Kuğu ve çakaldan sonraki favorim kesinlikle kara kurt o kadar ki ikisi arasında tam karar veremediğim için ikisinide birincilik koltuğuna oturtuyorum😅 😍 fredrik ve niklas kesinlikle serideki favorilerim 😍😍 nora ise ben almayayım dediklerimden😪
Öyle bir kitaptı ki bir o yandan vurdu bir bu yandan😞 başlarda oldukça rahatsız edici detaylar ve durumlar nedeniyle " niye boyle " , niye herkes "en iyi kitap buydu" diyor anlamlandiramiyordum..takii sebebini okuyup anlayana kadar.. muhteşemdi. kalp kırıcı ve insanı paramparça eden ayrıntılar vardı..ama cidden muhteşemdi.. bencede serinin ilk 3 kitabı içindeki en iyisiydi. Sıradakine geçiyorum ama kalbimin bir parçasını bu kitapta bırakıyorum.😍
Cidden çok sürükleyici bir seri.. başlamasıyla bitmesi bir oluyor.. ve seride enn sevdiğim karaktere bir türlü karar veremiyorum. O kadar yani..😍
Nasıl okudum bitti anlamadim ki. Başlamıştım bı baktım son iyi ki tüm seriyi almışım 😅
Başlarda o kadar sıkıcı ve ağır başladı ki hikayenin beni içine alması bi 150 - 170 sayfa falan sürdü. o kadar sayfayı 6 günde okydum.ama sonrasında hikaye gerilim ve hız kazandi. Bazi yerlerde ciddi anlamda gerilim vardi hatta yer yer korkuya dönüştü diyebiliriz.amaaaa..🤔🤔 işte bu "amaaa" üzücü şoyleki kırmızı piano kesinlikle bir kafes olamaz.. evet kafese oranla bir son vardi ki kafesin olmayan sonundan bile daha az tatmin ediciydi.evet merak düzeyi çok yüksekti, evet ciddi anlamda gerilimi hissettiriyordu ama bence akıcılıktan eser yoktu ve konu öyle saçma sapan biyere gitti ki gerçeklik ve inandırıcılık seviyesini çok düşürdü. Kısaca öncesinde kafes gibi bir örnek varken görme korkusundan sonra ki ses korkusu gibi bir konuyu ziyan etmiş yazar gibime geldi.
Cadi avcısı serisindeki Karizmatik hortlak fikrine bayılmış keske sadece onu anlatan bir kitap oldaydi demiştim. Işte av hayallerimin gerçeğe dönüşmüş hali ama malesef çok çok kısaydı ve tadı damakta bırakan cinstendi ama buna da şükür dedirtti.