Her şeye “karşı” duran, “karşı” çıkan, “karşı” olan bir adam... Aylak Adam... Bir adı bile yok. “C.” diyor Yusuf Atılgan kısaca.
İnsan her şeye bunca “karşı”yken kendine de “karşı” olmadan nasıl sürdürülebiler bir “karşı” yaşamı?
C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.
Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.
Her şeye “karşı” duran, “karşı” çıkan, “karşı” olan bir adam... Aylak Adam... Bir adı bile yok. “C.” diyor Yusuf Atılgan kısaca.
İnsan her şeye bunca “karşı”yken kendine de “karşı” olmadan nasıl sürdürülebiler bir “karşı” yaşamı?
C., sıradanlığ... tümünü göster
Geçtiğimiz yüzyıl tıp alanında parlak gelişmelere sahne oldu, fakat ağrıyı kontrolümüze almak bir yana, onu henüz tam olarak kavrayabilmiş değiliz. Ne kadar korksak da ağrı garip biçimde kaçınılmazdır. Yetenekli bir yazar ve duyarlı bir doktor olan Dr. Frank Vertosick, ağrı konusundaki çalışmalarını ustalıkla ele alıp, çarpıcı biçimde anlattığı "Neden Canımız Yanar" adlı kitabında bu ikilemi irdelemektedir. Hastalarından verdiği örnekler, çeşitli kültür ve tıp öyküleriyle ağrının biyolojik yapısını, psikolojik bedelini ve ağrıyla mücadele etmek için geliştirdiğimiz yöntemleri açıklamaktadır. Doğumdan anjinaya, artritten karpal tünel sendromuna kadar birçok ağrılı hastalığı somutlaştırıp, "Sıkıntılı bir konu olan ağrıyı, okuyucuyu içine alan kışkırtıcı ve eğitici bir incelemeye dönüştürmektedir." (The New York Times Book Revievv) Frank T. Vertosick, Jr., "Bir Beyin Cerrahı ve Beynine Bir Kez Hava Değmeye Görsün" adlı kitabın yazarıdır.
Geçtiğimiz yüzyıl tıp alanında parlak gelişmelere sahne oldu, fakat ağrıyı kontrolümüze almak bir yana, onu henüz tam olarak kavrayabilmiş değiliz. Ne kadar korksak da ağrı garip biçimde kaçınılmazdır. Yetenekli bir yazar ve duyarlı bir doktor olan D... tümünü göster
Geçtiğimiz yüzyıl tıp alanında parlak gelişmelere sahne oldu, fakat ağrıyı kontrolümüze almak bir yana, onu henüz tam olarak kavrayabilmiş değiliz. Ne kadar korksak da ağrı garip biçimde kaçınılmazdır. Yetenekli bir yazar ve duyarlı bir doktor olan Dr. Frank Vertosick, ağrı konusundaki çalışmalarını ustalıkla ele alıp, çarpıcı biçimde anlattığı "Neden Canımız Yanar" adlı kitabında bu ikilemi irdelemektedir. Hastalarından verdiği örnekler, çeşitli kültür ve tıp öyküleriyle ağrının biyolojik yapısını, psikolojik bedelini ve ağrıyla mücadele etmek için geliştirdiğimiz yöntemleri açıklamaktadır. Doğumdan anjinaya, artritten karpal tünel sendromuna kadar birçok ağrılı hastalığı somutlaştırıp, "Sıkıntılı bir konu olan ağrıyı, okuyucuyu içine alan kışkırtıcı ve eğitici bir incelemeye dönüştürmektedir." (The New York Times Book Revievv) Frank T. Vertosick, Jr., "Bir Beyin Cerrahı ve Beynine Bir Kez Hava Değmeye Görsün" adlı kitabın yazarıdır.
Geçtiğimiz yüzyıl tıp alanında parlak gelişmelere sahne oldu, fakat ağrıyı kontrolümüze almak bir yana, onu henüz tam olarak kavrayabilmiş değiliz. Ne kadar korksak da ağrı garip biçimde kaçınılmazdır. Yetenekli bir yazar ve duyarlı bir doktor olan D... tümünü göster
Diyarbakır'ın küçük bir kasabasına atanan yirmi üç yaşında bir öğretmen... İstanbul'daki güvenli evinde, televizyon haberlerinde seyrettiği ''uzaktaki köy''de yeni bir hayata başlıyor. O köyün ne dili tanıdık ne de alışkanlıkları. Bu yeni dünyanın içinde ona rehberlik edenler ise otuz iki küçük çocukla bir büyük aşk... Filiz Aygündüz'ün samimi anlatımıyla farklılıkları, kimlikleri, dili, ölümü ve hayatı sorguladığı Kaç Zil Kaldı Örtmenim?, Türkiye'nin en önemli meselelerinden birine siyasetin değil, insan öykülerinin içinden bakıyor. "Duyduğum ilk Kürtçe kelime 'gel' anlamına gelen 'were'... Kafa karışıklığı. Ne yani, burada insanlar, anlamadığım bir dilden mi konuşuyor? Birkaç saat önce yerliyken birkaç saat sonra yabancıydık; aynı ülkenin sınırlarında. Sırf insanlar anadillerini konuşuyorlar diye'' Tuhaf bir kızgınlık duyuyordum. Anlamamaktan. Dilin yoksa yalnızmışsın meğer.''
Diyarbakır'ın küçük bir kasabasına atanan yirmi üç yaşında bir öğretmen... İstanbul'daki güvenli evinde, televizyon haberlerinde seyrettiği ''uzaktaki köy''de yeni bir hayata başlıyor. O köyün ne dili tanıdık ne de alışk... tümünü göster
Diyarbakır'ın küçük bir kasabasına atanan yirmi üç yaşında bir öğretmen... İstanbul'daki güvenli evinde, televizyon haberlerinde seyrettiği ''uzaktaki köy''de yeni bir hayata başlıyor. O köyün ne dili tanıdık ne de alışkanlıkları. Bu yeni dünyanın içinde ona rehberlik edenler ise otuz iki küçük çocukla bir büyük aşk... Filiz Aygündüz'ün samimi anlatımıyla farklılıkları, kimlikleri, dili, ölümü ve hayatı sorguladığı Kaç Zil Kaldı Örtmenim?, Türkiye'nin en önemli meselelerinden birine siyasetin değil, insan öykülerinin içinden bakıyor. "Duyduğum ilk Kürtçe kelime 'gel' anlamına gelen 'were'... Kafa karışıklığı. Ne yani, burada insanlar, anlamadığım bir dilden mi konuşuyor? Birkaç saat önce yerliyken birkaç saat sonra yabancıydık; aynı ülkenin sınırlarında. Sırf insanlar anadillerini konuşuyorlar diye'' Tuhaf bir kızgınlık duyuyordum. Anlamamaktan. Dilin yoksa yalnızmışsın meğer.''
Diyarbakır'ın küçük bir kasabasına atanan yirmi üç yaşında bir öğretmen... İstanbul'daki güvenli evinde, televizyon haberlerinde seyrettiği ''uzaktaki köy''de yeni bir hayata başlıyor. O köyün ne dili tanıdık ne de alışk... tümünü göster
Brezilyalı Jose Mauro de Vasconcelos'un, kendi yaşam kesitlerinden yola çıkarak yazdığı Şeker Portakalı'nı Türkiye'de yediden yetmişe herkes severek okuyor. Romanın kahramanı küçük Zeze, çocukların en yakın dostu; büyüklerin de yüreklerine yerleşmiş bir sevgili çocuk. Şeker Portakalı'nın devamı ve ikinci bölümü olan Güneşi Uyandıralım'daki Zeze biraz daha büyümüş, artık okullu olmuştur. Küçüklüğündeki sevgili dostu, dert ortağı Şeker Portakalı fidanı yoktur, ama bu kez yüreğinde sevimli Kurbağa'sı vardır. Bu dizinin üçüncü bölümü olan Delifişek'te Zeze'yi daha da büyümüş bulacaksınız. Zeze artık delikanlı olma yolundadır. Yaşamın katı gerçekleriyle karşı karşıyadır. Haklarını aramakta, özgürlüğü yaratmaya çalışmaktadır.
Brezilyalı Jose Mauro de Vasconcelos'un, kendi yaşam kesitlerinden yola çıkarak yazdığı Şeker Portakalı'nı Türkiye'de yediden yetmişe herkes severek okuyor. Romanın kahramanı küçük Zeze, çocukların en yakın dostu; büyüklerin de yürekle... tümünü göster