Giskard,
Üç Dul Kavşağı başlıklı kitabın açıklamasını düzenledi
eski halini göster |
yeni halini göster |
değişimi göster
Maigret yorgun bir iç çekişle sandalyesini, dirseklerini dayamış olduğu masadan uzaklaştırdığında, Cari Andersenin Carl Andersen'in sorgusu başlayalı tam on yedi saat olmuştu. Perdesiz pencerelerden, gün boyunca dışarıda olup bitenleri seyretmişlerdi. Önce, öğle paydosunda işçi kızlarla memurlardan oluşan kalabalık Saint-Michel Meydanındaki Meydanı'ndaki küçük lokantalara doluşmuş, sonra etraf biraz sakinleşmiş, saat altıda metrolara ve tren istasyonlarına doğru bir koşturmacadır başlamış ve nihayet ortada sadece bir şeyler içmek için dolananlar kalmıştı. Seine Nehrinin Nehri'nin üzerine sis çökmüştü. Son römorkör, yeşil ve kırmızı ışıklarını yakmış, arkasında üç mavnayı sürükleyerek geçmişti. Son otobüs. Son metro. Film panoları içeri alındıktan sonra demir parmaklıkları kapatılan sinema... Maigretnin Maigret'nin bürosundaki soba sanki daha fazla gürüldüyordu. Masanın üzerinde boş bira şişeleri, sandviç artıkları vardı.
Maigret yorgun bir iç çekişle sandalyesini, dirseklerini dayamış olduğu masadan uzaklaştırdığında, Cari Andersenin sorgusu başlayalı tam on yedi saat olmuştu. Perdesiz pencerelerden, gün boyunca dışarıda olup bitenleri seyretmişlerdi. Önce, öğle paydosunda işçi kızlarla memurlardan oluşan kalabalık Saint-Michel Meydanındaki küçük lokantalara doluşmuş, sonra etraf biraz sakinleşmiş, saat altıda metrolara ve tren istasyonlarına doğru bir koşturmacadır başlamış ve nihayet ortada sadece bir şeyler içmek için dolananlar kalmıştı. Seine Nehrinin üzerine sis çökmüştü. Son römorkör, yeşil ve kırmızı ışıklarını yakmış, arkasında üç mavnayı sürükleyerek geçmişti. Son otobüs. Son metro. Film panoları içeri alındıktan sonra demir parmaklıkları kapatılan sinema... Maigretnin bürosundaki soba sanki daha fazla gürüldüyordu. Masanın üzerinde boş bira şişeleri, sandviç artıkları vardı.
Maigret yorgun bir iç çekişle sandalyesini, dirseklerini dayamış olduğu masadan uzaklaştırdığında, Carl Andersen'in sorgusu başlayalı tam on yedi saat olmuştu. Perdesiz pencerelerden, gün boyunca dışarıda olup bitenleri seyretmişlerdi. Önce, öğle paydosunda işçi kızlarla memurlardan oluşan kalabalık Saint-Michel Meydanı'ndaki küçük lokantalara doluşmuş, sonra etraf biraz sakinleşmiş, saat altıda metrolara ve tren istasyonlarına doğru bir koşturmacadır başlamış ve nihayet ortada sadece bir şeyler içmek için dolananlar kalmıştı. Seine Nehri'nin üzerine sis çökmüştü. Son römorkör, yeşil ve kırmızı ışıklarını yakmış, arkasında üç mavnayı sürükleyerek geçmişti. Son otobüs. Son metro. Film panoları içeri alındıktan sonra demir parmaklıkları kapatılan sinema... Maigret'nin bürosundaki soba sanki daha fazla gürüldüyordu. Masanın üzerinde boş bira şişeleri, sandviç artıkları vardı.