Uzun yıllardır tanıyıp sevdiğimiz, kendisinden önemli iyilikler gördüğümüz dostlarımızın, geçmişte veya belki bugün hala insanlara karşı ahlaksızca eylemlerde bulunduğunu öğrenseydik ne yapardık? Detayları merak edip bilgi mi toplardık yoksa bizi ilgilendirmediğini düşünüp başımız diğer yöne çevirmek ve öğrenmemeyi tercih etmek bir seçenek olur muydu? Peki bütün bunların politik olarak suistimal edilmiş, yıpranmış, yozlaşmış ve uzun yıllar süren kavgayı ve kanı durdurmak için geçmişinin üzerine sessizlikten bir perde çekmek üzere uzlaşmış bir toplumun parçası olarak yaşandığını düşünürsek yanıtımız değişir miydi? İç savaş ve ardından gelen diktatörlük yılları ile birlikte yaklaşık kırk yıllık bir dönemin sona ermesinden sonra hem politik hem de toplumsal bir dönüşüm sürecine giren İspanya’da geçiyor roman. 1980 yılının aydınları, sanat çevreleri, aile ve dostluk ilişkileri, yaşananların algılanışını çerçeveleyen o kırk yıllık sürecin gölgeleri ile birlikte anlatılıyor. Kötü zamanların etkilerini geride bırakmak bu yüzden zordur, bataklıktan çıkmayı başarmış olsan bile en azından ayaklarında hala çamurun ağırlığını taşıyorsundur. Bu bireyler için de toplumlar için de aynı ölçüde geçerli galiba. O yüzden belki de geçmişi deşmenin, üzerinde fazla düşünmenin bir anlamı yok. Tıpkı yarın için kaygılanmanın anlamsız oluşu gibi. Hayata tutunmak denilen şey, dünün çaresizliği veya yarının belirsizliği ile uyumlu bir yaşam sürmekle yani hafif adımlarla yürüyebilmekle ilgili. Geçmişe ve geleceğe bir anlam verme çabalarını anlamsızlaştıran ise esasen gerçeğin bilinemez oluşu. Kahramanlardan birinin ifadesi ile “Gerçeği bilmek her zaman imkansızdır. Hiçbir zaman bilinemez. Hakikat bir kategoridir. Hakikat, yaşandığı ölçüde ertelenen bir kategoridir. Evet hakikatin peşinden koşmak yanıltıcıdır, vakit kaybıdır, ihtilaf kaynağıdır, aptallıktır. Gelgelelim bunu yapmadan da edemeyiz.” Velhasılıkelam, bilinemeyecek olanı bilmeye çalışmaktan geri durmak en hayırlısıdır diyor yazar. Yaşadığımız herhangi bir olayla belki acı bir başlangıç yapmışızdır geri kalan yaşamımıza ama beteri de geride kalmıştır.