Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir adlı kitabın yazarından keyifli, teselli edici bir yapıt. Alain de Botton, Felsefenin Tesellisinde günlük yaşamın bize en çok acı veren sorunları için rahatlıkla felsefeye başvurabileceğimizi kanıtlıyor. Alain de Botton, bütün zamanların en büyük düşünürlerini seçip, bu dahilerin yazdıkları arasında günlük yaşama ilişkin bilgece yaklaşımları bir araya getiriyor. Felsefe ile edebiyat aynı potada erirken ortaya şaşırtıcı derecede espirili, ama aynı zamanda rahatlatıcı bir yapıt çıkıyor.Kitabı altı bölüme ayıran yazar, her bölümde bir filozofun yaşamından ve yazdıklarından yola çıkarak ayrı bir sorunu ele alıyor. Toplum tarafından kabul görmemenin tesellisini Sokrateste, yeterince paraya sahip olmamanın tesellisini Epikurosta, düşkırıklığı yaşamanın tesellisini Senecada, kendini yetersiz hissetmenin tesellisini Montaignede, kırık bir kalbin tesellisini ise Schopenhauerda buluyor. Başkalarının yaşantısını kıskanarak acı çekenlere Nietzscheyi öneriyor.Her satırı zekice söylenmiş sözlerle dolu bu kitap, hem gündelik yaşamımızda kendimizi daha iyi hissetmemizi, hem de bilgelik üzerine yeniden düşünmemizi sağlıyor
Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir adlı kitabın yazarından keyifli, teselli edici bir yapıt. Alain de Botton, Felsefenin Tesellisinde günlük yaşamın bize en çok acı veren sorunları için rahatlıkla felsefeye başvurabileceğimizi kanıtlıyor. Alain d... tümünü göster
Usta terapist Irvin Yalomdan dünyanın ilk gerçek grup terapisi romanı, iki insanın anlam arayışının büyüleyici hikâyesi. Şu ya da bu zamanda hepimiz ölüm karşısında ne yapacağımızı merak etmişizdir. Her zamanki sağlık kontrolünden sonra birden kendi ölümlülüğüyle karşılaşan saygın psikoterapist Julius Hertzfeldde hayatını ve çalışmalarını gözden geçirmeye başlar. Hastalarının yaşamında kalıcı bir farklılık yaratabilmiş midir? Peki ya başarısız olduğu hastalara ne olmuştur? Daha bilge ve olgun birisi olarak onları kurtarabilecek midir? Julius eski hastası Philip Slatei arayıp bulur. Philip için insanlarla ilişki kurmanın tek yolu sayısız kadınla yaşadığı cinsel ilişkilerdi ve Juliusun terapisi de bunu değiştirememişti. Şimdi ise Philip kötümser ve insansevmez filozof Arthur Schopenhaueri okuyarak kendisini iyileştirdiğini iddia etmektedir. Ve hep olageldiği gibi kendini beğenmiş, diğer insanları umursamayan, kendi içine gömülmüş Philip gerçekten de ustası Schopenhaueri anımsatmaktadır. Julius ve Philip en sonunda Faustvari bir pazarlık yaparlar. Philip, Schopenhauer öğretecek, buna karşılık da Julius onu terapi grubuna alıp insanlarla ilişki kurma yeteneklerini geliştirmeye çalışacak. Arayış peşindeki bu iki insan acaba birbirlerinin hayatlarını nasıl etkileyecek? Irvin Yalom bu son romanında Schopenhauerin psikolojik hayatının gerçek hikâyesini zarif bir biçimde romanına dahil ederek felsefe ve hayatı sorguluyor.
Usta terapist Irvin Yalomdan dünyanın ilk gerçek grup terapisi romanı, iki insanın anlam arayışının büyüleyici hikâyesi. Şu ya da bu zamanda hepimiz ölüm karşısında ne yapacağımızı merak etmişizdir. Her zamanki sağlık kontrolünden sonra birden kendi ... tümünü göster
Bu kitapta hayatına anlam ve amaç arayan kişiler için bazı cevaplar mevcuttur. Bana gelen yanıtları aktarmaya çalıştım ancak cevapların tümü sizde. Yapmanız gereken tek şey kendinizi arayıp bulmak ve tanımak…
Hayat bilgi toplamakla başlar, sonra maddi dünyadan maneviye geçerek devam eder. Zamanı gelince hayat sorgulanır ve ardından ölümü tadıp meleklerle aşk yolunda hakikate ulaşılır. Okuduğunuz bir din ya da tarih kitabı değildir; bu sadece insan olmanın ve insan olmayı hatırlamanın bir durağıdır. Anlayanlar anlamayanlara günü gelince anlatır artık…
Bu kitapta hayatına anlam ve amaç arayan kişiler için bazı cevaplar mevcuttur. Bana gelen yanıtları aktarmaya çalıştım ancak cevapların tümü sizde. Yapmanız gereken tek şey kendinizi arayıp bulmak ve tanımak…
Hayat bilgi toplamakla başlar, sonra m... tümünü göster
Dünyalı kadın ve erkeklerin Venüs ve Mars kadar birbirine yakın olduğunu sananlar var.Sizce de öyle miyiz? Yoksa daha mı uzağız?Cinsellik ve çıplaklık ihtiyaç mı, günah mı yoksa ayıp mı?Niçin?Evli insanları aldatma hakkı var mı yoksa yasak mı? Evlilik dışı ilişkiler ihanet midir? Macera mı? Beklentilerin ne kadarı evliliklerle karşılanıyor? Bu beklenti listeleri nereden nasıl karşımıza çıkıyor? Yargılamadan, bu sorulara yanıt vermeden önce hafifletici nedenlere bakarım derim. Okumadan karar vermeyin lütfen.
Dünyalı kadın ve erkeklerin Venüs ve Mars kadar birbirine yakın olduğunu sananlar var.Sizce de öyle miyiz? Yoksa daha mı uzağız?Cinsellik ve çıplaklık ihtiyaç mı, günah mı yoksa ayıp mı?Niçin?Evli insanları aldatma hakkı var mı yoksa yasak mı? Evlili... tümünü göster
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster