zerrin1

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
zerrin1 okumuş.
Şelale'nin Bez Bebeği - 1

Şelale...Hariciyeci Fahrettin Beyin biricik torunu,Kerim Bey ve Mualla Hanımın güzeller güzeli kızı,Fransız Dadı Saranın Nar Çiçeği...Adını asi babaannesinden ve Karadenizdeki Güzeldere Şelalesinden alan bu eşsiz masumiyetin, köşklerde büyük ihtimamlarla büyütülen bu zarif çiçeğin başına neler gelecek? Bir yaşamın içine ne kadar büyük bir aşk ve kaç acı sığabilir?Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarından, yeni Türkiye Cumhuriyetine, İkinci Dünya Savaşından günümüze, bir ailenin mutluluklar, aşklar,ayrılıklar ve hırslarla dolu zengin hikâyesi...Küçük bir kız için bez bebeği ne kadar da önemlidir. Ya Şelale için...Bu bebek, neler görecek, kimlerle tanışacak ve bir kadıniçin hangi anlamlara gelecek...Kim bilir?

Şelale...Hariciyeci Fahrettin Beyin biricik torunu,Kerim Bey ve Mualla Hanımın güzeller güzeli kızı,Fransız Dadı Saranın Nar Çiçeği...Adını asi babaannesinden ve Karadenizdeki Güzeldere Şelalesinden alan bu eşsiz masumiyetin, köşklerde büyük ihtimaml... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Profil Resmi
zerrin1 okumuş.
Mihrimah Aşk- ı Şahane

Hürrem Sultan ve Kanunî Sultan Süleyman aşkının en narin meyvesiydi, güneş ve ay; Mihrimah Hürrem gibi zeki, Kanunî gibi güçlü ama onlar kadar bahtlı değildi. Onca ihtişamın, gücün ve varlığın içinde aşksız bir ömür sürdü. Mihrimah'a gönlünü kaptıran, kavuşamadığı aşkını eserlerinde adeta ilmek ilmek işleyen bir ustaydı; Mimar Sinan Bir savaş meydanı bir araya getirmişti onları. Birbirlerine karşı besledikleri aşk yüzyıllara meydan okuyacak kadar güçlüydü; ancak bu, onları bir arada tutmaya yetmedi. Mihrimah'ı bunca acıyla baş başa bırakan şey kaderi miydi yoksa annesi mi? Mihrimah Sultan ve Mimar Sinanın unutulmaz hikâyesiyle birlikte, dönemin büyülü atmosferine kapılıp, aşka ve umuda dair bir yolculuğa çıkacaksınız.

Hürrem Sultan ve Kanunî Sultan Süleyman aşkının en narin meyvesiydi, güneş ve ay; Mihrimah Hürrem gibi zeki, Kanunî gibi güçlü ama onlar kadar bahtlı değildi. Onca ihtişamın, gücün ve varlığın içinde aşksız bir ömür sürdü. Mihrimah'a gönlünü kap... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Profil Resmi
zerrin1 okumuş.
Sırma`nın Günlüğü

Annesi onu doğururken, babası ise o henüz iki yaşındayken ölmüştür Gurbetin. Evinde kaldığı köy ağası ve ailesi için de sadece bir beslemedir.
Ve bir gün, bir kamyon kasasında kendini okutacak ve bu hayattan kurtaracak Devlet Babayı bulmak için yolculuğa başlar. Devlet Babayı bulamadığı Ankarada, küçük Gurbet Sırma olur ve bir dilenci çetesinin eline düşer. Daha sonra İstanbuldaki bir fuhuş çetesine satılan Sırmanın; hayatla, kendiyle, erkeklerle, geride bıraktığı utanç ve korkuyla mücadelesi başlar...Sırma hayatında ilk defa kutladığı doğum gününde bir armağan alır. Bu bir günlüktür. Sırma hayatının en üzücü, en buhranlı ve en utanç verici anlarını bu günlüğe yazmaya başlar...
Ve geçmişten intikam almadan yeni bir hayat kurulamayacağına karar verir

Annesi onu doğururken, babası ise o henüz iki yaşındayken ölmüştür Gurbetin. Evinde kaldığı köy ağası ve ailesi için de sadece bir beslemedir.
Ve bir gün, bir kamyon kasasında kendini okutacak ve bu hayattan kurtaracak Devlet Babayı bulmak için yolc... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Profil Resmi
zerrin1 okumuş.
Neredesin Şelale? - 2

27 Mayıs 1960. Şelâle kendini bilmez bir halde, kucağında bez bebeğiyle köşkünden dışarı çıkar ve bir daha geri dönmez.

Onun için bilinmeze doğru bir yolculuk başlarken, köşkte onun dönmesini bekleyen kızları ve diğer yakınları için de merak ve acı dolu bir dönemin temelleri atılmıştır.

Yaşadığı acılar ve zor günler yüzünden kendini dış dünyaya kapatan, aklını yitiren Şelâle, evine yeniden kavuşabileceği günün hasretiyle oradan oraya savrulmaktadır.

Naşide Gökbudak'ın sevilen eseri Şelâle'nin Bez Bebeği'nin devamı olan bu kitap, sizleri 1960 yılının siyasi iklimine götürüyor ve yaşanan büyük bir aşkı, zorlu bir hayatı gözler önüne seriyor.

27 Mayıs 1960. Şelâle kendini bilmez bir halde, kucağında bez bebeğiyle köşkünden dışarı çıkar ve bir daha geri dönmez.

Onun için bilinmeze doğru bir yolculuk başlarken, köşkte onun dönmesini bekleyen kızları ve diğer yakınları için de merak ve a... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Profil Resmi
zerrin1 okumuş.
Sıdıka Hanım

Sürükleyici anlatımı ve gerçek yaşam hikayesiyle elden bırakılması çok zor, tadına doyulmaz bir eser. Nazan Şoray Hadiseler çok iyi tarzda birbirine bağlanmış, kopukluklar hiç yok. Hayal unsurları gerçeklerle o denli birleştirilmiş ki, ayırd etmek imkansız. Sıdıkanın başından geçenler, belli bir sıra ile okuyanın merakını uyandıracak şekilde sıralanmış. Bu hali ile akıcalık ve debir bir hüviyet kazanmış. tek kelime ile muhteşem bir eser. Doç.Dr NACİ Onur Fırat Üniversitesi Edebiyat Kürsüsü Sıdıka Hanım romanı, önemli tarihi değişikliklerin oluştuğu bir dönemde yaşayan, ilginç ve gerçek bir hikaye, çok sürükleyici, anlatım sade ve akıca. Zevkle okunabilen nadir romanlardan biri.

Sürükleyici anlatımı ve gerçek yaşam hikayesiyle elden bırakılması çok zor, tadına doyulmaz bir eser. Nazan Şoray Hadiseler çok iyi tarzda birbirine bağlanmış, kopukluklar hiç yok. Hayal unsurları gerçeklerle o denli birleştirilmiş ki, ayırd etmek im... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Profil Resmi
zerrin1 okumuş.
Feraye

... Yüzbaşı kollarını iki yana açıp ayağını yere vurarak, zeybeğe başladı. Daha ilk hareketi ile çok erkeksi ve çok efece bir oyun oynadığı belli oluyordu. Feraye şaşkın, öylece Yüzbaşıyı seyrediyordu. Yüzbaşı bir adımda onun yanına yaklaştı ve yavaşça Hadi küçük kız, başla. Herkes bize bakıyor, dedi. Feraye, utana sıkıla çevresine bir göz attı. Kendilerinden başka oynayan kimse yoktu. Gerçekten de herkes nefesini tutmuş, onlara bakıyordu. Feraye de kollarını kaldırdı. Müziğe ve Yüzbaşıya uymaya çalışıyordu. İlk bir iki dakika bocaladı. Sonra, sanki çevresindeki herkes yok oldu. Yüzbaşının gözlerinden, kendisine doğru bir alev akıyor gibiydi. Başka bir tarafa bakamıyordu. Birbirlerine kilitlenmiş ve uyum içinde; Yüzbaşı erkekliği, kahramanlığı ve tutkuyu, Feraye de kadını ve zarafeti anlatan hareketlerle oynuyorlardı... Ne zamandan beri bu haldeydiler, kendileri de, seyredenler de farkında değildi. Müzik devam ediyordu. Belki de ikinci veya üçüncü tekrarıydı...İşgal altındaki bir ülke... Ellerinde silahları, ayaklarında çarıkları olmadan; yüreklerindeki vatan aşkı ve hürriyet sevdasıyla cepheye koşan kahraman bir halk... Ve bu savaşın tam ortasında, kan ve göz yaşıyla filizlenen bir aşkın tutku dolu hikâyesi... Feraye; Naşide Gökbudakın eşsiz anlatımı ve yaşanmış hikâyelerden yola çıkılarak hazırlanmış

... Yüzbaşı kollarını iki yana açıp ayağını yere vurarak, zeybeğe başladı. Daha ilk hareketi ile çok erkeksi ve çok efece bir oyun oynadığı belli oluyordu. Feraye şaşkın, öylece Yüzbaşıyı seyrediyordu. Yüzbaşı bir adımda onun yanına yaklaştı ve yavaş... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
Daha Fazla Göster

zerrin1 şu an ne okuyor?

zerrin1 şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.