Herkesle arkadaş olmayı çok seven, dost canlısı, biraz meraklı, şirin mi şirin bir kız... Bir gün elinde sepetiyle ninesini ziyarete giderken annesine verdiği sözü unutunca başı fena halde derde girer. Hain kurdun kurduğu pusuya düşer...Yabancılarla konuşulmaması ve verilen sözün asla unutulmaması gerektiği derslerini çıkardığımız, hepimizin çok sevdiği bu ibretli masalın kahramanını eminiz hepiniz hatırladınız. Hemen söyleyelim, bu kitapta özlediğiniz başka kahramanlar, size özel hatıraları olan başka masallar da var.Tüm dünya çocuklarının okuduğu, okurken de iyilik, erdem, yardımseverlik ve kahramanlık adına pek çok şeyle ilk kez tanıştığı bu kitapları, 7-9 yaş grubu çocuklar, büyük zevk ve beğeniyle okuyacaklar...Resimli, Renkli Resimleyen: Gülinaz ŞafakHazırlayan: Şebnem KANOĞLU\n\nBir sabah annesi kırmızı başlıklı kıza bu sepeti al ve hasta ninene götür, ama ormandan geçerken çok dikkatli ol ve durup sakın kimseyle konuşma. Ormanda bir kurt olduğunu söylüyorlar demiş.\n\nÇocukluğun ayrılmaz parçası, öğrenmenin en eğlenceli basamağı ve düş gücünün tükenmez kaynağı masallar... Bu klasik masalı Necla Ülkü Kuglin, akıcı ve sade anlatımıyla hazırladı, Cavit Yaren muhteşem resimleriyle süsledi.\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\n\nDünyası hayal gücünün ürettikleri ile yoğrulan çocuklarımızın dünyasında masalların çok önemli bir yeri vardır. Bir çocuğa on nasihat öğreteceğimize, on nasihat hükmünde bir masal öğretmemiz daha faydalı olur.Emin olun ki o çocuk yetmişinde dahi, anlattığınız masalı hatırlayıp kendi torunlarına anlatıyor olacaktır. Beş yaşındaki çocuğa Yabancılarla konuşma, yollarda fazla oyalanma! diye yapacağınız uyarı pek faydalı olmayacaktır. Fakat Kırmızı Başlıklı Kız masalı bu konuda çocuğunuz için çok iyi bir nasihattir. Çizmeli Kedi, çocukluğumuzda çoğumuzun yol arkadaşı oldu. Hansel ve Gratel şekerlemeden yapılmış evi yerken, o esrarengiz evi ağzımızın suyu akarak hayal ettik. Üvey annesi ve kız kardeşleri Sindirellaya kötülük yaptıkça sinirlendik. Bremen Çalgıcılarının müziklerine biz de eşlik ettik. Yedi Cücelerle birlikte Pamuk Prensesi uyandırmaya çalıştık. Keçi Yavrusuna Sakın kurda kapıyı açma! diye seslendik. Uyuyan Prensesin uyanmasını, Kurbağanın Prens olmasını sabırsızlıkla bekledik. Fareli Köyün Kavalcısının kaval sesini yüreğimizde hissettik. Timaş, Grimm kardeşlerin dünya edebiyatına kazandırdığı, onlarca yıldır çocukların elinden düşmeyen bu masalları psikolojik danışmanların denetiminde hazırlanmış özgün metinlerle, neşeli bir üslupla, tüm sayfaları renkli resimli, 20.5x26 cm baskısıyla çağımızın çocukları için hazırladı. Hazırlayan: Şebnem GüvençerResimleyen: Murat Bingöl\n\nBir zamanlar her görenin sevdiği, ama en çok büyükannesinin gözbebeği olan sevimli, minik bir kız vardı. Büyükannesi kızdan hiçbir şey esirgemezdi. Bir keresinde torununa kırmızı kadifedenbir başlık aramağan etti; kız onu o kadar çok severdi ki, başından hiç çıkarmazdı oldu. O yüzden de ona Kırmızı Başlıklı Kız diye ad taktılar. Daha sonra...\n\nÇok sevilen masallar Kırmızı Başlıklı Kız, Kurt ile Keçi Yavrusu ve Sinbad çocukların okuma zevkinin geliştiği bu yaşların öneminin farkında olarak sımsıcak bir üslup ve muzip resimlerle 68 yaş grubuna uygun olarak hazırlandı. Uzak denizlere açılmak üzere olan Sinbad çocukları bekliyor...\n\nEski zamanlardan birinde, sevimli ve terbiyeli küçük bir kız yaşardı, herkes onu çok severdi. Büyükannesinin hediye ettiği kırmızı şapkası yüzünden herkes ona Kırmızı Şapkalı Kız derdi. Bir gün annesi, Büyükannen hastaymış, bu sepetin içinde bir şişe süt ve pasta var, bunları ona götür. Yollarda oyalanmadan hemen gidip gel, diyerek ona bir sepet verdi.\n\n\n\n
Herkesle arkadaş olmayı çok seven, dost canlısı, biraz meraklı, şirin mi şirin bir kız... Bir gün elinde sepetiyle ninesini ziyarete giderken annesine verdiği sözü unutunca başı fena halde derde girer. Hain kurdun kurduğu pusuya düşer...Yabancılarla ... tümünü göster
Keloğlan, yaşlı anasıyla oturan, ufak tefek, çelimsiz bir masal kahramanıdır. Saf ve aptal görünmesine rağmen beklenmedik kurnazlıklar yapar. Aklını kullanarak öksüzlüğünün, yoksulluğunun acısını çıkartır.Keloğlan güçsüzken güçlenme, törelerin ve egemen güçlerin baskılarını etkisiz kılma, ardından da rahata kavuşmadaki ustalığı halkın bazı özlemlerini dile getirir. Bu özellikleriyle Keloğlan, halk öykülerine, Karagöz ve ortaoyununa, türkü, mani, atasözü gibi halk edebiyatı ürünlerine girmiştir.Türk masalları arasında özel bir yeri olan Keloğlanı küçük büyük tüm okurlarımıza sunuyoruz.
Keloğlan, yaşlı anasıyla oturan, ufak tefek, çelimsiz bir masal kahramanıdır. Saf ve aptal görünmesine rağmen beklenmedik kurnazlıklar yapar. Aklını kullanarak öksüzlüğünün, yoksulluğunun acısını çıkartır.Keloğlan güçsüzken güçlenme, törelerin ve ege... tümünü göster
******
Bu acıklı öyküde üvey anneleri tarafından evden atılan Hansel ve Gretelin başından geçen korkutucu olaylar anlatılıyor. Bütün olumsuzluklara rağmen cesaretlerini yitirmeyen iki sevimli kardeş, hayata sarılmaktan asla vazgeçmiyor!
******
******
Bu acıklı öyküde üvey anneleri tarafından evden atılan Hansel ve Gretelin başından geçen korkutucu olaylar anlatılıyor. Bütün olumsuzluklara rağmen cesaretlerini yitirmeyen iki sevimli kardeş, hayata sarılmaktan asla vazgeçmiyor!
**... tümünü göster
Dünyası hayal gücünün ürettikleri ile yoğrulan çocuklarımızın dünyasında masalların çok önemli bir yeri vardır. Bir çocuğa on nasihat öğreteceğimize, on nasihat hükmünde bir masal öğretmemiz daha faydalı olur. Emin olun ki o çocuk yetmişinde dahi, anlattığınız masalı hatırlayıp kendi torunlarına anlatıyor olacaktır. Beş yaşındaki çocuğa Yabancılarla konuşma, yollarda fazla oyalanma! diye yapacağınız uyarı pek faydalı olmayacaktır. Fakat Kırmızı Başlıklı Kız masalı bu konuda çocuğunuz için çok iyi bir nasihattir. Çizmeli Kedi, çocukluğumuzda çoğumuzun yol arkadaşı oldu. Hansel ve Gratel şekerlemeden yapılmış evi yerken, o esrarengiz evi ağzımızın suyu akarak hayal ettik. Üvey annesi ve kız kardeşleri Sindirellaya kötülük yaptıkça sinirlendik. Bremen Çalgıcılarının müziklerine biz de eşlik ettik. Yedi Cücelerle birlikte Pamuk Prensesi uyandırmaya çalıştık. Keçi Yavrusuna Sakın kurda kapıyı açma! diye seslendik. Uyuyan Prensesin uyanmasını, Kurbağanın Prens olmasını sabırsızlıkla bekledik. Fareli Köyün Kavalcısının kaval sesini yüreğimizde hissettik. Timaş, Grimm kardeşlerin dünya edebiyatına kazandırdığı, onlarca yıldır çocukların elinden düşmeyen bu masalları psikolojik danışmanların denetiminde hazırlanmış özgün metinlerle, neşeli bir üslupla, tüm sayfaları renkli resimli, 20.5x26 cm baskısıyla çağımızın çocukları için hazırladı. Hazırlayan: Şebnem GüvençerResimleyen: Murat Bingöl
Dünyası hayal gücünün ürettikleri ile yoğrulan çocuklarımızın dünyasında masalların çok önemli bir yeri vardır. Bir çocuğa on nasihat öğreteceğimize, on nasihat hükmünde bir masal öğretmemiz daha faydalı olur. Emin olun ki o çocuk yetmişinde dahi, an... tümünü göster
Bay Trelawney, Doktor Livesey ve diğer beyefendilerin hepsi, Define Adasının tüm hikayesini, başından sonuna, hiçbir şeyi atlamadan yazmamı istediler. Ben de bu yüzden 1760 yılında kalemimi elime alarak, babamın Benbow Hanını işlettiği zamana ve yanağında kılıç yarası bulunan, güneş yanığı tenli yaşlı denizcinin hanımıza ilk geldiği güne geri dönüyorum.(Kitaptan)\n\nGenç Jim Hawkins, Kaptan Flint\in sandığında define I haritasını ilk bulduğunda, kendisini bekleyen maceraları hayal bile edemiyordu. İspanyola gemisinde kabin görevlisi olduktan sonra Kont Trelawney, Kaptan Smolett, Dr. Livesey ve hain Uzun John Silver\la birlikte tüyler ürperten bir serüvene yelken açtı. Korsanlar, ihanetler, define haritaları, gizli hazineler ve deniz diplerinde yatan gemiler... Robert Louis Stevensoh\ın başyapıtı olan Define Adasında, büyük bir düş gücünden yansıyan heyecan dolu satırları bir solukta okuyacaksınız. Alfa Yayınları, gelmiş geçmiş en güzel macera romanlarından biri sayılan Define Adaşını özenli çevirisiyle tüm çocukların hayal dünyasına sunuyor...\n\nBir gün beni kenara çekmiş ve gözümü dört açıp, tek bacaklı bir denizciyi görür görmez ona haber vermem karşılığında her ayın ilk günü dört gümüş peni vadetmişti. Bu kişinin nasıl rüyalarıma girdiğini anlatmama gerek yoktur sanırım. Fırtınalı gecelerde, rüzgâr evin dört bir yanında uğuldarken ve dalgalar var gücüyle kıyıda ve kayalıklarda patlarken, bin farklı biçimde ve bin farklı şeytani ifadeye bürünmüş olarak çıkardı karşıma. Bacağı bazen dizinden kesik olurdu, bazen kalçasından. Bazen de tek bacağı gövdesinin orta yerinden fırlayan korkunç bir canavara dönüşürdü. Ama tek bacaklı denizciden korkmama rağmen, kaptanın kendisinden, onu tanıyan herkesten daha çok korkardım.(...)İnsanları en çok korkutan, hikâyeleriydi. Korkunç hikâyelerdi bunlar. Darağacında sallanan suçlular, kalas üzerinde gözleri bağlı yürüyüp denize atılanlar, korkunç fırtınalar, Dry Tortugas ve Amerikanın Karayip Denizine komşu topraklarındaki vahşi yerler ve serüvenler. Hikâyelerde anlattığı cinayetler kadar kullandığı kaba dil o bizim saf ve temiz köylüleri dehşete düşürüyordu...(...)Ölü adamın sandığı üstünde on beş adam / Yo-ho-ho ve bir şişe rom. / İç, gerisini halleder şeytan / Yo-ho-ho ve bir şişe rom. İlk başlarda ölü adamın sandığının yukarıda, Kaptanın odasında duran büyük sandığın bir benzeri olduğunu düşünüyordum ve bu düşünce tek bacaklı denizciyle birlikte rüyalarıma girmişti.Dünyanın önemli gotik yazarlarından Robert Louis Stevensonun herkes tarafından bilinen ünlü klasik romanı Define Adası da Oğlak Klasikleri arasında.\n\nDefine avcılarının maceralarını konu alan gençlik romanı.\n\nKorsan ve define konulu romanları sever misiniz çocuklar? O halde R. L. Stevensonın Define Adası adlı ünlü romanını severek okuyacaksınız. Bakalım; kahramanlarımız Define Adasında gerçekten define bulabilecekler mi, yoksa onları orada bir sürü tehlike mi bekliyor?\n\nRobert L. Stevensonun dünyaca ünlü klasiğidir. Jim Hawkins adlı çocuk, ünlü korsan Kaptan Filintin hazinelerinin haritasını ele geçirir. Korsanların bundan haberi vardır. Küçük Jim ve dostları Hispaniola adlı gemiyle yola çıkarlar. Rotalarını Define Adasına doğru çevirmişlerdir. Ancak büyük bir sürpriz onları beklemektedir, çünkü korsanlar da aynı gemidedir.\n\nİskoçyalı yazar Robert Louis Stevensonun ünlü macera romanı Define Adasında, İngilterede bir hancının oğlu olan Jim Hawkinsin eline geçen bir define haritası üzerine çıktığı define avı konu edinilir. Tek gözü kör ve bantlı, bir eli kancalı, omuzunda papağanı ile belleğimizde canlandırdığımız korsan resminin oluşmasında Define Adasının büyük etkisi vardır. Birçok dile çevrilen kitap, çocukları tropikal adalar, işaretli hazine haritaları ve korsanların olduğu sürükleyici bir maceraya çağırıyor.\n\nJim Hawkinsin tüm hayatı, gizemli bir denizcinin, babasının hanına adım atmasıyla tamamen değişmiştir. Adı Billy Bones olan bu denizcinin, peşinde birçok denizcinin olduğu bir sırrı vardı. Billy Bones öldüğünde, Jim bu sırrın bir define haritası olduğunu öğrenir ve birçok denizci de bu haritayı ele geçirmek için onu öldürmeye hazırdır.
Peşine, birçok iştahı kabarmış haydutun düştüğü bu harita, Jimin eline geçtiğinde, bu defineyi ele geçirmek için çıkılan bir deniz yolculuğunda kendini bulur. Ama bu deniz yolculuğunda kahramanımız, onu bekleyen ölümcül tehlikelerin hiçbirinin farkında değildir.
\n\nKont Trelaney, Dr. Livesey ve diğerlerinin benden Define Adası ile ilgili her şeyi baştan sona bütün ayrıntılarıyla anlatmamı istemeleri üzerine, adada hala definenin bulunabileceğini de bildiğimden, elime kalemimi aldım ve çok eskilere, babamın Amiral Benbow Hanını işlettiği ve yüzü yaralı denizcinin bizimle yaşamaya başladığı ilk günlere döndüm...\n\nMillî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.\n\nBabasıyla beraber bir köy hanında çalışan on beş yaşındaki Jim Hawkinsin hayatı hana esrarengiz bir konuğun gelmesiyle altüst olur. Jim Hawkins elinde olmadan korsanlar arasındaki çekişmeye karışır ve define peşinde uzak ülkelere açılır. Tahta bacak, Bill Jones ve küçük Jimin maceralarını bu romanda okuyacaksınız. ...\n\n\n\nBu kitap, çocuklar için yazılmış ilk romandır. Yazıldığından bu yana çocukların en çok okuduğu bu kitabın yazarı R.L. Stevensondur. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2207 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilk ve ortaokul öğrencilerine tavsiye edilmiştir.\n\n\n\nBabam, annem ve ben üçümüz İngilterenin batı sahillerinde küçük bir kasabada bulunan Amiral Benbow adında ufak bir hanı işletiyorduk. Ben on iki yaşındayken bir gün hana iri-yarı, güçlü-kuvvetli biri geldi. Yüzü güneşte yanmış, sağ yanağında büyükçe bir kılıç yarası vardı. Tırnakları kirden simsiyahtı. Sırtında kirli bir denizci ceketi asılıydı. Bir sandalyeye çöktü ve hafif ıslıkla bir şarkı söylemeye başladı:\n\n\n\n
Bay Trelawney, Doktor Livesey ve diğer beyefendilerin hepsi, Define Adasının tüm hikayesini, başından sonuna, hiçbir şeyi atlamadan yazmamı istediler. Ben de bu yüzden 1760 yılında kalemimi elime alarak, babamın Benbow Hanını işlettiği zamana ve yana... tümünü göster
Dede Korkut öyküleri, Türk edebiyatının en güzel ürünlerinindendir. Gerek öykü tekniği, gerek dil ve anlatım özellikleri yönünden günümüz öykü anlayışına çok yakındır. Bu öykülerde; Türk insanının toplumsal yapısı, yaşam anlayışı, beklentileri, mücadeleleri akıcı bir Türkçeyle verilir. Türkçe, en güzel anlatımını Dede Korkutta bulmuştur. Türk yazarları, Dede Korkutun dil ve anlatım özelliklerini işledikçe, bu öyküler dünya edebiyatında hak ettikleti yeri bulacaklardır.Bu kitapta, Dede Korkut öyküleri, olabildiğince dil ve anlatım özellikleri korunarak günümüz Türkçesine aktarılmıştır. Düzenleyen ve hazırlayan: Suat Batur
Dede Korkut öyküleri, Türk edebiyatının en güzel ürünlerinindendir. Gerek öykü tekniği, gerek dil ve anlatım özellikleri yönünden günümüz öykü anlayışına çok yakındır. Bu öykülerde; Türk insanının toplumsal yapısı, yaşam anlayışı, beklentileri, mücad... tümünü göster