Yeniçeriler kapıyı zorlarken Uzun İhsan Efendi hâlâ malûm konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu... Rendekâr doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öyleyse varım. Oldukça makûl. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum. Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapadı. Az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasında şunları geçirdi:Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır.
Yeniçeriler kapıyı zorlarken Uzun İhsan Efendi hâlâ malûm konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu... Rendekâr doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öyleyse varım. Oldukça makûl. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş old... tümünü göster
28 Şubat süreci....her gün bir yığın hüsran... Günler ilerledikçe dalgalar şiddetini arttırarak dövmeye başlamıştır kalbinizin duvarlarını ve çaresizliğin sesi çığlık çığlığadır içinizde. Ateş düştüğü yeri yakar ve bir serçe olsun, gagasıyla bir damla su getirmez yangını söndürmeye...
İskender Pala, bu defa pek bilinmeyen bir özelliğiyle, asker kimliğiyle karşınızda. Usta yazar, 12 Eylülün hemen ardından başlayıp 28 Şubat sürecinde YAŞ kararıyla son bulan Deniz Kuvvetlerndeki 15 yılın hikâyesini içeriden okuma fırsatı veriyor.
(...) Acı günleri hatırlamak, insana tekrar acı verir elbette. Buna rağmen vaktiyle unutmayı çok zor başardığım o günleri şimdi yeniden hatırlamanın acısını yaşamaya cesaret etmem, sırf tarihe belge bırakma ve belki o savruluş insanların hâlâ aramızda yaşadıklarına dikkat çekebilme amacına yöneliktir ev bu yüzden yazdıklarımın tamamı katıksız hakikattir.
28 Şubat süreci....her gün bir yığın hüsran... Günler ilerledikçe dalgalar şiddetini arttırarak dövmeye başlamıştır kalbinizin duvarlarını ve çaresizliğin sesi çığlık çığlığadır içinizde. Ateş düştüğü yeri yakar ve bir serçe olsun, gagasıyla bir daml... tümünü göster
İbn Hazm, hayatının aşk acısı bakımından en verimli devresi olan otuz-otuz beş yaşlarında kaleme aldığı Tavkul-Hamâme ile sevgi psikolojisi alanında yüzyıllar boyu eskimeyen bir şaheser ortaya koymuştur. Güzeller güzeli Numa duyduğu aşkın erken gelen ölümle katmerlenmesi, belki de bu şiir ve öyküleri böylesine okunur kıldı. İnsan merak ediyor; Num hayatının baharında bu dünyadan ayrılmasaydı, acaba bu kadar güzel, ama bir o kadar da hüzünlü anlatılar doğar mıydı?Güvercin Gerdanlığı: Klasik Arap edebiyatında aşkın dili.
******
Büyük bir hukukçu, edebiyatçı, dilbilimci ve şair olan İbn Hazmın hemen hemen bütün dünya dillerine çevrilen bu önemli eseri, Endülüste ve İslâm dünyasının belli başlı merkezlerinde sevgi üzerine gelişen zengin düşünceleri, yaşanan büyük aşkları bize anlatan önemli bir kitaptır. İslâm sanatı ve debiyatının en iyi örneklerinden biri olan kitap, aynı zamanda karanlıkta kalmış bir dönemin iç yüzü, çok sayıda yönetici, hukukçu, ve bilginin özel hayatlarını dolduran ilginç olaylar ve ilişkiler hakkında da geniş bir bilgi vermektedir.
******
İbn Hazm, hayatının aşk acısı bakımından en verimli devresi olan otuz-otuz beş yaşlarında kaleme aldığı Tavkul-Hamâme ile sevgi psikolojisi alanında yüzyıllar boyu eskimeyen bir şaheser ortaya koymuştur. Güzeller güzeli Numa duyduğu aşkın erken gelen... tümünü göster
İbn Hazm, hayatının aşk acısı bakımından en verimli devresi olan otuz-otuz beş yaşlarında kaleme aldığı Tavkul-Hamâme ile sevgi psikolojisi alanında yüzyıllar boyu eskimeyen bir şaheser ortaya koymuştur. Güzeller güzeli Numa duyduğu aşkın erken gelen ölümle katmerlenmesi, belki de bu şiir ve öyküleri böylesine okunur kıldı. İnsan merak ediyor; Num hayatının baharında bu dünyadan ayrılmasaydı, acaba bu kadar güzel, ama bir o kadar da hüzünlü anlatılar doğar mıydı?Güvercin Gerdanlığı: Klasik Arap edebiyatında aşkın dili.
******
Büyük bir hukukçu, edebiyatçı, dilbilimci ve şair olan İbn Hazmın hemen hemen bütün dünya dillerine çevrilen bu önemli eseri, Endülüste ve İslâm dünyasının belli başlı merkezlerinde sevgi üzerine gelişen zengin düşünceleri, yaşanan büyük aşkları bize anlatan önemli bir kitaptır. İslâm sanatı ve debiyatının en iyi örneklerinden biri olan kitap, aynı zamanda karanlıkta kalmış bir dönemin iç yüzü, çok sayıda yönetici, hukukçu, ve bilginin özel hayatlarını dolduran ilginç olaylar ve ilişkiler hakkında da geniş bir bilgi vermektedir.
******
İbn Hazm, hayatının aşk acısı bakımından en verimli devresi olan otuz-otuz beş yaşlarında kaleme aldığı Tavkul-Hamâme ile sevgi psikolojisi alanında yüzyıllar boyu eskimeyen bir şaheser ortaya koymuştur. Güzeller güzeli Numa duyduğu aşkın erken gelen... tümünü göster