Fuck-Up, New Yorkun arka sokaklarında gezinen adsız bir avarenin kâh kasvetli, kâh neşeli yolculuğunu kışkırtıcı bir üslupla betimliyor. Sevgilisi tarafından terk edilen, zam istediği anda kovulan, daha sonra bulduğu porno sinemasındaki işinden olmamak için gay numarası yapan bir fuck-upın başına gelen tüm traji-komik olaylar, şehir yalnızlığının sindiği bir espri anlayışıyla aktarılıyor. Roman kahramanın düzgün bir iş ve kız arkadaşa sahipken, yiyecek bulmak için çöpleri karıştırır hale gelişini okurken, tüyleriniz diken diken olacak... Ney York usülü, uyuşturucusuz bir Trainspotting. Mother Saidin yazarı Hal Sirowitz Müthiş bir roman... Nersesianın, baştan çıkarıcı ve cesur anlatımı okuru hemen sarıyor. The Village Voice Nersesian, sade bir vatandaşın dış dünya ve duygusal çevre ile olan ilişkisini hatasız ve samimi bir şekilde dile getiriyor. İşte bu yüzden hikâye doğal akışını koruyor ve inandırıcılığını yitirmiyor. Paper
Fuck-Up, New Yorkun arka sokaklarında gezinen adsız bir avarenin kâh kasvetli, kâh neşeli yolculuğunu kışkırtıcı bir üslupla betimliyor. Sevgilisi tarafından terk edilen, zam istediği anda kovulan, daha sonra bulduğu porno sinemasındaki işinden olmam... tümünü göster
Fuck-Up, New Yorkun arka sokaklarında gezinen adsız bir avarenin kâh kasvetli, kâh neşeli yolculuğunu kışkırtıcı bir üslupla betimliyor. Sevgilisi tarafından terk edilen, zam istediği anda kovulan, daha sonra bulduğu porno sinemasındaki işinden olmamak için gay numarası yapan bir fuck-upın başına gelen tüm traji-komik olaylar, şehir yalnızlığının sindiği bir espri anlayışıyla aktarılıyor. Roman kahramanın düzgün bir iş ve kız arkadaşa sahipken, yiyecek bulmak için çöpleri karıştırır hale gelişini okurken, tüyleriniz diken diken olacak... Ney York usülü, uyuşturucusuz bir Trainspotting. Mother Saidin yazarı Hal Sirowitz Müthiş bir roman... Nersesianın, baştan çıkarıcı ve cesur anlatımı okuru hemen sarıyor. The Village Voice Nersesian, sade bir vatandaşın dış dünya ve duygusal çevre ile olan ilişkisini hatasız ve samimi bir şekilde dile getiriyor. İşte bu yüzden hikâye doğal akışını koruyor ve inandırıcılığını yitirmiyor. Paper
Fuck-Up, New Yorkun arka sokaklarında gezinen adsız bir avarenin kâh kasvetli, kâh neşeli yolculuğunu kışkırtıcı bir üslupla betimliyor. Sevgilisi tarafından terk edilen, zam istediği anda kovulan, daha sonra bulduğu porno sinemasındaki işinden olmam... tümünü göster
Herkes için Orhan Pamuk
"Bu kitapta, şimdiye kadar yazdığım sayfalardan, en kolay anlaşılabilir ve en güçlü olanları seçmeye çalıştım."
Çocukluk ve okul hikâyeleri ve tarihten sayfalar
Orhan Pamuk, diğer kitaplarından bu parçaları kitaba alırken metinlere dokundu, eski yazılarını değiştirdi, cümleler, paragraflar ekledi, başlıklar koydu. Pamuk'un kırk yıllık yazarlık hayatının en güzel sayfalarından yapılan bu seçme hem onun yeni ve genç okurlarının, hem de yazarın eski takipçilerinin ilgisini çekecek.
"Kitabın kalbinde, hakkında hayaller kurmaktan hoşlandığım iki konu var: Tarihin esrarlı yüzü ve çocukluk ve öğrencilik yıllarının hatıraları. Romanlarımda ve düzyazılarımda bu iki kaynağa hep geri döndüm. Her seferinde de iki konunun kafamda iç içe geçtiğini hissettim. Yani: Tarihin çocuksu yanı ile çocukluğun tarihsel yanı."
Hiç yayımlanmamış bir hikâye
Ben Bir Ağacım'da Pamuk, Osmanlı zamanının bir celladını, bir padişahın kıskançlığını anlatıyor, bir ağacı, bir resmi konuşturuyor ve kendi çocukluk, gençlik ve okul hatıralarını hikâye ediyor. Pamuk'un yeni romanı Kafamda Bir Tuhaflık'ın kahramanı Mevlut Karataş'ın ortaokul yıllarının hikâyesiyle...
(Tanıtım Bülteninden)
Herkes için Orhan Pamuk
"Bu kitapta, şimdiye kadar yazdığım sayfalardan, en kolay anlaşılabilir ve en güçlü olanları seçmeye çalıştım."
Çocukluk ve okul hikâyeleri ve tarihten sayfalar
Orhan Pamuk, diğer kitaplarından bu parçaları kit... tümünü göster
Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca Sisifos Söyleni ve Başkaldıran İnsanla da alırdı belki. Ama Camusyü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır, Yabancı (1942), Veba (1947) ve Düşüşse (1956) bu yapıtlar arasında üç büyük doruktur. Ancak, kimi yazınseverler bu üç başyapıt arasında daha çok Düşüşü yeğlerler. Bu kitap, herhangi bir düşünce ya da savı özellikle öne çıkarmaya çalışmadan, yalın bir anlatım ve özgün bir kurgu içinde, zengin bir düşünce ve duygu yüküyle, çağdaş dünyayı ve insanlarını derinlemesine sorgulayıp yargılar, çirkinliklerini ve düşkünlüklerini sergiler. Ama, aynı zamanda, bu dünyada yaşayan, dolayısıyla şu ya da bu biçimde, şu ya da bu ölçüde onun sorumluluğunu taşıyan bireyler olarak tek tek her birimize bir ayna tutar, eski avukat Jean-Baptiste Clamenceın öyküsü aracılığıyla, bize kendini tehlikeye atmadan yaşayanların, yani hepimizin ve her birimizin benzersiz öyküsünü anlatır. Düşüşün yayımlanmasından bir yıl sonra Camusnün Nobel Ödülünü kazanması bir rastlantı olmasa gerek. ALDIĞI ÖDÜLLER: 1957 Nobel Ödülü
Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca Sisifos Söyleni ve Başkaldıran İnsanla da alırdı belki. Ama Camusyü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır, Yabancı (1942), Veba (1947) ve Düşüşse (195... tümünü göster
Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca Sisifos Söyleni ve Başkaldıran İnsanla da alırdı belki. Ama Camusyü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır, Yabancı (1942), Veba (1947) ve Düşüşse (1956) bu yapıtlar arasında üç büyük doruktur. Ancak, kimi yazınseverler bu üç başyapıt arasında daha çok Düşüşü yeğlerler. Bu kitap, herhangi bir düşünce ya da savı özellikle öne çıkarmaya çalışmadan, yalın bir anlatım ve özgün bir kurgu içinde, zengin bir düşünce ve duygu yüküyle, çağdaş dünyayı ve insanlarını derinlemesine sorgulayıp yargılar, çirkinliklerini ve düşkünlüklerini sergiler. Ama, aynı zamanda, bu dünyada yaşayan, dolayısıyla şu ya da bu biçimde, şu ya da bu ölçüde onun sorumluluğunu taşıyan bireyler olarak tek tek her birimize bir ayna tutar, eski avukat Jean-Baptiste Clamenceın öyküsü aracılığıyla, bize kendini tehlikeye atmadan yaşayanların, yani hepimizin ve her birimizin benzersiz öyküsünü anlatır. Düşüşün yayımlanmasından bir yıl sonra Camusnün Nobel Ödülünü kazanması bir rastlantı olmasa gerek. ALDIĞI ÖDÜLLER: 1957 Nobel Ödülü
Albert Camus çağdaş düşün ve yazın dünyasındaki saygın yerini yalnızca oyunlarıyla da, yalnızca Sisifos Söyleni ve Başkaldıran İnsanla da alırdı belki. Ama Camusyü Camus yapan öncelikle anlatı yapıtlarıdır, Yabancı (1942), Veba (1947) ve Düşüşse (195... tümünü göster
Ah Muhsin Ünlü, Modern Türk Şiirinin keçiyollarında, uçurumlarında, zirvelerinde hünerli bir samuray, muzip bir derviş, fiyakalı bir çita gibi dolaşıyor. Bu müstesna, janjanlı, kıyak şiirlerin yeni basımını övünçle, kıvançla, sevinçle sunuyoruz!
Ah Muhsin Ünlü, Modern Türk Şiirinin keçiyollarında, uçurumlarında, zirvelerinde hünerli bir samuray, muzip bir derviş, fiyakalı bir çita gibi dolaşıyor. Bu müstesna, janjanlı, kıyak şiirlerin yeni basımını övünçle, kıvançla, sevinçle sunuyoruz!