Günlerin Getirdiği ve Sözden Söze ile birlikte Ataçın ilk dönem ürünlerini yayımlayarak Bütün Yapıtlarına doğru ilk adımını atıyor YKY.Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatına, deneme ve eleştirileriyle damgasını vuran Nurullah Ataçın, kuşku, ironi, coşku yüklü bu yazılarında dil, uygarlık, şiir ve sanat üstüne, günümüz okuruna söyleyecek pek çok sözü var. TADIMLIKÜslûp.Kaleminden çıkanı bir yol okumıyan bir iki yerini düzeltmiyen yazarı pek sevmem: kendini beğenmiş bir adamdır; yanılabileceğini aklına getirmiyor demektir. Öyle yazarların okurlarına da saygıları yoktur. Ama bir yazdıklarını bir daha, bir daha okuyan, bir türlü ellerinden bırakamıyan, boyuna düzeltmek istiyen yazarlardan da hoşlanmam. Yazdıklarını öyle uzun uzun çalışmakla güzelleştireceklerini sanırlar. Oysaki üslûp, kişinin ta kendisi olduğuna göre, sonradan düzeltilemez, güzelleştirilemez, kalemden nasıl çıktıysa öyle kalır. Güzel yazmak için az yazdıklarını söyliyenlere de gülerim. Sonra da kalkar, Flauberti anarlar. Flaubert güzel yazmak için değil, çok yazamadığı için az yazmıştır. Fıransanın belki en büyük yazarı olan Voltaire çok yazmıştır; dili Flaubertinkinden temiz, üslûbu onunkinden güzeldir. Üslûbu olan, güzel yazan kimse, komşusuna iki satırlık bir kâğıt yazarken de güzel yazar, kendini gösterir. Ama: Biz güzel yazmak için az yazıyoruz demek işlerine geliyor, karşılarındakileri aldattıklarını sanıyorlar. Bir zamanlar oldukça tanınmış bir yazarımız vardı: Ben eser yazıyorum, onun için az yazıyorum derdi. Eser, onun dilinde güzel olan, ölmiyecek yazı demekti. Kendisi daha sağdır, çoktandır sustu, belki gene yazar; ama onun o pek övdüğü eserlerini artık okuyan kalmadı. Üslûp diyorum, ama hiç sevmiyorum bu kelimeyi. Hem dilimize uymuyor, hem de bir ukalâlık hatıra getiriyor. Yerine başka bir kelime bulamadım. Yakında o da çıkar gider dilimizden.
Günlerin Getirdiği ve Sözden Söze ile birlikte Ataçın ilk dönem ürünlerini yayımlayarak Bütün Yapıtlarına doğru ilk adımını atıyor YKY.Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatına, deneme ve eleştirileriyle damgasını vuran Nurullah Ataçın, kuşku, ironi, coşku ... tümünü göster
Bir Değirmendir Bu Dünya, şiirlerinden, anı yazılarından ve hikâyelerinden tanıdığımız Zarifoğlunu başka bir açıdan tamamlamaktadır. O herkesin entel takıldığı bir zamanda çevresindeki meraklı insanlara, dostlarına, okuyucularına ilmihal okumayı tavsiye ediyordu. Namazların tadil-i erkân üzere kılınmasını, gece namazlarına kalkılmasını, hanımlara iyi davranılmasını, çocukları adam yerine koyarak karşımıza almamızı, yollarda zikirle yürümemizi telkin ediyordu. Daha doğrusu müslüman olarak iç dünyamızı zenginleştirmek, çağa donanımlı bir müslüman olarak yetişmemiz için elinden geleni yapıyordu. Hem çocuklar için yapıyordu, hem de büyükler için. Bu kitaptaki yazılara, kendi yatağında sessiz, sakin ve içten içe maveraî uğultularla akan bir nehrin zaman zaman coşup kabarması olarak da bakılabilir....
Bir Değirmendir Bu Dünya, şiirlerinden, anı yazılarından ve hikâyelerinden tanıdığımız Zarifoğlunu başka bir açıdan tamamlamaktadır. O herkesin entel takıldığı bir zamanda çevresindeki meraklı insanlara, dostlarına, okuyucularına ilmihal okumayı tavs... tümünü göster
Artık gecenin bitmesini istemiyor, doğacak her güneşin seni biraz daha törpüleyeceğine inanıyor ve gelen her telefondan, her mektuptan felaket haberi bekliyorsan; bu dünyanı tesadüfe, öbür dünyanı şefkate bırakmışsan; yani artık hiçbir şeyden korkmuyorsan ve bir mayın gibi dolaşıyorsan insanların arasında; alıngansan, kindarsan, eylem ya da eylemsizlik, konuşmak ya da susmakla dünyayı değiştireceğine inanmıyorsan bu iş bitmiştir abicim.Seni bu hale getirenler yaşadıklarını sanıyorlar. Gül bunlara, onlar da çoktan öldüler, bu senin son tesellin.Bir gün herkesin sonu gelmeyecek mi?Gelecek.Neden uzatıyorsun sahneyi, sanata bu kadar ilgisiz bir toplumla ilgilenmenin ne gereği var?Senin onlara verecek bir şeyin yok...Aptalların akla ihtiyacı yoktur zaten. Benden bu kadar abiciim.Bir gün ruhumdan özür dilemek isterseniz heykelimi yapmayın; sadece çok okuyun.Hepsi bu.
Artık gecenin bitmesini istemiyor, doğacak her güneşin seni biraz daha törpüleyeceğine inanıyor ve gelen her telefondan, her mektuptan felaket haberi bekliyorsan; bu dünyanı tesadüfe, öbür dünyanı şefkate bırakmışsan; yani artık hiçbir şeyden korkmuy... tümünü göster
Ben artık zelil ve sefil bir günahkâr oldum. Ben artık tarihin en melun çehresi Yehudaya bir nazire oldum. Yehuda nasıl dünyanın pek muazzez bir simasını, efendisini birkaç dinar için sattı ise ben de dünyanın beni en çok sevmiş bir ruhunu, o ruhun hududu olmayan emniyetini, muhitini sattım, dünyada en çok sevdiği bir şeyin kalbini ondan çaldım.Halide Edib Adıvar, kendisine asıl ününü kazandıran yapıtlarından biri olan Handanda evlilik ve aşk ilişkilerini konu alır. İngiliz terbiyesiyle yetişmiş Handan, II. Abdülhamid rejimine karşı mücadele eden Nâzımı reddederek Hüsnü Paşa ile evlenir, ama mutlu olmaz. Mutsuzluğu onu bir beyin kanamasına ve bilinç kaybına götürür.Handanın yeni ve özenli basımını genç kuşakların kaçırmamaları gerekiyor.
Ben artık zelil ve sefil bir günahkâr oldum. Ben artık tarihin en melun çehresi Yehudaya bir nazire oldum. Yehuda nasıl dünyanın pek muazzez bir simasını, efendisini birkaç dinar için sattı ise ben de dünyanın beni en çok sevmiş bir ruhunu, o ruhun h... tümünü göster
seymen şu anda kitap okumuyor.