Sözgelimi, ormanda, kar altında görüp de dedemin kayıp hayaline yakıştırdığım bir keder atlısı, yüzündeki kederle, öldürülmüş babamın çaresiz yalnızlığına dönüşüyor. Soğuk yalnızlığına.Yazdıkça zenginleşen, tutkulu bir anlatımı var Faruk Dumanın. Genç yaşta kendi üslubunu yaratabilmesi, başta Fethi Naci olmak üzere, eleştirmenlerin ve edebiyat çevresinin dikkatini çekti. Keder Atlısı, yazarın dördüncü öykü kitabı. Dil işçiliğini ön planda tutan Duman, bu kitabındaki öykülerinde de yeni anlatım yolları deniyor. Keder Atlısı, hem yalın bir anlatımın, hem de şiirsel bir dille kurulmuş katmanlı öykülerin bir arada bulunduğu bir kitap. Faruk Duman, bu öykülerinde insanımızın bugün yaşadığı umarsızlığı, geçmişin izlerinin silinmesiyle yaşanan hayal kırıklıklarını anlatırken masalsı, büyülü bir dünya ile yaşamın gerçeğini şaşırtıcı bir biçimde harmanlıyor.
Sözgelimi, ormanda, kar altında görüp de dedemin kayıp hayaline yakıştırdığım bir keder atlısı, yüzündeki kederle, öldürülmüş babamın çaresiz yalnızlığına dönüşüyor. Soğuk yalnızlığına.Yazdıkça zenginleşen, tutkulu bir anlatımı var Faruk Dumanın. Gen... tümünü göster
Sözgelimi, ormanda, kar altında görüp de dedemin kayıp hayaline yakıştırdığım bir keder atlısı, yüzündeki kederle, öldürülmüş babamın çaresiz yalnızlığına dönüşüyor. Soğuk yalnızlığına.Yazdıkça zenginleşen, tutkulu bir anlatımı var Faruk Dumanın. Genç yaşta kendi üslubunu yaratabilmesi, başta Fethi Naci olmak üzere, eleştirmenlerin ve edebiyat çevresinin dikkatini çekti. Keder Atlısı, yazarın dördüncü öykü kitabı. Dil işçiliğini ön planda tutan Duman, bu kitabındaki öykülerinde de yeni anlatım yolları deniyor. Keder Atlısı, hem yalın bir anlatımın, hem de şiirsel bir dille kurulmuş katmanlı öykülerin bir arada bulunduğu bir kitap. Faruk Duman, bu öykülerinde insanımızın bugün yaşadığı umarsızlığı, geçmişin izlerinin silinmesiyle yaşanan hayal kırıklıklarını anlatırken masalsı, büyülü bir dünya ile yaşamın gerçeğini şaşırtıcı bir biçimde harmanlıyor.
Sözgelimi, ormanda, kar altında görüp de dedemin kayıp hayaline yakıştırdığım bir keder atlısı, yüzündeki kederle, öldürülmüş babamın çaresiz yalnızlığına dönüşüyor. Soğuk yalnızlığına.Yazdıkça zenginleşen, tutkulu bir anlatımı var Faruk Dumanın. Gen... tümünü göster
Sözgelimi, ormanda, kar altında görüp de dedemin kayıp hayaline yakıştırdığım bir keder atlısı, yüzündeki kederle, öldürülmüş babamın çaresiz yalnızlığına dönüşüyor. Soğuk yalnızlığına.Yazdıkça zenginleşen, tutkulu bir anlatımı var Faruk Dumanın. Genç yaşta kendi üslubunu yaratabilmesi, başta Fethi Naci olmak üzere, eleştirmenlerin ve edebiyat çevresinin dikkatini çekti. Keder Atlısı, yazarın dördüncü öykü kitabı. Dil işçiliğini ön planda tutan Duman, bu kitabındaki öykülerinde de yeni anlatım yolları deniyor. Keder Atlısı, hem yalın bir anlatımın, hem de şiirsel bir dille kurulmuş katmanlı öykülerin bir arada bulunduğu bir kitap. Faruk Duman, bu öykülerinde insanımızın bugün yaşadığı umarsızlığı, geçmişin izlerinin silinmesiyle yaşanan hayal kırıklıklarını anlatırken masalsı, büyülü bir dünya ile yaşamın gerçeğini şaşırtıcı bir biçimde harmanlıyor.
Sözgelimi, ormanda, kar altında görüp de dedemin kayıp hayaline yakıştırdığım bir keder atlısı, yüzündeki kederle, öldürülmüş babamın çaresiz yalnızlığına dönüşüyor. Soğuk yalnızlığına.Yazdıkça zenginleşen, tutkulu bir anlatımı var Faruk Dumanın. Gen... tümünü göster
“Şeyh babamın vefatından hemen sonra, yeni şeyhin kim olacağını görebilmek için rüyayı bekleyen dervişler, rüyalarında aynı gece, aynı kişiyi görüp vaziyetin mahiyetini anlayabilmek için sabahın erken saatlerinde kapımı çaldıklarında, gece boyunca vücudumun her zerresine sirayet etmiş şarabın etkisinden henüz kurtulamamıştım.” Tarık Tufan’dan “hayat bu, her şey olur” diyen bir roman! Şanzelize Düğün Salonu’nun “isimsiz” kahramanı bir aşk için evinden çıkıp savrulmaya başlayınca, kendisini daha önce hiç yaşamadığı türden şaşırtıcı ve bir o kadar da tuhaf olayların içinde buluyor. Tarık Tufan sevilen üslubu, hakiki hayreti ve “acayip” kurgusuyla bizi ilgi çekici bir yolculuğa çıkarıyor. Kahramanın oradan oraya savrulmasıyla gelişen bu yolculuk bir yanıyla da insanın içine doğru uzanan bir arayış. “Aşk bize kefil oluyor bir yerde. Kalan borcumuzu temizliyor. Borç dediğim, hayata olan borcumuz; iyi insanlara, deftere yazan bakkallara, az isteyince de çok veren lokantacılara, yaptığı yemekten bir kap da sana getiren komşu kadınlara olan borcumuz. Kalan son canımızı kendi elimizle almamıza mâni oluyor. Tesellimiz oluyor. İyi tarafından bakalım. İnsanları masum olduğumuza inandırabiliriz. Ya da insanları boş verin; Allah’ı inandırırız. Âşık adamın kötülüğü de aşkı kadar aşikâr olur. Ne varsa yüzümüzde var. Başka da bir şey yok. Bu!”
“Şeyh babamın vefatından hemen sonra, yeni şeyhin kim olacağını görebilmek için rüyayı bekleyen dervişler, rüyalarında aynı gece, aynı kişiyi görüp vaziyetin mahiyetini anlayabilmek için sabahın erken saatlerinde kapımı çaldıklarında, gece boyunca vü... tümünü göster