Ya her şey aşktı ya da aşk hiçbir şeydi!
Seni de, beni de fena kandırdılar. Aşk diye bize anlattıkları, hayallerini kurdurdukları gerçek aşk değildi. İnsanın insana duyduğu aşk, "yasak elma"nın ta kendisiydi... Önce kadın ısırdı elmayı, sonra erkek ve her şey bu andan sonra şekillendi.
Savaşların, paranın hükümdarlığında, korku imparatorluklarında, aşk en çok korkulandı ve bir o kadar da çarpıtılmaya çalışılan... Aşk ağza sakız edildi, bazen içi boşaltıldı, bazen günah dendi, bazen ağdalı sözcüklere sebep oldu. Üstüne perdeler indi, bulutlar örttü ışığı... İnsanlık yok olurken, aşkı da kirletti.
Formüllerden, stratejilerden, onu bunu tavlamaktan, elinde tutmaktan bahsetmiyorum. Bunları yapan, aşkı hiç anlamayan çokbilmiş, çok kitap var. Yaşamı anlamaktan, sen olmaktan, aşkı gerçekten yaşamaktan... Sana öğretilen değil, senin yaşattığın, seni yaşatan aşk. Aşkı anlatmaya, anlamaya yetmez düşüncelerin gölgesinde tanımlanmış aşk.
Günlük yaşamın içinde kaybolmuş insanlar, ilişkiler, evlilikler, aldatmalar, aldanışlar, hayal kırıklıkları, namus ve ötesi... Belki sen, belki sevdiğin, belki çevrende var olan insanların gerçek hikâyelerini sayfalara serdim; aralarına karıştım. Yaşamı ve aşkı ayırmadan sana geldim. Seni, yaşamı, insanı, Tanrı'yı, evreni konuşmadan zaten aşkı konuşamazdık.
Bu yazdıklarımı sana kitap harfleriyle değil, yaşanmışlıklarımla yazıyorum. Sen okuyacaksın diye yazılmış değil. Karşında çırılçıplak kaldım, yüreğimi çırılçıplak bıraktım, seninle aşkı çırılçıplak konuşmak, paylaşmak için...
Sen hiç âşık oldun mu? Âşık olundun mu? Aşkı gerçekten yaşıyor musun? Neden sadıksın ya da değilsin? Gerçekten aldattın mı, aldatıldın mı? Aşkla mı seviştin gerçekten? Neden evlendin ya da evleneceksin? Sen kimsin? Ne için yaşıyorsun? Şimdi yanıt verme. Belki evlisin, belki bekârsın, belki imkânsız aşkın ortasındasın, belki aşka âşıksın, belki hovardasın, belki aşktan çoktan vazgeçmişsin, belki yapayalnızsınç... Sohbetin sonuna gelmeden hiçbir yorum yapma. Aşkla ilgili sana öğretilen birçok şeyi, hatta her şeyi unut öyle başlayalım... Sonra sen anlat, ben dinleyeyim.
Ya her şey aşktı ya da aşk hiçbir şeydi!
Seni de, beni de fena kandırdılar. Aşk diye bize anlattıkları, hayallerini kurdurdukları gerçek aşk değildi. İnsanın insana duyduğu aşk, "yasak elma"nın ta kendisiydi... Önce kadın ısırdı elmayı, ... tümünü göster
Ya her şey aşktı ya da aşk hiçbir şeydi!
Seni de, beni de fena kandırdılar. Aşk diye bize anlattıkları, hayallerini kurdurdukları gerçek aşk değildi. İnsanın insana duyduğu aşk, "yasak elma"nın ta kendisiydi... Önce kadın ısırdı elmayı, sonra erkek ve her şey bu andan sonra şekillendi.
Savaşların, paranın hükümdarlığında, korku imparatorluklarında, aşk en çok korkulandı ve bir o kadar da çarpıtılmaya çalışılan... Aşk ağza sakız edildi, bazen içi boşaltıldı, bazen günah dendi, bazen ağdalı sözcüklere sebep oldu. Üstüne perdeler indi, bulutlar örttü ışığı... İnsanlık yok olurken, aşkı da kirletti.
Formüllerden, stratejilerden, onu bunu tavlamaktan, elinde tutmaktan bahsetmiyorum. Bunları yapan, aşkı hiç anlamayan çokbilmiş, çok kitap var. Yaşamı anlamaktan, sen olmaktan, aşkı gerçekten yaşamaktan... Sana öğretilen değil, senin yaşattığın, seni yaşatan aşk. Aşkı anlatmaya, anlamaya yetmez düşüncelerin gölgesinde tanımlanmış aşk.
Günlük yaşamın içinde kaybolmuş insanlar, ilişkiler, evlilikler, aldatmalar, aldanışlar, hayal kırıklıkları, namus ve ötesi... Belki sen, belki sevdiğin, belki çevrende var olan insanların gerçek hikâyelerini sayfalara serdim; aralarına karıştım. Yaşamı ve aşkı ayırmadan sana geldim. Seni, yaşamı, insanı, Tanrı'yı, evreni konuşmadan zaten aşkı konuşamazdık.
Bu yazdıklarımı sana kitap harfleriyle değil, yaşanmışlıklarımla yazıyorum. Sen okuyacaksın diye yazılmış değil. Karşında çırılçıplak kaldım, yüreğimi çırılçıplak bıraktım, seninle aşkı çırılçıplak konuşmak, paylaşmak için...
Sen hiç âşık oldun mu? Âşık olundun mu? Aşkı gerçekten yaşıyor musun? Neden sadıksın ya da değilsin? Gerçekten aldattın mı, aldatıldın mı? Aşkla mı seviştin gerçekten? Neden evlendin ya da evleneceksin? Sen kimsin? Ne için yaşıyorsun? Şimdi yanıt verme. Belki evlisin, belki bekârsın, belki imkânsız aşkın ortasındasın, belki aşka âşıksın, belki hovardasın, belki aşktan çoktan vazgeçmişsin, belki yapayalnızsınç... Sohbetin sonuna gelmeden hiçbir yorum yapma. Aşkla ilgili sana öğretilen birçok şeyi, hatta her şeyi unut öyle başlayalım... Sonra sen anlat, ben dinleyeyim.
Ya her şey aşktı ya da aşk hiçbir şeydi!
Seni de, beni de fena kandırdılar. Aşk diye bize anlattıkları, hayallerini kurdurdukları gerçek aşk değildi. İnsanın insana duyduğu aşk, "yasak elma"nın ta kendisiydi... Önce kadın ısırdı elmayı, ... tümünü göster
Ya her şey aşktı ya da aşk hiçbir şeydi!
Seni de, beni de fena kandırdılar. Aşk diye bize anlattıkları, hayallerini kurdurdukları gerçek aşk değildi. İnsanın insana duyduğu aşk, "yasak elma"nın ta kendisiydi... Önce kadın ısırdı elmayı, sonra erkek ve her şey bu andan sonra şekillendi.
Savaşların, paranın hükümdarlığında, korku imparatorluklarında, aşk en çok korkulandı ve bir o kadar da çarpıtılmaya çalışılan... Aşk ağza sakız edildi, bazen içi boşaltıldı, bazen günah dendi, bazen ağdalı sözcüklere sebep oldu. Üstüne perdeler indi, bulutlar örttü ışığı... İnsanlık yok olurken, aşkı da kirletti.
Formüllerden, stratejilerden, onu bunu tavlamaktan, elinde tutmaktan bahsetmiyorum. Bunları yapan, aşkı hiç anlamayan çokbilmiş, çok kitap var. Yaşamı anlamaktan, sen olmaktan, aşkı gerçekten yaşamaktan... Sana öğretilen değil, senin yaşattığın, seni yaşatan aşk. Aşkı anlatmaya, anlamaya yetmez düşüncelerin gölgesinde tanımlanmış aşk.
Günlük yaşamın içinde kaybolmuş insanlar, ilişkiler, evlilikler, aldatmalar, aldanışlar, hayal kırıklıkları, namus ve ötesi... Belki sen, belki sevdiğin, belki çevrende var olan insanların gerçek hikâyelerini sayfalara serdim; aralarına karıştım. Yaşamı ve aşkı ayırmadan sana geldim. Seni, yaşamı, insanı, Tanrı'yı, evreni konuşmadan zaten aşkı konuşamazdık.
Bu yazdıklarımı sana kitap harfleriyle değil, yaşanmışlıklarımla yazıyorum. Sen okuyacaksın diye yazılmış değil. Karşında çırılçıplak kaldım, yüreğimi çırılçıplak bıraktım, seninle aşkı çırılçıplak konuşmak, paylaşmak için...
Sen hiç âşık oldun mu? Âşık olundun mu? Aşkı gerçekten yaşıyor musun? Neden sadıksın ya da değilsin? Gerçekten aldattın mı, aldatıldın mı? Aşkla mı seviştin gerçekten? Neden evlendin ya da evleneceksin? Sen kimsin? Ne için yaşıyorsun? Şimdi yanıt verme. Belki evlisin, belki bekârsın, belki imkânsız aşkın ortasındasın, belki aşka âşıksın, belki hovardasın, belki aşktan çoktan vazgeçmişsin, belki yapayalnızsınç... Sohbetin sonuna gelmeden hiçbir yorum yapma. Aşkla ilgili sana öğretilen birçok şeyi, hatta her şeyi unut öyle başlayalım... Sonra sen anlat, ben dinleyeyim.
Ya her şey aşktı ya da aşk hiçbir şeydi!
Seni de, beni de fena kandırdılar. Aşk diye bize anlattıkları, hayallerini kurdurdukları gerçek aşk değildi. İnsanın insana duyduğu aşk, "yasak elma"nın ta kendisiydi... Önce kadın ısırdı elmayı, ... tümünü göster
Belki bir kitabın aynı sayfasında ağlamışızdır. İşte bu haberimiz olmadığı halde dünyanın en güzel karşılaşması olabilir.
Ben anlam veremiyorum yani neden bittiğine değil madem bitecekti neden bu kadar hevesli başladık? Ben ikimizdeki bu hevese anlam veremiyorum. Ne oldu bize bilmiyorum ama iyi şeyler olmadığını çok iyi biliyorum. Ya çok yanlış zamanda karşılaştık ya da hiç karşılaşmaması gereken iki insandık. Biz neydik bilmiyorum. Sevgili desem değil, aşık desem değil bildiğin rastlantıydık işte ondan öte gidemedik.
(Tanıtım Bülteninden)
Belki bir kitabın aynı sayfasında ağlamışızdır. İşte bu haberimiz olmadığı halde dünyanın en güzel karşılaşması olabilir.
Ben anlam veremiyorum yani neden bittiğine değil madem bitecekti neden bu kadar hevesli başladık? Ben ikimizdeki bu hevese a... tümünü göster
Yakın tarihimize damgasını vuran 31 Mart Vakasının çevresinde gelişen İsyan Günlerinde Aşk, insanın en derinlerinde saklı olan duyguları bile şaşırtıcı bir aydınlıkla gösteren bir roman. İnsanları ustalıkla anlatırken tarihin de onlar gibi sırları, yalanları, ihanetleri, asla açığa çıkarmaya yanaşmadığı karanlık yanları olduğunu hatırlatıyor. İsyan Günlerinde Aşk, bütün bir yüzyılı sarsan bir ayaklanmanın içinde yaşayanların aşkları, tutkuları, acılarıyla dokunmuş. Bu kitabı okuduktan sonra bir daha unutamayacaksınız. Aşkı ve insanı pek az yazar onun gibi anlatabildi...
Yakın tarihimize damgasını vuran 31 Mart Vakasının çevresinde gelişen İsyan Günlerinde Aşk, insanın en derinlerinde saklı olan duyguları bile şaşırtıcı bir aydınlıkla gösteren bir roman. İnsanları ustalıkla anlatırken tarihin de onlar gibi sırları, y... tümünü göster
Aşk, imkânsızı ümit etmektir. Ahmet Ümit, Aşk Köpekliktirde bu derin gerçeği anlatıyor: aşkın göz kamaştıran yanılsamasını, muhteşem bencilliğini, karanlık cesaretini, görkemli yıkıcılığını... Kitaptaki öykülerde aşk bir kavramlar galerisi olarak yer alıyor. On ayrı öyküde, aşkın on ayrı yüzü sergileniyor. Aşk, kimi zaman kanlı bir cinayet için kâfi delil oluyor, kimi zaman bir mucize, kimi zaman çözümsüz bir problem, kimi zaman bir ütopya, çoğu zaman da köpeklik. Aşkı anlatırken gerçeklerden yola çıkıyor yazarımız. Abartısız, basit, yalın ama insanı sarsan gerçeklerden. Aşkın büyüleyici güzelliğinin yanında insan benliğini yok sayan çirkinliğini de dile getiriyor. İnsanı rüyalara sürükleyen heyecanı kadar, ruhumuzu karanlık labirentlerde koşturan kör coşkusunu da gözler önüne seriyor. Aşkın ne olduğunu tarife kalkmıyor yazarımız, ama bu duyguyu okurla tartışıyor.
Aşk, imkânsızı ümit etmektir. Ahmet Ümit, Aşk Köpekliktirde bu derin gerçeği anlatıyor: aşkın göz kamaştıran yanılsamasını, muhteşem bencilliğini, karanlık cesaretini, görkemli yıkıcılığını... Kitaptaki öykülerde aşk bir kavramlar galerisi olarak yer... tümünü göster
terzioğlu şu anda kitap okumuyor.