ne kadar çoklar,okunacaklar...
ne kadar çoklar,okunacaklar...
Godotyu Beklerken 1948 yılında Fransızca olarak yazıldı ve 1953te Pariste sahneye kondu. Zamanla ülke çapında bir ün kazandı. 1954 yılında Beckett tarafından bazı değişikliklerle İngilizceye çevrildi ve başka ülkelerde de sahnelenmeye başladı. Avangard olarak nitelenmesine karşın hızla klasikleşti. Oyunun varoluş sancıları çeken kahramanları, yolları kesiştiğinde birbirleriyle iletişim kurmaya çalışırlar. her gün yinelenen bu ritüelde bellek işlevinin yerine getiremeyince de gerçekliğin kesinliğinden uzaklaşmaşa başlarlar.Kimilerine göre tüm zamanların en iyisi olan bu oyun, 21. yüzyılda da kafamızda soru işaretleri bırakmaya devam ediyor.
Godotyu Beklerken 1948 yılında Fransızca olarak yazıldı ve 1953te Pariste sahneye kondu. Zamanla ülke çapında bir ün kazandı. 1954 yılında Beckett tarafından bazı değişikliklerle İngilizceye çevrildi ve başka ülkelerde de sahnelenmeye başladı. Avanga... tümünü göster
Godotyu Beklerken 1948 yılında Fransızca olarak yazıldı ve 1953te Pariste sahneye kondu. Zamanla ülke çapında bir ün kazandı. 1954 yılında Beckett tarafından bazı değişikliklerle İngilizceye çevrildi ve başka ülkelerde de sahnelenmeye başladı. Avangard olarak nitelenmesine karşın hızla klasikleşti. Oyunun varoluş sancıları çeken kahramanları, yolları kesiştiğinde birbirleriyle iletişim kurmaya çalışırlar. her gün yinelenen bu ritüelde bellek işlevinin yerine getiremeyince de gerçekliğin kesinliğinden uzaklaşmaşa başlarlar.Kimilerine göre tüm zamanların en iyisi olan bu oyun, 21. yüzyılda da kafamızda soru işaretleri bırakmaya devam ediyor.
Godotyu Beklerken 1948 yılında Fransızca olarak yazıldı ve 1953te Pariste sahneye kondu. Zamanla ülke çapında bir ün kazandı. 1954 yılında Beckett tarafından bazı değişikliklerle İngilizceye çevrildi ve başka ülkelerde de sahnelenmeye başladı. Avanga... tümünü göster
Şehbenderzâde Filibeli Ahmet Hilmi
Bu kitabı, hakikat aşkıyla yanan, akılla kavranamayacak konuları merak eden insanların zevkle okuyacağı kanaatindeyim. Filibeli Ahmed Hilmi kitabını böyle takdim ediyor okurlarına.1865 yılında Bulgaristanın Filibe şehrinde dünyaya gelen Filibeli Ahmet Hilmi (1865-1913), Galatasaray Lisesini bitirmiş, Düyun-u Umumiyede memurluk yapmış, siyasi nedenlerle Beyrut, Mısır ve Libyada kalmak zorunda kalmıştır. Çıkardığı gazeteler dönemin yöneticileri tarafından kapatılmıştır. Çeşitli gazetelerde yazılar yazan ve tasavvufla ilgilenen yazarın 40 kadar eseri vardır.Amak-ı Hayal, 23 fantastik hikâyeden oluşuyor. Ne var ki Ahmed Hilmi bey, tasavvufla tanıştıktan sonra kaleme aldığı bu hikâyeleri çok ciddiye alıyor ve şöyle diyor:Okuyucularımıza sunduğumuz bu hikâyeler (bunların hikâye olup olmadığı iyi düşünülmelidir) eğer beğenilirse kendimizi bahtiyar sayacağız. Zira, bu kitaba rağbet edilmesi, insanların ciddi meselelerle ilgilendiğini göstermesi bakımından çok önemli.Ahmed Hilmi Beyin bütün bir kitapta vermeye çalıştığı ders şu metinde gizli: Ey avare yolcu! Yürü! Durma, yürü! Bu geçici alemin zevkleri seni Allaha kavuşmaktan alıkoymasın. Bu eşsiz manzaraların, bu güzelliklerin hepsi yalnızca bir rüya ve hayaldir. Ey zavallı ziyaretçi!Yürü! Durma, yürü! Yürü, kendi aslına kavuş. Kemalin dereceleri bunlardır. Geçici süs ve gösterişi terk edip, yürü ki Allaha kavuşma kadehinden içesin. Yürü ki, yokluk meydanında Allahın kudretini ve sırrını göresin.
Bu kitabı, hakikat aşkıyla yanan, akılla kavranamayacak konuları merak eden insanların zevkle okuyacağı kanaatindeyim. Filibeli Ahmed Hilmi kitabını böyle takdim ediyor okurlarına.1865 yılında Bulgaristanın Filibe şehrinde dünyaya gelen Filibeli Ahme... tümünü göster
11 Ağustos 1999 gecesi evimin salonunda kahve içip gazete okurken anonim bir culexin saldırısına uğradım. Bu gözüdönmüş kan emiciyi haklamak için elimdeki gazeteyi katladım ve karşı saldırıya geçtim. Zorlu bir mücadele sonunda onu can alıcı bir gazete darbesiyle duvara mıhladım. Mezkur culexin kanı salonumun duvarlarından birinde küçümsenebilir bir leke bırakmıştı ve zaten benim gibi barbarca bir görmüş-geçirmişlikle mücehhez bir gazete okuru için böyle mikro cinayetlerin sözünü etmek bile makro lüzumsuzluk demekti. Derken, tekrar gazetemi okumaya koyuldum ve en arka sayfanın sağ alt köşesinde culexin kalıntılarına rastladım. Kalıntıların bulunduğu yerde bir böcek ilacı reklamı ya da haşere zehirleme servisi ilanı olsaydı amma matrak olurdu fakat yoktu; onların yerine Marsın bir Avustralya firması tarafından parsellenip satıldığına dair bir haber vardı. Merkezi Melbournede bulunan Mars & Authory adlı kuruluş tarafından satışa çıkarılan arsaların fiyatı 6,5 - 29 $ arasında değişiyormuş. Durumdan kuşkulanan Avustralya Senetler ve Yatırım Komisyonu, söz konusu firmanın faaliyetlerini ineleme kararı almış ve müfettişler, Marstan arsa almak için firmaya ödeme yapan müşterilerle temasa geçmiş filan. Culexten geriye kalan parçaların kuruduğunu farkettim ve bir fiskeyle gazetemden sıyırdım onları.
11 Ağustos 1999 gecesi evimin salonunda kahve içip gazete okurken anonim bir culexin saldırısına uğradım. Bu gözüdönmüş kan emiciyi haklamak için elimdeki gazeteyi katladım ve karşı saldırıya geçtim. Zorlu bir mücadele sonunda onu can alıcı bir gazet... tümünü göster
Dublörün Dilemması ve Korkma Ben Varımın yazarı Murat Menteşin uzun zamandır merakla beklenen şiirleri okurla buluşuyor.
Güzel. Çok güzel şiirler. (Ah Muhsin Ünlü)
Dublörün Dilemması ve Korkma Ben Varımın yazarı Murat Menteşin uzun zamandır merakla beklenen şiirleri okurla buluşuyor.
Güzel. Çok güzel şiirler. (Ah Muhsin Ünlü)