Kaç kişi sustuk biz? (...)Bazen en uzak halk kendimizinkidir bize. Okyanus aşırı bir memlekettir bazen Türkiye. Bu toprağın yeniden bizim toprağımız olmasını istiyorsak eğer yeniden birleştirmemiz gerekiyor tepelerimizin hikâyelerini. Söküldüğümüz yerlerden, çilemizi çözüp çözüp yeniden örmemiz gerekiyor kendimizi. Yoksulluğun vahşetiyle sertleşen hikâyeleri neresinde bıraktıysak o sahneye dönüp yeniden takip etmemiz gerekiyor film şeridini. Korkup gözümüzü kapattığımız sahnelere dönüp bu kez gözlerimizi dört açıp bakmamız gerekiyor.Ece Temelkuran, F tipi cezaevlerini, açlık grevlerini, ölüm oruçlarını anlatıyor. Bu suskunluğu kıracak yeni bir dil bulmak için...
Kaç kişi sustuk biz? (...)Bazen en uzak halk kendimizinkidir bize. Okyanus aşırı bir memlekettir bazen Türkiye. Bu toprağın yeniden bizim toprağımız olmasını istiyorsak eğer yeniden birleştirmemiz gerekiyor tepelerimizin hikâyelerini. Söküldüğümüz ye... tümünü göster
Ne bilsin postacılar, bu e-mail çağında hala çantalarında sevda mektuplarını taşıdıklarını.Bir ad takıyorum onlara: Ruhumun arşivi! Bu arşive, senin mektuplarını da tek tek arşivliyrum. Orada kalacaklar, ben yaşadıkça.. Her ne kadar hayatım bir pamuk ipliğine bağlı olsa da...Cezaevi bana hiçbir dünyada karşılaşmayacağını bir üniversite oldu. Hayatı, doğayı, bireyi, dünyayı, evreni en geniş ve en yalın haliyle burada tanıdım.
Ne bilsin postacılar, bu e-mail çağında hala çantalarında sevda mektuplarını taşıdıklarını.Bir ad takıyorum onlara: Ruhumun arşivi! Bu arşive, senin mektuplarını da tek tek arşivliyrum. Orada kalacaklar, ben yaşadıkça.. Her ne kadar hayatım bir pamuk... tümünü göster
ALDIĞI ÖDÜLLER: 1957 Nobel Ödülü Albert Camusnün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş kitabı olan ve hâlâ en çok satan kitaplar arasında yer alan Yabancı, aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir varlıkın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi Meursault, bir simge kahraman değildir, adı olmayan bir Yabancıdır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camusyle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir, der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.
ALDIĞI ÖDÜLLER: 1957 Nobel Ödülü Albert Camusnün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş kitabı olan ve hâlâ en çok satan kitaplar arasında yer alan Yabancı, aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen old... tümünü göster
Ne bilsin postacılar, bu e-mail çağında hala çantalarında sevda mektuplarını taşıdıklarını.Bir ad takıyorum onlara: Ruhumun arşivi! Bu arşive, senin mektuplarını da tek tek arşivliyrum. Orada kalacaklar, ben yaşadıkça.. Her ne kadar hayatım bir pamuk ipliğine bağlı olsa da...Cezaevi bana hiçbir dünyada karşılaşmayacağını bir üniversite oldu. Hayatı, doğayı, bireyi, dünyayı, evreni en geniş ve en yalın haliyle burada tanıdım.
Ne bilsin postacılar, bu e-mail çağında hala çantalarında sevda mektuplarını taşıdıklarını.Bir ad takıyorum onlara: Ruhumun arşivi! Bu arşive, senin mektuplarını da tek tek arşivliyrum. Orada kalacaklar, ben yaşadıkça.. Her ne kadar hayatım bir pamuk... tümünü göster
Nâzım Hikmet sorar:
Başlayayım mı Üstad?
Bedri Rahmi yanıtlar:
Başla Reis!
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Bu Kaydı çok iyi saklayın, aman ha!” diye vasiyet ettiği kayıttaki ses Nâzım Hikmet’e ait. 1960’ların teknolojisi bir makara bantta tam 50 yıl bekledikten sonra Nâzım ülkesine sesiyle de olsa dönüyor…
Bedri Rahmi ve Nâzım hikmet 1961 yılında Paris’te bir araya geliyorlar.
Bedri Rahmi “Patırtı yapmayın” diyerek başlıyor “Yeşilden mordan pembeden”
Şiirine, sonra Nâzım’a bırakıyor mikrofonu. Nâzım 55 şiirini soluksuz okuyor.
56.’sına geldiğinde kısa bir ara vermek istiyor ve sonra “Bir Garip Yolculuk”la devam ediyor (Biz bu şiiri “Saman Sarısı” olarak biliyoruz). Şiirler arasında ikisi var ki ilk kez bu kayıtla ortaya çıkıyor.
“Büyük İnsanlık” Kendi Sesinden Şiirler adını alan bu çalışma Yapı Kredi Yayınları ve
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın birlikte hazırladıkları ses ile şiirin buluşmasıdır.
İki şairin 50 yıl sonra gerçekleşen mürüvvetleridir.
Nâzım Hikmet sorar:
Başlayayım mı Üstad?
Bedri Rahmi yanıtlar:
Başla Reis!
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Bu Kaydı çok iyi saklayın, aman ha!” diye vasiyet ettiği kayıttaki ses Nâzım Hikmet’e ait. 1960’ların teknolojisi bir makara bantta tam 50 yıl be... tümünü göster