Şimdiye kadar kendinize Altın Snitch’in nereden geldiğini, Bludger’ların nasıl ortaya çıktığını ya da Wigtown Wanderers’ın cüppelerinde niye kasap satırı resmi olduğunu sorduysanız, size Çağlar Boyu Quidditch gerekiyor demektir. Bu sınırlı basım, Hogwarts Okul Kütüphanesi’nde duran ve hemen hemen her gün genç Quidditch hayranlarının başvurduğu kitabın bir kopyası.
Bu kitaptan elde edilecek kazanç Comic Relief’e gidecek, onlar da sizin paranızı hayatları kurtarmak ve iyileştirmek için kullanacaklar – ki bu 1921’de Roderick Plumpton’ın Altın Snitch’i üç buçuk saniyede yakalamasından da daha önemli ve şaşırtıcı bir iş.
Comic Relief bu kitabın satışından elde edilecek geliri, dünyanın en yoksul ülkelerinde yaşayan, en yoksul ve en zor durumdaki insanların bir kısmına yardımı amaçlayan projelere verecek.
Şimdiye kadar kendinize Altın Snitch’in nereden geldiğini, Bludger’ların nasıl ortaya çıktığını ya da Wigtown Wanderers’ın cüppelerinde niye kasap satırı resmi olduğunu sorduysanız, size Çağlar Boyu Quidditch gerekiyor demektir. Bu sınırlı basım, Hog... tümünü göster
Bir kuyumcu dükkânının kapısından giriyorsunuz. Gösterişli, albenili bir dükkân burası. Pahalı mücevherlere ulaşıyorsunuz. Ama önce tezgâhtarlar... Yani tezgâh. Önce tezgâhtan geçiyorsunuz. Ya da hep tezgâhta kalıyorsunuz. Hayatta da olduğu gibi...Hakan Günday yeni romanı Malafada aldatmaca üzerine kurulu bir dünyadan söz ediyor. Bu dünyayı turizm yönetiyor, tezgâhtarlar büyük roller kapıyor, mekân hep tezgâh oluyor. Bir kuyumcu dükkânına kocaman bir dünyayı sığdırıyor. Kozan, ana karakaterimiz de, tezgâhtardır. Eline ne geçerse satabilecek kadar başarılı... Ağzı laf yapan, herkesi ikna edebilecek kadar laf yapan bir tezgâhtar. Onun kullandığı dili kullanıyor Günday da. O jargonla konuşuyor. Satmak dışında dünyada olup biten hiçbir şeyi umursamayan Kozan da bugünün insanını yeniden tanımlıyor. Yüzeysellik ve satmak... Her şeyden ve hepsinden önemlisi satmak, yani başarı. Kocaman bir yalanın hüküm sürdüğü bu büyük kuyumcu, ona göre, büyük bir kuyu. Turizm ise zengin ülkelerin fakirlerin ağzına çaldığı bir parmak bal. Bir hayaller ve yalanlar diyarı burası. Alan memnun satan memnunlar diyarı. Hakan Günday Malafada eğlenceli bir düzen eleştirisine imza atıyor.
Bir kuyumcu dükkânının kapısından giriyorsunuz. Gösterişli, albenili bir dükkân burası. Pahalı mücevherlere ulaşıyorsunuz. Ama önce tezgâhtarlar... Yani tezgâh. Önce tezgâhtan geçiyorsunuz. Ya da hep tezgâhta kalıyorsunuz. Hayatta da olduğu gibi...Ha... tümünü göster
Bir kuyumcu dükkânının kapısından giriyorsunuz. Gösterişli, albenili bir dükkân burası. Pahalı mücevherlere ulaşıyorsunuz. Ama önce tezgâhtarlar... Yani tezgâh. Önce tezgâhtan geçiyorsunuz. Ya da hep tezgâhta kalıyorsunuz. Hayatta da olduğu gibi...Hakan Günday yeni romanı Malafada aldatmaca üzerine kurulu bir dünyadan söz ediyor. Bu dünyayı turizm yönetiyor, tezgâhtarlar büyük roller kapıyor, mekân hep tezgâh oluyor. Bir kuyumcu dükkânına kocaman bir dünyayı sığdırıyor. Kozan, ana karakaterimiz de, tezgâhtardır. Eline ne geçerse satabilecek kadar başarılı... Ağzı laf yapan, herkesi ikna edebilecek kadar laf yapan bir tezgâhtar. Onun kullandığı dili kullanıyor Günday da. O jargonla konuşuyor. Satmak dışında dünyada olup biten hiçbir şeyi umursamayan Kozan da bugünün insanını yeniden tanımlıyor. Yüzeysellik ve satmak... Her şeyden ve hepsinden önemlisi satmak, yani başarı. Kocaman bir yalanın hüküm sürdüğü bu büyük kuyumcu, ona göre, büyük bir kuyu. Turizm ise zengin ülkelerin fakirlerin ağzına çaldığı bir parmak bal. Bir hayaller ve yalanlar diyarı burası. Alan memnun satan memnunlar diyarı. Hakan Günday Malafada eğlenceli bir düzen eleştirisine imza atıyor.
Bir kuyumcu dükkânının kapısından giriyorsunuz. Gösterişli, albenili bir dükkân burası. Pahalı mücevherlere ulaşıyorsunuz. Ama önce tezgâhtarlar... Yani tezgâh. Önce tezgâhtan geçiyorsunuz. Ya da hep tezgâhta kalıyorsunuz. Hayatta da olduğu gibi...Ha... tümünü göster
Albaya Mektup Yok, çağımızın en büyük yazarlarından Gabriel García Márquezin en güzel uzun öykülerinden biri. Ülkesi uğruna savaşarak yaptığı hizmetlerin karşılıksız kaldığını anlayan, emekliye ayrılmış yaşlı bir askerin öyküsü. Bir türlü gelmeyen emekli aylığını her cuma günü karısı ve horozuyla birlikte bekleyen emekli bir albayın komik, ama komik olduğu kadar da trajik hikâyesi. Gabriel García Márquezin 1982de Nobel Edebiyat Ödülüne değer görülmesinde, hiç kuşkusuz, Albaya Mektup Yokun da payı var. Büyülü gerçekçilik ustasının anlattığı her sahne, karakterlerin her davranışı, umarsız görünen bir dünyada yaşama sevincinin türküsünü söylüyor, ölüme ve yalnızlığa meydan okuyor. Her cümle, yaşamın uçsuz bucaksız boşluğunun suskunluğunu kırıyor. İmge, gerçekliğe ulaşmanın aracıdır, diyen Gabriel García Márquezin buruk bir alaycılık içeren bu öyküsü neredeyse görsel bir edebiyat başyapıtı.
Albaya Mektup Yok, çağımızın en büyük yazarlarından Gabriel García Márquezin en güzel uzun öykülerinden biri. Ülkesi uğruna savaşarak yaptığı hizmetlerin karşılıksız kaldığını anlayan, emekliye ayrılmış yaşlı bir askerin öyküsü. Bir türlü gelmeyen em... tümünü göster
Yirminci yüzyılda roman geleneğini köklü biçimde değiştiren yazarlar arasında önemli bir yeri olan Virginia Woolfun Deniz Feneri adlı kitabı, en çok okunan ve en sevilen romanları arasında yer alıyor. Bu romanıyla Woolf kendini zamanının öteki yazarlarından ayıran biçem ve yöntemi geliştirmiş, kendi roman tekniğine uygun en iyi yapıtını vermiştir. Bilindiği gibi James Joyce ve Virginia Woolf, bireyin günlük yaşamını bilinç akışı ile birlikte ve olduğu gibi, tüm karmaşıklığıyla yapıtlarına yansıtmayı amaç edinen, biçime özen gösteren yazarların başında gelirler. Ramsay ailesinin İskoçyadaki yazlıklarında geçirdikleri birkaç günü anlatan Deniz Feneri, yazarın kendi hayatından izler taşıyor. Bu arada, yazarın, güçlü İngiliz kadın hareketinden etkilendiğini ve zamanın önde gelen feminist yazarlarından olduğunu da gözardı etmemek gerekir. İlk kez 1927 yılında yayımlanan bu romanın baş kadın kişisi Mrs. Ramsay, o yılların okur yazar, varlıklı ya da orta sınıf kadınlarının feminizm adına yaptıklarını, düşündüklerini yansıtmaktadır.Deniz Feneri, İngilizcedeki muazzam ağıtlardan biridir, zamanı aşan bir kitap. Margaret Drabble
Yirminci yüzyılda roman geleneğini köklü biçimde değiştiren yazarlar arasında önemli bir yeri olan Virginia Woolfun Deniz Feneri adlı kitabı, en çok okunan ve en sevilen romanları arasında yer alıyor. Bu romanıyla Woolf kendini zamanının öteki yazarl... tümünü göster
Sıradan, küçük bir kız olanAlice, günlerden bir günyolda tuhaf giyimli bir tavşanla karşılaşır.Tavşan, randevusuna geç kalmamak için koştururken,Alice de onun peşinden bir deliğe dalar ve o anda kendini olağanüstü bir serüvenin içinde bulur. Küçük kız,inanılmaz kahramanlarla dolu Harikalar Ülkesine girmiştir. Alice merakla ve heyecanla gezinmeye başlar;neler görür neler... Okuyun, bayılacaksınız!
******
Alice ablasının yanında, bankta boş boş oturmaktan sıkılmaya başlamıştı. Bir, iki defa ablasının okuduğu kitaba göz atacak oldu. Fakat bunda ne bir resim vardı, ne de bir konuşma. Alice, resim ya da konuşma olmayan kitapların ne yararı var, diye düşündü.Hava çok sıcak olduğu için sersemlemiş ve uykusuda gelmişti. İçin için papatya toplamanın uygun olup olmayacağını düşünüyordu. İşte o sırada kırmızı gözlü, beyaz bir tavşan Alicenin hemen yanından geçti.Bunda olağanüstü bir şey yoktu. Hatta Alice hayvanın, «Eyvah! Eyvah! Çok geç kalacağım!» demesine bile şaşırmadı. Daha sonra düşününce, buna şaşmak gerektiğine karar verdi ama nedense o anda bu durum küçük kıza pek doğal gelmişti.(Kitabın Girişinden)
************
O gün, Alice ve ablası piknik yapmaya gitmişlerdi. Dere kıyısında, bir ağacın altında oturuyorlardı. Ablası yüksek sesle kitap okuyorudu.Alice onun okumakta olduğu kitaba göz gezdirdi. İçinde hiç resim yoktu....
************
Bir tavşan deliğinde başlayan zevkli ve heyecanlı maceralara hazır mısınız? Alice ile birlikte siz de bu harika dünyalara gidin.İlköğretim için seviyelendirilmiştir.Bu eser, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tavsiye edilen 100 Temel Eser listesinde yer alır.
******
Sıradan, küçük bir kız olanAlice, günlerden bir günyolda tuhaf giyimli bir tavşanla karşılaşır.Tavşan, randevusuna geç kalmamak için koştururken,Alice de onun peşinden bir deliğe dalar ve o anda kendini olağanüstü bir serüvenin içinde bulur. Küçük kı... tümünü göster