Bir Aşk Masalı adlı romanını okuduktan sonra Osman Aysu'nun daha fazla eserini bulup okumalıyım demiştim. Çünkü Bir Aşk Masalı'nda yaratılan karakterler, yaratılan kurgu, ters köşe hikayesi ve hiç elinizden düşürmek istemeyişiniz kitabı inanılmaz çekici hale getiriyordu. Ki çok kısa bir zaman zarfında da yalayıp yutmuştum. Ardından Osman Aysu'nun en beğendiğiniz romanları diye bir soru sordum twitter'da, Bıçak Sırtı, Çöl Akrebi, Sorguç, Miras ve Sır Duvarları isimleri ön plana çıktı. Aralarından Sır Duvarları'nı bulduğumda hemen aldım ve başladığım gibi de bitirdim. (Çöl Akrebi ve Sorguç da kitaplıktaki yerlerini aldılar sonradan) Kitap, Türk-Alman firmasında çalışan ve önemli bir aşı bulmak üzere olan biyolog Selim'in bir gece evde duyduğu tıkırtıya uyanmasıyla başlıyor. İlk bakışta sıradan bir hırsızlık olayı gibi gözüken bu olay ilerleyen sayfalarda gitgide dallanıp budaklanıyor ve heyecan dozu yüksek bir hâl alıyor. Gizemini koruduğu sürece merak ettirse de olaylar ortaya dökülünce sıradan bir polisiyeye dönüyor hikaye. Yine de 200 ila 300. sayfalar arası yaşattığı heyecan için bile baştan okuyabilirim. Dediğim gibi hikaye Bir Aşk Masalı'ndaki gibi gizem ögeleriyle süslenmemiş ama tempo bir hayli yüksek. Finale kadar taşıyor sizi ve elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Tek gözüme çarpan negatif yanı anlatım dili. Karakterlerin hepsi 50'lerde yaşıyormuş gibi eski dili kullanıyor. Osman Aysu'nun kendine has uslübu bu herhalde çünkü Bir Aşk Masalı'nda da aynı durum vardı. 20-25 yaşındaki bir karakter bile günümzde yaşamasına rağmen eski dili sanki o dönemde yaşamış gibi kullanıyor. Sır Duvarları'nda da aynı durum söz konusu. Ama alıştıktan sonra garipsemiyor insan. Hele geçtiğimiz günlerde bitirdiğim Kuyucaklı Yusuf'u hesaba katarsak, çok sıradan geliyor Osman Aysu'nun kullandığı dil. Gizemi her an hissettirmese de tempo açısından görülmeye değer, gerilim olarak önemli bir yere sahip Sır Duvarları. Osman Aysu'nun tarzını, türünü, olayını sevenler kaçırmasın diyorum. 8/10 http://cineshoot.blogspot.com/2012/05/sr-duvarlar-osman-aysu.html
Kısa kısa öykülerden oluşan mutlaka okunması gereken bir kitap. Direk bizi yazmış.
İnanılmaz akıcı. Beklediğim düzeyde vurucu değil ama akıcılığıyla kendini sevdiriyor.
Hoşuma gitti. Özellikle geceleri okumamın da katkısı vardır muhtemelen ama kesinlikle geriyor. Bir filmden daha fazla gerebiliyor hem de. Aman aman tavsiye etmesem de, gerilim romanı arayanlar varsa şans verebilirler. 7/10
Tadını çoğu filmde bulamayacağınız sıradan ama sıradığı bir kitap. Hosseini altına imzanızı atacağınız bir kitap sunmuş. Fazla söze gerek yok, okunmalı!
Hem sıradan hem sıradışı özellikleriyle kendi çapında bir ressam olan Sweeney, bir gün uyandığında stüdyosunda bir cinayetin resmedildiğini görür. Fırça darbeleri, çizimler hepsi ona aittir ama onun bu resimden zerre haberi yoktur. Linda Howard, Sweeney karakteriyle güzel bir işe imza atmış. Yer yer erotizmi tavan yapan, yer yer gerilimi hissettiren bu fantastik polisiyeyi okumaya başlayınca bırakmak istemiyor insan. Bu kadar kısa sürede bitirmemin sebebi de bu olsa gerek. Okumaya başlamanızla beraber hikaye sizi içine çekiyor. Bugüne kadar izlediğimiz çoğu filme konu olmuş bir hikaye barındırsa da, Howard ne yapıp etmiş ve kendine has bir uslüp geliştirip okuyucuyu kitapta tutmayı başarmış. Eğer romantizmi erotizmle bu kadar karıştırmayıp kendini biraz frenleseymiş çok daha tavsiye edilebilir bir kitap olabilirmiş elimizde. Yine de karakterleri ve hikayesiyle, sürüklemesiyle okunmayı hakediyor. Başladıktan sonra bırakmak epey zor zaten, bir bakmışsınız kitap bitmiş. 8/10 http://cineshoot.blogspot.com/2012/03/kitap-yorumu-sweeney-linda-howard.html