Uzun zaman oldu ama kitabin ana olayi uzayda yasamin bulunmasi etrafinda geçiyor ama bunun bir bilimkurgu kitabi olmadigini bildiginiz için, bu konuyu islemiyecegi icin siz okuyucu olarak daha en bastan her seyin bir oyun, bir duzmece oldugunu biliyorsunuz. Bu yuzden kahramanlarin saskinliklari, kosusturmalari hiç ilgi cekici gelmiyor, duzmecenin nasil yapildigi da bir entrika yerine yanlis bilgilendirmeden ibaret oldugu için o da merak uyandirmiyor. Kitabi okutan sadece "neden" sorusu, bu duzmecenin ardindaki motivasyon ne... ama bu da tek basina kitabi eglenceli hale getirmeye yetmiyor.
Kahramanin istemeden kendisini olaylarin içinde bulmasi, bu is için kalifiye olmamasina ragmen pes etmeden, elindeki kisitli kaynaklar ile adim adim karsisina çikan zorluklari asmasi ve pesindeki katilden hep bir adim onde olma zorunlugu gercekten heyecanli.
Tasvirlere aşırı yüklenmesi, olaylardan çok görsel ayrıntılara önem vermesi benim dikkatimi dağıttı.
Bana " Next " filmini hatırlattı. Bu arada yazar bir yerde hille yapıyor, biz okuyucu olarak fiziksel birşeyi göremiyeceğimizden yanlış bir izlenime kapılıyoruz ve yazar da bu etkiyi güçlendirmek için karakterlerine o konudan hiç bahsettirmiyor. Sonradan bu "süpriz" ortaya çıkınca, kendimi kandırılmış hissettim.
Sayfa 120'de bıraktım. Anlatım tarzında din kitaplarının tercümesi gibi zorlama bir asillik katmaya çalışılıyor gibi hissettim.
Kitabın yarısı bariz belli olan gerçekleri kanıtlamaya çalışarak geçiyor. Mesela "ünvanını yetenekleri sayesinde elde eden, soyluluğundan elde edene göre daha iyidir" ve ya "yerel ordular paralı askerlere göre daha kullanışlıdır." gibi...