“Yazılmış en iyi bilimkurgu romanı. İlk okuduğumda, yarattığı dünyayla kâbuslar görmeme sebep olmuştu.” -Margaret Atwood
“Öyle bir eser ki, hakkında ne söylesem eksik kalır.” -Neil Gaiman
Hugo En İyi Roman Ödülü
Prometheus Şeref Kürsüsü Ödülü
Ray Bradbury sadece bilimkurgunun değil fantastik edebiyatın ve korkunun da yirminci yüzyıldaki ustalarından biri. Bilimkurgunun “iyi edebiyat” da olabileceğini kanıtlayan belki de ilk yazar. Yayımlandığı anda klasikleşen, distopya edebiyatının dört temel kitabından biri olan Fahrenheit 451 ise bir yirminci yüzyıl başyapıtı.
Guy Montag bir itfaiyeciydi. Televizyonun hüküm sürdüğü bu dünyada kitaplar ise yok olmak üzereydi zira itfaiyeciler yangın söndürmek yerine ortalığı ateşe veriyordu. Montag’ın işi ise yasadışı olanların en tehlikelisini yakmaktı: Kitapları.
Montag yaptığı işi tek bir gün dahi sorgulamamıştı ve tüm gününü televizyonla kaplı odalarda geçiren eşi Mildred’la beraber yaşıyordu. Ancak yeni komşusu Clarisse’le tanışmasıyla tüm hayatı değişti. Kitapların değerini kavramaya başlayan Montag artık tüm bildiklerini sorgulayacaktı.
İnsanların uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne vardı? Gerçeklerin farkına vardıktan sonra bu karanlık toplumda artık yaşanabilir miydi?
Fahrenheit 451, yeryüzünde tek bir kitap kalacak olsa, o kitap olmaya aday.
“Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz. Bir şey eksik. Etrafa bakındım. Ortadan kaybolduğunu kesinlikle bildiğim tek şey, on-on iki yıldır yaktığım kitaplardı.”
“Yazılmış en iyi bilimkurgu romanı. İlk okuduğumda, yarattığı dünyayla kâbuslar görmeme sebep olmuştu.” -Margaret Atwood
“Öyle bir eser ki, hakkında ne söylesem eksik kalır.” -Neil Gaiman
Hugo En İyi Roman Ödülü
Prometheus Şeref Kürsüsü Ödül... tümünü göster
Milli Mücadele destanının baş aktörlerinden Mustafa Kemal, devletin ve milletin büyük sıkıntıda olduğu dönemlerde asla ümidini yitirmemiş, cepheden cepheye koşarak vatan ve milleti için gereken her türlü fedakârlığı yapmıştır.
13 Ekim 1918 günü İstanbul’a geldiğinde karşılaştığı manzara korkunçtu. Düşman gemileri zafer bayraklarını açarak İstanbul’a girmiş, bütün sahiller Rumların, Yahudilerin, Levantenlerin sarhoş çığlıklarıyla çınlamaktadır. Türk milleti ise bu esaretin altında inim inim inlemektedir.
Mustafa Kemal gördüğü bu karanlık manzara karşısında asla ümidini yitirmemiş ve tarihe altın harflerle geçen şu sözü söylemiştir:
“GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER!”
Atatürk’ün dediği oldu ve verilen milli Mücadele sonunda düşman birlikleri arkalarına bile bakmaya fırsat bulamadan “GELDİKLERİ GİBİ GİTTİLER!”
Hem de yenilginin bütün safhalarını tadarak…
Milli Mücadele destanının baş aktörlerinden Mustafa Kemal, devletin ve milletin büyük sıkıntıda olduğu dönemlerde asla ümidini yitirmemiş, cepheden cepheye koşarak vatan ve milleti için gereken her türlü fedakârlığı yapmıştır.
13 Ekim 1918 günü İs... tümünü göster
Müessesenin tarihi gelişimi: Kadılık İslâm ortaçağında ortaya çıkan bir idari ve adli görevdir. Kadı'nın sosyal-idari fonksiyonları değerlendirilirken ondört asırlık İslâm tarihi içindeki evrimi gözönüne alınmadığından, bu kurumun İslâm öncesi imparatorluklardan neleri, ne ölçüde miras aldığı üzerinde de durulmamıştır. Kadılık İslâm hukuk tarihinin merkezinde yer alan bir memuriyettir. Osmanlı devletinde ise kadı, genişleyen görevleriyle son Osmanlı çağına kadar en önemli mülkî amir ve yargıçtır. Fakat bu görevin her toplumdaki üniversal bir ihtiyaca cevap verdiğine ve kamu otoritesi denen alanı kapsadığına şüphe yoktur. Toplumlar yargı erkini ve görevini bir makama devretmek zorundadırlar ve bu makam devamlılık,
ayrıcalık, muafiyet ve otorite ile donatılmalıdır.
Müessesenin tarihi gelişimi: Kadılık İslâm ortaçağında ortaya çıkan bir idari ve adli görevdir. Kadı'nın sosyal-idari fonksiyonları değerlendirilirken ondört asırlık İslâm tarihi içindeki evrimi gözönüne alınmadığından, bu kurumun İslâm öncesi i... tümünü göster
"...Ama bu işi yapmak istememin tek sebebi şu: dünyanın Apple'la daha güzel bir yer olacağını düşünüyorum."
Steve Jobs, tekrar Apple'a dönmesi için yapılan teklifi değerlendirirken...
Çok satan Benjamin Franklin ve Albert Einstein biyografilerinin yazarı Walter Isaacson, Apple'ın kurucularından Steve Jobs'ın, kendisiyle tam işbirliği içinde yazılmış tek biyografisini sunuyor.
Jobs'la iki yıldan uzun süre boyunca yapılan kırktan fazla röportajın -ayrıca yüzden fazla akrabasıyla, arkadaşıyla, hasmıyla, rakibiyle ve iş arkadaşıyla yapılan görüşmelerin- temel alındığı bu kitap, kusursuzluk tutkusuyla ve azmiyle altı endüstride (kişisel bilgisayarlar, animasyon filmler, müzik, telefonlar, tablet bilgisayarlar ve dijital yayıncılık) çığır açmış yaratıcı bir girişimcinin inişli çıkışlı hayatını ve güçlü kişiliğini anlatıyor.
Dünyanın dört bir yanındaki toplumlar dijital çağ ekonomileri kurmaya çalışırken, Jobs yenilikçiliğin ve uygulanabilir hayal gücünün mutlak ikonu olarak öne çıkıyor. 21. yüzyılda değer yaratmanın en iyi yolunun yaratıcılığı teknolojiyle birleştirmek olduğunu biliyordu, bu yüzden hayal gücü atılımlarını takdire şayan mühendislik başarılarıyla birleştiren bir şirket yarattı.
Jobs bu kitabın yazılma sürecinde işbirliğinde bulunsa da, yazılanlar üstünde söz sahibi olmayı ve hatta kitabı yayınlanmadan önce okuma hakkını bile istemedi. Hiç sınır koymadı, tersine tanıdığı insanları dürüst konuşmaya teşvik etti. "Gurur duymadığım bir sürü şey yaptım, örneğin 23 yaşındayken kız arkadaşımı hamile bırakmam ve sonrasındaki tavrım bunlardan biri," dedi. "Ama öğrenilmesine izin veremeyeceğim kadar kötü sırlarım yok."
Jobs birlikte çalıştığı ve rakip olduğu insanlar hakkında içtenlikle ve bazen zalimce konuşuyor. Arkadaşları, düşmanları ve iş arkadaşları da aynı şekilde davranarak, onun iş hayatına yaklaşımını biçimlendiren tutkularından, takıntılarından, mükemmeliyetçiliğinden, sanatçılığından, huysuzluğundan, kontrol saplantısından ve sonuçta ortaya çıkan yaratıcı ürünlerden dobraca bahsediyorlar.
Jobs çevresindeki insanları çileden çıkarabiliyor ve umutsuzluğa sürükleyebiliyordu. Ama kişiliği ve ürünleri birbiriyle bağlantılıydı; tıpkı Apple'ın donanımlarıyla yazılımlarının genellikle olduğu gibi, entegre bir sistemin parçalarıydı. Onun öyküsü yaratıcılıkla, karakterle, liderlikle ve değerlerle ilgili, hem eğitici hem de uyarıcı bir öykü.
Yazımı geçtiğimiz haftalarda sona eren ve Steve Jobs'un katılımıyla hazırlanmış ilk ve tek biyografi olacak kitap içerecek kitap tüm dünyayla aynı hafta Türkçe olarak Domingo Yayınevi tarafından yayımlanıyor.
"Çocukken beşeri bilimlere meraklıydım, ama elektroniği severdim," dedi. "Sonra kahramanlarımdan birinin, Polaroid'den Edwin Land'in beşeri bilimlerle diğer bilimlerin kavşağında durabilen insanların önemiyle ilgili sözünü okuyunca bunu yapmak istediğime karar verdim."
"...Ama bu işi yapmak istememin tek sebebi şu: dünyanın Apple'la daha güzel bir yer olacağını düşünüyorum."
Steve Jobs, tekrar Apple'a dönmesi için yapılan teklifi değerlendirirken...
Çok satan Benjamin Franklin ve Albert ... tümünü göster