ytb

Profil Resmi
69 takip ettiği ve 51 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
ytb şu an okuyor.
Dedektif Auguste Dupin Öyküleri

Edgar Allan Poe (1809-1849): Topu topu kırk yıl süren çalkantılı yaşantısına karşın şiirleri, öyküleri ve denemeleriyle, çığıraçıcı etkisini günümüzde de sürdüren en önemli 19. yüzyıl yazarlarındandır. Elinizdeki kitaptaysa; akıl yürütme ve çözümleme teknikleriyle, Poenun dünya edebiyatına armağan ettiği ilk dedektif Auguste Dupin ve onun üç sıradışı macerası yeralmaktadır.Memet Fuat (1926-2002); Yeni Dergi ve de Yayınevi kadar, denemeleri, derlemeleri ve çevirileriyle de, tartışmasız, edebiyatımızın son büyük antrenör-editörüydü. Yurdanur Salman (1937); Memet Fuatın de Yayınevinden aldığı eli, çeviri, dergi yayıncılığı ve öğretmenlik gibi tüm etkinlik alanlarında yaratıcı bir titizlikle sürdüren günümüzün en önemli çevirmen-yazarlarındandır. Deniz Hakyemez (1975); Bugüne dek Swiftten Nadine Gordimere yaptığı çevirilerle ustalarından aldığı bayrağı en iyi biçimde taşıyacağını kanıtlamış yeni kuşak çevirmenlerimizdendir.

Edgar Allan Poe (1809-1849): Topu topu kırk yıl süren çalkantılı yaşantısına karşın şiirleri, öyküleri ve denemeleriyle, çığıraçıcı etkisini günümüzde de sürdüren en önemli 19. yüzyıl yazarlarındandır. Elinizdeki kitaptaysa; akıl yürütme ve çözümleme... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
Profil Resmi
ytb okumuş bitirmiş.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki yaşamı yenilemek için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerimden sonra en çok okunan kitap haline geldi. Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiyayı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir.

******

Bu kitap,karlar altında ölüm uykusuna yatmış bir ülkenin uyanış destanıdır. Bir avuç idealist, çalışkan ve mütavazi aydının sırtladığı bu destan, sadece yaşandığı ülkenin sınırları içinde,yaşandığı zamanda ve tek bir milletin hafızasında kalmayacak kadar ufuk açıcı ve ilham verici bir mücadelenin öyküsüdür. Bu kitabın, on yıllardır dünyanın hemen hemen tüm dillerine çevrilmiş olmasına ve milletlere; cahillikle, geri kalmışlıkla, ümitsizlikle mücadele etme heyecanını aşılamasına şaşmamak gerekir! Kişisel gelişim kitaplarının, çoğu içi boş öğüt ve tavsiyelerini bir kenara bırakın! Ve Grigory Petrovun Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabına baş ucunuzda yer açın!

************

Bazı devletler, halk olarak korkunç krizler geçirir ya da tümüyle perişan bir hale düşerler. Bazı uluslar ise hayatlarına iyi bir düzen kazandırırlar. Bu misallerin her ikisi de sadece devlet adamları, bakanlar, milletvekilleri için önem taşımaz; ulusun her bir üyesini de ilgilendiren meselelerdir. İster beyin gücüyle, ister kas gücüyle çalışsın; bütün erkekler, kadınlar, yaşlılar, gençler, kentliler, köylüler, hep bu sorunları düşünmelidir.

************

Tüm imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın halkla omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir uygarlık mücadelesi verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak bir şekilde gözler önüne sürmektedir.

************

Köylüler daha iyi, daha sıcak elbiseler giymeye başladı. İmalathanelerde binlerce elbise, palto, kundura ve iç çamaşırı üretimine başlandı. Her şey için en sağlam ve en güzel malzemeler seçildi. Bu elbiseleri giyen köylüler, bir bayram manzarası gösterir oldu. Yüzlerce yamadan meydana gelmiş paçavra elbiseler ortadan kalktı. Öksürükler, nezleler, bronşitler ve soğuk algınlıkları kesildi. Verem kurbanları yarı yarıya azaldı, çocuk ölümleri durdu. Trahomun kökü kazındı. Birçok yhalk, böyle bir hastalığın varlığını bile unuttu. Artık herkes daha sağlıklı ve sağlamdı...Beyaz Zambaklar Ülkesinde, bir modernleşme projesinin başarıya ulaşma öyküsüdür. Bu kitap, ülkesini ilerletme arzusunu taşıyan milletlere bu uğurda nasıl çalışılacağını ve neler yapılması gerektiğini gösterir.

******

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilme... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
Profil Resmi
ytb şu an okuyor.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki yaşamı yenilemek için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerimden sonra en çok okunan kitap haline geldi. Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiyayı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir.

******

Bu kitap,karlar altında ölüm uykusuna yatmış bir ülkenin uyanış destanıdır. Bir avuç idealist, çalışkan ve mütavazi aydının sırtladığı bu destan, sadece yaşandığı ülkenin sınırları içinde,yaşandığı zamanda ve tek bir milletin hafızasında kalmayacak kadar ufuk açıcı ve ilham verici bir mücadelenin öyküsüdür. Bu kitabın, on yıllardır dünyanın hemen hemen tüm dillerine çevrilmiş olmasına ve milletlere; cahillikle, geri kalmışlıkla, ümitsizlikle mücadele etme heyecanını aşılamasına şaşmamak gerekir! Kişisel gelişim kitaplarının, çoğu içi boş öğüt ve tavsiyelerini bir kenara bırakın! Ve Grigory Petrovun Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabına baş ucunuzda yer açın!

************

Bazı devletler, halk olarak korkunç krizler geçirir ya da tümüyle perişan bir hale düşerler. Bazı uluslar ise hayatlarına iyi bir düzen kazandırırlar. Bu misallerin her ikisi de sadece devlet adamları, bakanlar, milletvekilleri için önem taşımaz; ulusun her bir üyesini de ilgilendiren meselelerdir. İster beyin gücüyle, ister kas gücüyle çalışsın; bütün erkekler, kadınlar, yaşlılar, gençler, kentliler, köylüler, hep bu sorunları düşünmelidir.

************

Tüm imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın halkla omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir uygarlık mücadelesi verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak bir şekilde gözler önüne sürmektedir.

************

Köylüler daha iyi, daha sıcak elbiseler giymeye başladı. İmalathanelerde binlerce elbise, palto, kundura ve iç çamaşırı üretimine başlandı. Her şey için en sağlam ve en güzel malzemeler seçildi. Bu elbiseleri giyen köylüler, bir bayram manzarası gösterir oldu. Yüzlerce yamadan meydana gelmiş paçavra elbiseler ortadan kalktı. Öksürükler, nezleler, bronşitler ve soğuk algınlıkları kesildi. Verem kurbanları yarı yarıya azaldı, çocuk ölümleri durdu. Trahomun kökü kazındı. Birçok yhalk, böyle bir hastalığın varlığını bile unuttu. Artık herkes daha sağlıklı ve sağlamdı...Beyaz Zambaklar Ülkesinde, bir modernleşme projesinin başarıya ulaşma öyküsüdür. Bu kitap, ülkesini ilerletme arzusunu taşıyan milletlere bu uğurda nasıl çalışılacağını ve neler yapılması gerektiğini gösterir.

******

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilme... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
Profil Resmi
ytb okumuş bitirmiş.
Seçme Masallar

Hans Christian Andersen (1805 - 1875): Romanları, oyunları ve gezi kitapları olsa da, geçen yıl kutlanan doğumunun 200. yılı da gösteriyor ki, H. C. Andersen, Masallarının ilk derlemesinin yayımlandığı 1835den bu yana, dünyanın pek çok yerinde de adı türle özdeşleşmiş bir masalcı dede. Bu kitapsa, yalnızca kapsamıyla değil, bu masal ustasının dilimize özgün dilinden çevrilişiyle de farkını oluşturuyor.

Hans Christian Andersen (1805 - 1875): Romanları, oyunları ve gezi kitapları olsa da, geçen yıl kutlanan doğumunun 200. yılı da gösteriyor ki, H. C. Andersen, Masallarının ilk derlemesinin yayımlandığı 1835den bu yana, dünyanın pek çok yerinde de adı... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
Profil Resmi
ytb okumuş bitirmiş.
İslâm'da Şehir ve Mimari

Çeşitli alanlardaki tasarım ve uygulamalarında modern mimarlığın sorunlarına, tarihi, çevresel ve kültürel değerlere ağırlık vererek yaklaşan Turgut Cansever, bugüne kadar üç ez Ağa Han Mimarlık Ödülüne layık görüldü ve çeşitli ulusal ve uluslararası yarışmalarda dereceler aldı. İslâm mimarîsi ve şehirciliği konusundaki ufuk açıcı görüşleriyle tanınan Cansever, yalnızca şehir planlamacıları ve mimarların değil, genel okuyucunun da ilgiyle takip ettiği bir düşünür. Cansever İslâmda Şehir ve Mimaride, İslâm mimarîsinin temel meselelerini, mimarlık mirasının korunma yollarını, İslâm şehrinin belirleyici özelliklerini ve İslâm mimarîsi ve şehrinin gelecekte hangi esaslardan hareketle kurulabileceğini felsefî ve tasavvufî bir temelde, çağdaş ve geleneksel ustalardan yararlanarak tartışıyor. Cansevere göre, her şeyi doğru yerine koymak (adalet), İslâm mimarîsini tasarlamak için atılması gereken ilk adımdır. Bu da ancak, her şeyi diğer şeylere göre doğru yere koymakla; sadece maddî varlık düzeyinin unsurlarına göre değil, aynı zamanda biyo-sosyal ve dinî hakikatlere, kanunlara göre doğru yere koymakla mümkündür.İslâm mimarîsi, malzemeyi olduğu gibi, niteliklerini inkâr etmeden ve önemine aşırı bir vurgu yapmadan neyse o olarak kullanır. Benzer düşünceler, teknoloji kullanımında da gözlemlenebilir. İslâm mimarîsi, olağanüstü teknolojik bir başarıyı, örneğin bir yapının olağandışı bir aydınlığa kavuşturulması gibi bir şeyi amaç edinmez. Aksine, İslâmda teknoloji, sadece kendi önem hiyerarşisine göre gerçek ihtiyaçları karşılamak amacıyla kullanılır. Bu, malzemelerin kullanımında İslâm mimarîsinin hâkim bir özelliği olan teknike karşı tabiî bir tutumu temsil eder. Tahta ile taş yahut maden ile çini gibi farklı malzemelerin bir arada kullanılmasında amaç, basit ve ilkel zıt ifadeler yaratmak yerine, birbirine saygılı güzellikleri, bireysel güzellikleri vurgulamaktır.Cansever, mimarî anlayışında geçmişle bağ kurarken, değişimi gözlerimizi kapamayı kastetmiyor. Değişen hayatı değişmez hale getirdiğiniz zaman sizin yaptığınızla, yaşayanlar arasında bir kopukluk ve savaş ortaya çıkar. Dolayısıyla ya değişim yok sayılır ya da değişmeyen insanların hayatı küçültmeye, verimsizliğe yahut ıstıraba mahkûm edilir. O yüzden bence yerel yönetimler ve şehir planlamacıları, Osmanlının yaptığını yaparak en az müdahale, en az planlama, en fazla katılım ve tabiat insan dengesini, mahremiyeti gözeten bir mimarî üslup ve şehircilik anlayışı ile yeni şehirler kurmalıdır.

Çeşitli alanlardaki tasarım ve uygulamalarında modern mimarlığın sorunlarına, tarihi, çevresel ve kültürel değerlere ağırlık vererek yaklaşan Turgut Cansever, bugüne kadar üç ez Ağa Han Mimarlık Ödülüne layık görüldü ve çeşitli ulusal ve uluslararası... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
Profil Resmi
ytb okumuş bitirmiş.
İstanbul'u Anlamak

BİLGE MİMAR TURGUT CANSEVERDEN İSTANBULU ANLAMAKDünyada, Ağa Han Mimarlık Ödülünü üç kez alan tek mimar olan Turgut Canseverin İstanbula ilişkin derinlikli görüşleri bu kitapta toplandı. Kendine özgü düşünme sistemini yine kendine özgü bir sesle dile getiren Turgut Cansever, İslam mimarlık mirası içinde İstanbulu, Boğaziçini, Haliç meselesini, bahçe kültürünü, tarihî yarımadanın yüz yüze kaldığı meseleleri ve bu eşsiz şehre ilişkin pek çok konuyu yıllardır gündeme taşıdı, çözümler sundu. Bütün bu çalışmalar, İstanbulu Anlamakta bir araya geliyor.Canseverin İstanbul üzerine ortaya koyduğu metinler, onun görev bilincinin en parıltılı tecellilerindendir. Elinizdeki eser, İstanbulun geçmişinden yola çıkarak bugününe ve geleceğine ışık tutmaktadır.

BİLGE MİMAR TURGUT CANSEVERDEN İSTANBULU ANLAMAKDünyada, Ağa Han Mimarlık Ödülünü üç kez alan tek mimar olan Turgut Canseverin İstanbula ilişkin derinlikli görüşleri bu kitapta toplandı. Kendine özgü düşünme sistemini yine kendine özgü bir sesle dile... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 2 ay
Daha Fazla Göster

ytb şu an ne okuyor?

Dedektif Auguste Dupin Öyküleri

%0

Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü

%0

Favori Yazarları (10 yazar)

Favori yazarı yok.