Ben Kenyadan gelen siyah bir adamla Kansastan gelen beyaz bir kadının oğluyum. Ben 2. Dünya Savaşında General Pattonın ordusuna hizmet etmiş ve Büyük Bunalımdan çıkmış bir dede ile o uzaklardayken bomba yapımında çalışmış bir anneanne tarafından büyütüldüm. Amerikanın en iyi okullarında okudum ve dünyanın en yoksul halkı arasında yaşadım. Damarlarında kölelerin ve köle sahiplerinin kanını taşıyan bir siyah Amerikalı kadınla evliyim. Bu kan, bizim iki değerli kızımıza geçirdiğimiz mirasımızdır.
Ben Kenyadan gelen siyah bir adamla Kansastan gelen beyaz bir kadının oğluyum. Ben 2. Dünya Savaşında General Pattonın ordusuna hizmet etmiş ve Büyük Bunalımdan çıkmış bir dede ile o uzaklardayken bomba yapımında çalışmış bir anneanne tarafından büyü... tümünü göster
******
Fransız gerçekçiliğinin büyük ustası Balzac, Fransız Devriminin yarattığı büyük altüst oluşun yazarıdır. Burjuva sınıfının sermaye biriktirme süreçlerinde yıktığı değerlerin yarattığı boşlukta hemen bütün toplumsal katmanların dramını anlatır. Goriot Baba, mülk ve para edinme süreçleri içinde yalnızlığa giden yolun taşlarını döşer. Kızları ve onların kocaları arasında sıkışıp kalmış Kral Leardir o; büyük bir melodramın da baş aktörü.Goriot Baba: Yalnızlığın girdabına sürükleniş.
************
İşte Balzacın sayıları iki yüzü bulan İnsanlık Komedyası adını verdiği romanların en iyilerinden biri daha: Goriot Baba. Rastignac, hukuk okuyan yoksul bir öğrencidir Ailesi iyi bir gelecek beklentisi içinde onu Parise göndermiştir. Türlü türlü insanların kaldığı Vaugernin pansiyonu adeta bir cadı kazanıdır. Rastignac orada ilk kez rastladığı Goriot Babanın trajedisine tanık olur. Saint-Germain banliyösünün süslü, ama basit ve bayağı prenseslerinin aç gözlülükle babalarını nasıl soyduklarını görür; toplumun bütün çirkinliklerinin bir tek trajedide toplandığına tanık olur. Rastignac, bir uşak ve bir hizmetçi kadınla birlikte Goriot Babanın tabutunun ardından yürürken babalarının cenazesine katılmayan kızlara ve sefil Paris sosyetesine karşı tiksinti duyar. İnsanlık Komedyasının öteki kitaplarında okurun karşısına çıkan vicdansız ve katı yürekli Baron Rastignac haline gelir böylelikle.
************
Dönemin Fransasını, bir pansiyonda kalan insanlar ve onların çarpık ilişkileri üzerinden anlatan; tarihin ve sanatın buluştuğu o ince çizgide duran önemli bir klasik.Goriot Babanın başından geçenler okuyanları etkiliyecek düzeyde gerçek olaylardır. Olay Pariste geçmesine rağmen evrensel niteliktedir. Herkes her an buna benzer bir olayı yaşayabilir.İnsanlardaki maddi ilerlemenin bazen duyguları ne kadar silikleştirmeye çalıştığına bu romanda şahit olacaksınız. Balzacın klasikleşen üslubunun en seçkin örneklerinden biri oan Goriot Babayı, bir solukta okuyacaksınız.
************
Dünya edebiyatının dahi yazarı Balzac, yaşamı tüm yönleriyle vermek isteyen dev bir yazardır. Balzacın İnsanlık Komedisi diye adlandırdığı romanlarının en güzellerinden biridir Goriat Baba. Bir taşra kentindeki orta halli bir pansiyonda geçen olaylar, tam bir İnsanlık Komedisini anlatır bize. Okuyunca seveceksiniz bu romanı.
************
Büyük Fransız romancısı Honore de Balzacın (1799-1850) ünlü dev yapıtı İnsanlık Güldürüsü, seksen sekiz ciltten oluşur. Goriot Baba, bu büyük yapıtın bir parçasıdır. Balzacın kafasında İnsanlık Güldürüsü adlı bu dev yapıtın üç bine yaklaşan karakterlerinin önemli bir kısmını, hem de en ilginçlerini bize tanıtır: Rastignac, Madame de Beauseant, Madame de Langeais ve birçokları, ünlü Balzac kişileri olarak ilk kez bu romanda karşımıza çıkar. Bu özelliği göz önüne alınınca, İnsanlık Güldürüsünün eşsiz evrenine girmek için en elverişli kapının Goriot Baba olduğu söylenebilir. Yalnızca yararttığı ilginç baba tipiyle değil, anlatım ustalığıyla da, bu roman okuyanı sürükler. Eser, ilk önce 1834te Revue de Pariste tefrika edilir, daha sonra da 1835te kitap olarak yayımlanır.
************
Fransız yazar Honoré de Balzac (1799-1850), edebiyat dünyasının kendisinden, tarihçi, psikolog ve mükemmel bir gözlemci diye söz ettiği en büyük isimlerinden biridir. XIX. Yüzyıl edebiyatında Romantizmin hüküm sürdüğü bir dönemde gerçekçilik akımının öncüsü olan Balzac, modem romanın da babası sayılır. Romanlarında kendi zamanının dünyasını romantizmden büsbütün soyutlanamasa bile büyük bir gerçekçilikle yansıttı. Fransanın çeşitli bölgelerinden ve her toplumsal tabakadan kişilere yer verdiği eserlerinde tarihsel ve toplumsal koşulların damgasını taşıyan sayısız tipler aracılığıyla insanın yükselme tutkusu ve para kazanma hırsı gibi insani eğilimlerini işledi. Öldüğünde, ardında 85i tamamlanmış, 50si taslak halinde 135 eser bıraktı.Goriot Baba iki kızına aşırı derecede düşkün olan bir babanın dramıdır. Romanda, romanın baş kişisi ve kimilerine göre babalığın İsası olan Goriot Baba kadar, baba-evlat ilişkileri çevresinde yer alan öteki kişiler ve Paris burjuvazisinin oluşturduğu ortam da yadırgatmayan bir romantizm ve büyük bir gerçekçilikle işlenmiştir. Usta işi betimlemelerle de zenginleşen kitap, Balzacın en seçkin ve en tanınmış romanlarından biri olarak kabul edilir.
************
Büyük Fransız Romancısı Honore de Balzacın (1799-1850) ünlü dev yapıtı İnsanlık Güldürüsü, seksen sekiz ciltten oluşur. Goriot Baba, bu büyük yapıtın bir parçasıdır. Bu romanın ayrıcalıklı bir yeri vardır. Balzacın kafasında İnsanlık Güldürüsünü oluşturma düşüncesi Goriot Baba ile birlikte doğmuştur. Bu da bu büyük romanı, ister istemez, bir odak-yapıt durumuna getiriyor. Kurgusuyla, konusuyla, kişileriyle, içerdiği dünya görüşüyle, gerçekten çok ilginç bir roman olan Goriot Baba İnsanlık Güldürüsü adlı bu dev yapıtın üç bine ulaşan kişilerinin önemli bir kısmını, hem de en ilginçlerini bize tanıtır. Rastignac, Madame de Beauseant, Madame de Langeais ve daha birçokları, ünlü Balzac kişileri olarak ilk kez bu romanda karşımıza çıkarlar. Bu özelliği göz önüne alınınca, İnsanlık Güldürüsünün eşsiz evrenine girmek için en elverişli kapının Goriot Baba olduğu söylenebilir. Yalnızca yarattığı ilginç baba tipiyle değil, anlatım ustalığıyla da, öteki kahramanlarıyla da bu roman okuyanı sürükler.
************
Zengin olsaydım, servetimi korusaydım, onlara vermeseydim, şimdi burada olurlardı. Dudaklarıyla yanaklarımı yalarlardı. Bir konakta otururdum, güzel odalarım, uşaklarım, ateşim olurdu. Başucumda kocaları ve çocuklarıyla gözyaşı dökerlerdi.Bütün bunlar benim olurdu. Şimdiyse hiç. Para her şeyi verir insana, kızlarını bile. Ah! Param. Param nerede? Bırakacak hazinelerim olsaydı, yaralarımı sarar bakarlardı bana. Seslerini duyar, yüzlerini görürdüm.(...) Görmek istiyorum onları.Jandarmaları yollayın, zorla getirsinler! Adalet benden yana. Doğa, yasa, her şey benden yana. İsyan ediyorum. Babalar ayaklar altına alınırsa, memleket batar. Açık bu. Toplum da dünya da babalık üstüne kuruludur. Çocuklar babalarını sevmezlerse her şey mahvolur.(...)Babalar, Meclislere başvurun, evlenmeyle ilgili bir yasa çıkarsınlar.Kızlarınızı seviyorsanız evlendirmeyin onları. Damat bir kızın her şeyini bozan, her şeyini kirleten bir namussuzdur. Evlenme yok artık! Bu evlilikler kızlarımızı elimizden alıyor ve ölürken onları yanımızda bulamıyoruz. Babaların üzerine bir yasa çıkarın. Korkunç bir şey bu.Goriot Baba... Balzacın başyapıtlarından biri daha, daha önce yayımlanan Vadideki Zambaktan sonra, Oğlak Klasikleri arasındaki hak ettiği yerini alıyor...
************
İşte Balzacın sayıları iki yüzü bulan İnsanlık Komedyası adını verdiği romanların en iyilerinden biri daha: Goriot Baba. Rastignac, hukuk okuyan yoksul bir öğrencidir Ailesi iyi bir gelecek beklentisi içinde onu Parise göndermiştir. Türlü türlü insanların kaldığı Vaugernin pansiyonu adeta bir cadı kazanıdır. Rastignac orada ilk kez rastladığı Goriot Babanın trajedisine tanık olur. Saint-Germain banliyösünün süslü, ama basit ve bayağı prenseslerinin aç gözlülükle babalarını nasıl soyduklarını görür; toplumun bütün çirkinliklerinin bir tek trajedide toplandığına tanık olur. Rastignac, bir uşak ve bir hizmetçi kadınla birlikte Goriot Babanın tabutunun ardından yürürken babalarının cenazesine katılmayan kızlara ve sefil Paris sosyetesine karşı tiksinti duyar.İnsanlık Komedyasının öteki kitaplarında okurun karşısına çıkan vicdansız ve katı yürekli Baron Rastignac haline gelir böylelikle.
******
******
Fransız gerçekçiliğinin büyük ustası Balzac, Fransız Devriminin yarattığı büyük altüst oluşun yazarıdır. Burjuva sınıfının sermaye biriktirme süreçlerinde yıktığı değerlerin yarattığı boşlukta hemen bütün toplumsal katmanların dramını... tümünü göster
******
Fransız gerçekçiliğinin büyük ustası Balzac, Fransız Devriminin yarattığı büyük altüst oluşun yazarıdır. Burjuva sınıfının sermaye biriktirme süreçlerinde yıktığı değerlerin yarattığı boşlukta hemen bütün toplumsal katmanların dramını anlatır. Goriot Baba, mülk ve para edinme süreçleri içinde yalnızlığa giden yolun taşlarını döşer. Kızları ve onların kocaları arasında sıkışıp kalmış Kral Leardir o; büyük bir melodramın da baş aktörü.Goriot Baba: Yalnızlığın girdabına sürükleniş.
************
İşte Balzacın sayıları iki yüzü bulan İnsanlık Komedyası adını verdiği romanların en iyilerinden biri daha: Goriot Baba. Rastignac, hukuk okuyan yoksul bir öğrencidir Ailesi iyi bir gelecek beklentisi içinde onu Parise göndermiştir. Türlü türlü insanların kaldığı Vaugernin pansiyonu adeta bir cadı kazanıdır. Rastignac orada ilk kez rastladığı Goriot Babanın trajedisine tanık olur. Saint-Germain banliyösünün süslü, ama basit ve bayağı prenseslerinin aç gözlülükle babalarını nasıl soyduklarını görür; toplumun bütün çirkinliklerinin bir tek trajedide toplandığına tanık olur. Rastignac, bir uşak ve bir hizmetçi kadınla birlikte Goriot Babanın tabutunun ardından yürürken babalarının cenazesine katılmayan kızlara ve sefil Paris sosyetesine karşı tiksinti duyar. İnsanlık Komedyasının öteki kitaplarında okurun karşısına çıkan vicdansız ve katı yürekli Baron Rastignac haline gelir böylelikle.
************
Dönemin Fransasını, bir pansiyonda kalan insanlar ve onların çarpık ilişkileri üzerinden anlatan; tarihin ve sanatın buluştuğu o ince çizgide duran önemli bir klasik.Goriot Babanın başından geçenler okuyanları etkiliyecek düzeyde gerçek olaylardır. Olay Pariste geçmesine rağmen evrensel niteliktedir. Herkes her an buna benzer bir olayı yaşayabilir.İnsanlardaki maddi ilerlemenin bazen duyguları ne kadar silikleştirmeye çalıştığına bu romanda şahit olacaksınız. Balzacın klasikleşen üslubunun en seçkin örneklerinden biri oan Goriot Babayı, bir solukta okuyacaksınız.
************
Dünya edebiyatının dahi yazarı Balzac, yaşamı tüm yönleriyle vermek isteyen dev bir yazardır. Balzacın İnsanlık Komedisi diye adlandırdığı romanlarının en güzellerinden biridir Goriat Baba. Bir taşra kentindeki orta halli bir pansiyonda geçen olaylar, tam bir İnsanlık Komedisini anlatır bize. Okuyunca seveceksiniz bu romanı.
************
Büyük Fransız romancısı Honore de Balzacın (1799-1850) ünlü dev yapıtı İnsanlık Güldürüsü, seksen sekiz ciltten oluşur. Goriot Baba, bu büyük yapıtın bir parçasıdır. Balzacın kafasında İnsanlık Güldürüsü adlı bu dev yapıtın üç bine yaklaşan karakterlerinin önemli bir kısmını, hem de en ilginçlerini bize tanıtır: Rastignac, Madame de Beauseant, Madame de Langeais ve birçokları, ünlü Balzac kişileri olarak ilk kez bu romanda karşımıza çıkar. Bu özelliği göz önüne alınınca, İnsanlık Güldürüsünün eşsiz evrenine girmek için en elverişli kapının Goriot Baba olduğu söylenebilir. Yalnızca yararttığı ilginç baba tipiyle değil, anlatım ustalığıyla da, bu roman okuyanı sürükler. Eser, ilk önce 1834te Revue de Pariste tefrika edilir, daha sonra da 1835te kitap olarak yayımlanır.
************
Fransız yazar Honoré de Balzac (1799-1850), edebiyat dünyasının kendisinden, tarihçi, psikolog ve mükemmel bir gözlemci diye söz ettiği en büyük isimlerinden biridir. XIX. Yüzyıl edebiyatında Romantizmin hüküm sürdüğü bir dönemde gerçekçilik akımının öncüsü olan Balzac, modem romanın da babası sayılır. Romanlarında kendi zamanının dünyasını romantizmden büsbütün soyutlanamasa bile büyük bir gerçekçilikle yansıttı. Fransanın çeşitli bölgelerinden ve her toplumsal tabakadan kişilere yer verdiği eserlerinde tarihsel ve toplumsal koşulların damgasını taşıyan sayısız tipler aracılığıyla insanın yükselme tutkusu ve para kazanma hırsı gibi insani eğilimlerini işledi. Öldüğünde, ardında 85i tamamlanmış, 50si taslak halinde 135 eser bıraktı.Goriot Baba iki kızına aşırı derecede düşkün olan bir babanın dramıdır. Romanda, romanın baş kişisi ve kimilerine göre babalığın İsası olan Goriot Baba kadar, baba-evlat ilişkileri çevresinde yer alan öteki kişiler ve Paris burjuvazisinin oluşturduğu ortam da yadırgatmayan bir romantizm ve büyük bir gerçekçilikle işlenmiştir. Usta işi betimlemelerle de zenginleşen kitap, Balzacın en seçkin ve en tanınmış romanlarından biri olarak kabul edilir.
************
Büyük Fransız Romancısı Honore de Balzacın (1799-1850) ünlü dev yapıtı İnsanlık Güldürüsü, seksen sekiz ciltten oluşur. Goriot Baba, bu büyük yapıtın bir parçasıdır. Bu romanın ayrıcalıklı bir yeri vardır. Balzacın kafasında İnsanlık Güldürüsünü oluşturma düşüncesi Goriot Baba ile birlikte doğmuştur. Bu da bu büyük romanı, ister istemez, bir odak-yapıt durumuna getiriyor. Kurgusuyla, konusuyla, kişileriyle, içerdiği dünya görüşüyle, gerçekten çok ilginç bir roman olan Goriot Baba İnsanlık Güldürüsü adlı bu dev yapıtın üç bine ulaşan kişilerinin önemli bir kısmını, hem de en ilginçlerini bize tanıtır. Rastignac, Madame de Beauseant, Madame de Langeais ve daha birçokları, ünlü Balzac kişileri olarak ilk kez bu romanda karşımıza çıkarlar. Bu özelliği göz önüne alınınca, İnsanlık Güldürüsünün eşsiz evrenine girmek için en elverişli kapının Goriot Baba olduğu söylenebilir. Yalnızca yarattığı ilginç baba tipiyle değil, anlatım ustalığıyla da, öteki kahramanlarıyla da bu roman okuyanı sürükler.
************
Zengin olsaydım, servetimi korusaydım, onlara vermeseydim, şimdi burada olurlardı. Dudaklarıyla yanaklarımı yalarlardı. Bir konakta otururdum, güzel odalarım, uşaklarım, ateşim olurdu. Başucumda kocaları ve çocuklarıyla gözyaşı dökerlerdi.Bütün bunlar benim olurdu. Şimdiyse hiç. Para her şeyi verir insana, kızlarını bile. Ah! Param. Param nerede? Bırakacak hazinelerim olsaydı, yaralarımı sarar bakarlardı bana. Seslerini duyar, yüzlerini görürdüm.(...) Görmek istiyorum onları.Jandarmaları yollayın, zorla getirsinler! Adalet benden yana. Doğa, yasa, her şey benden yana. İsyan ediyorum. Babalar ayaklar altına alınırsa, memleket batar. Açık bu. Toplum da dünya da babalık üstüne kuruludur. Çocuklar babalarını sevmezlerse her şey mahvolur.(...)Babalar, Meclislere başvurun, evlenmeyle ilgili bir yasa çıkarsınlar.Kızlarınızı seviyorsanız evlendirmeyin onları. Damat bir kızın her şeyini bozan, her şeyini kirleten bir namussuzdur. Evlenme yok artık! Bu evlilikler kızlarımızı elimizden alıyor ve ölürken onları yanımızda bulamıyoruz. Babaların üzerine bir yasa çıkarın. Korkunç bir şey bu.Goriot Baba... Balzacın başyapıtlarından biri daha, daha önce yayımlanan Vadideki Zambaktan sonra, Oğlak Klasikleri arasındaki hak ettiği yerini alıyor...
************
İşte Balzacın sayıları iki yüzü bulan İnsanlık Komedyası adını verdiği romanların en iyilerinden biri daha: Goriot Baba. Rastignac, hukuk okuyan yoksul bir öğrencidir Ailesi iyi bir gelecek beklentisi içinde onu Parise göndermiştir. Türlü türlü insanların kaldığı Vaugernin pansiyonu adeta bir cadı kazanıdır. Rastignac orada ilk kez rastladığı Goriot Babanın trajedisine tanık olur. Saint-Germain banliyösünün süslü, ama basit ve bayağı prenseslerinin aç gözlülükle babalarını nasıl soyduklarını görür; toplumun bütün çirkinliklerinin bir tek trajedide toplandığına tanık olur. Rastignac, bir uşak ve bir hizmetçi kadınla birlikte Goriot Babanın tabutunun ardından yürürken babalarının cenazesine katılmayan kızlara ve sefil Paris sosyetesine karşı tiksinti duyar.İnsanlık Komedyasının öteki kitaplarında okurun karşısına çıkan vicdansız ve katı yürekli Baron Rastignac haline gelir böylelikle.
******
******
Fransız gerçekçiliğinin büyük ustası Balzac, Fransız Devriminin yarattığı büyük altüst oluşun yazarıdır. Burjuva sınıfının sermaye biriktirme süreçlerinde yıktığı değerlerin yarattığı boşlukta hemen bütün toplumsal katmanların dramını... tümünü göster
Yedi yıllık siyasi sürgünden dönen Gorki, 1913 yılında, 1923te Benim Üniversitelerimle bitecek üçlemesinin ilki olan Çocukluğumu kaleme alır. Anlattıklarının kendisine değil, geçmişte ve yaşadığı günlerdeki sıradan Rus halkının hayatına ait korkunç izlenimlerin kasvetli çerçevesinden ibaret olduğunu söyleyen Gorki, hayatının ayrıntılarına, tesadüflerine; tarihinin en büyük dönüşümüne doğru evrilen Rusyanın gerçekliğini yansıtan temsili bir güç kazandırır.Çocukluğum: Hayatın dikenli yollarında.
******
Gorkinin kendi hayatından etkilenerek yazdığı, birbirinin devamı olan üç eser vardır: Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken ve Benim Üniversitelerim. Dünya klasikleri arasında yeri doldurulamayacak eserler olan bu kitaplar milyonlarca satarak, severek okunmuştur. Gorkinin çocukluğu yoksulluk içinde, değişik kesimlerden, cahil, kaba insanlar arasında geçmiştir. Bu insanlar eserlerinde o kadar iyi anlatılmışlar ve incelenmişlerdir ki, bu görüşün altında sımsıcak insan sevgisi, işlenmemiş bir duyarlılık vardır.Aç, kültürsüz, bilgiye susayan bu insanlardan yeni bir insan, yeni bir toplum ortaya çıkacakt
************
Kırk yıl önce gemiler bu kadar hızlı gitmezdi. Nijniye yaptığımız yolculuk çok uzun sürüyordu. Güzellikleri ilk tattığım o günleri bugün gibi çok iyi hatırlıyorum. Havalar iyi gidiyordu. Ninem ve ben sabahtan akşama kadar güvertede kalıyorduk. Volganın kıyıları arasında süzülerek gidiyorduk. Açık kahverengi geminin çarkları tembel tembel ve büyük bir gürültüyle gri-mavi suları dövüyor ve köpürtüyordu.
************
Ama gerçek, acımanın çok üstündedir. Ben de yalnızca kendimi değil, sokaktaki sıradan Rus insanının, bir zamanlar ve bu güne gelinceye kadar içinde yaşadığı boğucu, acı ve sıkıntılarla örülü küçücük dünyasını anlatıyorum. -Gorki- (Arka Kapak)
************
Babam karanlık sayılabilecek bir odada, pencerenin önünde beyazlara bürünmüş yatıyor. Gözüme oldukça iri görünüyor. Ayak parmakları garip bir şekilde birbirinden ayrılmış, şefkatli elleri göğüs hizasında birleştirilmiş ancak parmakları hareketsiz. Madeni paraların siyah kenarları her zaman ışıldayan gözlerini gizliyor. Genelde huzurdan parlayan yüzü, şimdi kaygılı bir tebessümde dişlerini ortaya çıkarıyor ve içimi bir ürperti kaplıyor.
************
Çocukluğum, Gorkinin 192128 yılları arasında yaşadığı İtalyada yazdığı eserlerdendir.Babası ölünce Annesi tarafından büyük babasının evine bırakılan küçük Aleksey, oldukça zor şartlarda hayat okuluna adım atar.Küçük ve dar bir çevrenin yoksul insanları aralarındaki kaba ilişkiler, çetin koşullar, derin bir gözlemcilikle aktarılır Alekseyin gözünden.Çocukluğum, Rus edebiyatının en güzel öz geçmiş romanları sayılan üçlemenin (Çocukluğum-Ekmeğimi Kazanırken-Benim Üniversitelerim) ilk kitabıdır.
******
Yedi yıllık siyasi sürgünden dönen Gorki, 1913 yılında, 1923te Benim Üniversitelerimle bitecek üçlemesinin ilki olan Çocukluğumu kaleme alır. Anlattıklarının kendisine değil, geçmişte ve yaşadığı günlerdeki sıradan Rus halkının hayatına ait korkunç i... tümünü göster
Yedi yıllık siyasi sürgünden dönen Gorki, 1913 yılında, 1923te Benim Üniversitelerimle bitecek üçlemesinin ilki olan Çocukluğumu kaleme alır. Anlattıklarının kendisine değil, geçmişte ve yaşadığı günlerdeki sıradan Rus halkının hayatına ait korkunç izlenimlerin kasvetli çerçevesinden ibaret olduğunu söyleyen Gorki, hayatının ayrıntılarına, tesadüflerine; tarihinin en büyük dönüşümüne doğru evrilen Rusyanın gerçekliğini yansıtan temsili bir güç kazandırır.Çocukluğum: Hayatın dikenli yollarında.
******
Gorkinin kendi hayatından etkilenerek yazdığı, birbirinin devamı olan üç eser vardır: Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken ve Benim Üniversitelerim. Dünya klasikleri arasında yeri doldurulamayacak eserler olan bu kitaplar milyonlarca satarak, severek okunmuştur. Gorkinin çocukluğu yoksulluk içinde, değişik kesimlerden, cahil, kaba insanlar arasında geçmiştir. Bu insanlar eserlerinde o kadar iyi anlatılmışlar ve incelenmişlerdir ki, bu görüşün altında sımsıcak insan sevgisi, işlenmemiş bir duyarlılık vardır.Aç, kültürsüz, bilgiye susayan bu insanlardan yeni bir insan, yeni bir toplum ortaya çıkacakt
************
Kırk yıl önce gemiler bu kadar hızlı gitmezdi. Nijniye yaptığımız yolculuk çok uzun sürüyordu. Güzellikleri ilk tattığım o günleri bugün gibi çok iyi hatırlıyorum. Havalar iyi gidiyordu. Ninem ve ben sabahtan akşama kadar güvertede kalıyorduk. Volganın kıyıları arasında süzülerek gidiyorduk. Açık kahverengi geminin çarkları tembel tembel ve büyük bir gürültüyle gri-mavi suları dövüyor ve köpürtüyordu.
************
Ama gerçek, acımanın çok üstündedir. Ben de yalnızca kendimi değil, sokaktaki sıradan Rus insanının, bir zamanlar ve bu güne gelinceye kadar içinde yaşadığı boğucu, acı ve sıkıntılarla örülü küçücük dünyasını anlatıyorum. -Gorki- (Arka Kapak)
************
Babam karanlık sayılabilecek bir odada, pencerenin önünde beyazlara bürünmüş yatıyor. Gözüme oldukça iri görünüyor. Ayak parmakları garip bir şekilde birbirinden ayrılmış, şefkatli elleri göğüs hizasında birleştirilmiş ancak parmakları hareketsiz. Madeni paraların siyah kenarları her zaman ışıldayan gözlerini gizliyor. Genelde huzurdan parlayan yüzü, şimdi kaygılı bir tebessümde dişlerini ortaya çıkarıyor ve içimi bir ürperti kaplıyor.
************
Çocukluğum, Gorkinin 192128 yılları arasında yaşadığı İtalyada yazdığı eserlerdendir.Babası ölünce Annesi tarafından büyük babasının evine bırakılan küçük Aleksey, oldukça zor şartlarda hayat okuluna adım atar.Küçük ve dar bir çevrenin yoksul insanları aralarındaki kaba ilişkiler, çetin koşullar, derin bir gözlemcilikle aktarılır Alekseyin gözünden.Çocukluğum, Rus edebiyatının en güzel öz geçmiş romanları sayılan üçlemenin (Çocukluğum-Ekmeğimi Kazanırken-Benim Üniversitelerim) ilk kitabıdır.
******
Yedi yıllık siyasi sürgünden dönen Gorki, 1913 yılında, 1923te Benim Üniversitelerimle bitecek üçlemesinin ilki olan Çocukluğumu kaleme alır. Anlattıklarının kendisine değil, geçmişte ve yaşadığı günlerdeki sıradan Rus halkının hayatına ait korkunç i... tümünü göster
onionknight şu anda kitap okumuyor.