Tam bir kitap delisiyim, öyle böyle değil :D
Tam bir kitap delisiyim, öyle böyle değil :D
'Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.' Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk’un üzerinde altı yıldır çalıştığı harikulade aşk romanı bu sözlerle başlıyor... Masumiyet Müzesi’ni okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, cinsellik, tutku, aile ve mutluluk hakkındaki bütün düşüncelerinizin derinden etkilendiğini ve kitabın rengârenk dünyasından hiç ayrılmak istemediğinizi göreceksiniz. 1975’te bir bahar günü başlayıp günümüze kadar gelen İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası Füsun’un hikâyesi; hızı, hareketi, olaylarının ve kahramanlarının zenginliği, mizah duygusu ve insan ruhunun derinliklerindeki fırtınaları hissettirme gücüyle, elinizden bırakamayacağınız ve yeniden okuyacağınız kitaplardan biri olacak. Ülkemizde ve dünyada milyonlarca okurun sevgi ve hayranlığını kazanmış olan, kitapları elli sekiz dile çevrilen ve her yeni romanı büyük bir merakla bütün dünyada beklenen Pamuk, okurlarına unutulmaz rüyalar gibi, akıllardan hiç çıkmayacak sarsıcı bir hikâye anlatıyor.
'Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.' Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk’un üzerinde altı yıldır çalıştığı harikulade aşk romanı bu sözlerle başlıyor... Masumiyet Müzesi’ni okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, ... tümünü göster
SALTANATININ
GÖZÜ KARA SULTANI
MAHPEYKER KÖSEM’İN
BEKLENMEDİK YÜKSELİŞİNİN HİKAYESİ
Çocuk yaşta Milos’tan koparıldığında bütün hayallerine veda etti Nasya. Kaderi, ona hizmetçi olacağını fısıldasa da asi bir denizkızıydı o. Cehennem beklerken cenneti bulduğu Osmanlı Sarayı’nda kraliçe olmaya ant içmişti. Entrikalara, hiç uyumayan düşmanlara, sinsice kol gezen ölüme ve ihanetlere, zekâsı ve insanı büyüleyen güzelliğiyle meydan okudu. Talihi kendine aşık eden, Osmanlı’nın yolunu çizen Mahpeyker Kösem Sultan’dı artık o. Ancak uğruna gençliğini, çocuklarını, vicdanını, umutlarını feda ettiği taht, kime sadık kalmıştı ki ona kalsın? Koskoca bir devleti, sayısız padişahı dize getiren, onu Osmanlı’da Kösem yapan zekası, sonunda kadere boyun eğecekti belki de... Ama, cihana hükmeden Mahpeyker Kösem Sultan’dı o. Tarihi padişahlar değil, o yazmıştı. Ve ant olsun ki, adı tarih sayfalarından eksik kalmayacaktı. Azrail, bir tek canını alabilirdi. Varsın, alsındı!
SALTANATININ
GÖZÜ KARA SULTANI
MAHPEYKER KÖSEM’İN
BEKLENMEDİK YÜKSELİŞİNİN HİKAYESİ
Çocuk yaşta Milos’tan koparıldığında bütün hayallerine veda etti Nasya. Kaderi, ona hizmetçi olacağını fısıldasa da asi bir denizkızıydı o. Cehennem b... tümünü göster
Karakoyunlu Lozan'a ve Mübadele'ye bakıyor..
Yılmaz Karakoyunlu’nun yeni romanı Mor Kaftanlı Selanik, Cumhuriyet tarihinin en önemli tarihsel ve toplumsal dönemeçlerinden biri olan “Mübadele” konusunu ele alıyor.
Tarihi romanın önde gelen isimlerinden, yazar, gazeteci ve eski siyasetçi Yılmaz Karakoyunlu, yakın tarihimizin önemli olaylarını kaleme aldığı romanlarına bir yenisini daha ekledi: Mor Kaftanlı Selanik / Bir Mübadele Romanı.
Karakoyunlu yeni romanında bu kez Lozan’da sürdürülen barış görüşmelerini ve bu görüşmelerin ardından Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan “Mübadele”yi anlatıyor. Romanın ana eksenlerinden biri, Lozan Barış Antlaşması. Görüşmeler sırasında İsmet Paşa ve Venizelos arasında yaşanan gerginlikler, iniş çıkışlar ve uzlaşmalar. Lozan’da alınan kararlar uyarınca Türkiye ile Yunanistan’ın toplumsal hafızalarına “Mübadele” adıyla yerleşen nüfus değişimi ise, romanın diğer bir eksenini oluşturuyor. Türk topraklarında İzmir, Mürefte, Şarköy’de; Yunan topraklarında ise Selanik, Hanya, Resmo’da yaşayan bir grup insanın yerlerinden yurtlarından edilerek, diğer ülkeye göçmeleri, tüm hüznüyle romana egemen oluyor.
Salkım Hanım’ın Taneleri romanı ile “Yunus Nadi Edebiyat Ödülü”ne layık görülen Karakoyunlu, önceki romanlarında olduğu gibi Mor Kaftanlı Selanik’te de kahramanlarını ve çevrelerini dönemin tarihsel, dinsel ve toplumsal koşullarını göz ardı etmeden tanıtıyor okuruna. İster asker olsunlar, ister devlet adamı, diplomat ya da belediye başkanı, tüm zayıflıkları ya da güçlü yanlarıyla, gerçek birer insan olarak resmediliyor kahramanlar. Büyük bir savaştan sonra ikiye ayrılmış ve toparlanmaya çalışan iki toplumun bireyleridir onlar. Eskiden kapı komşusu oldukları yeni düşmanlarıyla yeni bir hayat kuracaklardır. Tabii ki aşk da vardır bu hayatın içinde, kavgalar da, barış da, hüzün de… Karakoyunlu, bir film gibi akıcı ve cazip anlatıyor hikâyesini.
Karakoyunlu Lozan'a ve Mübadele'ye bakıyor..
Yılmaz Karakoyunlu’nun yeni romanı Mor Kaftanlı Selanik, Cumhuriyet tarihinin en önemli tarihsel ve toplumsal dönemeçlerinden biri olan “Mübadele” konusunu ele alıyor.
Tarihi romanın ... tümünü göster
"Heyecan verici ve gerilimi yüksek hikâyeler, bitmeyen bir sürükleyicilik ve akıcılıkla anlatılıyor. Bu seride canavarlar, süper güçlere sahip çocuklar ve bütün yetişkinlerin nerede olduğunu bilmemenin verdiği bir gizem var. Daha da önemlisi, bu kitaplarda inandığım ve desteklediğim çocuklar var."
-Stephen King-
"Michael Grant'in bilimkurgu-fantezi gerilim hikâyeleri tüm sürükleyiciliğiyle devam ediyor. Hayranlarına müjde."
-ALA Booklist-
"Bu gerilim dolu hikâyeyi okurken hayretler içinde kalacak, ürperecek ve irkileceksiniz."
-VOYA-
Michael Grant, hayatının büyük kısmını oradan oraya taşınarak geçirdi. Bir asker ailesi tarafından büyütüldü. Fransa'da okuduğu üç okulun yanısıra beş farklı eyalette on okul değiştirdi. Yetişkinken bile taşınmaya devam etti ve yazar olmasının sebeplerinden biri de, onu bir yere bağlamayan bir iki meslekten biri olmasıydı. Şu anda karısı Katherine Applegate, iki çocuğu ve çok sayıda evcil hayvanıyla birlikte Kuzey Carolina, Chapel Hill'de yaşıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
"Heyecan verici ve gerilimi yüksek hikâyeler, bitmeyen bir sürükleyicilik ve akıcılıkla anlatılıyor. Bu seride canavarlar, süper güçlere sahip çocuklar ve bütün yetişkinlerin nerede olduğunu bilmemenin verdiği bir gizem var. Daha da önemlisi, ... tümünü göster
Önyargı öldürür.
Leigh, bir Hawthorne olan Craig ile evlendiğinde bu ailenin büyük bir sırrı olduğunu biliyordu; ancak kocasına güvendi ve hiç soru sormadı. Oğlu hayaller görmeye, kızı da tuhaf beceriler geliştirmeye başladığında bile.
Leigh’in kayınpederi ile kayınbiraderi trajik bir şekilde hayatlarını kaybedince tüm aile kendilerini Hawthorne malikanesinde… ve korkunç bir cadı avının ortasında bulur.
Hawthorne ailesinin tüm geçmişiyle yüzleşince Leigh’in tüm dünyası başına yıkılır. Üstelik şimdi, çıldırmış bir vaiz ve onun başlattığı cadı avı sebebiyle herkesin hayatı tehlikededir.
Aksiyon, aşk, büyü ve tarihle yoğurulmuş bu hikaye ile Devin O’Branagan okuru zamanda yolculuğa çıkarıyor ve ünlü Salem cadı davalarına kadar götürüyor. Cadı Avı, her şeyin sonu gelmiş gibi görünen en zor zamanlarda bile bir çıkış yolunun mutlaka olması gerektiğini hatırlatıyor.
Önyargı öldürür.
Leigh, bir Hawthorne olan Craig ile evlendiğinde bu ailenin büyük bir sırrı olduğunu biliyordu; ancak kocasına güvendi ve hiç soru sormadı. Oğlu hayaller görmeye, kızı da tuhaf beceriler geliştirmeye başladığında bile.
Leigh’... tümünü göster