Amerikan polisiye filmi tadinda bir kitap. Vietnam savasina katilmis eski bir asker olan john'un arkadasi oldurulur. Bunun uzerine katili bulmak icin geriye donuk bir tarama yapilir ve tuzak kurulur. Cok akici bir kurgusu vardi keyifle okudum. Ozellikle de 80ler civarinda yazildigi icin guvenlik kameralarinin , uydu goruntulerinin olmadigi , saatlerce tlfnda , dosyalarda aramanin yapildigi simdiye gore bir tik yavas ilerleyen surec ama benim hosuma gitti.
Kitaba dair en irrite oldugum sey bircok kelimenin Almanca yazilmasi oldu. Manasiz bir sekilde herseyi Almanca olarak birakmislar. Hayir Türkçe'de karsiligi olmasa o kelimenin evet mantikli derdim ama başkomiser yerine bunun almancasini ya da bay- bayan hitaplari yerine frau-herr kullanmak cok sacma. Ve her sayfaya bunu dipnot olarak dusurmusler , okuyucu olarak cok sinir bozucu oldugunu belirtmeliyim. Okurken ciddi manada keyfim kacti. İkincisi yazarin tarzi chattam ve grange karisimi gibi ama daha kanli detaylarla suslu. Lakin bi yerde yazar sıkılmış gibi baska bi konuya geçip son 50 sayfada olayi baglamaya karar vermis. Bastan belliydi zaten niye bu kadar kivrandin acaba. Ve akillara zarar bir son yazmis sok ediyor insanı. Kitap oylece zink diye bitiyor. Cidden. SPOİLER (Adam katilin pesinde kosarken bitiyor. ) Buyuk ihtimalle seri olarak devam etmesi icin yapilmis bisi ama bittiginde gerizekali bunlar demekten kendimi alamadim dogrusu.
Seneler once okumustum ama hicbir sey hatirlamayinca kitapla ilgili tekrar basladim. Muthis bir kurgu. Soluksuz okutuyor kendini. Seriyi zaten severim ama bu kitapta bir baska heyecanli.
1980lerde cinayet cozme isi cidden sikintiliymis. Simdiki cinayet romanlarinin cozulme hiziyla karsilastirinca bu kitap daha cok el yordamiyla yon bulmaya benziyor. Bu acidan epey nostaljik bir kitap. Akis ve tempo hic dusmuyor ve okutuyor kendini. Sadece kitabin buyuk kismi avukatlarla ve mahkeme salonunda gectiginden o kisimlar bir tik yordu beni.
1998 yilinda yazilmis bir kitap ve yazildigi donemin şimdiye gore nispeten sukunet dolu ortamina bakildiginda oldukca romantik bir bakis acisiyla yazilmis. Lakin aradan gecen 24 yilin ardindan o koprunun altindan cok sular gectigini soylemem lazim. Gereksiz yere cikarilan savaslar yuzunden dunya ve en basta kendi ulkem korkunc bir multeci akinina ugramisken yazarın fikirlerine katilmak mümkün degil. İdealize ettigi sey minik 3 5 gocmenle olabilecek birsey cunku. Elitist bir tavirla bunu soylemesi , fikrini ve egilimini ifade ederken pesinden aslinda bunu savunmuyorum diyip eklemesi hic samimi degil. Bulundugu ve hitap ettigi cogunluk cografya bu taraf oldugundan ne sis yansin ne kebap tarzi bisi olmus. Bazi yerlerde ortadogulu kimligi degilde batili kimligi daha baskin. Bu da inandiriciligini azaltmis bence.
Muthis bir kitap olmus. 1.Gokturklerin en parlak zamanlarini ,Mukan Kağan'ı hep merak etmiştim kitap butun sorularima karşılık verdi ,soluksuz okudum. Kutlu Kağanlık Kitap Açıklaması İlk kitabı Demirdağın Kurtları ile Türklerin Ergenekon'a hapsolmasını ve buradan çıkış mücadelesini anlatan yegane romanın yazarı Hasan Erimez, ikinci romanı Kutlu Kağanlık "Gök Türklerin Doğuşu" ile karşınızda. Uzun yıllar Aparların boyunduruğunda kalan Aşinalar, Bumin Han ve kardeşi İstemi Yabgu önderliğinde Aparları yenerek Gök Türk Devleti'ni kurarlar. Ancak asıl zorluk, bu kutlu kağanlığın kurulmasından sonra başlar. Bütün Türk boylarını tek bir çatı altında birleştirmek isteyen Gök Türkleri hem içerde hem de dışarda çetin mücadeleler beklemektedir. Türk adını kullanan tarihteki ilk Türk devletinin kurucuları, "büyük ülkülerini" gerçekleştirebilmek için kan deryalarından sabırla geçmek zorundalar. Hasan Erimez, tertemiz bir Türkçe ve duru bir üslûpla bizi Ötüken Yış'tan Asya'nın dört bir yanına götürerek, Gök Türk Devleti'nin destansı kuruluş mücadelesini anlatıyor. (Tanıtım Bülteninden)
Tuhaf. Ama Auri'yle ilgili tatli bir oyku. Onunla birlikte gezeleyip birseyler topladim sanki cok acayip. Merak ettirip okutturuyor kendini.