzediğini, öte taraftan bakışlarımı nasıl aşındıracağını mer... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 1 ay
naime, 2014 Okuma Hedefi için kendine 65 kitap hedef koydu.

Hedefe doğru 1 kitap okumuş. okuduğu kitaplar

%1
2014 Okuma Hedefi

2014'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?

2014'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?

10 yıl, 1 ay
Daha Fazla Göster

naime şu an ne okuyor?

naime şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.