srpp

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
srpp şu an okuyor.
Savaş ve Barış

İnsanın var olduğu yerde eksik olmayan aşk, hırs, iyilik, düşmanlık ve entrika... Bir yanda ne için yapıldığı bilinmeyen ve onca insanın ölmesine sebep olan savaşlar: diğer yanda ‘barışın küçük bir sınıfın daimi kaderi oluşu... Savaşta da barışta da dürüstlüğü ilke edinmiş kahramanlar...19. yüzyıl başlarında Napolyon orduları ile Rus askerleri arasında yaşanan savaş panoraması altında adeta bir belgesel gibi ilerleyen romanda, yüzlerce farklı karakterin gözüyle Rus toplumsal yaşamı anlatılır. Savaş ve Barış, ‘hayatın, zamanın Rusyasının, tarihin ve sınıf kavgalarının olağanüstü bir tablosudur.

******

Yedi yıllık bir çalışmanın ürünü olan Savaş ve Barış, Lev Tolstoyun üç dev eserinin ilkidir. Yazar romanında tarih, savaş ve savaşın aktörleri konusunda kendine özgü kavrayışını sergiler. Tolstoy, kendisinin de mensubu olduğu Çarlık Rusyası aristokrasisinin zaaf ve çelişkilerini, Rus halkının bakış açısından ele alır. O, bu sınıfın hem içinde hem dışındadır. Savaşın yıkımlarını, soylu sınıfın geçirdiği sarsıntıyla bağlantılı olarak sunarken, tarih birey ilişkisinde, bireye hep acıların düştüğünü söyler. Ona göre, İnsan Tanrıya inanmıyorsa, bu acılara katlanması olanaksızdır. Tarih ve savaşlarla inancın evrenini karşı karşıya getiren bu anlayış, bu romanı bitirdikten sonra ilk ve en derin bunalımını yaşayacak olan Tolstoyun kendi bölünmüş dünyasının da bir yansımasıdır. Savaş ve Barış: Tarihin akışını değiştiren direniş.

************

Andrey Bolkonski genç Nataşaya âşıktır, ama genç kız kendisini kandıran Anatol Kuragin tarafından baştan çıkarılır.
Hayalkırıklığı içindeki Andrey savaşa katılır. Babasından büyük bir miras kalan Piyer Bezuhov ise kendini sevmediği, değer vermediği bir kadının, Yelena Kuraginin kollarında bulur. Bu sıra Napolyon, Moskova üstüne yürümektedir...
Tıpkı en özgün ve en ilginç kahramanları gibi Tolstoy da hep kendi yolunu aradı, birbirinden çok uzak ve farklı yönlere saptı. Onlar gibi heyecanı, şüpheyi, kederi, ümitsizliği, huzuru ve endişeyi tattı; onlar gibi kıpır kıpır, aşırı, bazen de saftı; tıpkı onlar gibi bütün deneyimlerinde ve bütün hamlelerinde, samimiyet ve doğruluktan asla ödün vermedi. Bu özelliği çağdaşlarının gözünden kaçmadı, hayattayken yaşayan bir efsane oldu.


************

Politik tiyatronun önemli ve öncü bir yapıtı. Dünyanın en büyük romanlarından biri kabul edilen Savaş ve Barış, ünlü Alman tiyatro kuramcısı, politik tiyatronun yaratıcısı, düşünceleri ve yaptıkları ile Bertolt Brechtin epik tiyatro yaratısının hazırlayıcısı olan Erwin Piscator tarafından oyunlaştırılmış ve ilk kez 1950li yıllarda Almanyada sahneye konmuş. Tolstoyun bu önemli ve nicel olarak büyük-hacimli yapıtı, Piscatorun çok usta tiyatro anlayışı ile salt tarihsel bir aşk hikâyesi yapısına bürünmeden, politik tiyatronun öncü bir yaratısı olarak tiyatro sanatı içinde yerini almış bulunuyor. Oyunda, romanın özünde çatışma olan bölümler hızlı, akıcı, dinamik bir üslupla veriliyor. Romandaki diğer olaylar, betimlemeler, geçişler ise bir Anlatıcı tarafından aktarılıyor.

************

XVIII. yüzyılın sonunda Pariste yirmi kadar insan toplandı, bunlar bütün insanların eşit ve özgür olduklarını ileri sürüyorlardı. Bu yüzden bütün Fransada insanlar birbirlerini boğazlamaya başladılar. Bu insanlar kralı ve daha birçok insanı öldürdüler. Aynı çağda Fransada bir dâhi yaşıyordu. Bu, Napolyondu. O, herkesi yeniyor, yani ötekilerden daha çok insanı öldürüyordu. Çünkü büyük bir dehaydı. Bilinmeyen bir sebeple Afrikalıları öldürmeye gitmişti bu dahî. Onları o kadar güzel öldürdü, kendisi de o kadar kurnaz ve akıllıydı ki Fransaya gelir gelmez herkesin kendisine boyun eğmesini buyurdu. Herkes de boyun eğdi. Sonra İmparator olunca İtalya, Avusturya ve Prusya üzerine atıldı. Oralarda çok insan öldürdü. Prusyaya gelince, orada Çar Aleksandr vardı. Aleksandr, Avrupada bozulan düzeni yeniden sağlama kararı almıştı. Bu yüzden Napolyonla savaşa girişti.

************

Savaş ve Barış, gençlere dünya klasiklerini tanıtarak, onları bu eserleri okumaya yönlendirmek amacıyla hazırladığımız Arkadaş Dünya Klasikleri Gençlik Özet Dizisinin üçüncü kitabıdır. Genç okurların kolayca anlayarak beğeniyle okuyabileceği yalın bir Türkçeyle orijinal metinden uyarlanmıştır.Tolstoyun başyapıtı olan Savaş ve Barış, dünya edebiyatının en önemli eserlerindendir ve Milli Eğitim Bakanlığınca 100 Temel eser kapsamında öğrencilere tavsiye edilmiştir. Tolstoyun bir destan niteliğindeki romanı Savaş ve Barış yüzlerce farklı karakteri olan, sevgiden nefrete, acıdan mutluluğa, dostluktan düşmanlığa, korkaklıktan cesarete, vatan sevgisinden kişisel çıkarlara kadar pek çok ahlaki ve toplumsal değeri titizlikle işleyen bir başyapıttır...

************

Savaş ve Barış (Harp ve Sulh) dünyanın en büyük romancılarından Rus yazar Leo Nikolayevich Tolstoyun başyapıtlarından biridir.Dünya edebiyatının da üç baş yapıtından biri olarak kabul edilen Savaş ve Barış, Tolstoy tarafından yedi yılda tamamlanmıştır.Romanda beş soylu ailenin öyküsüyle birlikte arka planda yazarın yaşadığı dönemdeki Rusların toplumsal hayatı ve Napoleon ordusuyla yapılan mücadele anlatılmaktadır.Tolstoyun Savaş ve Barış adlı romanı, Milli Eğitim Bakanlığınca ortaöğretim öğrencilerinin mutlaka okumalarını tavsiye ettiği 100 temel eserden birisidir.

************

Avrupada savaş, durup yeniden başlayarak, on üç yıldır sürüp gitmekteydi. Şimdi, 1805te sözde barış olmuştu ama bu huzursuz bir barıştı. Avrupa kralları, Fransada Bourbon Hanedamnı deviren devrime karşı hemen silaha sarıldıkları halde, Napoleonun askeri dehası karşısında bir şey yapamıyorlardı. Fransa ile savaş halinde olan bir tek İngiltere kalmıştı; o da bunu denizlerdeki üstünlüğüne borçluydu.Bütün Öteki devletler gibi, Rusya da, Avusturya da savaştan çekilmişlerdi. Yalnız Napoleon, imparatorluğunu gittikçe genişletiyordu. Kendi topraklarını kaybetmekten korkan Avrupa devletleri, bunun üzerine yeniden savaşa katılmayı düşünmeye başlamışlardı.

************

19. yüzyılın başlan. Avrupa, tam bir askeri deha olan Napoleonun pençesinde kıvranmakta, ona karşı bir şey yapamamanın çaresizliğini yaşamaktadır. Savaş ve Barış, böyle bir ortamda Rusyada yaşanmaktadır. Eserde, dünyalar güzeli Nataşa Rostovanın önce Andrey Bolkonskiyle ilişkilerini, ardından Anotol Kuraginle yaşadığı çılgın aşkı, en sonunda da Kuraginin eniştesi Piyer Bezuhovla yaşadığı macerayı bulacak; güzelliğiyle çevresine nam salan Elena Bezuhovayı okurken heyecanlanacak; Mariya Bolkonskayanm iyi kalpli dünyasında bir gezinti yapacaksınız. Savaşın kızıl, barışın yeşille işlendiği bu görkemli eserde sevgi-nejret, sevinç-acı çatışması sizi bütün benliğinizle saracak, olayları sanki canlıymış gibi izleyeceksiniz.Gorki, Savaş ve Barış için şunları söylüyor: Okurken -hiç abartmıyorum-kahramanlannı etleriyle, kemikleriyle yanınızda hissedersiniz.

************

Rusyadaki sosyal, kültürel ve ekonomik sebeplerden kaynaklanan sınıf çatışmalarını anlatıyor.

******

İnsanın var olduğu yerde eksik olmayan aşk, hırs, iyilik, düşmanlık ve entrika... Bir yanda ne için yapıldığı bilinmeyen ve onca insanın ölmesine sebep olan savaşlar: diğer yanda ‘barışın küçük bir sınıfın daimi kaderi oluşu... Savaşta da barışta da ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Profil Resmi
srpp okumuş.
Sokrates'in Savunması ve Şölen

Sokratesin Savunması ve Şölen adlı bu çalışmayla, eski Yunan düşüncesinin en önemli ismi olan Platonla birlikte Aydınlanma Çağı ve Rönesans Dönemine yeniden bakma fırsatını yakalıyoruz. Şölende; Atinalı aristokratlardan oluşan bir grup bir partiye katılırlar ve sevgi üzerine konuşmaya başlarlar. Hareretli bir şekilde süren bu konuşmaya sarhoş Alcibiades katılınca konu birden değişir ve artık tartışılan Sokratesin kendisidir. Platonun Şöleninde, Atinalıların parıltılı imparatorluğunu anlatan görkemli bir resme dalıyoruz. Platon diğer diyaloglarda da diyalektiğin en yüksek noktalarına ulaşmayı başarır. Eutyphronda Sokrates din hakkındaki görüşlerini bildirir ve ölüme mahkum edlir. Platon ise, Sokratesin dininin halk inançlarından ne kadar üstün olduğunu göstererek Savunmayı tamamlar. Kritonda kurtuluşu kaçmak yerine yasaların katı hükümleriyle yüzleşmeyi seçerek adeta bir yurttaşlık dersi verir. Sevgi diyalektiğinin de payını alan Phaidonda ise Sokratesin ahlak, mutluluk ve zekanın getirdiği haz içerisinde yaşadığı son günler anlatılır ve tabii ki onun son sözcükleri de! Tüm bu eserleri bir arada sunan bu çalışmayla Platoncu diyalogların keşfine hazırlanıyoruz!

******

"...Ve ne kadar gençseler o kadar inatçı ve ısrarcı olacaklar ve sizler buna çok daha fazla öfkeleneceksiniz. Doğru yaşamadığınız için insanları öldürerek suçlanmaları engelleyebileceğinize inanıyorsanız, yanlış hüküm veriyorsunuz demektir; çünkü bu tarz bir temizlenme gerçekleşmesi tamamen imkansız bir temizlenmedir ve hoş değildir; daha güzel ve kolayı, başkalarını rahatsız etmeyen ve mümkün olduğu kadar iyi olacak şekilde kendini yükselten temizlenmedir.

İşte beni mahkum etmiş olan sizlere önceden söyleyeceklerim bunlardır ve sizlere veda ediyorum."

Sokratesin Savunması ve Şölen adlı bu çalışmayla, eski Yunan düşüncesinin en önemli ismi olan Platonla birlikte Aydınlanma Çağı ve Rönesans Dönemine yeniden bakma fırsatını yakalıyoruz. Şölende; Atinalı aristokratlardan oluşan bir grup bir partiye ka... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Profil Resmi
srpp okumuş.
Madame Bovary

Ünlü İngiliz romancı ve eleştirmen Arnold Bennett, klasiği tanımlarken, Herkesin okuduğu sanılan ve herkesin okuduğunu sandığı kitap demişti. Italo Calvinoya göre de, klasik, ilk okunduğunda verdiği keşif duygusunu her okunuşunda yeniden veren kitaptır. Fransız edebiyatında gerçekçiliğin babası olarak kabul edilen Gustave Flaubertin Madame Bovarysi, bu iki ustanın klasik tanımlarına en uygun düşen yapıtların başında gelir.19. yüzyıl taşra burjuvazisinin yaşamını gerçekçi bir anlatımla sergileyen, ilk yayınlandığında ahlakdışılık suçlamasıyla dava konusu olan Madame Bovary, hem edebiyatta yeni bir çağın açılmasını sağlamış, hem de eskidikçe yenileşen, yaşlandıkça gençleşen pek az romandan biri olarak günümüze kalmıştır. Dünya edebiyatının bu kült kitabını, bir edebiyat ustamızın, Tahsin Yücelin çevirisiyle sunuyoruz.

******

Gustave Flaubert (1821-1880) Fransız edebiyatında gerçekçilik akımının başlatıcısı olarak tanınır. Karısının kendisini aldatması üzerine yıkılan ve kederinden ölen Eugéne Delamartın acıklı yaşamöyküsünden ve Madame Lodavica ‘nın Anıları adlı bir elyazması kitaptan yola çıkarak Madame Bovary adlı romanını yazdı. Roman; karakterlerin ruh halini ve öykünün mantıksal gelişimi içindeki rollerini aydınlatabilecek bütün özellikleri ya da olayları duygulara kapılmadan kaydeden katı nesnelliğiyle edebiyatta yeni bir çağın başlangıcını gösteriyordu. Beş yıllık bir çalışma sonucu ortaya çıkan roman 1856 yılında Revue dergisinde tefrika edildi. Burjuva yaşamını gerçekçi bir anlatımla sergileyen romanı Fransız hükümeti, ahlakdışı olduğu savıyla dava etti. Flaubert bu romanı üzerinde çalışırken şunları yazmıştı: Benim zavallı Bovaryim şu anda Fransa ‘da yirmiden fazla köyde acı çekiyor ve ağlıyor.

************

1821de Fransanın Rouen bölgesinde doğan Gustave Flaubert, gençlik yıllarında ibadet edercesine edebiyatla ilgilenmiştir. Kendinden kısa bir süre sonra yazmaya başlayan Zola tarafından sistematize edilen Natüralizm (Doğalcılık) akımının ilk yazarıdır. Gerçekçiliğe olan tutkusuyla, roman kahramanlarının hiçbirine yakınlık duymadan yazmıştır. Her karakteri ve her olayı titizlikle inceler, kişilerin ve olayların nedenini araştırır ve bunları mükemmel bir dille okuyucuya aktarır.1857 yılında Revue de Paris dergisinde tefrika halinde yayımlattığı ilk eseri Madame Bovary, hükümet tarafından toplumun ahlâki ve dini duygularına hakaret ettiği gerekçesiyle yasaklandıysa da beraat etti ve Flauberte ülke çapında büyük ün kazandırdı. XIX. yüzyıl romanının en başarılı örneklerinden biri olan Madame Bovary, hem ele aldığı konu hem de üslubu ile romanı çarpıcı hale getirmiştir. Anlatılan, Emma Bovarynin trajik hayat hikâyesi ve aşkları gibi görünmekle birlikte, 19. yüzyıl Fransız kadınının kısıtlanmış hayatını, evliliğin insan doğasına aykırılığını, toplumsal değer ve yargıları ile ahlâk ölçülerinin riyakârlığını ele alır. Romandaki her detayı gerçeklerle yoğurmaya önem veren Flaubertin, Emmanın intiharını anlatmak için arseniğin tadına bakacak kadar ileri gittiği ve bu yüzden hastalandığı söylenir. Madame Bovaryde Romantizm hareketinin duygularına kapılan ve onlan ciddiye alan boşkafalı bir kadının nasıl felakete sürüklendiğini gösterir. Bir küçük burjuva kadınının trajedisinin arkasında yatan bayağı, önemsiz ve küçük dünyayı gösterir.

******

Ünlü İngiliz romancı ve eleştirmen Arnold Bennett, klasiği tanımlarken, Herkesin okuduğu sanılan ve herkesin okuduğunu sandığı kitap demişti. Italo Calvinoya göre de, klasik, ilk okunduğunda verdiği keşif duygusunu her okunuşunda yeniden veren kitapt... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Profil Resmi
srpp okumuş.
Denemeler

Cem Yayınevi Bütün Denemeleri Hüsen Portakalın Türkçesiyle, ülkemizde ilk defa yayımlamıştı. Dört cilt olarak sunduğumuz Bütün Denemelerden seçtiğimiz parçaları Denemeler-Seçmeler adıyla sunuyoruz.Denemeler-Seçmeleri hazırlarken daha önce yapılan seçme çalışmaları dışında bir yöntem izleyerek, seçmeleri olabildiğince konu öbekleri biçiminde sıraladık. Böylece, okuyucularımızın Montaignein belli konulardaki düşüncelerini daha derli toplu görmesini sağladık. Derlediğimiz parçaları da zamandizinsel bir sıralamayla sunarak, Montaignein o konudaki düşünsel gelişimini vermeyi amaçlıyoruz.

Cem Yayınevi Bütün Denemeleri Hüsen Portakalın Türkçesiyle, ülkemizde ilk defa yayımlamıştı. Dört cilt olarak sunduğumuz Bütün Denemelerden seçtiğimiz parçaları Denemeler-Seçmeler adıyla sunuyoruz.Denemeler-Seçmeleri hazırlarken daha önce yapılan seç... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Profil Resmi
srpp okumuş.
Genç Werther'in Acıları

Tanıtım Yazısı:
Evrensel boyutlara ulaşmış ünüyle bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther'in Acıları'nda, kısa bir süre önce Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiden yola çıkmıştı. Edebiyat dünyasına, karşılıksız aşkıyla intihara sürüklenen "Romantik kahraman"ı armağan eden bu büyüleyici mektup-roman, şiirselliği ve yaşama tutkulu bakışıyla okuyucuları mıknatıs gibi kendine çekmişti. Almanya'da bütün gençliği etkisi altına alan romanın, birçok intihara neden olduğu, Werther'in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin döneminde moda yarattığı, Napoléon'un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir.
Son derece duyarlı ve tutkulu bir genç ressam olan Werther'in, düşsel dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplardan oluşan Genç Werther'in Acıları, edebiyatta akılcılığın yerini alan duygusallığın bir başyapıtıdır.

Tanıtım Yazısı:
Evrensel boyutlara ulaşmış ünüyle bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther'in Acıları'nda, kısa bir süre önce Charlotte adlı genç bir kadınla yaşa... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Profil Resmi
srpp okumuş.
Kırmızı Pazartesi

Her yazar, yazdığı en son romanın en iyi romanı olduğunu sanır. Benim bu romanım için böyle düşünmemin nedeni, yapmak istediğimi tam olarak gerçekleştirebilmiş olmamdır. Romanlar, yazılırken yazarlarının elinden kaçıp kurtulmak isterler. Romanın kişileri, kendi özyaşamlarına dönerler, en sonunda da canlarının istediğini yaparlar. Ben hiçbir romanımda bu romanımdaki kadar ipleri elimde tutamadım. Belki bunu konu ve hacim nedeniyle başarmışımdır. Konusu çok sert olan ve hemen hemen polisiye bir roman gibi işlenen bir roman bu. Üstelik oldukça da kısa. Sonuçtan hoşnutum. Bundan önce de en iyi romanım Yüzyıllık Yalnızlık değil de Albaya Mektup Yazan Kimse Yok adlı yapıtımdı. Ben öyle sanıyordum; ve bunu da sık sık söyledim. Şimdi de en iyi romanımın Kırmızı Pazartesi (Gronica de Una Muerte Anunciada) olduğunu sanıyorum.

Her yazar, yazdığı en son romanın en iyi romanı olduğunu sanır. Benim bu romanım için böyle düşünmemin nedeni, yapmak istediğimi tam olarak gerçekleştirebilmiş olmamdır. Romanlar, yazılırken yazarlarının elinden kaçıp kurtulmak isterler. Romanın kişi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 8 ay
Daha Fazla Göster

srpp şu an ne okuyor?

Savaş ve Barış

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.