Söz konusu çalışmada Askerlik anıları, her Türk erkeğinin anlatmaktan usanmadığı sohbet konularından biridir. Askere gidenlerin gayrimüslim askerlerin hatıralarına olmaları halinde ise sorulan ilk suallerden biri, “isminden veya gayrimüslim olmandan dolayı bir problem yaşadın mı?” sualidir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde gayrimüslim subayların yer almaması, vatanî görevleri sırasında şehit olan gayrimüslimler için şehit sıfatının kullanıp kullanılmayacağı halen zaman zaman tartışılan konular. Azınlıklar arasında “bizleri ne çavuş, ne de muvazzaf subay yaparlar” kanaati de oldukça yaygın. Bu çalışma, bu alana ilk kere el atmakta. Yayınlanmış hatıralar ve tanıklıklarına ilk kere bu kitapta yer verilerek birçok bilinmeyene alan çok sayıda mülakat sayesinde konuya ışık tutulmakta ve gerçeğin gerçeğin, sanıldığı gibi ne kapkara ne de bembeyaz olduğu gösterilmekte. Kitapta ayrıca, azınlıkların Hatıraları ve mülakatları okurken hem gülmek hem de hüzünlenmek mümkün. Azınlıkların, Cumhuriyet yıllarında vatani vatanî görevlerini yerine getirirken ayrımcı bir uygulamayla ne mertebede karşılaştıkları konusundaki etraflı bir araştırma da bu kitapta yer alıyor. almakta. Böylece kitapta yer alan tanıklıkların ve hatıraların, tarihsel bir çerçeve içinde değerlendirilmeleri mümkün olmakta.

Söz konusu çalışmada gayrimüslim askerlerin hatıralarına ve tanıklıklarına yer verilerek birçok bilinmeyene ışık tutulmakta ve gerçeğin sanıldığı gibi ne kapkara ne de bembeyaz olduğu gösterilmekte. Kitapta ayrıca, azınlıkların Cumhuriyet yıllarında vatani görevlerini yerine getirirken ayrımcı bir uygulamayla ne mertebede karşılaştıkları konusundaki etraflı bir araştırma da yer alıyor.

Askerlik anıları, her Türk erkeğinin anlatmaktan usanmadığı sohbet konularından biridir. Askere gidenlerin gayrimüslim olmaları halinde ise sorulan ilk suallerden biri, “isminden veya gayrimüslim olmandan dolayı bir problem yaşadın mı?” sualidir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde gayrimüslim subayların yer almaması, vatanî görevleri sırasında şehit olan gayrimüslimler için şehit sıfatının kullanıp kullanılmayacağı halen zaman zaman tartışılan konular. Azınlıklar arasında “bizleri ne çavuş, ne de muvazzaf subay yaparlar” kanaati de oldukça yaygın. Bu çalışma, bu alana ilk kere el atmakta. Yayınlanmış hatıralar ve ilk kere bu kitapta yer alan çok sayıda mülakat sayesinde konuya ışık tutulmakta ve gerçeğin, sanıldığı gibi ne kapkara ne de bembeyaz olduğu gösterilmekte. Hatıraları ve mülakatları okurken hem gülmek hem de hüzünlenmek mümkün. Azınlıkların, Cumhuriyet yıllarında vatanî görevlerini yerine getirirken ayrımcı bir uygulamayla ne mertebede karşılaştıkları konusundaki etraflı bir araştırma da bu kitapta yer almakta. Böylece kitapta yer alan tanıklıkların ve hatıraların, tarihsel bir çerçeve içinde değerlendirilmeleri mümkün olmakta.

Hangi alçaktır ki vatanı muhafaza şerefinden mahrum olmak ister? Varsa böyle alçaklar, askere gitmek yerine, soğuk kanlarını kurtarmak için para ödemeyi sürdürsün
İstanbul sürdürsün” İstanbul mebusu Vasilaki Efendi, 2 Haziran 1877

1877

Osmanlı Devleti’nin son yüzyılına damgasını vuran en kritik ve en hassas gelişmelerden biri de, 1835 yılından itibaren, gayrimüslimlerin silâhaltına alınmasıdır. İmparatorluğun nüfus yapısının ve sosyo-ekonomik dengelerinin Müslümanlar aleyhine bozulmasına, iktisadi ve siyasi çöküşün hızlanmasına sebep olan ve 84 yıl boyunca devlet erkanı arasında bitmez tükenmez tartışmalara yol açan bu serüven, 1919 yılında Mondros Mütarekesi’yle son bulur. 1835-1919 yılları arasını kapsayan ilk ve tek çalışma özelliğini taşıyan bu kitabın temel kaynağını, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin değişik fonlarında bulunan devletin resmi belgeleri oluşturmuştur. Ayrıca Osmanlı Mebûsan Meclisi Zabıtları, yayımlanmış belgeler, devrin gazeteleri ve hatıralar ile konuyla ilgili literatürden de geniş ölçüde yararlanılmıştır. Prof. Dr. Ufuk Gülsoy’un kaleme aldığı bu kitap, özellikle askeri ve sosyal tarihimiz ile Türkiye’nin demokratikleşme ve azınlık sorunlarına ilgi duyanların kitaplığında, tarih literatürümüzün vazgeçilmez bir başvuru kaynağı olarak kendine müstesna bir yer açacaktır.

Hangi alçaktır ki vatanı muhafaza şerefinden mahrum olmak ister? Varsa böyle alçaklar, askere gitmek yerine, soğuk kanlarını kurtarmak için para ödemeyi sürdürsün
İstanbul mebusu Vasilaki Efendi, 2 Haziran 1877

Hangi alçaktır ki vatanı muhafaza şerefinden mahrum olmak ister? Varsa böyle alçaklar, askere gitmek yerine, soğuk kanlarını kurtarmak için para ödemeyi sürdürsün” İstanbul mebusu Vasilaki Efendi, 2 Haziran 1877

Osmanlı Devleti’nin son yüzyılına damgasını vuran en kritik ve en hassas gelişmelerden biri de, 1835 yılından itibaren, gayrimüslimlerin silâhaltına alınmasıdır. İmparatorluğun nüfus yapısının ve sosyo-ekonomik dengelerinin Müslümanlar aleyhine bozulmasına, iktisadi ve siyasi çöküşün hızlanmasına sebep olan ve 84 yıl boyunca devlet erkanı arasında bitmez tükenmez tartışmalara yol açan bu serüven, 1919 yılında Mondros Mütarekesi’yle son bulur. 1835-1919 yılları arasını kapsayan ilk ve tek çalışma özelliğini taşıyan bu kitabın temel kaynağını, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin değişik fonlarında bulunan devletin resmi belgeleri oluşturmuştur. Ayrıca Osmanlı Mebûsan Meclisi Zabıtları, yayımlanmış belgeler, devrin gazeteleri ve hatıralar ile konuyla ilgili literatürden de geniş ölçüde yararlanılmıştır. Prof. Dr. Ufuk Gülsoy’un kaleme aldığı bu kitap, özellikle askeri ve sosyal tarihimiz ile Türkiye’nin demokratikleşme ve azınlık sorunlarına ilgi duyanların kitaplığında, tarih literatürümüzün vazgeçilmez bir başvuru kaynağı olarak kendine müstesna bir yer açacaktır.

"Okumak ön yargılardan arındırır. Mutlaka okuyun!" sloganıyla yayımladığımız "Bir Patrik Çocukken" kitabı, yaşama Dimitrios Arhondonis adıyla başlayan ve Heybeliada Ruhban Okulu'nu bitirdikten sonra Bartholomeos adını alan Rum Patriği'nin ilkokul, ortaokul ve lise yıllarında yazmış olduğu kompozisyonlarını içeriyor.

Önsözünü Hüseyin Hatemi'nin yazdığı kitabın giriş bölümünde, gazeteci Celal Başlangıç'ın düne ve bugüne dair, Rum Patriği Bartholomeos ile yaptığı röportajı okuyacaksınız...

Kitap, Rum Patriği Bartholomeos'un kişisel arşivinden alınan 22,5x17 santim boyutlarında, 208 sayfalık bir defterden hazırlandı. İçinde yedi eğitim ve öğretim yılında, Gökçeada (İmroz) ve İstanbul'da yazılmış toplam 89 kompozisyon bulunuyor.
(Tanıtım Yazısından)

Bu kitapta, yaşama Dimitrios Arhondonis adıyla başlayan ve Heybeliada Ruhban Okulu'nu bitirdikten sonra Bartholomeos adını alan İstanbul Rum Patriği'nin ilkokul, ortaokul ve lise yıllarında yazmış olduğu komposizyonlar yer alıyor.

İstanbul Rum Patriği Bartholomeos'un ilk gençlik yıllarında; doğaya, insanlara olan sevgisine; hayata, arkadaşlıklara, fedakârlıklara ilişkin düşüncelerine; resmi ve dini bayramlara ilişkin gözlemlerine; doğup büyüdüğü adaya, köyüne, evine özlemine; tanrıya ve ülkesine duyduğu sevgiye, bağlılığa tanık olacaksınız.

Dileriz bu kitap; barış ve kardeşlik içersinde, farklılıklarla bir arada yaşama gelişmişliğine sahip aydınlık bir ülkeye doğru atılan binlerce, milyonlarca adımdan biri olur.

"Okumak ön yargılardan arındırır. Mutlaka okuyun!" sloganıyla yayımladığımız "Bir Patrik Çocukken" kitabı, yaşama Dimitrios Arhondonis adıyla başlayan ve Heybeliada Ruhban Okulu'nu bitirdikten sonra Bartholomeos adını alan Rum Patriği'nin ilkokul, ortaokul ve lise yıllarında yazmış olduğu kompozisyonlarını içeriyor.

Önsözünü Hüseyin Hatemi'nin yazdığı kitabın giriş bölümünde, gazeteci Celal Başlangıç'ın düne ve bugüne dair, Rum Patriği Bartholomeos ile yaptığı röportajı okuyacaksınız...

Kitap, Rum Patriği Bartholomeos'un kişisel arşivinden alınan 22,5x17 santim boyutlarında, 208 sayfalık bir defterden hazırlandı. İçinde yedi eğitim ve öğretim yılında, Gökçeada (İmroz) ve İstanbul'da yazılmış toplam 89 kompozisyon bulunuyor.
(Tanıtım Yazısından)

Bu kitapta, yaşama Dimitrios Arhondonis adıyla başlayan ve Heybeliada Ruhban Okulu'nu bitirdikten sonra Bartholomeos adını alan İstanbul Rum Patriği'nin ilkokul, ortaokul ve lise yıllarında yazmış olduğu komposizyonlar yer alıyor.

İstanbul Rum Patriği Bartholomeos'un ilk gençlik yıllarında; doğaya, insanlara olan sevgisine; hayata, arkadaşlıklara, fedakârlıklara ilişkin düşüncelerine; resmi ve dini bayramlara ilişkin gözlemlerine; doğup büyüdüğü adaya, köyüne, evine özlemine; tanrıya ve ülkesine duyduğu sevgiye, bağlılığa tanık olacaksınız.

Dileriz bu kitap; barış ve kardeşlik içersinde, farklılıklarla bir arada yaşama gelişmişliğine sahip aydınlık bir ülkeye doğru atılan binlerce, milyonlarca adımdan biri olur.

Yayın yılı düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali 2006

Sayfa Sayısı düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali 126

Format düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali boş

Yayınevi düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Bizim Deniz Yayınları

Edisyon düzenlenmiş, eski hali boş, yeni hali Celal Başlangıç