gerçekten çok etkileyici ve güzel bir kitap .MÜTHİŞŞŞ!!!!!!!!
gerçekten çok etkileyici ve güzel bir kitap .MÜTHİŞŞŞ!!!!!!!!
Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian'ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu. Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmişti: Yıldızlara varan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikane, özel bir jet, tropikal bir ada ve orada yazlık bir ev ve de çok değer verdiği varlığı - evinin özel yolunun ortasına parkettiği kırmızı bir ferrari. Şimdi ise Büyük Julian kalp krizi geçirmiş, çaresiz bir bebek gibi yerde kıvranıyor ve deli gibi sarsılıyordu. Bütün bunlar üç seneden fazla bir zaman önce yaşanmıştı. Son duyduğum Julian'ın Hindistan'a gittiği idi. Ortaklardan birine hayatını sadeleştirmek istediğini, bazı yanıtlara ihtiyacı olduğunu ve onları bu mistik ülkede bulmayı amaçladığını söylemişti. İşine son vermiş, malikanesini, adasını ve jetini elden çıkarmıştı. Hatta Ferrari'sini bile satmıştı. Bir gün ofisimin kapısı yavaşça açıldı. Kapının ardında canlılık ve enerji yayan, genç ve iyi görünüşünden fazla neredeyse kutsal diyebileceğim bir huzura sahip, gülümseyen bir adam kapıda göründü. İşimi elimden almaya niyetli hızlı bir avukat herhalde diye düşündüm. Genç adam sevdiği bir öğrencisini izleyen Buda gibi gülümseyerek bana bakmayı sürdürdü. Dayanılmaz sessizlikle geçen uzun bir aradan sonra şaşırtıcı bir biçimde emredici bir ses tonuyla konuştu: Tüm konuklarına böyle mi davranırsın John, hele sana mahkeme salonlarının sırrını öğreten birine. Julian? Bu sen misin? İnanamıyorum ! Gerçekten sen misin? Güçlü kahkahası kuşkularımı doğruladı. Önümde duran genç adam uzun süredir kayıp şu Hintli Yogi'den başkası değildi: Julian Mantle. İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm.
Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian'ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfaların... tümünü göster
Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian'ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu. Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmişti: Yıldızlara varan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikane, özel bir jet, tropikal bir ada ve orada yazlık bir ev ve de çok değer verdiği varlığı - evinin özel yolunun ortasına parkettiği kırmızı bir ferrari. Şimdi ise Büyük Julian kalp krizi geçirmiş, çaresiz bir bebek gibi yerde kıvranıyor ve deli gibi sarsılıyordu. Bütün bunlar üç seneden fazla bir zaman önce yaşanmıştı. Son duyduğum Julian'ın Hindistan'a gittiği idi. Ortaklardan birine hayatını sadeleştirmek istediğini, bazı yanıtlara ihtiyacı olduğunu ve onları bu mistik ülkede bulmayı amaçladığını söylemişti. İşine son vermiş, malikanesini, adasını ve jetini elden çıkarmıştı. Hatta Ferrari'sini bile satmıştı. Bir gün ofisimin kapısı yavaşça açıldı. Kapının ardında canlılık ve enerji yayan, genç ve iyi görünüşünden fazla neredeyse kutsal diyebileceğim bir huzura sahip, gülümseyen bir adam kapıda göründü. İşimi elimden almaya niyetli hızlı bir avukat herhalde diye düşündüm. Genç adam sevdiği bir öğrencisini izleyen Buda gibi gülümseyerek bana bakmayı sürdürdü. Dayanılmaz sessizlikle geçen uzun bir aradan sonra şaşırtıcı bir biçimde emredici bir ses tonuyla konuştu: Tüm konuklarına böyle mi davranırsın John, hele sana mahkeme salonlarının sırrını öğreten birine. Julian? Bu sen misin? İnanamıyorum ! Gerçekten sen misin? Güçlü kahkahası kuşkularımı doğruladı. Önümde duran genç adam uzun süredir kayıp şu Hintli Yogi'den başkası değildi: Julian Mantle. İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm.
Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian'ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfaların... tümünü göster
2015'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
2015'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
Nevada nın uçsuz bucaksız yollarının büyük bölümü çöllerden geçer. Yolu bu çöllerden geçenler ister istemez tedirgin hissederler kendilerini. Çünkü varacakları yere kadar tanımsız bir korku da eşlik eder onlara. 50 numaralı yolda sıcak altında yol alan insanlar, gidecekleri yere asla varamayacaklardır: New York City ye evlerine dönen Profesör Jackson ve karısı, Lake Tahoe ya tatile giden Wentworth-Ohio lu Carver ailesi ve bir Harley motosiklet üzerinde seyahat eden orta yaşlı ünlü yazar Johnny Marinville dir bu kişiler. Bir yol levhasına çivilenmiş kedi ölüsü, Çin Çukuru denen bir dağın yamacına kurulmuş Desperation isimli küçük madenci kasabanın işaretidir. Ama her şey bu kadar değildir. Bölgede trafiği yöneten kişi, kendisini kanun olarak gören dev yapılı polis Collie Entragian dır. Arabanızın plakası çalınmış ya da düşmüşse, veya lastiğiniz patlamışsa, işiniz bitik demektir. Bölgede korkunç şeyler olmaktadır ve Entragain, işin sadece görünen yüzüdür. Desperation ı etkisine alan gizem ve kasabayı bir virüs gibi sarmış olan kötülükler, korkunç ve dehşet vericidir. Fakat genç David Carver ın bildiği ve bildiği için de korktuğu güçler ise daha da korkunçtur. Tanrısal güçle kötülüklerin karşı karşıya geldiği bu romanda Stephen King, soluk soluğa bir maceraya çağırıyor okurlarını.
Nevada nın uçsuz bucaksız yollarının büyük bölümü çöllerden geçer. Yolu bu çöllerden geçenler ister istemez tedirgin hissederler kendilerini. Çünkü varacakları yere kadar tanımsız bir korku da eşlik eder onlara. 50 numaralı yolda sıcak altında yol al... tümünü göster
Bilimkurgu yazının benzersiz ismi Douglas Adamsın neredeyse dünyanın tüm dillerine çevrilmiş dizisi Otospotçunun Galaksi Rehberi BBCde radyo oyunu olarak yayınlanışının ardından büyük bir okur kitlesine ulaşarak popülerliğini asla yitirmeyecek bir kült haline geliyordu.Galaksinin haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşesinde, gözlerden uzak bir güneşin yörüngesinde, tamamıyla önemsiz küçük bir gezegen döner. Gezegenin maymundan gelen halkı genellikle mutsuzdu. Ağaçlardan inmekle büyük hata yaptıklarını düşünenlerin sayısı gün geçtikçe artıyordu. Bazıları ağaçlara çıkmanın bile hamle olduğunu ve okyanuslardan asla ayrılmamış olmaları gerektiğini söylüyordu. Sonra adamın birinin, sırf değişiklik olsun diye bundan böyle halka nazık davranmanın ne kadar iyi olacağını dile getirdiği için bir ağaca çivilenmesinden yaklaşık iki bin yıl sonra, bir perşembe günü, o önemsiz gezegen bir kestirme yol uğruna yok olup gidecekti. Ama bilinmeyen gerçek şuydu ki gezegenin yaratılış amacı yalnızca Nihai Soruya cevap bulmak için yapılan bir deneydi...
Bilimkurgu yazının benzersiz ismi Douglas Adamsın neredeyse dünyanın tüm dillerine çevrilmiş dizisi Otospotçunun Galaksi Rehberi BBCde radyo oyunu olarak yayınlanışının ardından büyük bir okur kitlesine ulaşarak popülerliğini asla yitirmeyecek bir kü... tümünü göster
rabia2 şu anda kitap okumuyor.