Henüz yirmi dört yaşındayken Lance Armstrong sporda bir efsane olma yolunda ilerliyordu. Sonra, Ekim 1996da Armstronga dördüncü safha testis kanseri teşhisi kondu; doktorlar yüzde kırk yaşama şansı vermişlerdi. O gün Armstrongun yaşamı tamamen değişti. Her zaman olduğu gibi, önderlik ruhuyla önünde uzanan yola koyuldu; bu, asla kaybetmemeye kararlı olduğu yaşam savaşıydı.Vücudunu istila eden kanserle ve ruhunu tüketmekle tehdit eden kemoterapiyle savaşırken antrenmanlarına odaklandı ve etrafındaki asla pes etmeyenlerden güç aldı. Hastaneden çıkışından sadece on altı ay sonra, çok yorucu bir parkur olduğu bilinen Tour de Francea katıldı ve tüm zamanların en iyi derecesiyle kazandı. Bundan birkaç ay sonra, baba oldu.YAŞAMA ÇEVRİLEN PEDAL, bir adamın yaşamın olasılıklarına karşı verdiği esin verici bir savaştır. Gelişimini zafer, trajedi ve dönüşümle gerçekleştirmenin öyküsüdür. Bu inanılmaz bir cesaretin ve tutkunun korku ve aynı zamanda şefkat dolu, ibret alınacak öyküsüdür.
Henüz yirmi dört yaşındayken Lance Armstrong sporda bir efsane olma yolunda ilerliyordu. Sonra, Ekim 1996da Armstronga dördüncü safha testis kanseri teşhisi kondu; doktorlar yüzde kırk yaşama şansı vermişlerdi. O gün Armstrongun yaşamı tamamen değişt... tümünü göster
Yalnızca beş yıllık bir süre içinde dört öncü nitelikli kitabın yayınlanmasıyla Slavoj ?i?ek, yakın tarihin en etkileyici, derin görüşlü ve skandal yaratıcı düşünürlerinden biri olma ününü yakaladı. Onun yazdıkları, Jacques Lacanın zamanımızın en seçkin felsefecilerinden biri olarak kabul edilmesini sağladı.
Olumsuzla Oyalanmada ?i?ek, çağdaş ideoloji kritiğine meydan okuyor ve bunu yaparak da toplumsal çatışmanın, özellikle de milliyetçiliğin ve etnik çatışmaların son zamanlarda patlak vermesinin farklı bir bakışla anlaşılması için yeni yollar ortaya koyuyor. ?i?ek şu soruyu soruyor: Bizler, gerçeğin çeşitli tutarsız uygulamaların rastlantısal etkisine indirgendiği ve öznelliğimizin pek çok ideolojik duruş arasına yayıldığı postmodern bir evrenle mi sınırlıyız? Buna verdiği yanıt Hayır; çıkış yolu da felsefeye geri dönmek. Alman idealizmine bu geri dönüş, ?i?ekin ideoloji kritiğini toplumumuzun dinamiğini ortaya dökmek için bir gereç olarak yeniden şekillendirmesine olanak sağlıyor; bunun çok önemli bir yönünü de -özellikle ?i?ekin anavatanı olan Balkanlarda geliştiği biçimiyle- milliyetçiliğin tartışılması oluşturuyor. ?i?ek -kışkırtıcı bir tavırla- milliyetçi ve etnik düşmanlığı körükleyen şeyin kendi keyfimizin kolektif düzeyde reddi olduğunu ileri sürüyor.
Popüler kültürden ve üst düzey kuramlardan -opera, kara film, kapitalist evrenselcilik, dinsel ve etnik köktencilik- örneklerin kullanıldığı bu eser, postmodern sofistlerden çok daha radikal bir biçimde, Kant ve Hegelin bizim çağdaşlarımız olduğu gerçeğini açığa çıkarıyor.
Yalnızca beş yıllık bir süre içinde dört öncü nitelikli kitabın yayınlanmasıyla Slavoj ?i?ek, yakın tarihin en etkileyici, derin görüşlü ve skandal yaratıcı düşünürlerinden biri olma ününü yakaladı. Onun yazdıkları, Jacques Lacanın zamanımızın en seç... tümünü göster
Son 10 yılda yaşadığımız her şey
"Beş gazetenin arşivinden 460 bin sayfa taradım. Sırf arşiv taraması 1.5 senemi aldı. İsim Şehir Hayvan ve İsim Şehir Bitki gibi köşe yazılarımdan derleme değil... Sıfırdan yazıldı. 3 Kasım 2002'de başlıyor. Bugüne kadar geliyor. Çıraklık, kalfalık, ustalık diye üç bölümden oluşuyor."
Yılmaz Özdil, Hürriyet, 30 Temmuz 2013
Bir tablo hayal edin.
Sanat eseri.
Miras. Size ait.
Tuvali, Türkiye coğrafyası.
Boyası, şehit kanı, alın teri.
Her sabah uyanıyorsunuz.
Gururla seyrediyorsunuz.
Ama, birileri her sabah sizden önce uyanıp o tablonun başına geçiyor
ve orasına burasına minik minik fırça darbeleri atıyor.
Her sabah bir minik fırça darbesi.
Usta işi.
Küçük küçük değişiyor tablo.
Aniden değil.
Milim milim.
Alıştıra alıştıra.
Yedire yedire.
Aradan yıllar geçiyor.
Tablo, o tablo olmaktan çıkmış!
Komple değişmiş.
Dedim ya, kanıksamışsınız.
Bakıyorsunuz bakıyorsunuz...
Tablo, hâlâ aynı tablo zannediyorsunuz.
Peki ne yapılabilir?
Fark, nasıl fark edilebilir?
Orijinalin aslında ne kadar değiştiği...
Ne hale getirildiği...
İlk bakışta nasıl anlaşılabilir?
Tek çare var. Kıyas.
Tablonun ilk haliyle...
Son halini yan yana koymalı.
Son 10 yılda yaşadığımız her şey
"Beş gazetenin arşivinden 460 bin sayfa taradım. Sırf arşiv taraması 1.5 senemi aldı. İsim Şehir Hayvan ve İsim Şehir Bitki gibi köşe yazılarımdan derleme değil... Sıfırdan yazıldı. 3 Kasım 2002'de başlıy... tümünü göster
Bedenle iletişim kurmaya başlayınca işler çok kolaylaşır. Bedenin zorlanması gerekmiyor, çünkü beden ikna edilebilir. Bedenle kavgaya girişmek gerekmiyor - bu çirkin, şiddet dolu ve saldırgan olur ve herhangi bir sürtüşme sadece daha fazla gerginlik yaratmaya yarar. O yüzden sürtüşmeye girmeye gerek yok - bırak rahatlık ön planda olsun. Ve beden Tanrının öyle güzel bir hediyesi ki onunla itişmek Tanrıya karşı gelmek ile eşdeğerdir. O bir tapınak... biz içinde yaşıyoruz; o bir mabet. Biz onun içinde varoluyoruz ve ona iyi bakmak zorundayız - o bizim sorumluluğumuz.Başta biraz tuhaf gelecek, çünkü kendi bedenimizle konuşmak asla öğretilmedi - ama bu sayede mucizeler gerçekleşebilir. Biz farkında olmadan zaten gerçekleşiyor. ben seninle konuşurken elim bir hareket yapıyor. Seninle konuşuyorum - beynim seninle iletişim halinde. Bedenim onu takip ediyor. Beden beyinle uyumlu davranıyor. Beden adeta beyin ile paralel çalışıyor. O çok duyarlı - bedeninle nasıl konuşulacağını öğrenmelisin ve işte o zaman pek çok şey yapılabilir.
Bedenle iletişim kurmaya başlayınca işler çok kolaylaşır. Bedenin zorlanması gerekmiyor, çünkü beden ikna edilebilir. Bedenle kavgaya girişmek gerekmiyor - bu çirkin, şiddet dolu ve saldırgan olur ve herhangi bir sürtüşme sadece daha fazla gerginlik ... tümünü göster
Aşk bağlılığa dönüştüğü anda ilişki haline gelir. Aşk taleplerde bulunduğu anda hapishaneye benzer. Özgürlüğünü elinden alır; göklerde uçamazsın, kafeslenmişsindir.
Aşkın özgürlük verici bir kalitede olması lazım, sana zincir vurması değil; sana kanat takıp mümkün olduğunca yükseklere uçmanı sağlaması lazım.
Unutma, aşk sınır tanımaz. Aşk kıskanç olamaz, çünkü aşk sahiplenmez. Sevdiğin için bir insanı sahiplendiğin fikri çok çirkin. Birisine sahipsin - bu demektir ki onu öldürdün ve ticari bir mala dönüştürdün. Sadece eşyalara sahip olunur. Aşk özgürlük verir.
Gerçek aşkta bölünme olmaz. Sevenler birbirinin içine erir. Sadece egoistçe aşkta büyük bir bölünme vardır, seven ve sevilen ayrılır. Gerçek aşkta ilişki yoktur. Çünkü ilişki kurulacak iki insan yoktur. Gerçek aşkta sadece sevgi olur, bir çiçek açma, güzel bir koku, bir erime, bir birleşme yaşanır. Egoistçe aşkta ise iki kişi vardır, seven ve sevilen. Ve ne zaman seven ile sevilen olsa aşk yok olur.
Aşk olduğu zaman seven ve sevilen birlikte aşkın içinde kaybolur.
Eğer özgürlük ve aşka sahip olursan başka şeye ihtiyacın kalmaz. Elde etmişsindir -sana yaşam işte bunun için verildi.
Sevgilinin niçin seninle olmak istemediğini anlamaya çalış. Seni reddettiğinden değil -seni ne kadar çok sevdiğini biliyorsun, ama bazen yalnız kalmak istiyor. Sen de onu seviyorsan yalnız bırakırsın; ona işkence yapmazsın. Adam yalnız kalmak istiyorsa kadın, Artık benimle ilgilenmiyor, belki de başka bir kadına ilgi duyuyor diye düşünmez. Akıllı eş diğerini yalnız bırakır ki tekrar kendini toplayabilsin, yeniden paylaşacak enerjisi olsun. Ve bu ritim gece ve gündüz gibidir, yaz ve kış gibi; değişir durur.
Aşk bağlılığa dönüştüğü anda ilişki haline gelir. Aşk taleplerde bulunduğu anda hapishaneye benzer. Özgürlüğünü elinden alır; göklerde uçamazsın, kafeslenmişsindir.
Aşkın özgürlük verici bir kalitede olması lazım, sana zincir vurması değil; sana kan... tümünü göster
Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin yaratmış olduğu topluma uyamamıştır çünkü toplum mantığa ve nedenlere uygun olarak yaratılmıştır. Kadın kalpten bir dünya ister. Erkek tarafından yaratılan toplumda ise kalbe yer yoktur.
Ben kadınların gerçekten bir kadın olmasını isterdim çünkü bu büyük oranda kendilerine bağlıdır. Kadın erkekten çok daha önemlidir. Çünkü o rahminde hem erkeği hem kadını taşır. O kıza ve oğlana, her ikisine de annelik eder; her ikisini de besler. Eğer o zehirliyse, o zaman sütü zehirlidir, o zaman çocukları yetiştirme tarzı zehirlidir.
Erkekle yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok; sen zaten üstünsün. Şiir yazmana gerek yok, şiir senin müziğindir. Sevginle birlikte çarpan kalbin senin dansındır!
Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dün... tümünü göster