songül kuvancı

1 takip ettiği ve 9 takip edeni var. 9 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

songül kuvancı kütüphanesine ekledi.
Ferrari'sini Satan Bilge

Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian'ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu. Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmişti: Yıldızlara varan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikane, özel bir jet, tropikal bir ada ve orada yazlık bir ev ve de çok değer verdiği varlığı - evinin özel yolunun ortasına parkettiği kırmızı bir ferrari. Şimdi ise Büyük Julian kalp krizi geçirmiş, çaresiz bir bebek gibi yerde kıvranıyor ve deli gibi sarsılıyordu. Bütün bunlar üç seneden fazla bir zaman önce yaşanmıştı. Son duyduğum Julian'ın Hindistan'a gittiği idi. Ortaklardan birine hayatını sadeleştirmek istediğini, bazı yanıtlara ihtiyacı olduğunu ve onları bu mistik ülkede bulmayı amaçladığını söylemişti. İşine son vermiş, malikanesini, adasını ve jetini elden çıkarmıştı. Hatta Ferrari'sini bile satmıştı. Bir gün ofisimin kapısı yavaşça açıldı. Kapının ardında canlılık ve enerji yayan, genç ve iyi görünüşünden fazla neredeyse kutsal diyebileceğim bir huzura sahip, gülümseyen bir adam kapıda göründü. İşimi elimden almaya niyetli hızlı bir avukat herhalde diye düşündüm. Genç adam sevdiği bir öğrencisini izleyen Buda gibi gülümseyerek bana bakmayı sürdürdü. Dayanılmaz sessizlikle geçen uzun bir aradan sonra şaşırtıcı bir biçimde emredici bir ses tonuyla konuştu: Tüm konuklarına böyle mi davranırsın John, hele sana mahkeme salonlarının sırrını öğreten birine. Julian? Bu sen misin? İnanamıyorum ! Gerçekten sen misin? Güçlü kahkahası kuşkularımı doğruladı. Önümde duran genç adam uzun süredir kayıp şu Hintli Yogi'den başkası değildi: Julian Mantle. İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm.

Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian'ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfaların... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl
songül kuvancı kütüphanesine ekledi.
Sen Ölünce Kim Ağlar

Gençlik yıllarımda, babam bana asla unutmayacağım bir şey söylemişti: Oğlum, doğduğunda bütün dünya sevinirken sen ağlıyordun. Öyle bir yaşam sür ki, öldüğünde sen sevinirken bütün dünya ağlasın. Hayatın anlamını unuttuğumuz bir çağda yaşıyoruz. Bir insanı kolaylıkla Aya gönderebiliyoruz, ancak karşı dairemize yeni taşınan komşumuzu ziyaret etmekte güçlük çekiyoruz. George Bernard Shawa ölüm döşeğinde, Hayatınızı yeni baştan yaşama fırsatınız olsaydı, ne yapardınız? diye sorulmuş. Shaw biraz düşünmüş ve sonra derin bir iç çekişle, Olabileceğim, ama asla olmadığım kişi olmak isterdim, demiş.Aynı şeyin sizin başınıza da gelmemesi için bu kitabı yazdım.O halde siz bu kitaba başlarken, size soruyorum: Siz öldüğünüzde ardınızdan kim ağlayacak? Bu gezegenden gitme ayrıcalığına ulaştığınız zaman kaç yaşamı etkileyeceksiniz? Sizi takip eden nesiller üzerinde nasıl bir etki bırakacaksınız?Son nefesinizi vermeden önce arkanızda bırakacağınız imza ne olacak?

Gençlik yıllarımda, babam bana asla unutmayacağım bir şey söylemişti: Oğlum, doğduğunda bütün dünya sevinirken sen ağlıyordun. Öyle bir yaşam sür ki, öldüğünde sen sevinirken bütün dünya ağlasın. Hayatın anlamını unuttuğumuz bir çağda yaşıyoruz. Bir ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl
songül kuvancı kütüphanesine ekledi.
Bomba

Duvarları ve tavanı uzun bir kışın isleriyle kararmış bu yer odasında mahpus gibi duran bodur ve çirkin ocak, içindeki odunları sanki öfkeyle yakıyor, bir an evvel yutmaya çalışıyordu. Hızla tutuşarak, uzanan ve sönen alevler mandolinle heyecanlı bir sosyalist marşını çalan genç Borisi, karşısında ezeli, nihayet bulmaz milli çorabını ören güzel karısı Mağdayı, akıcı bir kırmızıya boyuyor, bütün odayı kaplayan büyük, kötürüm gölgelerini titretiyordu.

******

Bomba, Ömer Seyfettinin hikâye kitapları arasında, gördüğü ilgi bakımından en başta gelenlerinden biridir. Bu kitapta Ömer Seyfettinin sınır boyu hikâyeleri biraraya getirilmiştir.

************

Boris, karısı ve ihtiyar babası ile Makedonyada yaşamaktadır. Bir gece evlerine Bulgaristanın en meşhur çetesi gelir. Borisi alıp dışarı götürürler, evinde de sabaha kadar eğlence yapar, ihtiyar adamın bütün parsını pulunu alırlar. Karısı Borisi çok sevdiği için bu haydutların her dediğini yapar. Sabah olup giderlerken kıza bir yuvarlak paket bırakıp, bunu saklamasını söylerler. Kız paketi açınca Borisin kesilmiş başıyla karşılaşır. ...

******

Duvarları ve tavanı uzun bir kışın isleriyle kararmış bu yer odasında mahpus gibi duran bodur ve çirkin ocak, içindeki odunları sanki öfkeyle yakıyor, bir an evvel yutmaya çalışıyordu. Hızla tutuşarak, uzanan ve sönen alevler mandolinle heyecanlı bir... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl
songül kuvancı okumuş.
Bomba

Duvarları ve tavanı uzun bir kışın isleriyle kararmış bu yer odasında mahpus gibi duran bodur ve çirkin ocak, içindeki odunları sanki öfkeyle yakıyor, bir an evvel yutmaya çalışıyordu. Hızla tutuşarak, uzanan ve sönen alevler mandolinle heyecanlı bir sosyalist marşını çalan genç Borisi, karşısında ezeli, nihayet bulmaz milli çorabını ören güzel karısı Mağdayı, akıcı bir kırmızıya boyuyor, bütün odayı kaplayan büyük, kötürüm gölgelerini titretiyordu.

******

Bomba, Ömer Seyfettinin hikâye kitapları arasında, gördüğü ilgi bakımından en başta gelenlerinden biridir. Bu kitapta Ömer Seyfettinin sınır boyu hikâyeleri biraraya getirilmiştir.

************

Boris, karısı ve ihtiyar babası ile Makedonyada yaşamaktadır. Bir gece evlerine Bulgaristanın en meşhur çetesi gelir. Borisi alıp dışarı götürürler, evinde de sabaha kadar eğlence yapar, ihtiyar adamın bütün parsını pulunu alırlar. Karısı Borisi çok sevdiği için bu haydutların her dediğini yapar. Sabah olup giderlerken kıza bir yuvarlak paket bırakıp, bunu saklamasını söylerler. Kız paketi açınca Borisin kesilmiş başıyla karşılaşır. ...

******

Duvarları ve tavanı uzun bir kışın isleriyle kararmış bu yer odasında mahpus gibi duran bodur ve çirkin ocak, içindeki odunları sanki öfkeyle yakıyor, bir an evvel yutmaya çalışıyordu. Hızla tutuşarak, uzanan ve sönen alevler mandolinle heyecanlı bir... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl
songül kuvancı kütüphanesine ekledi.
Yüksek Ökçeler

Ömer Seyfettin, yaşadığı dönemin geleneksel dil ve edebiyat anlayışına bağlı kalmayan yenilikçi kişiliği ile düz yazımızın gelişme aşamasında büyük dönüşümler yarattı. Tabii lisan, konuşulan lisandır. ilkesi üzerinde inatla durarak yalın bir anlatım kurdu. Öykünün akışında sağladığı hızlılık, olay - kişi - çevre bağlantılarındaki doğallık ve en önemlisi ustalıkla yarattığı yergi havasıyla bugün de canlılığını koruyan eserler verdi. Döneminin eski dil beğenisine saplanıp kalan yazarlarını okunmaz duruma düşüren zaman onu haklı çıkardı.

******

Hatice Hanım, genç yaşta dul kalmış zengin bir hanımcağızdı. Göztepedeki köşkünde hizmetçileri ve evlatlığı ile temizlik ve namus üzerine kurulu bir düzende yaşıyorlardı. Daha doğrusu Hatice Hanım böyle olduğunu düşünüyordu. Güzeldi, tombuldu, cıvıl cıvıl bir şeydi. Ama çok kısa olduğu için evin içinde bile hep bir karış topuklu ayakkabılarla gezerdi. Bir süre sonra bu yüksek topuk merakı onu hasta etmişti. Doktor tavsiyesiyle yüksek topuklu ayakkabı giymemeye karar verir. İşte bir zamanlar huzur üzerine kurulu köşkün düzeni, yüksek topuklu ayakkabılar çıkınca hiç de öyle olmadığı ortaya çıkar. Kitapta ayrıca ‘MERMER TEZGAH, NASIL KURTARMIŞ, RÜŞVET, ÜÇ NASİHAT, YENİ BİR HEDİYE, TOPUZ adlı öyküler de yer almaktadır.

************

Yüksek Ökçelerde, yazarın, çoğu kadın-erkek ilişkileri üzerine yazılmış hikâyeleriyle mizah çeşnili hikâyeleri biraraya toplanmıştır.

************

Hatice Hanım pek genç yaşta dul kalmış zengin bir hanımcağızdı. On üç yaşındayken altmış altı yaşında bir kocaya vardığı için evlilik denen şeyden nefret etmişti. İşte hemen hemen on sene vardı ki; erkeğin hayali, zihnine romantizma, balgam, pamuk, vantuz, tentürdiyot yığınlarından yapılmış pis, asık suratlı, lanet bir heyula şeklinde gelirdi.

******

Ömer Seyfettin, yaşadığı dönemin geleneksel dil ve edebiyat anlayışına bağlı kalmayan yenilikçi kişiliği ile düz yazımızın gelişme aşamasında büyük dönüşümler yarattı. Tabii lisan, konuşulan lisandır. ilkesi üzerinde inatla durarak yalın bir anlatım ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl
songül kuvancı okumuş.
Yüksek Ökçeler

Ömer Seyfettin, yaşadığı dönemin geleneksel dil ve edebiyat anlayışına bağlı kalmayan yenilikçi kişiliği ile düz yazımızın gelişme aşamasında büyük dönüşümler yarattı. Tabii lisan, konuşulan lisandır. ilkesi üzerinde inatla durarak yalın bir anlatım kurdu. Öykünün akışında sağladığı hızlılık, olay - kişi - çevre bağlantılarındaki doğallık ve en önemlisi ustalıkla yarattığı yergi havasıyla bugün de canlılığını koruyan eserler verdi. Döneminin eski dil beğenisine saplanıp kalan yazarlarını okunmaz duruma düşüren zaman onu haklı çıkardı.

******

Hatice Hanım, genç yaşta dul kalmış zengin bir hanımcağızdı. Göztepedeki köşkünde hizmetçileri ve evlatlığı ile temizlik ve namus üzerine kurulu bir düzende yaşıyorlardı. Daha doğrusu Hatice Hanım böyle olduğunu düşünüyordu. Güzeldi, tombuldu, cıvıl cıvıl bir şeydi. Ama çok kısa olduğu için evin içinde bile hep bir karış topuklu ayakkabılarla gezerdi. Bir süre sonra bu yüksek topuk merakı onu hasta etmişti. Doktor tavsiyesiyle yüksek topuklu ayakkabı giymemeye karar verir. İşte bir zamanlar huzur üzerine kurulu köşkün düzeni, yüksek topuklu ayakkabılar çıkınca hiç de öyle olmadığı ortaya çıkar. Kitapta ayrıca ‘MERMER TEZGAH, NASIL KURTARMIŞ, RÜŞVET, ÜÇ NASİHAT, YENİ BİR HEDİYE, TOPUZ adlı öyküler de yer almaktadır.

************

Yüksek Ökçelerde, yazarın, çoğu kadın-erkek ilişkileri üzerine yazılmış hikâyeleriyle mizah çeşnili hikâyeleri biraraya toplanmıştır.

************

Hatice Hanım pek genç yaşta dul kalmış zengin bir hanımcağızdı. On üç yaşındayken altmış altı yaşında bir kocaya vardığı için evlilik denen şeyden nefret etmişti. İşte hemen hemen on sene vardı ki; erkeğin hayali, zihnine romantizma, balgam, pamuk, vantuz, tentürdiyot yığınlarından yapılmış pis, asık suratlı, lanet bir heyula şeklinde gelirdi.

******

Ömer Seyfettin, yaşadığı dönemin geleneksel dil ve edebiyat anlayışına bağlı kalmayan yenilikçi kişiliği ile düz yazımızın gelişme aşamasında büyük dönüşümler yarattı. Tabii lisan, konuşulan lisandır. ilkesi üzerinde inatla durarak yalın bir anlatım ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl
Daha Fazla Göster

songül kuvancı şu an ne okuyor?

Yeşil (Çember, #0)

%0

Truvalı Helen

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.