Çok eğlendiğim, not aldığım ve kendimi sınadığım bir okuma deneyimi oldu benim için. Eğer kitabın tanıtımı doğru algılanırsa hayal kırıklığı yaratmayacak bir kitap. Okuma oburlarının evinde bulunması gereken bir başvuru kitabı kesinlikle. Kitabı yanlış anlayanlar olacaktır elbette. Bu kitap edebiyatın tanımı ve çözümlemeleri yapmıyor ya da yazarların gizli hayatlarını,öz yaşam öykülerini anlatmıyor. Bu iddada da değil zaten. Her zaman ne okumalıyım , iyi bir edebiyat okuyucusu olarak neleri atlıyorum diye kara kara düşünenler için başvuru niteliği taşırken,zaten iyi bir okuyucu olanlar için ise eğlenceli bir test kitabı olarak çıkıyor karşımıza. Ben çok eğlendim.Çokça da keşifte bulundum. Arzu ettiğim isimlerin başlığını bulamadım diye de kızmadım hiç.Zaten edebiyatı uğraş edinen adam da biraz araştırsın bir zahmet.
Kitabın ''Tanpınar'ın şiir sanatı hakkında birkaç söz'' kısmında öğrencisi olan Prof. Dr. Mehmet Kaplan şöyle diyor: ''Sanatı adeta din kadar kutsal sayan Tanpınar, ne para ne şöhret, ne de anlaşılmak peşinde idi. O, tanrısına ibadet eden gerçek eden bir dindar gibi, kendi kendisine mustarip ve mesuttu. Kendi içinde ve şiirde sırlarını kendisinin bildiği gizli bir alem bulmuştu.'' Ben basit bir okuyucu olarak haddimi aşmam bu sözleri alıntılarım.
Hakkında çok şey konuşmak istediğim kitap. Durmadan kendi kendime sorular sorup durmama neden olan kitap. Bird'ün o kişisel sorunu için kafamda kurduğum mahkemelerin cümlelerin hiç biri nihayetine ermedi. sürekli yeniden yıktim yeniden yaptım. Nobel alacak bir edebiyat eseri midir sorusu bana çok yersiz geldi. Tabi ki bazı ''sorunlar''dan bahsetmek icin tasarrufa gidilmis ama o da bana bir tercih gibi geldi. Ayrıca kitabın sonunu olayın sadece bir kaç günde geçmesini pek tutmayacak olan okurlar için gayet tatmin edici buldum ki bi kitabı güclü yapan özelliklerinden biri de bu zaman durumudur bence.