Mayın Tarlasında Colasına Maç isimli kitabıyla ilk kez kitapseverlerin karşısına çıkan Ali Osman Aydın, Dünya sinema tarihinin en özgün yapımlarından olan Fight Clube/ Dövüş Kulübü ve Truman Show filmlerini mercek altına alıyor. Gerçeği Gör, Fünyeni Çek, Sistemi Yık sloganıyla okuyucuya seslenen kitap, iki filmin teknik ve biçimsel çözümlemelerini yaparken modernizm, kapitalizm, iktidar, ölüm v.b kavramlara bu iki filmin perspektifinden yorumlar getiriyor.Yazar, kitabın ilk bölümlerinde iki filmin ayrıntılı çözümlemelerini yaparken, ikinci bölümde de söz konusu filmlerde işlenen kavramları tanınmış düşünürlerin görüşlerinden de faydalanarak tartışmaya açıyor. Okuyucuya Erich Frommdan Aliya İzzetbegoviçe, Nietzscheden Gandhiye kadar zengin bir fikir yelpazesi açan Ali Osman Aydın, modernizm ve ahlâk algılarına Dövüş Kulübü ve Truman Show üzerinden göndermelerde bulunuyor.
Mayın Tarlasında Colasına Maç isimli kitabıyla ilk kez kitapseverlerin karşısına çıkan Ali Osman Aydın, Dünya sinema tarihinin en özgün yapımlarından olan Fight Clube/ Dövüş Kulübü ve Truman Show filmlerini mercek altına alıyor. Gerçeği Gör, Fünyeni ... tümünü göster
Gelin peşimden, karanlığa yolculuk başlıyor... Her adımda bir suç aydınlanıyor...
Deliller hep doğruyu söyler.
Deliller unutmaz, şaşırmaz, caymaz, korkmaz... Bu nedenle deliller, Ben yaptım ya da O yaptı, gördüm itiraflarından çok daha değerlidir.
Gelin peşimden, karanlığa yolculuk başlıyor... Her adımda bir suç aydınlanıyor...
Deliller hep doğruyu söyler.
Deliller unutmaz, şaşırmaz, caymaz, korkmaz... Bu nedenle deliller, Ben yaptım ya da O yaptı, gördüm itiraflarından çok daha değerlidir.
Gelin peşimden, karanlığa yolculuk başlıyor... Her adımda bir suç aydınlanıyor...
Deliller hep doğruyu söyler.
Deliller unutmaz, şaşırmaz, caymaz, korkmaz... Bu nedenle deliller, Ben yaptım ya da O yaptı, gördüm itiraflarından çok daha değerlidir.
Gelin peşimden, karanlığa yolculuk başlıyor... Her adımda bir suç aydınlanıyor...
Deliller hep doğruyu söyler.
Deliller unutmaz, şaşırmaz, caymaz, korkmaz... Bu nedenle deliller, Ben yaptım ya da O yaptı, gördüm itiraflarından çok daha değerlidir.
Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı kurtlarla çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adamın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emperyalizmin iştahını kabartmıştı ve Türkiye'de darbe üstüne darbe yapılıyordu. Önce Sultan Abdülaziz'e yapıldı darbe, sonra V. Murad'a. Sanıldı ki, Osmanlının kaderi pamuk ipliğine bağlı. Nitekim Sultan Abdülhamid tahta geçtiğinde İngiliz Dışişleri Bakanı, kendisini tehdit etmiş, Ayağını denk alsın, ona da öncekilere yaptığımızı yaparız, demişti.
Çöküş için gün sayılırken, bu 34 yaşındaki adam, 30 yılını adayacağı bir icraatın düğmesine basıyordu. Ülkeyi bir barış dönemine sokarken, kazanılan zamanda demiryolu ağından eğitim yatırımlarına kadar bir dolu projeye imza atıyordu. Kendisini feda etmişti ama 30 yılda yetiştirdiği nesil, Çanakkale'den Sina çölüne kadar emperyalizme karşı Akif'in deyişiyle kıta kapma oyunu oynayacaktı.
Kızıl Sultan demişlerdi ona. Kendi açılarından haklıydılar. Çünkü Osmanlının paylaşımını pahalıya getirmişti Avrupa'ya. Kansız olacağını sandıkları Osmanlı gövdesindeki ameliyat, 30 yıllık gecikme sayesinde Avrupa'nın kanlı bir iç savaşına dönüşmüş ve bir dünya meselesi haline gelmişti.
Osmanlı tarihini yeniden yazmaya koyulan Mustafa Armağan’ın titiz ve akıcı kaleminden Son Sultan’ın Kurtlarla Dansı... Kitabı okuyunca dansın bugün de devam ettiğini fark edeceksiniz...
Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı kurtlarla çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adamın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emp... tümünü göster
Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı kurtlarla çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adamın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emperyalizmin iştahını kabartmıştı ve Türkiye'de darbe üstüne darbe yapılıyordu. Önce Sultan Abdülaziz'e yapıldı darbe, sonra V. Murad'a. Sanıldı ki, Osmanlının kaderi pamuk ipliğine bağlı. Nitekim Sultan Abdülhamid tahta geçtiğinde İngiliz Dışişleri Bakanı, kendisini tehdit etmiş, Ayağını denk alsın, ona da öncekilere yaptığımızı yaparız, demişti.
Çöküş için gün sayılırken, bu 34 yaşındaki adam, 30 yılını adayacağı bir icraatın düğmesine basıyordu. Ülkeyi bir barış dönemine sokarken, kazanılan zamanda demiryolu ağından eğitim yatırımlarına kadar bir dolu projeye imza atıyordu. Kendisini feda etmişti ama 30 yılda yetiştirdiği nesil, Çanakkale'den Sina çölüne kadar emperyalizme karşı Akif'in deyişiyle kıta kapma oyunu oynayacaktı.
Kızıl Sultan demişlerdi ona. Kendi açılarından haklıydılar. Çünkü Osmanlının paylaşımını pahalıya getirmişti Avrupa'ya. Kansız olacağını sandıkları Osmanlı gövdesindeki ameliyat, 30 yıllık gecikme sayesinde Avrupa'nın kanlı bir iç savaşına dönüşmüş ve bir dünya meselesi haline gelmişti.
Osmanlı tarihini yeniden yazmaya koyulan Mustafa Armağan’ın titiz ve akıcı kaleminden Son Sultan’ın Kurtlarla Dansı... Kitabı okuyunca dansın bugün de devam ettiğini fark edeceksiniz...
Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı kurtlarla çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adamın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emp... tümünü göster
qassddeddc şu anda kitap okumuyor.