yazar düzenlemeleri
seher28, 486 adet değişiklik yapmış.  (75/98)
seher28, Çiçeklerin Meryem Anası başlıklı kitabın açıklamasını düzenledi

eski halini göster | yeni halini göster | değişimi göster

16 yaşındaki bir katilin öyküsünü, geriye dönüşlerle, onu Genetye Genet’ye özgü bir dille kutsayarak anlatıyor bu kitap. Fransız edebiyatında Villondan Rimbaudya Villon’dan Rimbaud’ya toplumdışı kişiliklerin ön plana geçtiği olmuştur. Ama takma adı Notre-Dame-Des Fleurs (Çiçeklerin Meryem Anası) olan bu kişilik önümüzde -okuyucu için- sadece aklanmakla kalmıyor, gitgide mutlak bir azize, üst düzeydeki bir ermişe dönüşüyor. Oysa toplum için hep aynı katil olarak kalması, sonunda da gülünç bir mahkemede yargılanması hepimizi derinden sarsıyor.Toplumdışı sarsıyor.
Toplumdışı
bir kesimin, hırsızlar, katiller, kaçakçılar, fahişeler, eşcinsellerle dolu bir dünyanın olanca karanlığı ve şiddeti Genetnin Genet’nin güçlü anlatımıyla şaşırtıcı bir güzellik kazanırken, arada bir ağdalı, arada bir kendini ciddiye almayan bir savunma dizisi içerisinde edebiyatın doruk noktalarına ulaşıyoruz.Genetnin ulaşıyoruz.
Genet’nin
toplumla anlaşmazlığının uzlaşmazlığa dönüştüğü nokta işte bu: Onun için Meryem Ana Kilisenin Kilise’nin aradığı yerde değildir, 16 yaşındaki bir katilin suçlu gibi görünen, kirlendikçe aklanan çiçeğindedir. Edebiyat, bu bağlamda artık bir durumu anlatma, bir çizgiye yerleşip hesap verme değil; düpedüz bir çığlığa yaklaşıyor.Tam yaklaşıyor.
Tam
çığlık atacakken, yazmaya başlarsanız ne olur? İşte bu kitabın sizi davet ettiği çığırından çıkmış maceralar dizisi.Genetnin, dizisi.
Genet’nin,
hapishanedeki arkadaşlarından kâğıt kalem dilenerek neredeyse kanıyla yazdığı kimi zaman şaşırtıcı olan, hatta mantıksız, anlamsız gibi görünen, ama yine de şiirsel tümcelerle yüklü bu yapıt önce epey yadırganmıştı. İlk okurlarından Sartre, Genetyi Genet’yi kişi olarak savunmasına rağmen, romanda boşuna işleyen bir mekanizmadan başka bir şey bulamamış, bu anlatıya mastürbasyon etiketini yakıştırmıştı.Artık yakıştırmıştı.
Artık
bu kadar saf değiliz. Bu anlatıyı göğüsleyecek cesur okuyucuların varlığına inanıyoruz.Bu inanıyoruz.
Bu
çeviriyi onlara adıyoruz.
3 yıl, 5 ay
seher28, Tehlikeli Diyardan Öyküler başlıklı kitabın açıklamasını düzenledi

eski halini göster | yeni halini göster | değişimi göster

Peri Diyarı tehlikeli bir yerdir ve ihtiyatsız ayaklar için pek çok çukur, fazla cüretli olanlar için pek çok zindan barındırır...Peri barındırır... Peri masallarının dünyası engin, derin ve yüksektir, ve birçok şeyle doludur: Orada her tür hayvan ve kuş; kıyısız denizler, sayısız yıldız; kendisi bir büyü olan güzellik, ve her daim mevcut bir tehlike; kılıç kadar keskin coşku ve hüzün vardır. O diyara girmiş bir insan orayı gördüğü için kendini talihli sayabilir, ama Peri Diyarının Diyarı’nın zenginliği ve tuhaflığı gezginin dilini bağlar, anlatamaz. Ve orada bulunduğu sürece, çok fazla soru sorması tehlikelidir, çünkü kapılar yüzüne kapanabilir ve anahtarlar kaybolabilir...J. kaybolabilir...
J.
R. R. Tolkien
3 yıl, 3 ay
seher28, Kendine Ait Bir Oda başlıklı kitabın açıklamasını düzenledi

eski halini göster | yeni halini göster | değişimi göster

Kadın hareketinin elden düşürmediği önemli kitaplardan biri olan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf'un belki de en kolay okunan kitabıdır. Kolay okunur, çünkü konu çok somuttur: Kadın “Kadın ve edebiyat.

Erkeklerin
edebiyat.”

Erkeklerin
kadınlara bıkıp usanmadan tekrarladıkları ezeli “ezeli” ve de ezici “ezici” bir soru vardır: Bizler “Bizler kadar düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. Madem öyle, neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız? çıkaramadınız?” İşte Virginia Woolf bu yakıcı “yakıcı” soruya, tarihsel ilişkilerin kökenine inip kütüphane raflarında şöyle bir gezindikten ve de kısa bir kadın edebiyatı tarihçesi çıkardıktan sonra esaslı bir yanıt getiriyor. Ve şöyle sesleniyor kadınlara: Para “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!..

Woolf,
yazın!..”

Woolf,
mantıkla olduğu kadar hayalle, nükteyle olduğu kadar bilgiyle ve gerçek bir romancının hayalgücüyle konuşur.
The New York Times
3 yıl, 3 ay
seher28, Kendine Ait Bir Oda başlıklı kitabın açıklamasını düzenledi

eski halini göster | yeni halini göster | değişimi göster

Kadın hareketinin elden düşürmediği önemli kitaplardan biri olan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf'un Woolf’un belki de en kolay okunan kitabıdır. Kolay okunur, çünkü konu çok somuttur: “Kadın ve edebiyat.”

Erkeklerin kadınlara bıkıp usanmadan tekrarladıkları “ezeli” ve de “ezici” bir soru vardır: “Bizler kadar düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. Madem öyle, neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız?” İşte Virginia Woolf bu “yakıcı” soruya, tarihsel ilişkilerin kökenine inip kütüphane raflarında şöyle bir gezindikten ve de kısa bir kadın edebiyatı tarihçesi çıkardıktan sonra esaslı bir yanıt getiriyor. Ve şöyle sesleniyor kadınlara: “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!..”

Woolf, mantıkla olduğu kadar hayalle, nükteyle olduğu kadar bilgiyle ve gerçek bir romancının hayalgücüyle konuşur.
The New York Times
3 yıl, 3 ay
seher28, Döşeğimde Ölürken başlıklı kitabın açıklamasını düzenledi

eski halini göster | yeni halini göster | değişimi göster

20. yüzyılın büyük modernist romancılarından William Faulkner'ın yazım tekniğinde radikal bir yeniliği temsil eden, benzersiz bir yapıt. Ölüm yapıt.

Ölüm
döşeğinde olan Addie, kırk mil uzaklıktaki Jefferson mezarlığına, ailesinin yanına gömülmeyi vasiyet eder. Addie'nin tabutunu bir katır arabasına yükleyen Bundren ailesi, sıcakla ve sellerle boğuşacakları uzun bir yolculuğa çıkar. Döşeğimde Ölürken, on beş farklı anlatıcının ağzından anlatılan elli dokuz bölümden oluşur. Ailenin öfke, üzüntü, endişe ve tutku dolu serüveni karakterlerin zihninden geçen akışın ritmiyle birleşir. Bilinçlilik akışı tekniğini çarpıcı bir yetkinlikle kullanan Faulkner'ın karakterlerinin "gözleriyle sesi kendi içine dönüp ağlayışını dinlemeye koyulmuş gibidir". Düzyazıyı şiirselleştirmekte sıradışı bir yeteneği olan Faulkner'ın bu romanı, sezgilerin, duyarlıkların, iç seslerin, boşlukların destanıdır.

"Döşeğimde Ölürken'in bir Amerikalı tarafından yazılmış en özgün roman olduğu söylenebilir. Faulkner, 20. yüzyılın en büyük romancıları arasında."
-Harold Bloom-
(Tanıtım Bülteninden)
Bloom-
3 yıl, 2 ay