Selçuk Altun'un övgülerine mahzar olduğu için nicedir okumaya niyetlenmiştim İbrahim Yıldırım'ı. İlk bu kitabı olacakmış meğer. Nerden bilebilirdim manyak bir yazarla karşılaşacağımı! Karakteri kitap boyu hikayeyi bırakıp benimle konuştu durdu. Susmak bilmedi hayta! Öncelikle söyleyeyim roman'ın hikayesinden fazla bir şey beklemeyin ama sırf yazarın dil ve üslup denemeleri için okunabilir. Karşımızda kafayı yemek üzere, yazmayı ölmek sanan, ruh dokyorunun tavsiyesiyle uzun zaman sonra yazıya dönmeye -bir nevi intihar etmeye- niyetlenmiş bir karakter var. Kitabın ortasında yoruldum deyip size üç sayfa boyunca Wagner'dan Parsifal dinletip, ardından geri dönüp artık devam edebiliriz diyebiliyor. Öyle bir kitap işte.
Bol ödüllü yazarlara hep temkinli yaklaşırım ama Güray Süngü'yü ne zaman okusam, aldığı ödüllerin yetersiz olduğunu, hatta Süngü sayesinde o ödüllerin kıymet kazandığını düşünürüm. "pencere'DEN"; yalnız, kibar, dünyaya alışamamış ve bütün bu özelliklerinden ötürü toplum tarafından ötekileştirilmiş bir insanın korkarak gerçekleştirdiği arayışının hikayesi. Okumam boyunca, içinde geçen monologların aslında benim de içimden geçtiğini düşünmeden edemedim.