Gotik tarzinda ,gizem sırlar örülmüş bir hikaye idi.. Yazar hikayenin akışını baskarda duragan her sayfada biraz daha merak uyandıran ama kitabin sonuna kadar asla tahmin edemeyecegim bir son ile kurgulamısti. Romanın ilk 2oo sayfasında sıkıldıgimi ıtiraf etmeliyim ama Kate Morton'un tarzıda böyle iste.. Yazarın ençok Saklı Bahçe isimli romanını beğenmiştim..Çünkü o romanda baştan sona kadar olaylar hem daha canlı hem daha hareketli ve çarpıcı olarak aktarılmıştı.. eğer çok hareketli fantastik romanları seviyorsanız bu romandan uzak durun..Ama oya gibi işlenmiş her sayfasında bir şeyler keşfettiğiniz bir gizem,esrar perdesi aralamak istiyorsanız işte bu roman tam da size göre bence.. Konusu kısaca şöyle: Edie Burchill yaşamı boyunca annesi ile istediği gibi yakınlaşamamış sevgilisinde yeni ayrılmış bir genç kadındır..Sevgilisinden ayrıldığını annesine söylememiştir..Ama maddi durumu bozuktur ve bir an önce sevgilisi ile yaşadığı evi boşaltmak zorundadır bu yüzden kendine ev aramya başlamıştır.. Bir de çok sevdiği Rita teyxesi vardır içinden bazen annesi olanın keşke teyzesi olmasını dilediği zamanlar olmuştur..Birgün annesine çok eski arkadaşlarından bir mektup gelir.Annesini darmadağın eden bu mektup onun çok ilgisini çeker bu mektup İkinci Dünya Savaşı zamanında Meredith yani annesi 13 yaşında iken Milderhust Kalesindeki arkadaşından gelmiştir.. Annesi o yıllardan kesinlikle söz etmemekte ama orada bir yıl kaldıktan sonra kesinlikle evine dönmek istemeiş bu da ailesi ile arasının açılmasına sebep olmuştur.. Bir mektup ile başlayan sırlar yumağı Eddie önce teyzesinin annesine ait olan mektupları ona vermesi sonra vir gün yağmurlu bir havada yokunu kaybetmesi sonucu yolunun Milderhust Kalesine düşmesi sonucunda kalenin sahibleri olan üç yaşlı kadın ile tanışır onlar ile gıyaben annesinin mektuplarından tanımıştır.. Bu kalede oturan tuhaf üç yaşlı hanım Eddie'nin küçükken ayıla bayıla okududuğu Çamur Adamın Hikayesi'nin yazarı Raymound Blythe'nin kızlarıdır..Percy,Saffy ve Juniper Blythe bu tuhaf hanımlar ile zoraki geçirdiği zamandan sonra annesinin sakladığı sırlar ve oradaki gizemli olaylar daha da ilgisini çekmeye başlar..Annesi ile arası daha da açılsa da,,Hiç ummadığı anda annesi ile kaendisini çok çok yakınlaştıran olaylar olur.. Çok ilginç sıradışı bir romandı..Kate Morton'un en beligin özelliklerinden biri de bu zaten..Roman gotik mekanda bir Alfred Hitchock filmi gibi ide esrearengiz olaylar ile bezeli idi..Bu tür roman severlere tavsiye ederim...
Çok değişik bir kurgulaması olan bir romandı,psikolojik,gerilim ve gizem romanlarını sevenler bu kitabı kaçırmasın..
Pandora'nın Kızı - İris Johansen Çok beğenerek okuduğum bir roman idi İris Johansen çok beğendiğim yazarlardan oldu..Pandora'nın kızı ile birlikte..İçinde hem gizem,macera,aşk barındıran güzel bir hikayedi..Ama bazı yerlerde bazı kopmalar hissetsemde severek okudum bu romanı... Psişik güçlere sahip olan Megan 27 yaşında dayısı ile yaşayan bir genç kadındır.. 12 yıl önce annesini kaza sonucu kaybetmiştir. En büyük handikapi yapmış olduğu doktorluk mesleğinde kaybettiği hastalarının ölümü onu çok etkilemesidir... Hayatı görünüşte sıradandır..Ama kesinlike öyle değildir..Hastalarından birini ameliyatta kaybettiği günlerden birinde bir trafik kazası geçirirerek ölümden döner..Kazayı normal bir kaza olarak görmek çok zordur çünkü ölüme sürüklenmek istenmiştir.. Bu kazadan sonra hayatı kökten değişecek annesinin ölümü ile ilgili sırlar ortadan kalkacak ve bir zamanlar aşık olduğu ilk aşkı gelip onun hayatına tekrar girecektir..Dayısı bu kişiye Megan'ın tehlikede olduğunu haber verir.. Grady'de kendisi gibi pisişik güçlere sahip olan karizmatik bir erkek olup 12 yıl önce çok yakınlaştığı Megan'ı hiç unutamamış olup onun hayatına tekrar girmek için beklemektedir..Megan'ı beklemesinin romantik bir nedeni de olsada Uluslararası suç örgütünün liderini yakalamak ve ilk çağlardan beri tarihte yer alan pisişik güçlerin aile ağacı olan Defteri Molinodan önce ele geçirmektir..Çok tehlikeli bir sapık olan Molino , Megan gibi psişik güçleri olan kişlerin azılı düşmanı adeta kötülük simgesi uyuşturucudan tecavüze her türlü kötülüğü yapan çeteninde başıdır.. Grady ile karşılaşmak tüm unuttuğu anıların birden canlanmasına sebep olur ve Grady onu geri istiyordur Megan'ın aralarına bir sınır koymasına izin vermeyecektir..Dayısının Molino tarafında vurdurulması ile işler gerçekten arap saçına döner herşey birbirine girer.. Kısaca konusu böyle tavsiye ederim...
Şimdiye kadar yazarın çoğu eserleri elimde ebook olarak olduğu halde yzarın çoğu kitabını okumadım..Ama hata etmişim..Kitabı elime alır almaz sarıp sarmaladı beni..Bilemiyorum belki ilk Tess kitabı için yanlış seçim olabilir ama hikayey, çok beğendim.. Hem ask,hem cinayet,aksiyon vardı bu hikayede. Meslek kariyerinin en parlak döneminde ameliyatta ölen bir hastası yüzünden Kate''in hayati bir anda kabusa dönüşmüstür. Bu ölümden tek sorumlu kendisi gözükmektedir. Hastanin ailesi hemen bir avukat tutar en iyi avukatlardan özellikle doktorlarin kötü rüyasi olan David Ransom''un kariyerini hata yapan doktorlar ile yapmistir.Ama bu ikili karsilastiklari anda ortaya cıkan kivilcimlar hiç de hayra alemet degildir. İkilinin korkularını hissettiklerini yazar çok güzel anlatmış.. Kate ile David'in ilk karşılaştıkları sahnede Kate'in çaresizliğini kendim yaşamış kadar hissettim..Yazarın polisiyedeki iddiası ve ustalığı zaten tartışılamaz ama romantik bir aşkı da hikayeye ekleyip kurgulaması harikaydı..Bu romanımda Tess Gerritsen imzalı ömrümün sonuna kadar saklayacağım bu kitabı ve sıraya yazarın diğer eserlerini de koyacağım.. Romanin kurgusu,anlatimi mükemmeldi tavsiye ederim. "
Günahkar(untimed)Pamela Clare Günahkar bitti. Morgan MacKinnon ve Amelia Chauvenet'in hikayesini çok begendim. Bu hikaye en az Teslimiyet kadar güzeldi. Ilk kitapta oldugu gibi Lord William Wentword her zamanki gibi MacKinnon kadınlarından uzak duramadisada sonunda dogruyu görerek gerekli hamlesini yapti son anda bir felaketi önledi. Iskoc savascisi bir Mohikan ile Yari Fransiz Kızılderilinin hikayesini çok seveceksiniz kacırmayın derim. 18 YY koloni döneminde geçen hikayemiz kısaca: 1755 döneminin atmosferinde Koloni dönemi Amerika’da yaşayan İskoçyalı 3 kardeşin yiğitliği ve cesaretinin göze çarpması onları hiç sevmedikleri İngilizlerin himayesinde Fransa-Kızılderili –İngiltere savaşında yer alıyorlar. Serinin ilk kitabı Teslimiyet asker olarak başladıkları yeni hayatlarının 3 sene sonrasında Mckinnon savaşçıları ile kazandıkları başarılar gölgesinde ailenin en büyük erkeği İan ‘ın hikayesini okumuştuk... Çıktıkları bir görev sırasında Abeneki kızılderilerinin bir kadına zülüm yaparken rastlaması,görev ve vicdan arasında çatışmasında kadını kurtarmaya karar vermesi ile hayatını baştan aşağı değiştirecek bir maceranın içinde kendini buluyorlar.. Hikaye boyunca İan ve Annie'nin hikayesinde aşk,tutkuyu yazar çok güzel vermişti ve döneme ait olay ve ayrıntıları kurgulaması bence harikaydı..Teslimiyete başlamadan önce bu kadar iyi bir hikaye okuyacağımı sanmıyordum ..Hikayeyi okuduktan sonra diyebilirim ki uzun zaman etkisinde kalmıştım.. MacKinnon Rangers Serisinin ikinci kitabına da başlarken bu kadar başarılı bir romandan sonra açıkçası Günahkarıın o kadar da başarılı olamayabileceğini düşünsem de satırlar ilerlemeye başladıkça bu korkumun yersiz olduğunu farkettim ki Günahkar'da beni içine çekiverdi hikaye olarak.. Günahkar Serinin ikinci kitabında İan’ın yerine geçen ortanca kardeş Morgan Mckinnon ve yarı Fransız yarı Abenekeli kızıldereli Amelia’nın hikayesi . Morgan’ın rutin bir devriye sırasında adamlarından birinin hayatını kurtarmaya çalışırken ağır yaralanarak Fransızlara esir düşüyor. Kale kumandanı Bourlaumague Morgan'ın konuşmasını umarak onun ölmemesi için bakımına ayrı bir özen ihtimam gösteriyor..Onun bakının Yarı Abeneki yarı Fransız Kanı taşıyan ve babasının ölümünü İngilizleri ve Morganın ailesini suçlayan Amelia üstleniyor.. Esaret çemberinde Morgan'ın tek amacı vardır sevdikleini ve ailesini korumak onlara geri dönmek ki bu nedenle hayatının kumarını oynamaya başlıyor.. İki tarafında korkular,tereddütlerini yazar çok güzel ifade etmiş..Amelia ve Morgan kalplerine söz geçirmeye çalışırken bir taraftan da Morgan kale kumandanın güvenini kazanarak sözüm ona kardeşlerine ve takım arkadaşlarına karşı casusluk yaparken de Amelia'nın çekimine,güzelliğine daha fazla karşı koyamasa da ondan uzak durmaya çalışır Ama bunda pek başarılı olamaz.Her geçem gün ondan daha çok etkilenmeye başlar.. Onunla daha fazla birlikte olabilmek için ana dili gibi bildiği birkaç dilde olan Fransızca'yı öğretmesini ister bundan böyle ikili arasındaki tutku daha fazla alevlenir.. Morgan kalbine hükmetmeye çalıştıkça Amelia'ya karşı daha da çekilir...Her ne kadar amacı kaleden kaçıp ailesine kavuşmak olan Morgan kalbine de söz geçirememesi Amelia'nın Morgan'ı kendi saflarına çekmeye çalışması onu casusluk yaparken yakaladığı halde komutana bir şey söylemeden onu korumaya çalışması..Onu anlamaya çalışması çok güzeldi..İkili arasındaki aşk ve tutkuyu yazar çok doğal vermişti..ikili arasında baştan itibaren çok tabii gelen bri bağlılık mevcuttu..Tek kelime ile büyülü bir aşk hikayesi idi ki bence yazarın harika bir anlatımı var..Tarihi detaylar,ikili arasındaki büyülü aşlı muhteşem anlatmış ....Bence bu güzel hikayeyi kaçırmayın.. Bir dipnot: Lord William'a yazarın bir lady ayarlamasını diliyorum çünkü bu adamcağızın MacKinnon kadınlarına karşı olan zaafı gün geçtikçe de büyüyorsa da Lordumuz gün geçtikçe kafa yapısı ve farklı olaracak bir şekilde kalbinin atmaya başladığını hissetmemi sağlıyor... Yazar bence serinin 4.kitabını yazacaksa Lord William hakkında yazmalı..bu sıradışı soylunun hikayesini okumayı çok isterim.. Serinin 3.Kitabı Defiant 2012 Haziran veya Temmuz ayında Amerika’da yayınlanması planlanıyormuş... Şu an için yazarın sayfasında verilen bilgilere göre McKinnon kardeşlerin en küçüğü Connor ile Lord William‘ın yeğeni Sarah Woodwille hikayesi bizlerle olacakmış... Şimdi Koridor Yayınlarından tek dileğim dünya ile aynı anda kitabı okuyabilmek..Umarız bu 3.hikayeye de bir an önce kavuşuruz..
Şehvetin Esiri-Nicole Jordan Serinin bence en güzel kitabı idi hem duygusallığı hem de tutku yogunluğu harikaydı..Kitabın sonuna doğru çok duygulandım gözyaşlarımı tutamadığım sahneleri oldu.. Romandaki aşk serinin diğer hikayeleri gibi yoğun tutku içeriyordu..Serinin ilk kitabı Ahlaksız Teklif sansürlü olduğu halde serinin en çok sevdiğim hikayesi olmuştu..Tutke Mevsimini ve Arzunun Kıyısında nu hikayeleri çok beğensemde nedense ilk kitap bende daha çok iz bıraktı derken gelelim Şehvetin Esiri (Ectasy)'ye.. Raven Nicholas Sabine'in üvey kızkardeşi idi..Annesinin evlilik dışı bir çocuğu idi Raven..Toplum tarafında dışlanmış olan annesini ailesi redetmişti adının temizlenmesi için istemediği evliliğe zorlanmış mutsuz bir kadındı..Tek dileği kızının kendisinin yaptığı hatalara düşmemesi soylu bir asilzade ile evlenmesi idi..Bu temenni onda takıntı haline gelmiş ölüm döşeğinde kızına yemin ettirmişti... Raven'in çocukluğuda ruhunu yaralayan hatıralarla doluydu..Üvey babası yalnız olduklarında ona evlilik dışı olduğunu hissettirmek için aşağılayıp hor görüyordu..İşte bu yaşadıkları yüzünden Raven artık saygı görmek ve annesinin son arzusunu yerine getirmek için nişanlı bulunduğu Dük ile evlenmek üzereydi ve bu planların kimse tarafından bozulmasına izin vermeyecekti ama ona sapkınca aşık olan Sean Lesseter'i hesaba katmamıştı..Onu elde etmek isteyen Sean iyice azıtarak onu kaçırıp tacavüz etmek üzeryken ağabeyi Kell Lesseter tarafından durdurulur ama skandalın patlamasına engel olamaz.. Sean ve Kell İrlandalı bir annenin çocukları olup babaları öldükten sonra velayetleri zorla annalerinn elinden amcaları tarafından alınıp anneleri öldükten sonra da onlar üzerinde söz sahibi kişi olmuştur.. Ama macalarının acımasızlığı ve sapkınlığı özellikle Sean'ın ruhunda büyük yaralar açmıştır... Kısaca hemRaven'in hem de Kell'in çocukluğu ruhlarında derin izler bırakacak şekilde geçmiştir.. Patlak veren bu skandaldan sonra Raven'in onuru ve namusu tamir edilemeyecek şekilde lekelenmiştir..Bunun üzerine Kell Raven'in onurunu kurtarmak için ona evlenme teklif eder..Bu görünüşte formalite evliliği olsada sonucunda tamamlanmsaı gereken bir evlliliktir..Raven'in seçim yapacak lüksü yoktur ama en büyük handikapi ise Kell'in hayallarinde aşık olup seviştiği korsan sevgilisine çok benzemesidir.. Bu romanın ortalarına kadar serinin diğer kitaplarına benzetsemde sonradan müthiş bir şekilde bu hikayeden zevk aldım..İki yaralı ruhun üzüntüleri,yalnızlıkları,bir çocuğun maruz kaldığı şiddete,cinsel istismar yüzünden ruhunun nasıl sakatlandığını yazar çok çarpıcı bir şekilde işlemişti..Bir ağabeyin kardeşini kurtarma çabaları kendini birine ait olam hissi mükemmeldi..Tek kelime ile serinin en güzel kitabıydı..Tavsiye ederim...