André Gide 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyılın ilk yarısındaki ekonomik-siyasal çalkantılar içinde, Avrupa kültür hayatının iniş çıkışlarının sismografıdır. Kendini gerçekleştirmeye çalışan insanların, tarihsel ömrünü doldurmuş iki sosyal yarım küre soylu sınıf ile burjuva arasında sıkışmış kalmış hayatları, Gidein Kadınlar Okulunda yitirilmiş hayatlar olarak karşımıza çıkar. Dışındaki dünyayı, kendini gerçekleştirme çabasının aracı düzeyine indirgemiş, sevgisizliğinin ve bencilliğinin farkında değilmiş gibi görünen bir adam ve onun üzerinden kendine ayna tutan bir kadın.Kadınlar Okulu: Yanlış bir hayat doğru yaşanamaz.
******
1947de Nobel edebiyat ödülünü alan Gidein bütün yapıtları, karmaşık kişiliğini yansıtır. Düşüncelerindeki bütünlük ve soyluluk, üslubundaki arılık ve uyum Gidee Fransız edebiyatının ustaları arasındaki saygın yerini kazandırmıştır. Hayatın sorgulanışına tanıklık etmek ve düşünce ufkunu genişletmek isteyen herkes için Tahsil Yücelin mükemmel çevirisiyle bir Ander Gide klasiği...
******
André Gide 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyılın ilk yarısındaki ekonomik-siyasal çalkantılar içinde, Avrupa kültür hayatının iniş çıkışlarının sismografıdır. Kendini gerçekleştirmeye çalışan insanların, tarihsel ömrünü doldurmuş iki sosyal yarım küre so... tümünü göster
André Gide 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyılın ilk yarısındaki ekonomik-siyasal çalkantılar içinde, Avrupa kültür hayatının iniş çıkışlarının sismografıdır. Kendini gerçekleştirmeye çalışan insanların, tarihsel ömrünü doldurmuş iki sosyal yarım küre soylu sınıf ile burjuva arasında sıkışmış kalmış hayatları, Gidein Kadınlar Okulunda yitirilmiş hayatlar olarak karşımıza çıkar. Dışındaki dünyayı, kendini gerçekleştirme çabasının aracı düzeyine indirgemiş, sevgisizliğinin ve bencilliğinin farkında değilmiş gibi görünen bir adam ve onun üzerinden kendine ayna tutan bir kadın.Kadınlar Okulu: Yanlış bir hayat doğru yaşanamaz.
******
1947de Nobel edebiyat ödülünü alan Gidein bütün yapıtları, karmaşık kişiliğini yansıtır. Düşüncelerindeki bütünlük ve soyluluk, üslubundaki arılık ve uyum Gidee Fransız edebiyatının ustaları arasındaki saygın yerini kazandırmıştır. Hayatın sorgulanışına tanıklık etmek ve düşünce ufkunu genişletmek isteyen herkes için Tahsil Yücelin mükemmel çevirisiyle bir Ander Gide klasiği...
******
André Gide 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyılın ilk yarısındaki ekonomik-siyasal çalkantılar içinde, Avrupa kültür hayatının iniş çıkışlarının sismografıdır. Kendini gerçekleştirmeye çalışan insanların, tarihsel ömrünü doldurmuş iki sosyal yarım küre so... tümünü göster
André Gide 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyılın ilk yarısındaki ekonomik-siyasal çalkantılar içinde, Avrupa kültür hayatının iniş çıkışlarının sismografıdır. Kendini gerçekleştirmeye çalışan insanların, tarihsel ömrünü doldurmuş iki sosyal yarım küre soylu sınıf ile burjuva arasında sıkışmış kalmış hayatları, Gidein Kadınlar Okulunda yitirilmiş hayatlar olarak karşımıza çıkar. Dışındaki dünyayı, kendini gerçekleştirme çabasının aracı düzeyine indirgemiş, sevgisizliğinin ve bencilliğinin farkında değilmiş gibi görünen bir adam ve onun üzerinden kendine ayna tutan bir kadın.Kadınlar Okulu: Yanlış bir hayat doğru yaşanamaz.
******
1947de Nobel edebiyat ödülünü alan Gidein bütün yapıtları, karmaşık kişiliğini yansıtır. Düşüncelerindeki bütünlük ve soyluluk, üslubundaki arılık ve uyum Gidee Fransız edebiyatının ustaları arasındaki saygın yerini kazandırmıştır. Hayatın sorgulanışına tanıklık etmek ve düşünce ufkunu genişletmek isteyen herkes için Tahsil Yücelin mükemmel çevirisiyle bir Ander Gide klasiği...
******
André Gide 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyılın ilk yarısındaki ekonomik-siyasal çalkantılar içinde, Avrupa kültür hayatının iniş çıkışlarının sismografıdır. Kendini gerçekleştirmeye çalışan insanların, tarihsel ömrünü doldurmuş iki sosyal yarım küre so... tümünü göster
Tarih Hırsızlığı, tarihyazımı aracılığıyla tarihin Batı tarafından ele geçirilişini anlatıyor. Bu "hırsızlık", geçmişin çoğu zaman Batı Avrupa ölçeğinde yaşanmış süreçlere göre kavramsallaştırılıp sunulmasını, ardından da dünyanın geri kalanına dayatılmasını ifade ediyor.
Bazı tarihçilere göre Rönesans'tan, bazılarına göre ise ancak 19. yüzyıldan itibaren küresel ölçekte üstünlüğü ele geçiren Batı'nın bu öne geçişinin nedenlerinin araştırılması 19. ve 20. yüzyıl tarihyazımının tercihli konularından biri oldu. Jack Goody bu tarihyazımını, Marx, Weber, Norbert Elias, Fernand Braudel, Moses Finley ve Perry Anderson gibi kuramcılar ve tarihçiler üzerinden inceleyip eleştirel bir bakış geliştirirken, "Batı niye üstün geldi? Doğu niye geri kaldı?" sorusunu hem Avrupa-merkezci perspektifi, hem de dayandırıldığı olgusal zemindeki hatalar bakımından çok ciddi bir eleştiriye tabi tutuyor.
Demokrasi, kapitalizm, bireycilik ve aşk gibi kurumların bulunuşunu sadece Batı'ya mal etmenin, diğer kültürlere yönelik bir hırsızlık olduğunu vurgulayan Goody, farklı kültürleri bir arada incelemeye olanak verecek ve modası geçmiş basit Batı/Doğu karşıtlaştırmalarının yerini alacak yeni bir karşılaştırmalı yöntem öneriyor.
Tarih Hırsızlığı, tarihyazımı aracılığıyla tarihin Batı tarafından ele geçirilişini anlatıyor. Bu "hırsızlık", geçmişin çoğu zaman Batı Avrupa ölçeğinde yaşanmış süreçlere göre kavramsallaştırılıp sunulmasını, ardından da dünyanın geri kala... tümünü göster