Yazarin diger kitabina gore bir tik daha iyi ama yine de kotuydu bence. Boyle kitaplari nereden buluyorum hic bir fikrim yok ama sanirim kapaktaki kediye kandim. Fransiz edebiyatina karsi mesafeliydim ama artik tamamen karsiyim. Espri anlayislari korkunc.
Yani lulu'nun 5 gunu birlikte gecirdigi adami taniyamamasi ilginc. Kaprisleri de biraz cileden cikariyor insani. Charles'da evlenince saf gibi bisi oldu zaten.
Aslında şapşallık aşkın ta kendisidir! Julie de herkes gibi hayatı boyunca birçok saçmalık yapmıştır. Yine de hiçbiri yeni taşınan komşusunun komik adını görüp ona kafayı takınca yaptıkları kadar olamaz. Onu görebilmek için adeta bir röntgenci gibi geceler boyu kapı deliğinden yolunu gözler. Rüyalarının erkeği olduğunu düşündüğü bu adamın kim olduğunu bulmak için mektuplarını çalmaya kadar götürür işi. Ne yazık ki ilk karşılaşmaları da eli, komşusunun posta kutusuna sıkıştığında gerçekleşir. Ve bu, Julie’nin yapacağı büyük küçük birçok şapşallığın yalnızca başlangıcıdır. Bir de adamın gizlediği bir şeyler olduğunu keşfedince işler iyice çığırından çıkar… Karşınızda, aşkın temelinde güven ve şefkatin yattığına inanan, hassas, sakar ve aklı bir karış havada bir kadın kahraman. İçinden kedilerin ve koca bir mahalle dolusu insanın geçtiği bu romantik komedide bir kadının sevdiği adam için ne kadar çılgınca işlere soyunabileceğini, dostlarınızın sizin için her riski göze alabileceğini ve aşkın sadece kedilere özgü olmadığını keşfedeceksiniz. “Herkesin bayılarak okuyacağı bir aşk hikâyesi.” BIBA “Kahkahadan karnınıza kramplar girecek.” Le Grand Cercle “Amélie filmi kadar sevimli ve büyüleyici!” Aujourd’hui en France Konusu ilgi cekici gibi gelse de tamamen sacmaliklar silsilesi. Gercekten. Julie saf mi aptal mi emin olamadim mesela son sayfaya kadar. Ayrica fransizlarin mizah anlayisi cidden kotu. Onlar ne bicim espriydi ya. Korkunc ve vakit kaybi. Bir de kitapta kedi var diye basladim. Kedi yok.
Yorucu bir kitap. Okudukca insana garip gelen cok fazla sey var. Francis garip bir adam. Bence nobet geciriyormus ama kimse farketmemis, adami zorlaya zorlaya aziz yapmislar sanki. Ayrica yazim hatalari da cok. Bittigi icin cok mutluyum, bir 10 syf daha olsaydi okuyamazdim.
Ilginc. Yani baslarken mistik bir yani bir macera hissi varken ikinci yarida daha tasavvufi birseye dogru evriliyor. Yazarin kendi yolculugu muydu yoksa kurgusal birsey miydi emin olamadim. Bastaki kutuphanenin isleyisi distopik bir dunya hissi uyandirdi cunku bende. Birde tavsiye uzerine baslamistim ama zoraki bir okuma oldugu icin istedigim verimi alamadigimi dusunuyorum. Boyle kitaplar bazen okuyucu ve okunmasi gereken zamani seciyor ve ben bunu secilmeden okumusum ve bu yuzden sirlarini benden saklamis hissi uyandirdi birazcik.
Okudum ama cokta buyuleyici gelmedi bana. Farkli birsey aradim ama bulamadim sanirim. Belki de benim zamanima uymadi. Bilemiyorum ilerleyen zamanlarda bir daha okumayi deneyecegim galiba.
Kapsülde mi buyutmusler bu Andrej'yi bu kadar saflık saçma çünkü. Kim ne derse inanıp peşinden gidiyor, herkese guvendiginden devamlı tuzağa düşüyor filan. Hayır vampirim bir kendimi dinleyeyim, aman icgudulerimi devreye sokayım yok. Olaylara bodoslama dalmasi filan akıl alır gibi değil. Karakterin hep vampir olup hem saf olanı da çekilmiyor yani. Neyse bu kitapta olaya Kont Drakula ve Sultan Mehmet de dahil oldu. Çok detaylı değil ama kan , gözyaşı ve intikam işte. Ve birde Frederic'in aptallıklari ve aralarinda bir türlü konuşulmayan konular. Hem merak ediyorum hemde 13 kitap boyunca buna maruz kalacak olmak sinirimi bozuyor. Neyse ki çevrilmemis geri kalanı şuan rahatız.