Bazen dileklerin gerçekleşmesi için biraz sihre ihtiyaç vardır… Doktora öğrencisi Gemma Ranford, Frazier ailesinin tarihi belgelerini kataloglama işini o kadar çok ister ki bunun için diğer adaylarla savaşmaya bile hazırdır. Tarihe tutkun Gemma, çaresizce tezini bitirmeye çalışıyordur ve belgelerin, araştırmalarına yardımcı olacak yeni bilgiler içerdiğini ummaktadır. Bulmayı hiç beklemediği şeyse çoğu insanın efsane olduğuna inandığı ve Frazier soyadına sahip herkesin dileklerini yerine getirdiği söylenen Dilek Taşı’dır. Genç kadın Virginia’daki küçük kasabada aileyle daha çok vakit geçirdikçe, Frazier’ların en içten dileklerinin gerçekleştiğini fark eder. Bir de Frazier’ların en büyük oğlu Colin’e umutsuzca âşık olduğunu… Uluslararası üne sahip bir hırsız da ava katılınca, bir asırdan uzun süredir kayıp olan Taş’ı bulabilmek için birlikte çalışmak zorunda kalan Gemma ile Colin’in zamanı daralır. Çünkü Taş yanlış ellere geçerse Frazier ailesinden kimse güvende olmayacaktır… “Deveraux’nun altın dokunuşu hikâyeye paha biçilemez ölçüde değer katmış.” Publishers Weekly Baslarken seri oldugunu ve hatta neredeyse bir romans oldugunu bilmiyordum. Arka kapagi ustunkoru okudugumdan tarihi belgeler pesinde kosturan bi kadinin belgelerde karsilastigi buyulu sayfalar falan diye dusunmustum. Baya baya iskoclarin falan isin icine girdigi cilgin bir romans cikti. Konu guzel ama gizli belgelere ulasmak epey bi zaman aldi. Yazar butun kasabayi anlattigi ve Colin-Gemma rahat durmadigi icin konuya bazen hic ulasamadik bazen etrafinda dolandik filan. Neyse guzeldi. Akici oldugundan cabuk okudum. Birde seri nasil devam ediyor bilmiyorum ama pere ve rachel iliskisini de okumak isterdim sahsen.
Aslinda kitapta ozel birsey yok ama yine de cok tatliydi. Mirdil ismi de cok sevimli. Kedim olursa adini mirdil koymaliyim. :D
Ortulu ya da ortusuz yapilan irkcilikla ilgili epey dolu bir kitap olmus. Insanin zihninde baska kapilar acip dusunduruyor. Ben mesela cogu seyi hic siyahilerin bakis acisindan dusunmemisim. O yuzden yazarin dilini kurgusunu anlatimini muthis buldum. Okuyucuya oradaymis hissiyle birlikte mucadele etme istegi de veriyor. Gerci bazen herkesin zihninden geceni okumak bunaltsa da genel itibariyle sevdim. Kutuphanemde olmasindan mutluluk duyacagim bir kitap.
Yazarin diger kitabina gore bir tik daha iyi ama yine de kotuydu bence. Boyle kitaplari nereden buluyorum hic bir fikrim yok ama sanirim kapaktaki kediye kandim. Fransiz edebiyatina karsi mesafeliydim ama artik tamamen karsiyim. Espri anlayislari korkunc.
Yani lulu'nun 5 gunu birlikte gecirdigi adami taniyamamasi ilginc. Kaprisleri de biraz cileden cikariyor insani. Charles'da evlenince saf gibi bisi oldu zaten.
Aslında şapşallık aşkın ta kendisidir! Julie de herkes gibi hayatı boyunca birçok saçmalık yapmıştır. Yine de hiçbiri yeni taşınan komşusunun komik adını görüp ona kafayı takınca yaptıkları kadar olamaz. Onu görebilmek için adeta bir röntgenci gibi geceler boyu kapı deliğinden yolunu gözler. Rüyalarının erkeği olduğunu düşündüğü bu adamın kim olduğunu bulmak için mektuplarını çalmaya kadar götürür işi. Ne yazık ki ilk karşılaşmaları da eli, komşusunun posta kutusuna sıkıştığında gerçekleşir. Ve bu, Julie’nin yapacağı büyük küçük birçok şapşallığın yalnızca başlangıcıdır. Bir de adamın gizlediği bir şeyler olduğunu keşfedince işler iyice çığırından çıkar… Karşınızda, aşkın temelinde güven ve şefkatin yattığına inanan, hassas, sakar ve aklı bir karış havada bir kadın kahraman. İçinden kedilerin ve koca bir mahalle dolusu insanın geçtiği bu romantik komedide bir kadının sevdiği adam için ne kadar çılgınca işlere soyunabileceğini, dostlarınızın sizin için her riski göze alabileceğini ve aşkın sadece kedilere özgü olmadığını keşfedeceksiniz. “Herkesin bayılarak okuyacağı bir aşk hikâyesi.” BIBA “Kahkahadan karnınıza kramplar girecek.” Le Grand Cercle “Amélie filmi kadar sevimli ve büyüleyici!” Aujourd’hui en France Konusu ilgi cekici gibi gelse de tamamen sacmaliklar silsilesi. Gercekten. Julie saf mi aptal mi emin olamadim mesela son sayfaya kadar. Ayrica fransizlarin mizah anlayisi cidden kotu. Onlar ne bicim espriydi ya. Korkunc ve vakit kaybi. Bir de kitapta kedi var diye basladim. Kedi yok.
Yorucu bir kitap. Okudukca insana garip gelen cok fazla sey var. Francis garip bir adam. Bence nobet geciriyormus ama kimse farketmemis, adami zorlaya zorlaya aziz yapmislar sanki. Ayrica yazim hatalari da cok. Bittigi icin cok mutluyum, bir 10 syf daha olsaydi okuyamazdim.